Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/403 E. 2021/841 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/403 Esas
KARAR NO:2021/841

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/01/2021
KARAR TARİHİ:14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin maliki bulunduğu … plakalı … marka aracın tamirini ve bakımını davalılara ait bulunan serviste yaptırdığını, aracın bir haftaya yakın bir süre serviste kaldığını, müvekkilinin aracı teslim aldıktan sonra enjektörlerde mazot kaçağı olduğunu fark edince tekrar aynı yere götürdüğünü, burada aracın incelendiğini ve bir sorun olmadığının söylendiğini, bundan kısa bir süre sonra 31/10/2020 tarihinde müvekkilinin oğlunun araç ile seyir halinde iken aracın motor kısmında yangın çıktığını, olayın akabinde yangın raporu düzenlendiğini, rapordan belirtildiği üzere davalıların kendilerine teslim edilen aracın tamirini ve bakımını gerektiği şekilde yapmadıklarının, verdikleri hizmetin ayıplı olduğunun ve bu nedenle aracın motor kısmında yangın çıktığının anlaşıldığını, davalıların kusurundan dolayı meydana gelen yangın sonucunda motor kısmının ağır hasarlandığını ve aracın bu hali ile kullanılamaz durumda olduğunu, aracın yanmasından dolayı müvekkilinin önemli ölçüde iş kaybı yaşadığını, zaman zaman başka araç kiralamak zorunda kaldığını, ayrıca aracın seyir halindeyken yanmasından dolayı müvekkili ve oğlunun ölüm tehlikesi geçirdiğini ve büyük korku yaşadıklarını beyanla şimdilik toplam 31.000-TL maddi tazminat ile 20.000-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu aracın davacı tarafından motorla ilgili işlem yapılması talebiyle teslim edildiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin aracın motorunu sökerek rektifiye ve sair işlemlerin yapılması için …’a gönderdiğini, davacının da bu işlemler için …’ a ödeme yaptığını, motor geldikten sonra müvekkili firma çalışanları tarafından davacının aracına takıldığını, aracın motorundaki kabloların soket şeklinde olduğunu, gevşek bağlantı durumunun söz konusu olmadığını, aracın teslim alındıktan sonra 20-25 gün sorunsuz olarak kullanıldığını, müvekkili firmada elektrik ustası olmadığını, bu nedenle elektrikle ilgili kontrollerin veya işlemlerin müvekkili firmada yapılmadığını, yangının elektrik tesisatından kaynaklandığını, bu yüzden yangının müvekkili firmada yapılan işlemlerden kaynaklanmasının mümkün olmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Trafik, SGK, İBB İtfaiye, … Esnaf ve Sanatkârlar Odası,… Vergi Dairesi, Ticaret Sicil Müdürlüğü, Sigorta Bilgi Gözetim Merkezi’ne cevabi yazıları celp edilip incelenmiştir.
Dosyanın, … 8. Tüketici Mahkemesi’nin, 15/04/2021 tarih, 2021/… E.- 2021/… K. sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize geldiği yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
Dava, ayıplı hizmet nedeniyle, davacının aracında oluşan değer kaybı, kazanç kaybı, aracın tamir edilmesi esnasında kullanılan araç kiralama ve taksi ücretinden kaynaklanan maddi tazminat ile manevi tazminat taleplerine ilişkin alacak davasıdır.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davanın alacak davası olduğu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 06/07/2021 tarihli cevabi yazısı ile, “…davacının gerçek ticari işletme kaydı bulunmadığı gibi, ortağı bulunduğu bir şirket kaydının da olmadığı…”, … Esnaf ve Sanatkârlar Odası’nın 05/07/2021 tarihli cevabi yazısı ile “…davalının Esnaf Odası’na meslek kaydının bulunduğu ve halen devam ettiği …”, … Vergi Dairesi’nin 01/07/2021 ve 13/12/2021 tarihli cevabi yazıları ile de, “… davalı mükellefin 2020 yılı hesap dönemi itibariyle 2. Sınıf işletme hesabına göre defter tuttuğunun…” bildirildiği, davalının VUK.177. maddesinde belirten limitleri aşmadığı ve esnaf işletmesini aşan düzeyde gelir sağlamadığı ve davacının dava tarihi itibariyle tacir olmadığı anlaşılmıştır.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Dava konusu ve sunulan deliller kapsamında davaya konu uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
HMK 114. Maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde RESEN, HMK’nun 20.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına
4-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır