Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/414 E. 2023/447 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:2021/414 Esas
KARAR NO:2023/447

DAVA:Alacak (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/06/2021
KARAR TARİHİ:06/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin emlak sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, faaliyet alanı kapsamında davalı şirket ile 01/12/2020 tarihinde Taşınmazın Satılması-Kiralanması Hakkında Gayrimenkul Yatırım Danışmanlığı Sözleşmesi akdettiklerini, İşbu sözleşmeye göre müvekkilinin, davalı tarafa ait … 14. Kat D. 66 … adresinde yer alan konut tipi gayrimenkulü kiralamaya/ satmaya, yetkili olunan işbu taşınmazın kiraya verilmesini/ satılmasını gerçekleştirmek için vereceği tanıtım, pazarlama ve aracılık hizmetlerini, vermeyi; davalı taraf ise müvekkilinin edim yükümlülüklerini yerine getirmesi karşılığında ücret ödemeyi üstlendiğini, sözleşmenin imzalanma tarihi olan 01/12/2020 tarihinden itibaren müvekkili şirket pek çok müşteri ile görüştüğünü, gayrimenkulün tanıtımını yapup, sorumluluğu yerine getirdiğini, müvekkili şirket, ilgili gayrimenkulün başkasına devredildiğini, gayrimenkulün satışı için reklam ve pazarlama işlemleri yaparken, buldukları müşterilerin birine gayrimenkulü göstermek istedikleri sırada sehven öğrendiklerini, 2021 yılı Ocak ayı içerisinde gayrimenkulü müşteriye göstermek amacı ile adrese giden müvekkili şirket, ilgili dairenin başkalarına satıldığını orada, o an itibari ile öğrendiklerini, hem müşterisine karşı mahcup olmuş hem de ticari anlamda oldukça zor bir pozisyona düşürüldüğünü, somut olayda sözleşmeyle müvekkile tek yetkili olma yetkisi verildiğini ancak davalı yan sözleşmeye konu taşınmazı sözleşmeyle üstlendiği yükümlülük ve taahhütlerine aykırı olarak müvekkili aradan çıkarma kastıyla bir başka firma aracılığı ile Sahibinden.com üzerinden ilan verip müvekkilin haber ve bilgisi dışında başkasına satıp devrederek müvekkilin hak etmiş olduğu ücreti almasına engel olmuş ve müvekkili zarara uğrattığını, bu nedenle müvekkile karşı kararlaştırılan bedeli ödeme sorumluluğu doğduğunu, müvekkili şirketin, komisyon bedeli olarak kararlaştırılan tutara hak kazandığını, ilgili taşınmazın sözleşmeye aykırı şekilde başkasına devredildiğinin öğrenilmesi akabinde, müvekkili şirket tarafından davalı ile iletişime geçildiğini, sözleşmeye aykırılıktan bahsedildiğini ve bu durumun çözülmesi için girişimlerde bulunulduğunu, müvekkilinin tüm bu iyi niyetli girişimlerin karşılıksız kaldığını, davalı tarafından herhangi bir uzlaşmacı tavır sergilenmediğini, davalı tarafın müvekkilininden habersizce gayrimenkulü başkasına devretmesi ile sözleşmeye açıkça aykırı davranıldığı izahtan vareste olduğunu, bu durumda sözleşmede yer alan hükümler gereği, davalının cezai şart ödeme borcu doğmuş olduğunu işbu alacağın tahsilini sağlamak amacıyla huzurdaki davayı ikame etme zarureti doğduğunu belirterek, davalarının kabulünü, müvekkili ile davalı arasında akdedilen sözleşmeye aykırı davranış nedeni ile müvekkil şirketin hak kazanmış olduğu komisyon bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, Mahkememiz aksi kanaatteyse Müvekkili ile davalı arasında akdedilen sözleşmeye aykırı davranış nedeni ile müvekkil şirketin hak kazanmış olduğu cezai şart bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasını talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı cevap dilekçesi ile; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1 maddesinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın denilmekle birlikte komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ile 554. maddelerde ..ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır” düzenlemesi yapılmış olduğunu, bu düzenlemelerde taşınmaz simsarlığı sözleşmelerinden doğan davaların ticari dava sayılacağı hususunun yer almadığını, ayrıca, dava konusu işin ticari işletme ile ilgili olmadığı ve davacının davalıya verdiği tellallık hizmetinin karşılığı olan ücretin tahsili iddiasıyla eldeki davayı açtığının anlaşılmakta olduğunu, davacının gayrimenkul tellallığı akdine dayanarak müvekkiline yönelttiği bu davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğunu, bu sebepler ile davanın görevli mahkemesine tevdiine karar verilmesi gerektiğini, davacının davasını dayandırdığı ve bir kısmını dilekçesine eklediği Gayrimenkul Danışmanlık Yetki Belgesi altında yer alan imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, zaten sözleşmenin altında müvekkili şirkete ait kaşenin de bulunmadığını, müvekkili tarafından davacı tarafa gayrimenkul simsarlığına ilişkin herhangi bir yetki verilmemiş olduğunu, bu sebeple taraflarını bağlamayan sözleşmeye dayanılarak davacının alacak talebinde bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, yine müvekkili şirket yetkililerinden sadır olmayan sözleşmeye dayanarak cezai şart talep edemeyeceğini, zira nispilik kuralları uyarınca sözleşmenin yalnızca tarafları nezdinde hüküm ve sonuç doğuracağını, Mahkememizden öncelikle imza incelemesi yapılmasına karar verilerek sözleşmede müşteri başlığı altında yer alan ve kim adına, kim tarafından atıldığı belirli olmayan imzanın müvekkili şirkete ait olmadığı hususunun tespit edilmesini talep ettiklerini, yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının kötü niyetli ve hukuki mesnetten yoksun davasının usulden ve esastan reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile beyan ettiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
01/12/2020 tarihli Gayrimenkul Danışmanlık Sözleşmesi aslı ve fotokopisi, ticaret sicil kaydı, bilirkişi raporu, dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacağın, davalıdan tahsili davasıdır.
Davalı tarafça, davaya konu sözleşme üzerindeki imzanın, davalı şirket yetkililerine ait olmadığı iddia edildiğinden, mahkememizce davaya konu sözleşme aslı üzerindeki imzanın davalı şirket yetkilileri eli ürünü olup olmadığı konusu, hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususları bilirkişiye tespit ettirmesi gerekmekte olup, tüm deliller toplandıktan sonra imza incelemesi yapılmak üzere dosya bilirkişiye tevdii edilmiştir.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi Grafolog … tarafından hazırlanan 28/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda; “…
1-Davacı şirketin imza yetkilileri olduğu anlaşılan … … ve … …’in imza örnekleriyle hiçbir benzerlik göstermediği belirlenmiş bulunmaktadır.
2-Bu imzalar, diğer imza yetkilisi …’in imza örnekleriyle ise bazı benzerlikler gösterdiği belirlenmiş olmakla beraber, bunlar şüpheli imzalarla aynı el ürünü olduğunu gösterebilecek kuvvet ve yeterlilikte değildir. Bu nedenle şüpheli belge üzerindeki imzaların … … ve … … ve …’in eli ürünü olmadığı…” sonuç ve mütalaa edildiği görüldü.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; davalı tarafça dava konusu sözleşme üzerindeki imzaya itiraz edilmesi nedeniyle, davalı şirket yetkililerinin ıslak imza örnekleri, imza örneklerinin bulunduğu evrak asılları ile dava konusu 01/12/2020 tarihli sözleşme aslındaki imzalarının karşılaştırılması suretiyle, sözleşme üzerinde bulunan imzanın, davalı şirket yetkilileri eli ürünü olup olmadığı hususunda yapılan imza incelemesi sonucunda düzenlenen, hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile dava konusu sözleşme aslı üzerindeki imzanın davalı şirket yetkilileri eli ürünü olmadığı tespit edilmiş olmakla, davaya dayanak sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkililerine ait olmadığı anlaşıldığından, davacının davasının reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 179,90-TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 59,30-TL. harcın mahsubu ile bakiye 120,60-TL. harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 1.000-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320-TL. arabuluculuk ücretinin tamamının, davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır