Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/400 E. 2022/200 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/400 Esas
KARAR NO :2022/200

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/06/2021
KARAR TARİHİ:22/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete ait … plakalı aracın 09/10/2019 tarihinde olay yerini terk eden kusurlu sürücünün sevk ve idaresinde iken müvekkili şirkete … no’lu poliçe numarası ile kasko sigortalı bulunan … plakalı araca %100 kusurlu bir şekilde çarparak sigortalı araç nezdinde hasar meydana getirmiş olduğunu, meydana gelen kaza sonrasında müvekkili şirkete kasko sigortası ile sigortalı … plakalı aracın maddi hasara uğramış olduğunu, sigortalı araçta kaza sebebiyle oluşan ve ekspertiz incelemesiyle tespit edilen hasar miktarının davalının %100′ lük kusuruna tekabül eden kısmının tamamı olan 2.074,30-TL’nin müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödenmiş olduğunu, davalıya ait … plakalı araç kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğunu; kaza sonucunda oluşan ve sigortalıya ödenen hasar bedelinin … plakalı aracın sahibi davalı şirketten rucüen tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine İstanbul 12 İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile yasal takip başlatılmış ise de davalı şirketin süresi içerisindeki itirazı ile takibin durmuş olduğunu ve huzurdaki davanın açılması zorunluluğu doğmuş olduğunu, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunlu olduğundan taraflarınca arabulucuya başvurulduğunu ancak davalı şirket ile anlaşma sağlanamamış olduğunu, anlaşmamaya ilişkin son tutanağın dava dosyası içerisine eklendiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle; fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı şirketin itirazının iptali ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine birakılmasına ve ayrıca davalı şirket aleyhine %20 den az olmamak üzere İcra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; işbu davanın görevsizliğine karar verilmesinin gerekmekte olduğunu, davacının söz konusu davayı sigortalısının zararının karşılaması hasebiyle rücuen açtığını açıkca dile getirmiş olduğunu ve delilleriyle bu davanın bir rücu davası olduğunu açıkca ortaya koymuş olduğunu, fakat dava konusu aracın trafik tescil bilgilerine bakıldığında iddia edilen ve aslı olmayan kazanın yapıldığı tarihte aracın sahibinin ve sigortalının … olduğunun görülmekte olduğunu, yani iddia edilen kazanın olduğu tarihte söz konusu aracın sahibinin gerçek kişi olduğunu, söz konusu kazada müvekkili şirket aracının davacının sigortalısına ait olan araca çarptığı iddiasının asılsız ve mesnetsiz olduğundan davanın hem haksız olarak açıldığını, hem de araç sahibinin gerçek kişi olması hasebiyle halefiyet gereğince görevsiz mahkemede açıldığının açıkca görülmekte olduğunu, davacının işbu davayı rücuen açması ve rücuen açılan davada halef olarak yer aldığı ve davanın poliçe nedeniyle açılmadığının açıkca dosya kapsamından anlaşılmakta olduğunu, bu sebeple işbu davanın bir ticari dava olmadığının Yargıtay kararları ve kanunen açık olduğunu, işbu nedenle aleyhlerine açılmış olan davanın görevsizliğine karar verilmesinin gerekmekte olduğunu, davacı tarafın iddia etmiş olduğu kazanın …’ da gerçekleştiğini, ve aynı zamanda haksız olarak taraflarına açılan bu davada müvekkilinin adresinin … olduğunu, yani söz konusu davada mahkememizin yetkili olmadığını, bu sebeple yetkisizlik kararı verilerek dosyanın …’ e gönderilmesine karar verilmesinin gerekmekte olduğunu, gerçekleşmiş olan bu kazadan müvekkili şirketin haberi bulunmamakta olduğunu, davacının iddia etmiş olduğu kaza açısından yalnızca arabayı kullanan kişinin ifadesinin olduğunu, söz konusu kişinin ifadesinin de mahkememizce delil olarak kabul edilmemesinin gerekmekte olduğunu, çünkü zaten kazayı kendisinin yapmış olduğunu ve bu davada tarafsız olarak değerlendirilemeyecek ve neredeyse davanın tarafı olarak nitelendirilebilecek sıfatta olduğunu, çünkü söz konusu dosyada aracı kendisinin çarpmış olabilme ihtimalinin bile bulunmakta olduğunu, bu sebeple söz konusu ifade de gerçeği yansıtmamakta olduğunu, mahkememizce kazayı ifadeyi verenin yapmış olduğu dikkate alınarak müvekkilinin aracıyla bir kaza gerçekleştiğine dair delil olarak değerlendirilmemesinin gerekmekte olduğunu, yani müvekkilinin böyle gerçekleşmiş bir kazadan haberinin bile bulunmamakta olduğunu, müvekkili kendisine, sigorta tarafından gönderilen ihbarname ile bir kaza iddiası olduğunu öğrenmiş davacı taraf yollamış olduğu ihbarnamede de müvekkiline bir delil sunamamış olduğunu ve kazanın müvekkili şirket aracı tarafından gerçekleştiğine ilişkin bir delil göstermemiş olduğunu, yani böyle bir kazanın gerçekleştiğine dair 2021 yılına kadar kimse tarafından müvekkiline bir ihbarda bulunmamış olduğunu, söz konusu kaza açısından müvekkili şirket yetkililerinin de bir bilgisi ve görgüsü olmadığını, bu sebeple söz konusu kaza iddiasını kabul etmenin mümkün olmadığını, haksız ve mesnetsiz olarak açılmış davada müvekkili şirket açısından bir husumet görülmemekte olduğunu, ayrıca müvekkiline böyle bir kaza gerçekleşmediğinden kusur atfetmek de mümkün olmadığını, bu sebeple söz konusu davanın reddinin gerekmekte olduğunu, davacı şirketin sunmuş olduğu deliller arasında 09/10/2019 tarihinde aracın sürücüsünün ifadesine bakıldığında da kaza yaptığını iddia ettiği aracın renginin gri olduğunu söylediğini, fakat plakası bildirilen müvekkili şirkete ait … plakalı aracın beyaz renkli olduğunu, aracın fotoğrafı ve ruhsatı da mahkemenize delil olarak sunulacağını, bu sebeple gerçekleştiği iddia edilen kazada aracın rengini bile tam seçemeyen sürücünün plakayı doğru okuyup okumadığı ya da kendisini kurtarabilmek için rastgele müvekkili şirket aracını seçerek bir ifade verip vermediği de açık olmadığını, söz konusu dosyada hiçbir delil olmadığı gibi sunulan delillerde de şüpheler bulunmakta olduğunu, bu sebeple söz konusu davanın kabulünün hukuka aykırı düşeceğini, rücu davası olan söz konusu dava için davacının söz konusu kaza dolayısıyla müvekkiline bir kusur yüklenemeyeceği açık olsa da her halde talep edebileceği miktar zarar görene ödediği ücret kadar olduğunu, davacının sunmuş olduğu kesin ekspertiz raporunda hasarın 1.544,30-TL olmasına rağmen ve davacının söz konusu icra takibi başlatmadan önce tarafımıza gönderdiği ihbarda hasar olarak 1.543-TL ödenmesi gerektiğini söylemesine rağmen ve yine dava dilekçelerinde açıkca kendi sigortalılarına 2.074-TL ödediklerini açıkca dile getirdikleri halde müvekkiline 2.336-TL lik bir icra takibi başlatmasının da hukuka aykırı düşmekte olduğunu, zaten söz konusu icra takibi müvekkilinin söz konusu kaza ile bir bağının bulunmaması sebebiyle reddedilmesinin gerekmekte olduğunu, fakat mahkememiz aksi görüşte olsa bile bahsedilen fazla kısmın reddinin gerekmekte olduğunu, yani davacının ileri sürebileceği miktar belli iken taraflarına söz konusu tutardan icra takibi başlatılmış olmasının da hukuka aykırı düşmekte olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; davanın mahkememizin görevi dışında kalması hasebiyle görevsizliğine, söz konusu davanın müvekkili şirketin merkezinin … olması hasebiyle yetkisizliğini, işbu davanın açılmasında müvekkiline bir kusur atfedilemeyeceğinden dolayı, söz konusu kaza ile müvekkili aracının arasında bir illiyet bağı bulunmaması ve söz konusu davanın tarafımıza açılması için bir husumet olmaması nedeniyle tüm talepleriyle beraber reddini, müvekkili şirket aracının sigortasının davalı şirketten olması hasebiyle esastan ve usulden reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.

DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, davacının dava dışı sigortalısına, trafik kazasından kaynaklı olarak ödenen hasar bedelinin rücuen davalıdan tahsiline kapsamında başlattığı icra takibine davalının itirazının iptaline ilişkindir.
Taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, davalının süresinde ve usulüne uygun olarak Mahkememizin yetkisine itiraz etmesi nedeniyle Mahkememizin yetkili olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 6.maddesine göre genel yetkili mahkeme davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
6100 sayılı HMK.’nin 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
6102 sayılı TTK m. 1472 hükmü gereğince davacı sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve bu sebeple sigortalı mal sahibinin hak ve yetkilerine sahip olur. Bu halefiyet ilkesi gereğince, sigortalı zarar sorumlusuna karşı tazminat davasını hangi yer mahkemesinde açması gerekiyor ise, davacı sigortacısının da rücu davasını aynı yer mahkemesinde açması gerekir.
Somut olayda, dava, davacı sigorta şirketinin, haksız fiil neticesi, kasko sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödediği tazminatı, zarara sebebiyet verenlerden ve bu fiilden sorumlu olanlardan kendi sigortalısına halef olarak geri alma hakkından kaynaklanmakta olup, davacının sigortalısının adresi …/…, haksız fiilin gerçekleştiği yer …, davalının ikametgahının … olduğu, yetkili mahkemenin, HMK. 16.madde itibariyle, dava dışı sigortalının adresinin ve haksız fiilin gerçekleştiği yerin bulunduğu … veya HMK. 6. Maddesi gereği davalının ikametgahının bulunduğu … Ticaret Mahkemeleri olduğu anlaşılmıştır.
Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasının bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açar ise, o zaman seçme hakkı davalıya geçer. Somut olayda davacı, 6102 sayılı TTK m. 1472 madde çerçevesinde açtığı davayı, zarar gören sigortalısının yerleşim yeri, haksız fiilin meydana geldiği yer ya da davalının ikametgahı mahkemelerinde değil yetkisiz mahkemede açmış olması, bu nedenle yetkili yer mahkemesi seçme hakkı davalıya geçmiş olmakla, davalının yetki itirazı kabul edilerek, yetkili Mahkemenin davalının ikametgahı mahkemesi olan … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu Mahkememizce takdir ve kabul edilmiştir.
Açılanan sebeplerle davaya bakma yetkisinin … Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne ait olması sebebiyle Mahkememizin yetkisizliğine; Mahkememiz yetkisiz olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, kararın tebliğinden itibaren ve yasal süresi içerisinde başvurulduğunda dosyanın yetkili … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından,davalı aleyhine açılan davada, davalının yetki itirazının kabulü ile, dava dilekçesinin mahkememizin yetkisizliği nedeniyle reddine, MAHKEMEMİZİN YETKİSİZLİĞİNE,
2-Kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın yetkili … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde, talep halinde HMK nun 20.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına ve aynı yasanın 331/2.maddesi gereğince yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktara göre kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır