Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/220 E. 2022/1018 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/220 Esas
KARAR NO :2022/1018

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:27/08/2015
KARAR TARİHİ:15/12/2022

Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; taraflar arasında imzalanan 06/05/2014 tarihli sözleşme gereğince müvekkilinin İstanbul İli, … İlçesi, 2222 Ada, 237 Parseldeki gayrimenkulde bulunan yapıları yıkma, yıkım neticesinde ortaya çıkacak moloz/hurda taşıma işlerini yapma ve alanı temizleyip arınmış bir şekilde davalıya teslim etme işini üstlendiğini, sözleşmenin 8. maddesi gereğince, müvekkilinin yaptığı işin bedelini çıkacak hurdalardan tahsil etmiş sayılacağı ve buna karşılık müvekkili tarafından davalıya 1.200.000 TL ödeme yapılacağının düzenlendiğini, müvekkili tarafından sözleşme edimlerinin yerine getirildiğini, belirlenen bedelin tamamının davalıya ödendiğini, davalı şirketin yükümlülüğünün, parselde bulunan binaların yıkım ruhsatlarını almak ve müvekkilinin sahada binaların yıkımını yapabilmesi ve rahat çalışmasını temin etmek olduğunu, ancak müvekkilinin sahada çalışması ile ilgili olarak asıl iş sahibi üniversite tarafından zorluk çıkarıldığını, yıkımı yapılacak binaların ruhsatlarının dahi alınmadığını, müvekkili tarafından davalıya gönderilen Noter ihtarnamesi ile ruhsatların derhal alınması hususunun ihtar edildiğini, müvekkilinin yıkımını yaptığı binaların moloz ve hurdalarını dışarı nakliye etme konusunda, gerek sahanın sahibi olan … yetkilileri, gerekse … Belediyesi tarafından engeller çıkarıldığını, yıkımı yapılan binaların hurda ve molozlarının saha dışına çıkartılmasına mani olduklarını, binaların yıkım ruhsatları çıkartılamadığından, müvekkilinin binaları yıkabilmesi için, … Belediyesinden ruhsat beklemek için günlerce personel ve araç parkını hiçbir iş yapmadan alanda tutması gerektiğini ve büyük miktarda iş ve emek kaybına uğradığını, davalı şirket ve …ne binaların yıkımı ile ilgili ruhsat alınması için ihtarname gönderilmesine rağmen cevap verilmemesi nedeniyle, mevcut durumun tespiti için … Belediyesine yazılı olarak müracaat edildiğini ve binalardan sadece 7’li bina diye adlandırılan 7 adet fabrika binası dışında başka bir binaya yıkım ruhsatı verilmediği cevabı verildiğini, müvekkiline tüm binaların yıkılması için alan tahsis edileceğinin sözleşmeyle taahhüt edildiğini, davalının edimlerini yerine getirmediğini ve müvekkilinin ruhsata aykırı olarak bina yıkmanın cezai ve hukuki müeyyideleri ile karşı karşıya kaldığını, müvekkilince alanda yapılan ve geriye kalan tüm işlerle ilgili olarak delil tespiti talep edildiğini, …. Sulh Hukuk Mahkemesinin … Değişik İş dosyası akabinde hazırlanan bilirkişi tespit raporunda, sözleşme kapsamında sahada yer alan bir takım binaların hesaplamaya dahil edilmemesi, sahada yer alan moloz dışında, dışarı çıkartılması gereken ve alanda bulunan hurda ile yıkılmamış binalarda kalan hurdanın hiç tespit edilmemesi, yıkım dışında sözleşme dışında ve temelde kalan işin imalat kapsamında sayılması, 1681 kamyon moloz döküldüğünün belirtilmesi, ancak kamyonların 10.187 m3 moloz attığının ileri sürülmesi gibi sebeplerle, bilirkişi incelemesinin taraflarından açılacak olan davanın unsurlarını taşımaması sebebiyle, söz konusu bilirkişi raporuna itiraz ettiklerinin ve yeni rapor düzenlenmesini istediklerini, bunun üzerine ek rapor düzenlendiğini, müvekkili tarafından yapılan yıkım neticesinde 1681 kamyon moloz dışarı çıkartıldığını, bu sayının kamera kayıtları ile tespit edildiğini, bu miktarda molozun tahliyesi için kamyon başına yaklaşık 500.000 TL giderle toplam 840.000 TL masraf yapıldığını, davalının yıkım ruhsatlarını almaması, alanı teslim etmemesi suretiyle üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, müvekkilinin bedelini ödemiş olduğu alanla ilgili olarak kar kaybına uğradığını, kendisine yıkılması için teslim edilen alanın toplam alan içinde küçük bir bölüme tekabül ettiğini, ruhsat alınan yerin 1 adet binadan ibaret olduğunu, buna rağmen davalı tarafça müvekkiline gönderilen ihtarname ile fesih bildiriminde bulunulduğunu, bu bildirimden sonra işin usulsüz olarak başka bir şirkete ihale edildiğini, davalının müvekkiline parselin tamamını gösterdiğini ve bu parselde bulunan tüm hurda malzemeyi devrettiğini, ancak sonrasında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeden, müvekkilinden aldığı parayı iade etmeden haksız fesih bildiriminde bulunduğunu, mevcut zararın alanda kalan hurdanın tamamının müvekkili tarafından alınması ve bu hurdanın paraya çevrilmesi ile yıkım ve moloz nakliyesine ilişkin gider çıktıktan sonra ortaya çıkacak kar miktarı olduğunu, yeni firmanın müvekkilinin 1.200.000 TL ödeyerek satın aldığı hurdaları topladığını, hatta keşif sırasında sahada bulunan ve müvekkili tarafından yıkılan binaların hurdası olan demirlerin dahi ek rapor için gidildiğinde sahada bulunmadığını, müvekkili tarafından ödenen 1.200.000 TL’nin, davalının sebep olduğu nedenlerle işin yapılmamasından dolayı, işin kalan miktarının toplam işe oranına göre, davalıya ödediği bedelin geri iadesi gerektiğini, sahada yapılan delil tespitinde saha dışına çıkartılan molozun miktarı, bunun parasal değeri, sahada kalan molozun miktarı ve para değeri, dışarı çıkartılan hurda ile sahada kalan hurdanın parasal değerlerinin net olarak hesap edilmediğini, bu hususların yargılama aşamasında tespitinin gerektiğini, toplam işin yüzde kaçının yapıldığı ve içeride kalan toplam hurda miktarının ve iş maliyetinin miktarlarını bilmek mümkün olmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalı şirket ile yaptığı sözleşmenin haksız yere fesih edilmesi, müvekkilinin bedelini ödeyerek aldığı işin başkasına verilmesi nedeniyle, müvekkilinin yoksun kaldığı karın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000 TL’ sinin dava tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faizi ile müvekkiline ödenmesine, sözleşme gereği sahada yapılması gereken işin yıkım ve moloz ile hurda tahliyesinin, sözleşme gereği yapılması gereken işe ne oranda tekabül ettiği henüz belli olmadığından, müvekkili tarafından davalıya ödenen 1.200.000 TL’nin geriye kalan iş miktarına göre fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 400.000 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin, dava konusu olayda davacı şirket ile iş sahibi-taşeron ilişkisi içerisinde olduğunu, müvekkili şirketin taşeronu olan davacı ile imzalanmış bulunan sözleşmenin kaynağının, müvekkili şirket ile ihbar olunan … arasında imzalanan ana sözleşme olduğunu, davacı tarafça ileri sürülen ve dava konusu yapılan birçok hususun, esasen ihbar olunan …nin tasarruf ve sorumlulukları ile ilgili olduğunu, davacı tarafın sözleşmeden doğan ana edimlerini (yıkım işini tamamlamak, çıkan molozu tahliye etmek ve sahayı boş ve binaların temelleri sökülmüş olarak teslim etmek) yerine getirmediğini, buna rağmen Haziran 2015 başında önce, sahadan söktüğü muhtelif (para edecek) hurdayı sahadan çıkarttığını ve satarak gelir elde ettiğini, davacının müvekkili şirketten habersiz ve izinsiz bir şekilde ve sözleşme hilafına 28/05/2015 tarihinde işi durdurduğunu, yıkım sahasını 03/06/2015 tarihinde boşaltmaya başladığını, hemen iki gün sonra keşif yaptırıldığını, aynı gün müvekkili şirkete ihtarname keşide ettiğini ve 06/06/2015 tarihinde sahadaki tüm çalışan ve iş makinalarının tahliyesini tamamladığını, 08/06/2015 tarihinde sahada tutulan tutanakta 28/05/2015 tarihinden itibaren işin durdurulduğunun da tespit edildiğini, davacı tarafın, kendisi için para eden tüm malzemeyi sahadan çıkarttıktan sonra, yıkım işini yapmayarak bırakıp gittiğini, davacı tarafın dava dilekçesindeki beyanlarının aksine, davacı tarafın tek ediminin ödeme yapmak olmadığını, en önemli ediminin, kendisine teslim edilen sahadaki binaları yıkmak, tamamen temelleri dahil sökmek ve çıkacak molozu tahliye etmek olduğunu, bu işin bir getirisi olarak yıkım sonrası açığa çıkacak “hurda tabir edilen” malzemeyi de, bedel karşılığı uhdesine alacağını, davacı tarafın yıkıma ilişkin edimini yerine getirmedikçe sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmiş gibi konuyu lanse etmesinin kabul edilemez olduğunu, müvekkili şirketin, binaların yıkımı için gerekli ortamı sağlaması ve davacının rahat çalışabilmesini sağlaması gerektiği konusunda müvekkili şirketin yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davacı tarafın işini yarım bırakıp sahadan çalışanlarını ve iş makinalarını rızaları hilafına çektikten sonra, ana işveren ihbar olunan … tarafından müvekkili şirketin de işine son verildiğini, sözleşmelerinin fiilen feshedildiğini, Üniversite tarafından görevlendirilen bir başka şirket eli ile davacının yarım bıraktığı işlerin tamamlandığını, davacı taraf ile müvekkili şirket arasında imzalanmış olan sözleşmede, yıkım ruhsatının müvekkili şirket tarafından alınacağına dair bir hüküm yer almadığını, yıkım ruhsatı işlemlerinin iş sahibi ihbar olunan … tarafından … Belediyesi nezdinde takip edildiğini, yıkım ruhsatı alındığını, bu hususun göstergesinin, öncelikle ekli evrak olduğunu ve yıkım işlerinin fiilen bitmiş olmasının da bu hususun kanıtı olduğunu, yıkım 1.ruhsatı isimli belgeden de açıkça görülen binaların ruhsat gereği yıkımının davacı tarafça hiçbir zaman bitirilmediğini, yıkımın yapıldığını iddia ettikleri binalarda dahi, sözleşmenin açık hükmü gereği yıkımın bitirilmediğinin, temellerin sökülmediğinin, tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporlarında açıkça yer aldığını, davacının mevcut binaların yıkımını bitirmediğini, hurdasını aldığını, hurdaları sahadan çıkarttıktan sonra da ruhsat alınmadığı şeklindeki gerçek dışı beyanlar ile sahayı terk ettiğini, yıkımı yapılan binalardan çıkan hurda ve molozun saha dışına çıkartılmasının belediye ve ihbar olunan … tarafından engellenmesine dair beyanları da kabul etmediklerini, dokunulmamış binaların dahi, sadece hurda kısımlarının sökülüp davacı tarafça saha dışına çıkartılmaya çalışılmasının söz konusu olduğunu, ihbar olunan üniversite tarafından bu konuda taraflarına talimatlarda bulunulduğunu ve bu konuda davacıya uyarılar yapıldığını, bu hususun taraflar arasında yapılan toplantı tutanaklarına da geçtiğini ve sözleşmenin 8. maddesinin gereği olarak yıkımı bitmemiş bulunan binaların hurdalarının saha dışına çıkartılması mümkün olmadığının davacıya hatırlatıldığını, buna rağmen davacının sahadan çıkartabildiği tüm hurdayı götürdüğünü, bir kısım molozu sahada bıraktığını, yıkılacak binaların çoğunu ise yıkmadığını, dava dilekçesinin 8. maddesinde yer alan ve … Belediyesinin cevabi yazısı kaynaklı “7’li bina dışında başka binaya yıkım ruhsatı verilmediği” şeklindeki beyanların, davacının gerçekleri çarpıtma çabasının ve kötüniyetinin birer göstergesi olduğunu, bizzat davacı tarafça dosyaya ibraz edilen konu ile ilgili “başka binaya ruhsat verilmediği” şeklinde bir ifade yer almadığını, yıkım işinin bu dilekçenin yazımı tarihi itibarı ile, herhangi bir idari durdurma, mühürleme işlemi olmaksızın, iş sahibinin tayin ettiği farklı bir şirket tarafından tamamlandığını, iş sürecinde Belediye, ihbar olunan … ve Çevre Şehircilik Bakanlığı arasında alana uygulanacak projelerle ilgili karşılıklı görüşmelerin yapıldığını, ancak bu konuların sahaya durdurma ve davacı firmaya ceza ve müeyyide olarak yansıması konusunun doğru olmadığını, bu hususta herhangi bir evrak ya da delilin de, davacı tarafça dosyaya sunulmadığını, bu konularda işin süreci ile ilgili de davacı firmaya bilgi aktarımı yapıldığını ve sözleşme maddelerine bu konunun girdiği husunun, sözleşmenin 4.1j, 4.1g ve 4.2. maddelerinde yer aldığını, alınan iki tespit bilirkişi raporunda, davacı şirketçe yapılması gereken iş miktarının 76.065,291 m3 olduğunun, 76.065,291 m3′ lük işin sadece 12.057,864 m3’lük bölümünün davacı tarafça yapıldığının tespit edildiğini, buna göre toplam işin sadece % 15,852’sinin yapıldığını, bu işlerin de temelleri sökülmeyerek eksik bırakıldığını, bu hususun açıkça sözleşmenin 4.1.f maddesine aykırı olduğunu ve davacının edimini yerine getirmediğini gösterdiğini, davacı şirketin müvekkili şirketi itham ederek, yıkıma izin verilmediği için hurdasını alamayıp zarara uğradığını ifade ettiği kısmın tespit dosyasına sunulan raporda, bilirkişi tarafından 19.459,680 m3 olarak hesaplandığını, alınamayan diye ifade edilen hurda miktarının toplama göre % 25,582 olduğunu, yani sahadaki hurdanın %74,418’inin alındığını, her iki tespit raporundaki mevcut hesaplamalar ve çıkarımlar çerçevesinde davacının işin % 15,852’sini yaptığını, ancak müvekkil şirketin iyi niyetini suiistimal ederek sahadaki hurdanın % 74,418’ini aldığını, davacının binaların bazılarını hiç, bazılarını kısmen yıkmadığı halde, yıkılacak binalarda ön hazırlık yaptığı gerekçesi ile yıkmadığı binaların çatı, pencere, elektrik kablo pano vb., havalandırma kanal ve ısıtma soğutma cihazları vb., jeneratörlerine varana dek söktüğünü ve 2 tespit bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere tırlarla sahadan çıkarttığını, 2.bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalarda, kalan hurdanın değeri tespit edilirken hatalı bir uygulama yapılması ve sahadan çıkartılan hurdaların değerlerinin hesaplanmadığı yönündeki itirazlarını dilekçe ile tespit dosyasına sunduklarını, bu hesaplamanın yapılmamış olmasının, müvekkili şirketin olaydaki mağduriyetinin tespit dosyasına yansımamasına yol açtığını, rapora itirazları çerçevesinde dosyaya ibraz ettikleri yazılı teklifin, davacı tarafından sahadan çıkartılan hurdanın gerçek değerini gösterdiğini, kaldı ki bu değer tespitinin ancak bu binalara gelinceye kadarki tüm işlerini eksiksiz yerine getirmiş olduklarını ortaya koyduktan sonra yapabilecekleri bir tespit olduğunun 2. bilirkişi raporunda da açık ifade edildiğini, toplam iş miktarının 76.065,291 m3 olduğunu, kendi ifadelerince yıktırılmadı denen kısmın 19.459,680 m3 olduğunu, ancak bu bölüme gelinceye kadar tamamladıkları iş miktarının ise 12.057,684 m3 olduğunu, yani davacının raporda tespit edildiği gibi, 76.065,291 m3 toplam işin 12.057,684′ ünü yaptığı kabul edilse dahi 64.007,607 m3’lük yapması gereken iş olduğunun açıkça görüldüğünü, davacının engel olunduğu bölüme gelmeleri ve bu bölümü hak etmeleri için 44.597,927 m3’lük iş yapmaları gerektiğini, bu hesaplamaların birbiriyle tutarlı olan her iki bilirkişinin tespit rakamları kullanılarak yapıldığını, davacı tarafça sözleşme gereği ödenen meblağın karşısında, sahadan çıkartılan hurda miktarının çok fahiş halde kaldığına dair yukarıdaki maddede referans verilen fiyat teklifinin manidar olduğunu, davacının 1.200.000 TL bedel ödediğinden bahsettiğini, karşılığında yıkım işini bitirmeden sahadan ayrıldığını ve beraberinde yıkmadığı binalardan elde ettiği hurdanın ederinin 6.937.550 TL olduğunu, davacı iddialarının aksine müvekkilinin sözleşmeden doğan tüm edimlerini yerine getirdiğini, müvekkilinin yıkım sahasını elverişli halde teslim ettiğini, bu hususun davacının sahayı sözleşmeye aykırı bir şekilde terk etmesinden sonra ihbar olunan … tarafından işin dava dışı bir başka firmaya tamamlatılması ile de sabit olduğunu, işin gerçeğinin davacı tarafından yıkım sahasından kendisi için değerli olanı aldıktan, hurdayı söküp götürdükten sonra, raporda tespit edilen molozu tahliye etmekten kurtulmak için bahaneler uydurarak sahayı sözleşme hilafına ve izinsiz olarak terk ettiğini, bu hususların bizzat
davacı tarafça talep edilen keşif sonucu verilen rapor ile sabit olduğunu, müvekkili şirketin işine, davacının sahayı tahliye etmesi sonrasında, ana işveren ihbar olunan … tarafından son verildiğini, fiilen müvekkili çalışanlarının sahadan çıkartıldığını, işin bir başka şirkete yaptırıldığını, müvekkili şirketin fiili faaliyetinin, tespit isteyen davacı şirketin sahadan çalışanlarını çekmesi ve yıkım işine son vermesi ile bittiğini, bu tarihten sonra yıkım sahasında herhangi bir faaliyet taraflarınca yapılmadığını, bilirkişi raporunda yıkılmayacağı bildirilen binalarla ilgili firmaların herhangi bir tasarrufu olmayıp “FMK yetkililerince” ifadesinin (18.08.2015 tarihli bilirkişi raporu 1.sayfa A bendi) doğru olmayıp bu tarihte ve bilirkişi heyetinin sahayı ziyaret ettiği 17/08/2015 tarihinde firmalarının hiçbir personelinin sahada bulunmadığını, sözleşmenin 3., 4.1f, 4.1a, 5.2, 5.4,12. ve benzeri birçok maddelerinin, müvekkili şirketin fesih hakkının mevcudiyetini ve davacı tarafın haksızlığını açıkça ortaya koyduğunu, davacı tarafın yıkım işini fiilen bırakıp, sahada keşif yapılmasına dek, müvekkili şirkete yazılı veya sözlü hiçbir bilgi vermemesi, hatta keşiften kısa süre öncesinde kendileri ile yapılan son toplantı ve notlarını içeren mail paylaşımına bir itirazda bulunmamasının söz konusu olduğunu, nitekim davacının sözleşme gereği bu tutanaklara imza atmak zorunda olduğunu, bu toplantı tarihinden ve yapılan toplantı tutanağından anlaşıldığı üzere davacının oyalama taktiği uygulayarak toplantılarda kararlar alırken, bir yandanda tespit talepli davasını açtığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizde yapılan yargılama sonucunda 26.04.2018 tarih ve 2015/852 Esas 2018/314 Karar sayılı kararı ile; “…Dava konusu taşınmaz başında yapılan keşifte bilirkişiler rapor ve özellikle ek raporda; davacının gerçekleştirdiği %24,61 oranına rağmen, sahadan temin ettiği hurda malzeme bedelinin, yıkılıp sahadan uzaklaştırılmasına izin verilen 56.605,611 m3 malzemenin hurda malzeme bedeline oranı: 6.937.550 / 7.482.254,68 = %92,72 göründüğü, davacı taraf, davalı yana toplam: 10.054.478,17 TL tutarlı hurda malzeme bedeline karşılık: 1.200.000 TL ödeme yapmıştır. Sahadan uzaklaştırabilecek moloz malzeme miktarına göre davacının ödemesi gereken ön ödeme: 56.605,611 / 76.065,291 x 1.200.000 = 0,74417 x 1.200.000 = 893.005,63 TL olduğu, bu durumda davacının yapmış olduğu fazla ön ödeme: 200.000 – 893.005,63 TL = 306.994,37 TL göründüğü, davacının, toplam 12.057,684 m3 işin hem yıkımını hem de taşınmasını, 3.749,795 m3 işin sadece yıkımını, bu durumda davacının yaklaşık: 12.057,684 m3 + (3.749,795 m3 x 0,5) = 13.932,58 m3 iş gerçekleştirebildiğinin, bu işin parasal tutarının: (13.932,58 m3 / 56.605,611) x 7.482.254,68 TL = 0,2461 X 7.482.254,68 = 1.841.639,394 TL olduğunun, gerçekleştirebildiği iş oranının ise: %24,61 olduğunu, davacının bilirkişi raporlarından da anlaşıldığı üzere 1.200.000,00 TL ye hurda sözleşmesi olarak gerçekleştirdiği iş oranının %24,61 olduğu, hurda malzeme bedeli oranının %92,72 olduğudan buna göre davacı yüklenicinin fazladan sahadan dışarı çıkardığı hurda malzeme bedelinin 6.937.550,00 TL olup, bundan %24,61 hem yıkım hem de taşınması işini gerçekleştirdiği, 1.841.639,00 TL ve 396.994,00 TL fazla ön ödemenin toplamının çıkartılması suretiyle 4.788.916,00 TL şirketin fazladan saha dışına hurda malzeme çıkardığı anlaşılmış olup davacının sözleşmenin feshinde haksız olduğu ve verdiği 1.200.000,00 TL den daha fazla hurda bedeli aldığından açılan davanın reddi cihetine gidilmiştir….” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. HD.’nin 23/02/2021 tarih ve 2018/1762 Esas – 2021/354 Karar sayılı ilamı ile; “…Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; taraflar arasında imzalanan sözleşmede, yıkım ruhsatının davalı yüklenici şirket tarafından alınacağına dair bir hüküm yer almadığı, bu hususun iş sahibinin yükümlülüğünde olduğu, dosya kapsamından yıkım ruhsatı işlemlerinin, iş sahibi ihbar olunan … tarafından … Belediyesi nezdinde takip edildiği ve yıkım ruhsatının alındığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça dava dilekçesi ekinde ibraz edilen … belediye Başkanlığının 17/06/2015 tarihli cevabi yazısı ekindeki yıkım ruhsatının, dava konusu parsel üzerindeki 7 adet fabrika binasına ilişkin verildiği tespit edilmiştir. Ancak sözleşmenin 4.1.f maddesinin açık hükmüne rağmen davacı tarafça sözleşmenin imzalanmasının üzerinden 15 aylık bir süre geçmesine rağmen yıkım ruhsatı verilen 7 adet fabrika binasının tamamının dahi yıkımının bitirilmediği, dosya kapsamında bulunan belgelerden, taraflar arasında yapılan 21/05/2015 tarihli toplantı akabinde tutulan ” … …Final İşleri İş Programı ve Uzlaşma Konuları ” başlıklı tutanağın “yıkım işleri detayı ” başlıklı 1.maddesinden ve mahallinde yapılan tespit akabinde hazırlanan bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır.
İşin davacı şirket tarafından bırakıldığı, dosyada bulunan davacı şirket bordrolu çalışanı olan … ile ihbar olunan … yetkilileri tarafından imzalanan tutanaklar ile sabittir. Aksini ispat, iddia eden davacı yana aittir. Dosyaya davalı şirketin davacıya işi sonlandırması hakkında talimat verdiğine dair bir delil ya da belge de sunulamamıştır. Kaldı ki, davacının sözleşme ile üstlendiği edimini sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde yerine getirmemesi sözleşmenin 5.2 maddesine de açıkça aykırı olup, davalı şirkete sözleşmeyi haklı sebeple fesih hakkı da vermektedir.
Sözleşmenin 4.1.f maddesi gereğince binaların temelleri dahil olmak üzere sökülecek şekilde yıkımı ve molozun tahliyesi şeklindeki ana edimini yerine getirmeyen davacının işin sadece %15,852′ sini yapmış durumda iken yıkım sahasını herhangi bir gerekçe göstermeden ve haber vermeden, izinsiz olarak terk ettiği tutulan tutanaklardan anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça çekilen ihtarname, yaptırılan tespit davacı tarafın sahayı terk ettiğine dair tutulan tutanak tarihinden sonraki tarihlidir. Davacı yanca davalıya gönderilen ihtarname tarihi 05/06/2015’tir. İhtarname davalıya 08/06/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davalı tarafça cevap dilekçesi ekinde sunulan tutunaklardan davacının işi fiilen 28/05/2015 tarihinde durdurduğu, son iş makinesini 06/06/2015 tarihinde sahadan çıkartarak, iş yerini terk ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısı ile, sözleşmeyi sona erdiren hareketi davacı taraf gerçekleştirdiğinden davalı tarafça bu gerekçelerle sözleşmenin feshinin haklı fesih olarak kabul edilmesi isabetlidir.
Sözleşmenin haklı nedenle feshi kabul edilerek yıkımı yapılmamış binalardaki hurdaların davacı tarafça alındığı kabul edilerek yapılan bilirkişi hesaplamasının doğru olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
Tespit raporlarında, incelenen kamera görüntülerinden davacı tarafça yıkımı yapılmamış binalardaki toplam değeri 6.937.550 TL olan hurdaların 371 kamyon ile dışarı taşındığı belirlenmiştir.
Her iki tespit raporunda; yıkımı yapılıp molozu atılmış moloz miktarının 12.057,864 m3, yıkılmamış binalardaki moloz miktarının 40.797,952 m3, yıkımı yapılmış ve molozu halen atılmamış kısmın miktarının 3.749,795 m3, yıkılmayacağı bildirilen kısmın miktarının 19.459,680 m3, davacı şirket tarafından yapılması gereken iş miktarının 76.065,291 m3 olarak belirlendiği, 76.065,291 m3′ lük işin sadece 12.057,864 m3′ lük bölümünün yani toplam işin sadece %15,852′ sinin yapıldığı, bu işlerin de eksik yapıldığı ifade edilmiştir. Bu husus sözleşmenin 4.1.f maddesine aykrı olup, davacının edimini yerine getirmediğini göstermektedir. Aynı tespit raporlarında sahadaki hurdanın %74,418′ inin alındığı da belirlenmiştir. Her iki tespit raporundaki mevcut hesaplamalar ve çıkarımlardan davacı şirketin işin %15,852′ sini yaptığı ancak sahadaki hurdanın %74,418’ini aldığı sonucu çıkmaktadır.
Dosyada mübrez ve üç şirketçe imzalı tespit raporunda da, davacının sahadan sağladığı hurda malzeme bedelinin 6.937.550 TL olduğunu belirlenmiştir. Tespit akabinde hazırlanan bilirkişi raporunda, davacı tarafça tırlarla saha dışına çıkartılan hurdanın kamera kayıtları ile tespit edilen miktarı yer almaktadır. Raporlara göre, henüz yıkımı bitmemiş binalardan çıkan hurdanın da, davacı tarafça 371 adet kamyon ile dışarı taşındığı kayıt altına alındığı belirtilerek, davacı taşeron şirketin sahadan fazladan dışarı çıkarttığı hurda malzeme bedeli 6.937.550 TL olarak hesaplanmıştır. Tespit raporları ile mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporundaki yıkım miktarı ile moloz miktarı birbiri ile uyum göstermektedir.
Mahkemece tespit ve bilirkişi kurul raporu hükme esas alınarak, yapılan hesaplamalar sonucu, davacı tarafça, davalı yana toplam 10.054.478,17 TL tutarlı hurda malzeme bedeline karşılık 1.200.000,00 TL ödeme yapıldığı, davacının, toplam 12.057,684 m3 işin hem yıkımını hem de taşınmasını, 3.749,795 m3 işin sadece yıkımını yaptığı, bu durumda davacının yaklaşık 13.932,58 m3 iş gerçekleştirebildiği, bu işin parasal tutarının 1.841.639,394 TL ve oranının ise %24,61 olduğu, davacının ödemesi gereken miktarın 893.005,63TL olarak hesaplanması karşısında davacının davalıya 306.994,37 TL fazla ödeme yapıtığının göründüğü ancak dosyada mevcut 3 şirket imzalı tespit raporuna göre, davacının sahadan sağladığı hurda malzeme bedelinin 6.937.550 TL olması nedeniyle davacı taşeron şirketin fazladan sahadan dışarı çıkarttığı hurda malzeme bedeli olan 6.937.550 TL’den, hem yıkımını hem de taşımasını yaptığı işin parasal tutarı olan 1.841.639,394 TL ile fazladan ödenen 306.994,37 TL ‘nin mahsup edilmesi sonucu davacının davalıdan alacağının bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiş ise de, sadece kamera görüntüsüne dayanılarak, iş sahasından giriş-çıkış yapan davalı taşeron şirketine ait 371 kamyon içinde hurda taşındığı kabul edilerek, farazi olarak belirlenen bu miktar üzerinden hesaplama yapan tespit ve bilirkişi kurul raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece sadece kamyonların kamera görüntüleri ile yetinilmeyip, dava dışı iş sahibi üniversiteden iş sahası içinde bulunan ve yıkımı kararlaştırılan binalar içindeki hurdalara ilişkin tüm kayıtlar ve belgeler ile varsa fotoğrafların getirtilip, tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirilerek, henüz yıkılmayan binalardaki hurdaların nitelikleri ve sayısının tespiti ile değerlerinin belirlenip, sözleşmenin feshedildiği de gözetilerek, yeniden hesaplama yapılması konusunda bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli ek rapor aldırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir…” gerekçesiyle Mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Dava; yıkım ve maloz taşıma sözleşmesinin feshi nedeniyle bedel iadesi ve kar kaybı istemine ilişkindir.
Mahkememiz kararının, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15.HD. tarafından kaldırılmasından sonra istinaf kararı gereği, dava dışı iş sahibi üniversiteden iş sahası içinde bulunan ve yıkımı kararlaştırılan binalar içindeki hurdalara ilişkin tüm kayıtlar ve belgeler ile varsa fotoğrafların gönderilmesi için …ne yazılan müzekkereye verilen cevapta; 29.06.2020 tarih ve 2708 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla, …nin faaliyet izninin kaldırıldığı ve Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı Genel Kurulunun 30/06/2020 tarih ve 2020.9.447 sayılı kararı ile resmi tasfiye sürecinin başlatılmasına karar verildiği, bu karara uygun olarak …. Sulh Hukuk Mahkemesinin… sayılı kararı ile tasfiye memurlarının görevlendirildiği, kurum içi yapılan araştırmalara göre kampüs alanında kamera sistemi olmadığından video, fotoğraf vb. gibi herhangi bir kayıt bulunmadığı, hurdalarla ilgili de kurum bünyesinde bir kayıt tutulmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizin 07/10/2021 tarihli celsesinde davacı vekili; 2015 yılında bulunan fabrikaların ve binaların yıkım işi yapıldığını, bazılarının yıkıldığını, bazılarının yıkılmadığını, bunlarla ilgili Sulh Hukuk Mahkemesinin değişik iş dosyasında tespitler bulunduğunu, renkli fotoğraflar çekildiğini, bu dosya celp edildiğinde bunların görüleceğini, bu aşamada yıkılan bina olup olmadığını bilmediğini, keşif hususunu takdire bıraktıklarını, Davalı vekili; yıkılmayan bina olup olmadığını bilmediklerini, keşfin yarar sağlamayacağını düşündüklerini, zaten iki sefer mahallinde keşif yapıldığını, dava tarihi itibariyle durumun değişik iş dosyasında tespit edildiğini beyan etmişlerdir.
Taraf vekillerinin beyanları ve …nin cevabi yazısı göz önüne alınarak bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş ancak her iki bilirkişi sağlık sorunları nedeniyle bilirkişilik görevlerinden aflarını talep ettiklerinden yeni bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınmıştır.
Bilirkişiler … ve … Mahkememiz sundukları kök ve ek raporlarında; davalı ve davacı tarafın 06.05.2014 tarihli İstanbul ili, … ilçesi, Orhantepe mevkiinde yer alan tekel tütün fabrikasının bulunduğu 2222 ada, 237 parsel üzerinde yer alan tüm yapıların yıkımı, yıkımı yapılan molozların ve bina içinden çıkan değerli grup hurda/malzeme karşılığında davalı tarafa 1.200.000 TL bedelli sözleşmenin imzalandığının görüldüğünü, karşılıklı yapılan sözleşmenin götürü bedel esaslı bir sözleşme olduğunu, birim fiyat esasına göre yapılacak işlerin açıklamalarının yapılmadığının gözlemlendiğini, dava dosyası içerisinde yer alan bilgi ve belgelerden, parsel üzerinde bulunan yapıların statiksel olarak ve sarf malzeme yıkımından karşılanan bir hurda malzeme hesabının yanı sıra bina içlerinde yer alan makina, değerli metal grubu ihtiva eden ürünler ile, bedeli olan pvc gibi malzemelerin edinimleri ile işin tamamlanacağı ön görülerek yapılacak işin, tamamlanmaması neticesinde; tüm parsel üzerinde yıkımı gerçekleşecek olan durumda işin %22’sinin yapıldığını (1.200.000 x 22/100 = 264.000 TL, kalan 936.000 TL), davacı tarafın beyanları ve …. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İş dosyası içerisinde yer aları tespittte belirtildiği üzere, dava konusu alanda yıkılması ön görülmeyen binalarında da toplam iş hacminden çıkarılması durumunda da işin %23’lük (1.200.000 x 23/100 = 276.000 TL, kalan 924.000 TL) kısmın tamamlandığının görüldüğünü, bu tespitler yapılırken dava yerinde keşif icrası ile hesaplanan iş bu rapordan alınan değerler üzerinden miktar tespitleri yapılmış olduğunu, bu tespitlerde kullanılan miktarların o dönem içinde yer alan fiyat tespitleri yanı sıra davalı tarafından dava dosyasına sunulan dava dışı harfiyat grubundan alınan değerler ile bu maliyetler bulunduğunu belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki 06/05/2014 tarihli yıkım ve moloz taşıma işlemi sözleşmesi, ihtarnameler, … Belediye Başkanlığı yazısı, …. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası, bilirkişi rapor ve ek raporları, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15.HD. kararı ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 6098 sayılı TBK.nın 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi bulunduğu, davacı şirketin taşeron, davalı şirketin ise yüklenici olduğu, davanın tarafları arasında 06/05/2014 tarihli İstanbul ili, … ilçesi, 2222 Ada, 237 Parsel üzerinde bulunan yapıların yıkılması ve yıkım neticesinde ortaya çıkacak moloz/hurda taşıma işi konulu 15 maddeden oluşan bir sözleşme düzenlendiği görülmüştür.
Sözleşmenin 3. maddesinde; işin tanımı faaliyet alanından çıkacak hurdaların karşılığında, yıkımın usulüne uygun bir şekilde yapılması, çıkacak molozların alan dışına (gösterilecek toprak döküm sahasına) taşınması, yıkılan binaların molozlardan temizlenmiş arınmış bir şekilde iş sahibine/ yükleniciye teslim edilmesi şeklinde yapılmıştır.
Sözleşmenin 4.1.a maddesinde, taşeronun sözleşme konusu tüm binaların, temeller dahil söküm, yıkım, kırım, moloz nakli, çıkacak olan tüm molozun kamyonlara yüklenip döküm yerine gönderilmesi, geri dönüşüm malzemelerinin ayrıştırılması işlerini ve benzeri, sözleşmenin icap ettirdiği tüm hizmetleri yapacağı,4.1.e. maddesinde ilgili merciler tarafından talep edilmesi halinde, hafriyat toprağı, inşaat ve yıkıntı atıklarının Kontrol Yönetmeliğinin ilgili maddelerine göre düzenlenmesi gereken hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıkları taşıma ve kabul belgesi ile izin belgelerini düzenleyerek ilgili makamlara onaylatıp yükleniciye ibraz edeceği düzenlenmiştir.
Sözleşmenin 6.1. maddesinde, taşeronun sözleşme konusu işlerin tamamını, yıkım ruhsatı ve/veya yıkım izninin alınmasından itibaren 90 takvim günü içerisinde tam ve eksiksiz olarak bitireceği, 8. maddesinde, taşeronun yükümlenmiş olduğu taahhüt karşılığında her ne nam altında olursa olsun kendisine ödeme yapılmayacağı, taşeronun bütün taahhütlerini yıkımdan çıkacak hurdalar karşılığında tahsil etmiş sayılacağı ve yükleniciye/ iş sahibine 1.200.000 TL ödeyeceği kararlaştırılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmede, yıkım ruhsatının davalı yüklenici şirket tarafından alınacağına dair bir hüküm yer almadığı, bu hususun iş sahibinin yükümlülüğünde olduğu, dosya kapsamından yıkım ruhsatı işlemlerinin, iş sahibi ihbar olunan … tarafından … Belediyesi nezdinde takip edildiği ve yıkım ruhsatının alındığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça dava dilekçesi ekinde ibraz edilen … Belediye Başkanlığının 17/06/2015 tarihli cevabi yazısı ekindeki yıkım ruhsatının, dava konusu parsel üzerindeki 7 adet fabrika binasına ilişkin verildiği tespit edilmiştir. Ancak sözleşmenin 4.1.f maddesinin açık hükmüne rağmen davacı tarafça sözleşmenin imzalanmasının üzerinden 15 aylık bir süre geçmesine rağmen yıkım ruhsatı verilen 7 adet fabrika binasının tamamının dahi yıkımının bitirilmediği, dosya kapsamında bulunan belgelerden ve mahallinde yapılan tespit akabinde hazırlanan bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
İşin davacı şirket tarafından bırakıldığı, dosyada bulunan davacı şirket bordrolu çalışanı olan … ile ihbar olunan … yetkilileri tarafından imzalanan tutanaklar ile sabittir. Aksini ispat, iddia eden davacı yana aittir. Dosyaya davalı şirketin davacıya işi sonlandırması hakkında talimat verdiğine dair bir delil ya da belge sunulamamıştır. Ayrıca davacının sözleşme ile üstlendiği edimini sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde yerine getirmemesi sözleşmenin 5.2 maddesine de açıkça aykırı olup, davalı şirkete sözleşmeyi haklı sebeple fesih hakkı vermektedir.
Sözleşmenin 4.1.f maddesi gereğince binaların temelleri dahil olmak üzere sökülecek şekilde yıkımı ve molozun tahliyesi şeklindeki ana edimini yerine getirmeyen davacının işin çok az kısmını yapmış durumda iken yıkım sahasını herhangi bir gerekçe göstermeden ve haber vermeden, izinsiz olarak terk ettiği tutulan tutanaklardan anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça cevap dilekçesi ekinde sunulan tutunaklardan davacının işi fiilen 28/05/2015 tarihinde durdurduğu, son iş makinesini 06/06/2015 tarihinde sahadan çıkartarak, iş yerini terk ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısı ile sözleşmeyi sona erdiren hareketi davacı tarafın gerçekleştirdiği kabul edilmiş ve bu nedenle davalı tarafın feshinin haklı nedene dayandığı ve buna göre de davacının yoksun kalınan kar talep edemeyeceği anlaşılmış olmakla, bu talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Dosyada bulunan tutanaklar, tespit raporu ve bilirkişi raporlarına göre, davacının gerçekleştirdiği %24,61 iş oranına rağmen, sahadan temin ettiği hurda malzeme bedelinin, yıkılıp sahadan uzaklaştırılmasına izin verilen 56.605,611 m3 malzemenin hurda malzeme bedeline oranının; 6.937.550 / 7.482.254,68 = %92,72 göründüğü, davacının davalıdan 10.054.478,17 TL tutarlı hurda malzeme bedeline karşılık 1.200.000 TL ödeme yaptığı, Sahadan uzaklaştırabilecek moloz malzeme miktarına göre davacının ödemesi gereken ön ödemenin; 56.605,611 / 76.065,291 x 1.200.000 = 0,74417 x 1.200.000 = 893.005,63 TL olduğu, davacının yaklaşık 12.057,684 m3 + (3.749,795 m3 x 0,5) = 13.932,58 m3 iş gerçekleştirebildiği, bu işin parasal tutarının 13.932,58 m3 / 56.605,611 x 7.482.254,68 TL = 0,2461 X 7.482.254,68 = 1.841.639,394 TL olduğu, gerçekleştirebildiği iş oranının ise %24,61 olduğunu, hurda malzeme bedeli oranının %92,72 olduğudan buna göre davacı yüklenicinin fazladan sahadan dışarı çıkardığı hurda malzeme bedelinin 6.937.550 TL olduğu, bundan gerçekleşen yıkım ve taşınması işini gerçekleştirdiği 1.841.639,00 TL ve 396.994,00 TL fazla ön ödemenin toplamının çıkartılması suretiyle kalan 4.788.916 TL değerinde davacının fazladan saha dışına hurda malzeme çıkardığı anlaşıldığından davacının verdiği 1.200.000 TL den daha fazla hurda bedeli aldığı anlaşılmakla, davacının ödediği bedelin iadesi talebinin de reddine karar vermek gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davacının yoksun kalınan kar ve ödediği bedelin iadesine ilişkin alacak davasının reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 8.538,75 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 8.458,05 TL.nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 73.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır