Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/741 E. 2022/1046 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/741 Esas
KARAR NO:2022/1046

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:30/12/2020
KARAR TARİHİ:22/12/2022

Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; davalı … ve Tic. Ltd. Şti. tarafından müvekkili hakkında …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığını, takip dayanağı olarak icra dosyasına sunulan 06/05/2013 tanzim tarihli, 15/09/2017 vadeli ve 500.000 TL bedelli bonoya ilişkin olarak müvekkilinin davalı şirkete hiçbir borcunun olmadığını, müvekkili ile davalı şirket arasında borç doğurucu hiçbir hukuki ilişkinin bulunmadığını, müvekkili tarafından davalı şirkete böyle bir senedin teslim edilmediğini, davalı şirketin tacir olduğunu, davalı şirketin tacir olmasından kaynaklı bütün işlerinin ticari olduğunu, müvekkilin ise vatandaş olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında hiçbir hukuki ilişki olmadığını, davalının ticari defter ve belgelerinde, davalı şirketin müvekkilden alacağı olduğuna dair hiçbir kaydın olmadığını, bu hususa ilişkin olarak müvekkilinin davalı şirketin ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanmakta olduğunu, davalının alacaklı şirket tarafından takibe konu bonoyu haksız ve usulsüz surette ele geçirildiğini ve yine muhteva itibariyle sahte olarak tanzim edilerek müvekkilini borçlu gösterilmeye çalışıldığını, takibe konulan senet üzerinde “bedeli nakden alınmıştır” kaydının mevcut olduğunu, esasen davalı şirketin tacir olması ve tüm işlerinin ticari olmasına göre, VUK. ve TTK. hükümlerine göre tüm ticari işlerinin ve hukuki işlemlerinin ticari defterlerinde kayıtlı olması gerektiğini, VUK. genel tebliğine göre, 8.000 TL üzerindeki ödemelerin ve alacaklarını banka üzerinden yapmak zorunda olduğunu ve yine bunu banka kayıtlılarına yansıtmak zorunda olduğunu, takibe konu senedin müvekkilinin rızası hilafında sahte olarak düzenlenmiş bir senet olduğunu, takip konusu bononun davalı şirket tarafından sahte surette oluşturulmuş bir senet olduğunu, müvekkili aleyhine haksız ve kötüniyetle icra takibine konulduğunu, takibin haksız olarak başlatıldığını, haksız surette ele geçirilen senedin muhteva itibariyle sahte surette oluşturulması ile bu sahte senede dayalı olarak haksız menfaat elde etmek için bonoya dayalı müvekkili aleyhine başlatılan takibin haksız ve kötüniyetli olarak yapıldığını belirterek, müvekkilinin …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen takip konusu senede ilişkin davalı şirkete bir borcu olmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini ve %20 oranında tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; davacının dava dilekçesinde hiçbir hukuki ilişki ve borç olmadığını iddia ettiğini, hukuki niteliği bakımından bononun, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olduğunu, bağımsız borç ikrarını içerdiğini, senedin TTK hükümlerince geçerli ve zorunlu şekil şartlarını taşımakta olduğunu, borçlu davacının da bunun aksine bir iddiasının bulunmamakta olduğunu, davacının davasını ispat etmek zorunda olduğunu, haksız ve hukuka aykırı bu davanın Yargıtay kararları ve Hukuk Genel Kurulu Kararları dikkate alınarak reddi gerekmekte olduğunu, icra dosyasına konu senet davacıya nakden şantiye kurulumu için yapılan ödemenin karşılığında bizzat müvekkili şirkette imzalanıp müvvekili şirket yetkilisine teslim edildiğini, kefil …’da iş bu senedi bizzat davacı ile aynı anda kefil sıfatıyla ve şirketi adına ciranta olarak imzaladığını, … ve şirketi … ile gayri resmi ortak olan davacının gerçeğe aykırı beyanlarda bulunarak borcun varlığını inkar ettiğini, müvekkil ile hiçbir ticari bağ ve irtibatı olmadığını iddia eden davacının …’ın kendisine ne sıfatla kefil olduğunu beyan etme ihtiyacı dahi hissetmediğini, … şirketi yetkilisi …’ın şahsen kefil olduğunu ve şirketi adına da senedin arka yüzünü ciroladığını, davacının bu hususa değinmemiş olmakla birlikte senedin gerçeğe aykırı şekilde sahteliğini ileri sürdüğünü, davacıya yapılan icra takibinin kesinleştiğini, davacının imza inkarında ve borç inkarında bulunmadığını, dosya kapsamı incelendiğinde davacının icra dosyasına yaptığı bir itirazının ve imza inkarının olmadığının görüleceğini, senedin sahteliğine yönelik bir şikayetinin olmadığının da görüleceğini, davacının dilekçesi incelendiğinde gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, davacı tarafa kefil olan …’ın şirketi ile müvekkili şirket arasında imzalanan Taşeronluk sözleşmesinde de ve eklerinde görüleceği üzere ciranta … şirketi ve yetkilisi … ve gizli ortak … taraflar arasındaki taşeronluk sözleşmesine binaen şantiye kurulumu için nakden aldıkları bedele karşılık bu senedi müvekkili şirket ofisinde düzenlendiğini, sözleşmede imzalar ve eklerinde imzalar ve kaşelerden anlaşılacağı üzere senet üzerindeki kaşe ve imzanın … şirketi ve yetkilisi …’a ait olduğunu, davacı …’in imza örneklerinin resmi kurumlardan celbi ile imza örneklerinin alınarak bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etme ve iş bu gerçeğe aykırı beyanlar karşısında imza incelemesi yapılmasını talep etme zorunluluğunun doğduğunu, ayrıca davacının müvekkili ile aralarında hiçbir borç doğuran hukuki ilişkinin olmadığını iddia etmişse de; …’ın ve şirketinin gayri resmi gizli ortağı olan davacı …’in … ile ortak karar ile iş bu senedi imzaladığını, müvekkili şirket ile yapılan Taşeronluk sözleşmesindeki edimlerini vadesinde ve gereği gibi ifa etmeyen … şirketi ile yapılan sözleşmenin müvekkili şirket tarafından gönderilen ihtar ile fesh edildiğini, Orman ve Su İşleri Bakanlığı yazısı gereği edimlerini eksik ve gereği gibi ifa etmedikleri ve müvekilinin itibarını zedeleyerek, müvekkilini zarara uğrattıklarının sabit olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini ve %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; İİK.nın 72. maddesi gereğince açılmış menfi tespit davasıdır.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, taraf delilleri toplanmış ve bilirkişi raporu alınmıştır.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı şirket tarafından davacı … ve dava dışı … aleyhine 15.09.2017 vade tarihli ve 500.000 TL bedelli bonoya istinaden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, …. İcra Hukuk Mahkemesinin …. sayılı kararı ile dava dışı …’ın yetki itirazının kabulüne, İstanbul İcra Müdürlüğünün yetkisizliğine ve kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın yetkili … İcra Müdürlüğüne gönderilmesine karar verildiği görülmüştür. Davalı vekili tarafından sunulan … 5. İcra Hukuk Mahkemesinin …. sayılı kararı ile; dava dışı … tarafından davacı şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Davacı …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konulan bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti talep etmiştir. Dava konusu bononun incelenmesinde; bononun 06.05.2013 düzenleme tarihli, 15.09.2017 vade tarihli, 500.000 TL bedelli olduğu, bononun düzenleyenin davacı …, avalistinin …, lehtarının davacı şirket olduğu, bedelinin “nakden” alındığının düzenlendiği, davacı şirket tarafından bononun … şirketine ciro edildiği, bu şirket tarafından bononun tekrar davacı şirkete ciro edildiği görülmüştür.
Bilirkişi … Mahkememiz sunduğu 13/07/2022 tarihli raporunda; takip konusu senedin davalı şirket kayıtlarında yer almadığı, davalı şirketin 31.12.2014 tarih itibariyle ticari defterleri incelendiğinde davacı …’in cari hesabına yada senet tutarına ait borca rastlanılmamış olduğundan davalının senet karşılığı asıl alacağının olmadığını belirtmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Yargıtayın yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, Bono mücerret borç ikrarına havi bir belge olup lehtarın ticari defterinde kaydı bulunmaması o bono ile alacaklı olmadığını göstermeyeceği gibi bonodan doğan alacağın ispat külfetini de alacaklıya yüklemez. Diğer yandan davacı, delil olarak münhasıran davalının ticari defterlerine dayanmamış, farklı deliller de (banka kayıtları, isticvap, bilirkişi incelemesi, icra dosyası, tanık, yemin, sair yasal deliller) bildirmiştir. Buna göre davacının iddiasını yazılı belge ile ispat etmesi gerekir. Yine usul hükümlerine göre senede karşı ileri sürülecek her türlü iddiaların yazılı belge ile ispatı gerekir.
Davacı bonodaki imzasını inkar etmemiş bilakis imzasını içeren boş bononun haksız surette ele geçirildiğini, bononun lehtar kısmına davalı şirketin ismini yazarak sahte surette oluşturulduğunu iddia etmiş ise de; ispat külfeti kendisinde olan davacı bu iddialarını kesin delillerle ispat edememiştir.
Davacı taraf iddiasını usulüne uygun şekilde yazılı belge ile ispat edemediğinden davacı tarafa dava dilekçesinde dayandığı yemin teklifi hakkı olduğu hatırlatılmış, davacı taraf davalıya süresi içerisinde yemin teklifinde bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerden dolayı davacı iddiasını yasal delillerle ispat edemediğinden davanın reddine, Mahkememizce ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de; davacı tarafından teminat yatırılmadığından ihtiyati tedbir kararı fiilen uygulanmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan toplam 8.605,75 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 8.525,05 TL.nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 73.429,45 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yatırılan 900 TL bilirkişi ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/12/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır