Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/283 E. 2021/822 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/283 Esas
KARAR NO:2021/822

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:09/04/2012
KARAR TARİHİ:08/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili mahkememize verdiği 19/09/2014 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davacı vekili 09/04/2012 tarihli dilekçesi ile davacının babasının sigorta poliçesi ile davalı şirkete sigortalandığını ve ölümü halinde sigortadan sahip olunan teminatların ödeneceği kişi olarak da davacıyı gösterdiğini, sigortalının 04/07/2008 tarihinde vefat ettiğini, babasının davalı şirkete sigortalı olduğunu davacının 2010 yılı Nisan ayında öğrenebildiğini 20/08/2010 tarihinde davalı şirkete poliçeden doğan alacakların ödenmesi istemi ile başvuruda bulunduğunu, davalı şirket tarafından toplam 4.078,46 TL nin ödendiğini, davacının babasının ödediği toplam primden %37 kesinti yapılarak 700 TL üzerinden ödeme yapıldığını, ayrıca davacının babasının, sigortalılıkta 3 yılının doldurduğu halde 4. Yıl poliçesinde belirtilen 4.910 TL vefat teminatının da usul ve yasaya aykırı şekilde davacıya ödenmediği belirtilerek vefat teminatının 04/07/2008 tarihinden, eksik ödenen birikim ve kar payının ise, 01/01/2000 tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili mahkememize verdiği dilekçesinde özetle; Uyuşmazlığın sigorta sözleşmesinden kaynaklanması nedeni ile Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, davanın görev yönünden reddi gerektiğini, 2 yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğini, davalı şirket ile davacı murisi arasında 01/01/2000 başlangıç ve 01/01/2012 bitiş tarihli hayat sigortası poliçesi düzenlendiğini ilk 3 yıl piriminin süresi içersinde ödendiğini, 2004 yılı priminin ödenmemesi nedeni ile ihtar mektubu gönderilerek poliçenin 26/06/2004 tarihinde tenzile alındığını, vefat tarihi itibari ile sigorta poliçesinin 700.86 TL birikime ulaştığını ve 3.377,60 TL kar payı hesaplandığını ve davacıya toplam 4.078,46 TL ödeme yapıldığını ödenen primlerden yapılan kesinti ve masrafların usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Eldeki dava, hayat sigortası kapsamında vefat tazminat bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
21/11/2014 tarihinde alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak; Müteveffa sigortalı lehtarı davacıya ödenen kapital tutarının yerinde olduğu, prim borcu ödenmemesi nedeninden poliçenin tenzil statüsüne düştüğü ve dolayısıyla davalı sigortacının vefat teminat riziko yükümü de sonlandığı, ancak poliçe tenzil ihtarının belgelenmemesi halinde davalı sigortacının davacı lehtara 4.910 TL vefat tazminatı ödenmesi gerekeceği mütalaa edildiği anlaşıldı.
07/11/2016 tarihinde alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak; Davalı Sigorta şirketi tarafından yapılan kesintilerin ve ödeme tutarının Hazine Müsteşarlığı tarifesine uygun olduğu, sayın Mahkemece vefat tazminatı ödemesine hükmedilmesi halinde işleyecek yasal faizi ile birlikte vefat tazminat tutarının 8.598,95 TL olduğu mütalaa edildiği anlaşıldı.
Mahkememizce alınan 27/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda,Uyuşmazlık konularına ilişkin olarak aşağıdaki sonuçlara ulaşıldığı, iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmamış olduğu, ödenen kar paylı birikim tutarı doğru olduğu, sigorta şirketinin yapmış olduğu ödemede herhangi bir eksikliğin söz konusu olmadığı, sigorta şirketinin vefat teminatının 1.200 TL olduğuna ilişkin iddiasının yerinde olmadığı, poliçenin tenzile alındığı tarihte vefat teminatın 4.910 TL olması gerektiği, 3 yılını doldurmuş olan sözleşmelerde prim ödemesinin yapılmaması durumunda sözleşmenin resen tenzile alınabildiği, ihtar yükümlülüğünün tenzil için ön şart olmadığı, kaldı ki dosya içeriğinden ihtar yükümlülüğünün yerine getirildiğinin kabul edilebileceği, ihtar yükümlülüğü olduğu kabul edilse bile bu yükümlülüğün yerine getirilmemesinin sonucu genel şartlara uygun hareket edilmemiş olmanın cezai müeyyidesi olup, risk primi alınmamış olan vefat teminatının ödenmesi olmayacağı, sonuç olarak tenzil tarihinde 4.910 TL vefat teminatının 31.12.2003 tarihinde sona erdiği, daha sonra vefat teminatına ilişkin risk priminin tahsil edilmemiş olması nedeniyle vefat teminatının devam etmediği ve sigorta şirketinin sadece kar paylı birikim tutarının ödemekte haklı olduğu mütalaa edildiği anlaşıldı.
Mahkememizin 06/10/2020 tarihli celsesinde “Davacının davasının reddine,” kararı verilmiş, karar davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi 2021/413 Esas 2021/503 Karar 08/04/2021 tarihli ilamında “Somut olayda, sigorta poliçesi 10 yıl süreli olup 3. yıl prim taksidi ödenmiştir. Sigorta şirketi 4. yıl prim taksidi ödemesi için sigorta poliçesinde sigortalıya Hayat Sigortası Genel Şartları C.1.5. maddesinde belirtildiği gibi primin ödenmesine yönelik ihtarın sigortalının son ikametgah adresine mevzuatın yüklediği şartlarda usulüne uygun biçimde ihtarda bulunduğuna ilişkin ispat vasıtası getiremediği, dosya kapsamında ihtara ilişkin belgenin bulunmadığı gözden kaçırılarak davanın reddine karar verilmesi de isabetli olmamıştır.Bu sebeple mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler gereğince harcı tamamlaması için gerekli işlemlerin yapılması ile sonucuna göre hüküm tesisi gerektiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememizin 2018/866 Esas, 2020/503 Karar, 06/10/2020 tarihli kararı kaldırılmış, dosyanın mahkememiz 2021/283 Esas sırasına kaydı yapılmış ve eksik harç davacı tarafça ikmal edilmiştir.
6762 sayılı Yasanın Primin ödenmemesi: I-Tarafların hakları başlıklı 1325 maddesinde; “Sigorta priminin ödenmemesi halinde 1297 nci maddenin 1 inci fıkrası hükmü cari olup sigortacının bu sebepten dava açmaya hakkı yoktur.
Sigorta ettiren kimse, üç yıl geçmeden önce sigortadan cayar veya taahhüdüne riayet etmezse, verdiği primi veya bedeli sigortacıdan talep edemez.
Sigorta ettiren kimse, en az ilk üç yıllık primi ödedikten sonra sigortadan cayar veya taahhüdüne riayet etmezse 1327 nci maddede yazılı hakları kullanmadığı takdirde sigorta prim ödenmesinden muaf bir sigorta haline çevrilmiş olur. Bunun şartlarının poliçede açıkça gösterilmesi lazımdır.
Sigorta mukavelesinin kanuni sebeplerle sona ermesi halinde primlerin geri alınması hakkında 1298 inci maddenin ikinci fıkrası tatbik olunur.
Temerrüt: başlıklı 1297. Maddesinde; Bir yıldan uzun süreli can sigortalarında, sigorta ettiren kimse, sigorta primini 1295 inci madde gereğince vermemiş veya prim tecil edilmiş yahut taksitlere bağlanmış olduğu halde işbu primi veya herhangi bir taksidi vadenin bitiminde ödememiş ise, sigortacı, kendisinin veya akid sıfatıyla hareket eden vekilinin yazı ile sigortacıya bildirilmiş son ikametgah veya meskenine resmi bir ihtarname veya taahhütlü mektup göndererek bir ay içinde söz konusu ücret veya taksidi ödemez ise sigortanın feshedilmiş olacağını ihtar eder. Bu sürenin bitiminde borç ödenmemiş ise sözleşme feshedilmiş olur.” hükmü yer almaktadır.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2017/4634E. 2019/11278 K. 28/11/2019 tarihli ilamında “Davalı sigorta şirketi murisin hayat sigortacısı olup, Hayat Sigortaları Genel Şartlarının B maddesi uyarınca sigortalının vefatı halinde hak sahipleri tarafından ölüm ile ilgili bütün bilgi ve belgelerin sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 10 gün içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğü tarih belirlenerek faize hükmedilmesi gerekirken, murisin vefat tarihinden önceki bir tarih olan 21/10/2009 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. ” gerekçesi ile belirtildiği gibi temerrüt tarihi Hayat Sigortaları Genel Şartlarının B maddesi uyarınca sigortalının vefatı halinde hak sahipleri tarafından ölüm ile ilgili bütün bilgi ve belgelerin sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 10 gün içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının hayat sigortası kapsamında vefat tazminat bedelinin tahsili için eldeki davayı açtığı, mahkememiz tarafından verilen red kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırıldığı, davacı vekili tarafından eksil harcın ikmal edildiği, davaya konu sigorta poliçesinin 10 yıl süreli olduğu, 3.yıl prim taksidinin ödendiği, sigorta şirketinin sigortalıya primin ödenmesine yönelik 6267 sayılı kanunun 1297.maddesi ve Hayat Sigortası Genel Şartları C.1.5. Maddesi kapsamında ihtar çektiğini kanıtlayamadığı gözetilerek davalının davacıya 4.910 TL vefat tazminatı ödemesi gerektiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiş, Hayat Sigortaları Genel Şartlarının B maddesi uyarınca sigortalının vefatı halinde hak sahipleri tarafından ölüm ile ilgili bütün bilgi ve belgelerin sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 10 gün içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunduğundan, davacı tarafından davalı sigorta şirketine 20.08.2010 tarihinde başvurulduğu gözetilerek, vefat tazminatının bu sürenin dolduğu 31/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın kabulü ile, 4.910 TL. Vefat tazminatının 31/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-)Davacı tarafça yatırılan peşin harcın alınması gereken 335,40 TL. karar harcından mahsubu ile bakiye 249,10 TL. karar harcının davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
3-)Davacı tarafça yatırılan başvuru ve peşin harç toplamı olan 110,60 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-)Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan 1.779 -TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-)Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.910 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın yatıran tarafa iadesine
Davacı vekilinin yüzüne karşı; davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/12/2021

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*