Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/13 E. 2022/180 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/13 Esas
KARAR NO :2022/180

DAVA:Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:08/01/2021
KARAR TARİHİ:15/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari iş ilişkisi kurulmuş olduğunu, cari hesap ekstresi tahsil edilemeyince …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, borçlu başlattıkları icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş olduğunu ve takibi durdurmuş olduğunu, borçlunun itirazında borca itiraz etmiş olduğunu, söz konusu itirazın yerinde olmadığını, müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarında, borçlu şirketin, müvekkili şirkete 77.624-TL. tutarında borcu olduğunun anlaşılmış olduğunu, icra takibi öncesi ve sonrasında borçlunun borcunu ödememekte ısrar ettiğini, müvekkili şirketin alacağının ticari defterlerin incelenmesiyle ortaya çıkacağını, borçlunun borca itiraz ederek, borç ödemekten kaçınmaya çalışmakta olduğunu, dava şartı olan zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olduğunu ancak anlaşmanın sağlanamamış olduğunu, son tutanağın taraf vekillerince e-imza ile tutanak altına alınmış olduğunu, borçlunun icra takibine vaki haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ve icra takibinin devamı için mahkememize başvurma zaruretinin hasıl olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalı borçlunun %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten farklı tarihlerde solvensiz epoksi boya şeffaf, selulozik tiner, epoksi boya şeffaf, poliüretan yarı mat boya Ral, akrilik tiner, silis kumu, epoksi astar şeffaf ve aseton satın aldığını, bu malları müvekkili şirket tarafından, müşterilerine yapacağı su izolasyonunda kullanılmak üzere satın alınmış olduğunu, müvekkili şirketin bu malzemeleri, tarafına iletilen sipariş üzerine satın almakta olduğunu, satın alınan bu malzemelerin birleştirilerek/ karıştırılarak birleşim haline getirilmekte olduğunu, akabinde bu son ürün ile su izolasyonu yapılmakta olduğunu, ancak, malların kullanılması esnasında müşteriler tarafından yapılan şikayetlerden de anlaşılacağı üzere, bazı sorunların meydana gelmesi sonucunda malların ayıplı olduğu hususunun müvekkili şirket tarafından tespit edilmiş olduğunu ve bu durumun davacıya hemen bildirilmiş olduğunu, yapılan görüşmeler esnasında, ayıplı malların davacı tarafından da görülmesi ve bu ayıpların giderilmesi için izlenebilecek orta bir yolun bulunması amacıyla, müvekkili şirketin davacı şirketin yetkili bir temsilcisinin olay yerine gelmesini istemiş ise de bu talebin davacı tarafça reddedilmiş olduğunu, ayıp bildiriminin müvekkili şirket tarafından süresinde yapılmış olduğunu, ayıp bildiriminin müvekkili tarafından kanuna uygun bir şekilde yapılmış olduğunu, TBK madde 231 ile özel olarak tanınan def’i haklarını kullanarak, malın ayıplı olması nedeniyle sözleşmeden döndüklerini, dolayısıyla, taraflar arasında yapılan anlaşma çerçevesinde herhangi bir borçlarının mevcut olmadığını belirttiklerini, bu çerçevede TBK ilgili madde ile taraflarına tanınan hakla; sözleşmeden dönme haklarını def’i yoluyla kullanmakta olduklarını, satılanı ayıplı olarak devreden satıcının, kendi haksızlığına ve hukuka aykırı davranışına dayanarak, ayıplı malın karşılığında satış bedelini talep etmesi, hakkın kötüye kullanımını (TMK m. 2 f. II) teşkil ettiğini, hiç kimsenin kendi haksızlığına dayanarak bir hak ileri süremez olduğunu, dolayısıyla, davacının satış bedelini talep etmesinin de dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının açmış olduğu haksız davanın reddini, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
Davacı vekili 26/11/2021 tarihli dilekçesinde; itirazın iptali olarak açılan işbu davayı alacak davasına dönüştürmekte olduklarını, taraflar arasında ticari iş ilişkisi kurulmuş olup cari hesap ekstresi tahsil edilemeyince …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla borçlu … ve Tic. Ltd. Şti. hakkında icra takibi başlatılmış olduğunu, işbu davada yapılan bilirkişi incelemesinde davalı şirket ile müvekkili şirketin defterlerinin incelendiğini, müvekkili şirketin 77.624-TL alacaklı olduğunun saptanmış olduğunu, bilirkişi raporu ile de tespit edilmiş olduğu üzere cari hesapta son işlem tarihi 31/12/2019 tarihi olup, bu tarihten itibaren alacaklarına avans faizi işletilerek taraflarına verilmesi zorunluluğunun hasıl olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin hak ve talepleri, dosyada bulunan deliller ve HMK 179/2 madde hükümleri saklı kalmak üzere, itirazın iptali olarak açmış oldukları işbu davayı alacak davasına dönüştürme istemli işbu ıslah dilekçesinin kabulü ile, dosyada bulunan deliller ve bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı gibi davalı taraf ile cari hesap ilişkisinden kaynaklanan 77.624-TL alacaklarının, 31/12/2019 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte (…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası gözetilerek ve dosyada mevcut 23/09/2021 tarihli Bilirkişi raporu ile saptandığı üzere) davalıdan tahsili ile taraflarına verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Davacı vekili tarafından sunulan 26/11/2021 tarihli tam ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edildiği, davalı vekilinin ıslaha karşı cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
…. İcra Dairesi’nin… Esas sayılı takip dosyası, faturalar, irsaliye, vergi dairesi BA ve BS formları,ticari defter ve belgeler ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu bilirkişi raporu alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
…. İcra Dairesi’nin… Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının davalıdan, aralarındaki cari hesap alacağından kaynaklı olarak, ana para ve işlemiş faiz olmak üzere 84.755-TL. üzerinden ve asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren, %18,5 reeskont faizi uygulanmak suretiyle tahsili amacıyla ilamsız icra takibi yaptığı, davalının süresi içerisinde, borca itirazı nedeniyle takibin durdurulduğu ve davacı tarafından takibin devamının sağlanması amacıyla İİK. 67. maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davasını açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili, 26/11/2021 tarihli dilekçe ile, itirazın iptali davasını, HMK.180/1. maddesi gereğince tam ıslah ile alacak davasına dönüştürdüğünü ve 77.624,00-TL. Alacağının, 31/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiğini, ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edildiği görüldü.
İhtilaf, davacının davalıdan, cari hesap ve faturadan kaynaklı olarak, alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup, alacak miktarının tespiti için takip dayanağı belgelerin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkündür.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi Mali Müşavir bilirkişi … tarafından hazırlanan 23/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda; “…
1-Davalı tarafın dava konusu döneme ait ticari defterlerinin açılış-kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde usulen uygun olarak yapılmış olduğu, davacı tarafından inceleme gününe katılan olmadığı,öncesinden de yerinde inceleme yetki talebinin olmadığı,
2-Davacının davalıya solvensiz epoksi boya şeffaf,selülozik tiner,epokis boya şeffaf, poliüreten yarı mat boya ral,akrilik tiner,siis kumu,epoksi astar şeffaf ve aseton ürünleri satış yaptığı,satış faturaların tamamının defter ve kayıtlarında tetkik edildiği,
3-Davalı şirketin davacı firma ile ilgili faturaları Muhasebe teknik ve usullerine uygun olarak 2019-2020 yılı defter kayıtlarına işlediği eklerde yevmiye kaydı ile detayı verilen tüm faturalardan sonra oluşan 31.12.2020 tarihi itibariyle 82.624,78-TL defter ve kayıtlarında davacıya borçlu gözüktüğü,
4-Bu borcun 2021 yılına devrettiği başkaca ödeme olmadığı,
5-Davacının icra takibine konu 01.01.2020-31.12.2020 tarih aralıklı yardımcı muavin defter dökümü ile davalı yardımcı muavin defter dökümünün karşılaştırıldığı ve örtüşmediği,bu örtüşmemenin 2019 yılından devir gelen tutardan kaynaklı olduğu,
6-Huzurdaki davaya konu olayda davacı; 77.624,00-TL cari hesap alacağına+7,131,00-TL fişlemiş faiz alacağını, icra takip tarihine kadar %18,50 oranında faizi ile birlikte talep ettiği , ….İcra Müdürlüğünün… Esas Sayılı Dosyası ile davacı tarafından icra takibi başlatıldığı görülmüş olup,ancak son ödeme tarihinden icra takip tarihine kadar Merkez Bankasının belirlemiş olduğu reeskont avans faiz oranının %10-%13,50 oranında olduğu, 7.632,14-tl işlemiş faiz hesaplandığı, davacının alacağının varlığına karar verilmesi halinde taleple bağlılık ilkesi gereği 7.131,00-TL işlemiş faizin ödenmesinin yerinde olduğu,
7-İtirazın İptali ile Takibin Devamı gerektiği, icra takip tarihinden sonra asıl alacak için talep edilen reeskont avans faiz oranının yerindeliğinin Mahkemeniz görev alanı ve takdirinde bulunduğu…” belirtildiği görüldü.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 23/1-c maddesi; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yasal süre içinde ayıp ihbarının yapılmaması alıcının Kanundan doğan seçimlik haklarına başvuramaması sonucu doğurmaktadır. Bu durumda, alıcı tacir malı satın aldığı hali ile kabul etmekte ve seçimlik haklara başvuru hakkını kaybetmektedir. Bu seçimlik haklar; alıcının, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakki; satılanı alıkoyup, ayıp oranında bedelde indirim yapılmasını isteme hakki; aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, tüm masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme hakki; imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini talep hakkıdır.
TTK’nın 18/3. Maddesine göre, tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılmalıdır. Elbetteki bu düzenleme bir geçerlilik şartı getirmemekle birlikte bir ispat kuralı getirmektedir.
Somut olayda, davalı yanca cevap dilekçesinde, satılan malların ayıplı olduğu iddia edilmiş ise de, ayıba ilişkin süresinde bildirimde bulunulduğunda dair delil sunulmamış, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı ispat edilememiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, davacının inceleme günü ticari defter ve belgelerini sunmadığı, davalının, incelenen ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmuş olduğu, davalı kayıtlarına göre taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davaya konu satış faturalarının davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı şirketin, davacıdan mal alımında bulunduğuna ilişkin, davaya konu faturaları, ilgili Vergi Dairesi’ne bildirimde bulunduğu, Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim (Form BA) ile de davaya konu faturaların beyan edildiğinin bilirkişi raporu ile tespit edildiği, “..davalının vergi dairesine böyle bir bildirim yapmasının, takip dayanağı faturanın içeriğinin benimsendiği ve faturada yazılı malların alındığını gösterdiği, davalının bunun aksini gösterir delil sunmadığı ….” (Yargıtay 19. H.D. 15/11/2012 T. 2012/9636 E.- 2012/17068 K. sayılı ilamı) Yargıtay’ın ilgili ilamı gereği de, davalının davacıdan mal aldığı ve vergi dairesine bildirimde bulunduğu, davalının bunun aksini gösterir delil sunmadığı, satın alınan malların ayıplı çıktığı savunması karşısında ayıba ilişkin süresinde bildirimde bulunulduğunda dair belge sunulmadığı, davacının davalıdan alacaklı olduğu, davalının dava tarihinden önce usulüne uygun şekilde temerrüde düşürüldüğünün ispatlanamadığı kanaati oluştuğundan, davacının davasının kabulü ile, 77.624-TL. alacağın, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kabulü ile 77.624-TL. alacağın, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 5.302,49-TL. harçtan, peşin alınan 59,30-TL. + 1.267-TL. tamamlama harcı olmak üzere toplamda 1.326,30-TL. harcın mahsubu ile geriye kalan 3.976,19-TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 10.891,12-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30-TL. başvurma harcı + 59,30-TL. peşin harç + 1.267-TL. tamamlama harcı + 1.000-TL. bilirkişi ücreti + 79,50-TL. tebligat-müzekkere giderleri olmak üzere toplam 2.465,10-TL. yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin tamamının, davalıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.