Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/247 E. 2023/454 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/247 Esas
KARAR NO :2023/454

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:12/04/2021
KARAR TARİHİ:07/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; dava dışı … A.Ş. ile davalı …” arasında, …’in kullanım hakkına sahip olduğu “… Köyü, … – …” adresinde bulunan ve tapuda “… İli, … İlçesi, … Köyü, … Pafta, 441 Parsel”de kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan akaryakıt ve otogaz satış ve servis istasyonun … (ve …’in bizzat tayin edeceği) markası altında işletilmesi için 05.10.2015 tarihli ve 5 yıl süreli Çerçeve Protokol ve Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, ayrıca davalı tarafından bu sözleşmenin ayrılmaz parçası niteliğindeki Ürün Alım Taahhütnamesi imzalandığını, konu ile ilgili çerçeve protokol, bayilik sözleşmesi ve ekleri, …, … Petrol ve müvekkili … A.Ş. arasında imzalanan 22.06.2018 tarihli Devir Mutabakatı ile tüm hak ve borçları ile birlikte müvekkili …’e devredildiğini, davalı tarafın Bayilik Sözleşmesi ve Çerçeve Protokol’e ilave olarak düzenlemiş olduğu Ürün Alım Taahhütnamesi ile yılda 600 ton ve sözleşme süresince toplam 3000 ton beyaz ürünü (kurşunsuz benzintnormal benzintmotorin) (…) … A.Ş. veya (…’in) … A.Ş.’nin yazılı olarak göstereceği ikmal kaynaklardan satın almayı, eksik kalan ton üzerinden 35 USD tutarında kar mahrumiyetini ödemeyi; söz konusu kar mahrumiyeti tutarının … A.Ş. tarafından her bir anlaşma döneminin hitamında veya bizzat belirleyeceği dönemlerde, anlaşmanın ifasıyla birlikte talep edilebileceğini veya anlaşmanın hitamında veya anlaşmanın her ne sebeple olursa olsun sona ermesine müteakip … A.Ş. tarafından aynı ticari bölgede yeni bir bayilik tesis edilip edilmeyeceğine bakılmaksızın, talep edilebileceğini, … A.Ş.’nin anılan kar mahrumiyeti tutarını mutabakat dahilinde anlaşma süresi sonunda toplam olarak talep edebileceğini kabul ve taahhüt ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmelerin, öngörülen sürenin dolması ile 05.10.2020 tarihinde sona erdiğini, davalı tarafın yukarıda anılan taahhüdüne rağmen belirlenen tutarda ürün alımında bulunmadığını, davalının, taahhüt ettiği miktardan 1053 ton eksik ürün alımında bulunduğunu, bu nedenle müvekkilinin davalıdan tahsil edilmemiş bakiye 17.477,97 USD’lik kar mahrumiyeti alacağının bulunmakta olduğunu, Ürün Alım Taahhütnamesi uyarınca eksik kalan ürün miktarı için hesaplanan 17.477,97 USD kar mahrumiyeti alacağının şimdilik 1.000,00 USD’sinin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte, davalıdan tahsili talebiyle işbu davanın açıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, Ürün Alım Taahhütnamesi uyarınca eksik kalan ürün miktarı için hesaplanan 17.477,97 USD bakiye kar mahrumiyeti alacağının şimdilik 1.000,00 USD’sinin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 05.10.2015 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi ve çerçeve protokol ve ürün alım taahhütnamesi imzalandığını, davalının ürün alım taahhütnamesi ile yılda 600 ton ve sözleşme süresince 3.000 ton beyaz ürünü satın almayı, eksik kalan ton üzerinden 35 USD tutarında kar mahrumiyeti ödemeyi taahhüt ettiğini, söz konusu kar mahrumiyetini anlaşma süresi sonunda toplam olarak talep edebileceklerini, davalının 1053 ton eksik ürün alımında bulunduğunu, davalıdan tahsil edilmemiş 17.477,97 USD’lik kar mahrumiyeti alacağı kaldığını beyan ederek işbu davayı açtığını, davacı tarafın açmış olduğu davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davalı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkinin başladığı ilk günden beri son derece dürüst bir şekilde üzerine düşen her türlü yükümlülüğü yerine getirdiğini, 5 yıl boyunca faaliyetine kesintisiz bir şekilde devam ettiğini, sözleşme sonu itibariyle de davacı taraf ile bayilik sözleşmesi ve çerçeve protokolün sonuçları konusunda uzlaşma çabasına girdiğini, ancak davacı tarafın uzlaşmaya yanaşmadığı gibi, davalı tarafından sadece kredili emtia alımlarından doğan borçların teminatı olarak verilmiş olan 150.000 TL bedelli teminat mektubunu, ürün alım taahhütnamesini dayanak göstermek suretiyle, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde paraya çevirdiğini, bu konuda taraflarından gerekli hukuki yollara başvurulacağını, çünkü davacı tarafın taraflar arasında imzalanan ürün alım taahhütnamesi ile kar mahrumiyetine ilişkin hükümler düzenlenmiş olmasına rağmen, sanki cezai şart alacakları varmış gibi hareket ettiğini ve teminat mektubunu paraya çevirdiğini, işbu dava ile de bakiye alacak talebinde bulunduğunu, davacının davalı şirkete yollamış oldukları … 26. Noterliği’nin 25.09.2020 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesi, zira ilgili ihtarnamede açıkça cezai şart alacaklarının olduğunu beyan ettiklerini, davalının ilgili ihtara cevap verdiğini ve cezai şart borcunun olmadığını açıkça beyan ettiğini, dava dilekçesinin ekinde yer alan ürün alım taahhütnamesinde de yazdığı üzere taraflar arasında kar mahrumiyetine ilişkin bir sözleşme imzalandığını, taraflar arasında cezai şarta ilişkin bir sözleşme bulunmadığını, cezai şartın en ayırt edici özelliğinin cezanın ödenmesi için alacaklının zarara uğramasının gerekli olmaması iken, kar mahrumiyeti talep edebilmenin en temel koşulunun alacaklının karşı tarafın kusuru ile zarara uğramış olması olduğunu, ayrıca bu Zararın net ve gerçek bir zarar olması gerektiğini, bu bağlamda davacı tarafın davalıdan kar mahrumiyeti talep edebilmesi için öncelikle davacı tarafın davalının kusuru ile bir zarara uğrayıp uğramadığının tespit edilmesi gerektiğini, bunun için de taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin iyi irdelenmesi, ilgili sözleşmelerin sektörel uygulamalar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, akaryakıt sektöründe dağıtıcı firmaların bayilik sözleşmesi imzalarken bayilerine toplu yatırım bedelleri ödediğini, dağıtıcı firmaların bayilerine ödeyecekleri yatırım bedelinin miktarını da bayinin tahmini satış potansiyeline göre belirlendiğini, dağıtıcıların, bayilerin hedefledikleri satış rakamlarına ulaşamamaları nedeniyle yapılan yatırım bedelinin karşılanamaması ve mağdur olmaları ihtimaline karşılık da bayilerinden satış taahhüdü almakta ve satılamayan ürün bazında cezai şart belirlendiğini, aslında dağıtıcıların peşin olarak vermiş oldukları yatırım bedelinin, eğer hesapladıkları oranda kar elde edememişlerse, cezai şart olarak geri alındığını, dava konusu olayda davacı tarafın davalı şirkete herhangi bir maddi yatırım veya hibe vermediğini, sadece kurumsal kimlik ve otomasyon sistemi yatırım statüsünde olan menkuller olmadığını, çünkü dağıtıcı firmaların 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 7. Maddesi ve ilgili maddeye dayanarak hazırlanan 1240 sayılı kurul kararı uyarınca bayilerinde kurumsal kimlik ve otomasyon sistemi kurmakla yükümlü olduklarını, aksi taktirde dağıtıcı firmaların fahiş idari para cezaları ile karşı karşıya kaldığını, davalının sözleşme sonunda kurumsal kimliği iade ettiğini, ancak davacı tarafın kötüniyetli bir şekilde yasal olarak kurması gereken otomasyon sistemi bedelini sanki davalı şirkete nakdi yatırım yapmış gibi çerçeve protokolün 7.Maddesine yazdığını, ancak çerçeve protokolün 5. Maddesinde ilgili bedelin otomasyon bedeli olduğunun sabit olduğunu, bu bağlamda davacı tarafın davalıya her hangi bir nakdi yatırım yapmadığının sabit olduğunu, dolayısıyla da davacı tarafın nakdi yatırım nedeniyle uğradığı bir kar mahrumiyeti olmadığını, davacı tarafın davalının taahhüdünü tamamlayamamış olması nedeniyle uğramış olduğu bir zarar olup olmadığı hususuna gelinecek olursa, davacı tarafın ve davalının kayıtları üzerinde, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler doğrultusunda bir inceleme yapılacak olursa, davacı tarafın 5 yıllık sözleşme süresince elde etmeyi hedeflediği karı elde ettiğinin görüleceğini, zira taraflar arasında imzalanan Çerçeve Protokolünün 7. Maddesinde açıkça dağıtıcı tarafın hedeflediği toplam dağıtım karı miktarının ortalama 7.82 kuruş/litre olduğunun görüldüğünü, yaşanan süreçte davalının yaptığı toplam satış miktarı ve bu süreçteki dağıtıcı karı, Tüpraş çıkış fiyatları doğrultusunda hesaplandığında davacı tarafin beklentisinin çok üzerinde kar elde ettiğinin anlaşılacağını, davacı tarafın kar mahrumiyeti olduğunu kabul etmemekle birlikte, varsa bile bunun davalının kusurundan kaynaklanmadığını, hatta davalının sözleşme süresince aşırı ifa güçlüğü ile karşı karşıya kaldığını, çünkü davalının istasyonunun bulunduğu yol üzerinde 2018 yılının Ağustos ayında başlayan ve 13 aydan uzun süren yol çalışmasından dolayı davalının satışlarının aşırı düştüğünü, hatta uzun süre istasyon giriş çıkışlarının kapalı kaldığından davalının dönem dönem hiç satış yapamadığını, yolun tam olarak faaliyete açıldığı Eylül 2019 tarihinden birkaç ay sonra da Dünya’yı etkisi altına alan Covid-19 salgını baş gösterdiğini ve Ülkemiz’de de Mart ayının başında pandemi sürecinin resmi olarak ilan edildiğini, İstasyonların uzun süre kapalı kaldığını, insanların şehirlerarası seyahatlerine izin verilmediğini, pompa satışlarının genel olarak 9640 seviyelerine gerilediğini, davacı tarafın da bu durumu çok iyi bildiğini, ravalının taahhüdünü tamamlayamamasında kusuru olmamakla birlikte, davacı tarafın taahhüt miktarını belirlemekte kusuru ve kötüniyeti bulunduğunu, davacı tarafa ürün alım taahhüdünde yazılı miktarları neye göre hesapladıklarının sorulduğunda, davalı şirketin eski dağıtım şirketi olan … A.Ş zamanında yaptığı satışların esas alındığını beyan ettiğini, … A.Ş ile davacı tarafın Türkiye yurtiçi pazar payları incelendiğinde davacı tarafın pazar payının … A.Ş’nin pazar payının 1/10’u olduğunun görüldüğünü, Bayi sayıları da dikkate alındığında arada en az 3-4 katlık bir fark olduğunu, bu oranın bile satış için belirlenen miktarın ne denli yanlış ve afaki olduğunun kanıtı olduğunu, davacı tarafın hiçbir yatırım yapmadan ve kendi pazar payının küçüklüğünün farkında olarak bu denli yüksek bir taahhüdü davalıya imzalatmasının hayatın doğal akışına ters ve hakkaniyete aykırı ve davacı tarafın sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet verecek nitelikte olduğunu, yukarıda da beyan edildiği üzere, her ne kadar ürün taahhütnamesinde kar mahrumiyeti yazıyor olsa davacı tarafın cezai şart alacakları varmış gibi hareket ettiğini, kabul etmemekle birlikte davacı tarafın alacağının dayanağının cezai şart olduğu varsayılsa bile, bu talebin de yasal dayanağı bulunmadığını, zira ilgili taahhütname ile sabit olduğu üzere davalıya akaryakıt ikmal etmeye devam ettiğini ve cezai şart talep etme hakkından zımmen vazgeçtiğini, her ne kadar taahhütnamede kar mahrumiyetini sözleşme süresinin sonunda talep edebileceği yazsa da, bu hüküm sadece talep tarihi anlamında bağlayıcı olduğunu, bu hüküm taahhüdün yıllık olduğu ve cezai şartın her yılın sonunda doğmuş olacağı gerçeğini değiştirmediğini, bu hususun taahhütnamede yer alan “…satın alma taahhüdümüz her bir yıllık anlaşma dönemine ilişkin olarak yerine getiremediğimiz taktirde..’” ibaresinden de açıkça anlaşıldığını, aynı şekilde taahhütnamede “anılan kar mahrumiyeti tutarını mutabakatımız dahilinde anlaşma süresi sonunda toplam olarak talep etmesine…” ibaresi yer aldığını, her iki hükümle de sabit olduğu üzere davalının taahhüdünün yıllık ve yıl sonunda kar mahrumiyeti miktarı konusunda bir mutabakat sağlanması ve cezai şart talep edilecekse bu hakkın saklı tutulması gerektiğini, zira B.K 179/2 maddesi kapsamında borcun belirlenen zamanda yerine getirilememesi durumunda alacaklının ifayı çekincesiz olarak kabul etmesi durumunda cezai şart talep edemeyeceğinin aşikar olduğunu, bu konuda verilmiş bir çok Yargıtay kararı bulunduğunu, davalının borcu olduğunu kabul etmemekle birlikte, 85 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararında Değişiklik Yapılmasına Dair Kararın yürürlüğe konulmasına karar verildiğini, ilgili karar uyarınca “Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarında menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerindeki sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacağı, ilgili maddenin yürürlük tarihinden itibaren 30 gün içinde daha önce akdedilmiş sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedellerin Türk parası olarak taraflarca yeniden belirleneceği hüküm altına alındığını, ilgili Cumhurbaşkanlığı kararı uyarınca sözleşmelerdeki döviz cinsinden belirlenmiş bedelleri Türk parası olarak yeniden belirlenmesi gerektiğini, sunulu nedenlerle davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, standart bayilik sözleşmesindeki asgari alım taahhüdünün davalı bayi tarafından yerine getirilmediği gerekçesiyle ceza koşulu alacağının tahsili talebine ilişkindir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 06/02/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının alacağının; 2017-2018 sözleşme dönemi için 12.954,37 USD olarak (100.326,18 TL), 2019-2020 sözleşme dönemi için ise 15.487,10 USD 119.941,39 TL olarak hesapladığını, toplam olarak, 28.801,47 USD olduğunu, 220.267,57 TL alacak için, 150.000,00 TL’nin nakde çevrilmesi sonucunda, davacının, 9.073.10 USD veya karşılığı 70.267,57 TL’nin temerrüt tarihi olan, itibariyle, döviz veya TL. cinsinden faizi ile birlikte tahsiline karar verilebileceği, talebin 1000 USD olduğunu mütalaa etmişlerdir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 12/04/2022 tarihli bilirkişi ek raporuna göre; davacının alacağının; 2017-2018 sözleşme dönemi için 12.954,37 USD olarak (100.326,18 TL) 2019-2020 sözleşme dönemi için ise 15.487,10 USD 119.941,39 TL olarak hesapladığını, toplam olarak, 28.801,47 USD olduğu, 220.267,57 TL alacak için, 150.000.00 TL’nin nakde çevrilmesi sonucunda, davacının, 9.073.10 USD veya karşılığı 70.267,57 TL’nin temerrüt tarihi olan, 25.09.2020 veya dava tarihi itibariyle, döviz veya TL. cinsinden faizi ile birlikte tahsiline karar verilebileceğini, talebin 1000 USD olduğunu, tüm sözleşme dönemi için alacak talebi kabul edilir ise; 12.599,97 USD nin temerrüt tarihi olan, 25.09.2020 veya dava tarihi itibariyle, döviz veya TL. cinsinden faizi ile birlikte tahsiline karar verilebileceği, talebin 1000 USD olduğunu mütalaa etmişlerdir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 21/02/2023 tarihli bilirkişi raporuna göre; 1.ihtimalde; taraflar arasında düzenlenen 05.10.2015-04.10.2020 tüm sözleşme dönemi için alım taahhüdünden dolayı ceza koşulu hesaplanması gerektiği takdirde, davacının teminat mektubu ile tahsil edilen meblağ düşüldükten sonra 6.720,77 USD ceza koşulu alacağı hesaplandığını, bu alacağa … 26. Noterliği’nin 25.09.2020 tarih, … yevmiye nolu ihtarname tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanun 4a maddesi hükümlerine göre faiz talep edilebileceğini, 2.ihtimalde; taraflar arasında sadece iki yıllık ceza koşulunun talep edileceği (05.10.2017-04.10.2018/ 05.10.2019-04.10.2020 sözleşme dönemi) kabul edilirse, alım taahhüdünden dolayı davacının davalı taraftan ceza koşulu alacağının kalmadığını, davacının davalı taraftan teminat mektubu ile yapılan tahsilat sonrasında 9.296,25 USD fazla tahsilat yaptığını, dolayısıyla davacının alacağının bulunmadığını, sektörel açıdan istasyona davacı tarafından gerçekleştirilen ekipman yatırımlarının ariyeten ve faaliyetin ifası için zorunlu olarak yapıldığı ve sözleşme tarihi bitişinde davacı yanda bir kar mahrumiyet oluşturacak bir yatırım olmadığını değerlendirildiğini mütalaa etmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/4521 E., 2021/7202 K. Sayılı ilamında “Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cezai şartın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesine ek olarak akdedilen ürün alım taahhütnamesinin g bendinde, davacının eksik alıma dayalı cezai şart alacağını yıl sonunda veya toplam olarak sözleşme süresinin sonunda isteyebileceği belirlenmiştir. Bu durumda TBK’nın 179/2 maddesine göre, bu cezai şart alacağının istenmesi bakımından artık ihtirazi kayda gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle, davalının ilk akaryakıtı alım tarihi olarak kabul edilen 28.05.2014 tarihinden, dava tarihine kadar tamamlanmış birer yıllık süreler göz önünde bulundurularak hesaplanacak cezai şart alacağına hükmedilmesi gerekmekteyken, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.” gerekçesi ile bayilik sözleşmesine ek olarak akdedilen ürün alım taahhütnamesine göre davacının cezai şart alacağını yıl sonunda veya toplam olarak sözleşme süresinin sonunda isteyebileceğinden dava tarihine kadar tamamlanmış birer yıllık süreler göz önünde bulundurularak hesaplanacak cezai şart alacağına hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde yer alan ”yıllık asgari alım taahhüdü” ‘ ne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 158/11. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/11.) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğindedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında 05/10/2015 tarihli standart bayilik sözleşmesinin akdedildiği, davacının sözleşmenin eki niteliğindeki ürün alım taahhüdünün davalı bayii tarafından yerine getirilmediğini belirterek sözleşmede eksik alınan ürün karşılığında öngörülen kar mahrumiyeti alacağının tahsilini talep ettiği, bayilik sözleşmesinin eki niteliğindeki ürün alım tahhütnamesinde davalının yıllık asgari 600 ton, toplamda 3000 ton ürünü almayı taahhüt ettiği, taahhütnamenin a maddesinde davalının sözleşme süresinin sonunda veya her bir yıllık sözleşme süresinin sonunda eksik kalan miktar üzerinden ton başına 35 USD kar mahrumiyeti ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin belirlenen sürenin sonunda 05.10.2020 tarihinde sona erdiği, 21.02.2023 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile davacının 05.10.2015-04.10.2020 tüm sözleşme dönemi için teminat mektubu ile tahsil edilen meblağ düşüldükten sonra bakiye 6.720,77 USD cezai şart alacağının bulunduğunun tespit edildiği, davacı ürün alım taahhütnamesinin g bendinde, kar mahrumiyetini anlaşma süresinin sonunda isteyebileceğini saklı tuttuğundan 05.10.2015-04.10.2020 tüm sözleşme dönemi için talep edebileceği bakiye 6.720,77 USD cezai şart alacağının bulunduğu, davalı tarafından kar mahrumiyeti olmadığının, olsa bile davalının kusurundan kaynaklanmadığı belirtilse de davalının sözleşme şartları ile bağlı olduğu ve eksik alınan ürün nedeniyle davacıya karşı sorumlu olduğu gözetilerek davacı vekilinin talebi doğrultusunda 1.000 USD alacağın davalıdan tahsiline karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile, 1.000 USD alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının USD cinsine uygulanacak en yüksek 1 yıl vadeli mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 557,76 TL harçtan, peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 418,31‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 139,45‬ TL peşin harç toplamı olan 198,75‬‭ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.165,20 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan ‭6.193‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin tamamının davalıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
7-Artan avansın ilgilisine iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
07/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır