Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/720 E. 2023/403 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/294 Esas
KARAR NO:2023/402

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :23/09/2013
KARAR TARİHİ:25/05/2023

Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; davacı ile davalı şirketin 2009 yılından beri ticari ilişki içinde olduğunu, davalının ödemelerini aksatmaya başladığını, bu sebeple borçlu şirketin, alacaklarını davacı şirkete temlik etmeye başladığını, ancak bu temliklerin de borcu kapatmaya yetmediğini, 02.01.2012 tarihinde taraflar arasında bayilik sözleşmesi imzalandığını, borçlu şirketin bayilik sözleşmesine de sadık kalamadığını, 14.08.2012 tarihinde Protokol imzalandığını, davacı şirketin borçlu şirkete borcunu ödemesi için birçok fırsat tanımasına rağmen davalının borçlarını ödeyemediğini, davacı şirketin davalıya iyiniyeti ile yaklaşarak, borçlunun borcunu bitirmesi için Konsinye Usulü Satış yapması hususunda anlaştıklarını, buna göre; davacının “Tek Satıcılık Sözleşmesi” ne dayanarak Hollanda menşeli … …. şirketinden ithal ettiği tıbbi malzemeleri konsinye usulü ve komisyon karşılığında davalı tarafa teslim edeceğini ve bu ürünleri hastanelere satmasını sağlayacağını, anılan ticari ilişkide davacının söz konusu malların mülkiyetini kendisinde tutacağını, ancak zilyetliğini ve tasarruf hakkını davalı tarafa geçireceğini, davaya konu hukuki uyuşmazlığın temelinde davalı ile davacı arasında 2010 yılı itibariyle başlayan ve sonrasında devam eden ticari ilişki süresince tarafların depo sayımları (konsinye ürünlerin sayımı) sonrasında ortaya çıkan sayısal tutarsızlıkları gidermek amacıyla: 2012 yılının Mayıs ayında yaptıkları ortak stok sayımının olduğunu, bu sayımda tarafların satılan konsinye ürünlerin miktarı konusunda mutabık kaldıklarını, 28.12.2012 tarihinde tekrar sayım yapılmasına karar verildiğini, sayımda davacı şirketin davalı yana teslim etmiş olduğu konsinye setler ile davalı yanın hastanelere satmış olduğu ürünler arasında tutarsızlık olduğunun ortaya çıktığını, davalı yanın davacı şirketten almış olduğu konsinye setleri ameliyatlarda kullanmak üzere hastanelere teslim ettiğini ancak ameliyatlarda setlerin içinden ne kadar ürün kullanıldığını davacı şirkete bildirmediğini ve dolayısıyla davacı şirketin fatura kesemediğini, davacı şirketin daha sonra öğrenmiş olduğu bilgilerden, davalı yanın davacı şirkete ait olan konsinye setlere ilişkin ürünlerle ilgili hastanelere kendi adına fatura kestiği, tüm ödemeyi kendi aldığının ortaya çıktığını, davacı şirketin …-… numaralı 28.03.2013 tarihli 68.695,81 TL tutarında, …-… numaralı 28.03.2013 tarihli 97.453,79 TL tutarında, …-33 numaralı 28.03.2013 tarihli 114.828,87 TL tutarında, … numaralı 28.03.2013 tarihli 250.589,12 TL tutarında, 207037-41 numaralı 28.03.2013 tarihli 279.872,82 TL tutarında ve 207042-45 numaralı 28.03.2013 tarihli 220.313,60 TL tutarında faturalar nedeniyle borçlu şirketten faiz ve masraflar hariç toplam 1.036.912,78 TL alacaklı olduğunu, fatura bedellerinin vadelerinde ödenmediği gibi, toplam borç meblağı üzerinden muhtelif dönemlerde dahi ödeme yapılmadığını bu nedenlerle … 21. İcra Müdürlüğünün 2013/… Esas sayılı dosyası ile cebri icra takibine geçtiklerini, söz konusu takibe karşı borçlu tarafından borca itiraz dilekçesi verilerek takibin durduğunu, davalı tarafından yapılan itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; davacı firma ile müvekkili firma arasında uzun yıllardır devam eden ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ticari ilişkinin 15/04/2009 tarihli bayilik sözleşmesi ile başladığını, bu dönemde müvekkili firmanın davacının ithal ettiği … marka ürünleri davacıdan aldığı sağlık ürün setlerini … ilinde satışa ve pazarlamaya yetkili kılındığını, bu sözleşmenin uzun bir dönem uygulandığını, davalı firmanın davacıdan satın aldığı ürünleri sözleşmede belirtilen ürünlerle sınırlı olarak tek yetkili olarak satıp pazarladığını, 02.01.2012 tarihinde yeni bir bayilik sözleşmesinin akdedildiğini, bu sözleşme uyarınca müvekkilinin yalnızca sözleşmenin ekinde belirtilen isimleri tek tek sayılan hastanelerde davacı tarafından teslim edilen ürünlerde pazarlamasını yapacak fakat satışa konu ürünlerin faturasının doğrudan davacı tarafından düzenleneceğinin kararlaştırıldığını, ilgili sözleşmeye göre davalı davacıdan aldığı malları kendi adına da satabileceğinin düzenlendiğini, bayilik durumunun 31/12/2012 tarihinde sözleşme süresinin sona ermesi nedeniyle sona erdiğini, aradaki bayilik sözleşmesi sona erince müvekkili şirketin kendisinde olan malzemeleri iade faturalarıyla davacıya teslim ettiğini, davalı tarafa hiçbir zaman teslim edilmeyen bir kısım ürünlerle ilgili davalıya yapılan 6 adet 28/03/2013 tarihli faturaların düzenlendiğini ve davalıya gönderildiğini, bu faturaların tamamının … 3.Noterliğinin 04.04.2013 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacıya iade edildiğini ve bu ürünlerin teslim edilmediğini belirterek itiraz edildiğini, faturaların tamamına itirazda bulunduğunu, takip konusu yapılan faturada gösterilen ürünlerin müvekkiline teslim edilmediğini bundan ötürü müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, taraflar arasında devam eden 4 yıllık ticari ilişki boyunca davacı firma tarafından gönderilen malların sevk irsaliyesi ile teslim alındığını, ticari ilişkinin sevk irsaliyesi ve teslim fişi ile süregeldiğini, çalışma şeklinin sözleşmede de yazılı olduğu halde taraflar arasındaki ticari ilişki sona erene kadar ürünler sevk irsaliyesi ile teslim edilip alındığını, HMK.’nın hükümleri ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre teslim keyfiyetinin yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğini,davaya konu edilen fatura içeriği ürünlerinin/malzemelerinin davalı firmaya teslim edilmediğini, davacının kendi deposunda eksik çıkan malzemeleri müvekkili firmaya fatura ederek açığını kapatmaya çalıştığını, davacının toplu olarak kestiği ve yaklaşık 1 milyon bedelli fatura içeriğini müvekkili firmanın bayi sıfatıyla o güne değin hiç satmadığı ve pazarlamadığı ürünleri bile dahil ettiğini, davacı tarafın tek yetkili olarak ithal ettiği ürünlerin davalı firma aracılığıyla satıldığının gerçeği yansıtmadığını, 15/04/2009 tarihli bayilik sözleşmesinde … illeriyle sınırlı olmak üzere satışa ve pazarlamaya yetkili kılındığını, 02/01/2012 tarihli sözleşmeye göre ise, İstanbul’da bulunan ve sözleşmenin ekinde belirtilen hastanelerle sınırlı kalmak koşuluyla müvekkilinin pazarlama ve satışa aracılık ettiğini, davacının ürünleri teslim ettiğini yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 14.11.2019 tarih ve 2013/… Esas – 2019/… Karar sayılı ilamı ile;”…Taraflarca sunulan tüm deliller, ihtarnameler,faturalar,icra dosyası, 13/05/2019 tarihli bilirkişi raporu göz önüne alındığında, taraflar arasında davaya konu ürünlerin teslim edilip edilmediği konusunda ihtilaf bulunduğu, davacı tarafın ürünlerin teslim edildiğini, davalı tarafın da bu ürünlerin kendilerine teslim edilmediğini iddia ettiği, davalı tarafın kendisine gönderilen 20 adet faturaya itiraz ederek, davacıya iade ettiği, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 5. maddesinde şirket tarafından bayiye sevkedilecek mal, teslim alındı tutanağı imzalandıktan sonra bayinin sorumluluğuna girer düzenlemesinin bulunduğu, ayrıca Vergi Usul Kanununa göre de taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesinin düzenlenmesinin ve taşıma irsaliyesinin bulunmasının zorunlu bulunduğu, davaya konu irsaliyeli faturalar incelendiğinde, eksiksiz teslim alan bölümünün imzasız olduğu, davacı tarafından sunulan konsinye ürün iadelerine ilişkin ve ikinci ek klasördeki davacı irsaliyelerinin ise, teslim alınan ve teslim edilen bölümlerinin imzalı olduğu, dava konusu malların davalının ilgili hastanelere fatura düzenleme yetkisi olmadığı halde düzenlediği faturalarla sattığı malların belirlenmesi duruumunda davaya konu malların davalıya teslim edildiği hususunun belirleneceği davacı tarafından iddia edilmiş ise de; taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesinde ” söz konusu ciro, hastanelere şirket tarafından kesilecek fatura tutarında yine şirkete yansıtılan komisyon, iskonto, ceza ve kesinti düşürüldükten sonra oluşan net tutara bayiye yapılan nakit karşılığı satışlar ilave edilerek hesaplanacaktır….” sözleşmenin 6. maddesinde “… Bayi tarafından iş bu sözleşmenin ek 1’inde yer alan hastanelere yapılacak olan satışların faturası şirket tarafından düzenlenecektir. Bayi iş bu sözleşmede belirtilen kurumlara satış yapması karşılığında şirketten nakit ödeme alması söz konusu değildir. Bayi haketmiş ve faturalandırmış olduğu iskonto karşılığında şirketten mal alacaktır. Söz konusu bu malların iş bu sözleşmeye konu hastanelere satılması konusunda ise bayi bu kurumlara doğrudan fatura düzenleyecektir. …” hükümleri göz önüne alındığında davalının söz konusu hastanelere mal satma ve kendi adına fatura düzenleme yetkisinin bulunmadığı, davacının dava konusu faturalara dahil ettiği ürünlerin davalının komisyon karşılığı hakettiği mallar ile nakit olarak aldığı mallardan olmadığını ispat etmesi gerektiği, buna göre dava konusu malların davalıya teslim edildiğinin hastane yazıları ve ekindeki fatura ve listelerin incelenmesi ile ispatlanamayacağı, taraflar arasında süregelen ticari ilişkide davacı tarafından davalıya gönderilen malların sevk irsaliyesi veya teslim fişleriyle teslim alındığı, bu nedenlerle davaya konu ürünlerin de sevk irsaliyesiz veya teslim fişi olmadan teslim edildiği iddiasının kabulünün mümkün olmadığı, bilirkişi raporunda davaya konu olayın meydana geldiği tarihte tekil takip sisteminin aktif olmadığı, bu sebeple davacının konsinye olarak davalıya bırakıldığını ve davalının kendi adına sattığını iddia ederek dava konusu 6 adet fatura ile bedelini talep ettiği tıbbi cihazların geçmiş izninin tespitinin mümkün olmadığının belirtildiği, davaya konu faturalardaki malların davacı tarafından davalıya teslim edildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı, faturalara davalı tarafından süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak itiraz edildiği hususları göz önüne alındığında davacının iddiasını ispat edemediği sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine, davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin bu kararı davacı tarafından istinaf edilmesi neticesinde, istinaf incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 06.04.2022 tarih ve 2020/407 Esas, 2022/561 Karar sayılı ilamı ile; “…Mahkemece davalı tarafça satış yapılarak bizzat fatura düzenlenen hastanelerden ilgili faturalar müzekkere yazılarak dosya arasına alınmış, taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de; bilirkişi raporlarında; (Sözleşmenin devamı ve takibe dayanak faturaların tanzim tarihine kadar) hastanelerden gelen faturalara konu ürünlerin, davanın dayanağını teşkil eden faturalara konu ürünlerle örtüşüp örtüşmediği, davalı ticari defterlerine göre, hastanelerden gelen faturalara konu ürünlerin davalı tarafça ne şekilde, kimden ve nasıl temin edildiği, 02/01/2012 tarihli sözleşme dönemi içerisinde davalı tarafça davacıya düzenlenen tüm iskonto (Komisyon) faturalarının taraf defterlerinden tespiti ile davalının sözleşmenin 6.1 maddesinde düzenlendiği şekilde bayilik sözleşmesi ve konsinye satıştan dolayı hak ettiği ve faturalandırdığı iskonto faturaları bedellerinin ödenip ödenmediği, ödenmiş ise nakit/mal ne şekilde ödendiği, davalının öngörülen dönemlerde ciro taahhüdünü yerine getirip getirmediği, davacıdan bedeli ödenerek(Nakit vs) mal alışı yapıp yapmadığı, yapmış ise bunların hastanelere satışını yaptığı ürünler olup olmadığı hususları, ilaveten dosyada mevcut gelen diğer yazı cevapları da incelenmek suretiyle tespit edilmemiştir. Belirtilen hususlar aydınlatılmadan taraflar arasında uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması mümkün olmayıp, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda, mahkemece, yukarıda belirtilen hususlarda konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir…” gerekçesi ile Mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Dava İİK.’nın 67.maddesi gereğince açılmış İtirazın İptali davasıdır.
…. İcra Müdürlüğünün 2013/… Esas sayılı dosyası celp edilmiş, taraf delilleri toplanmış, bilirkişi rapor ve ek raporu alınmıştır.
…. İcra Müdürlüğünün 2013/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 1.031.754,01 TL asıl alacak, 5.158,77 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.036.912,78 TL alacak için fatura alacağına dayalı olarak ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı tarafından süresinde itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğu ve bu davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişiler …’nin Mahkememize sundukları 13/05/2019 tarihli raporlarında; dava konusu olay meydana geldiğinde tekil takip sisteminin aktif olmadığı, bu sebeple davacının konsinye olarak davalıya bırakıldığını ve davalının kendi adına sattığını iddia ederek dava konusu 6 adet fatura ile bedelini talep ettiği tıbbi cihazların, geçmiş izinin tespitnin mümkün olmadığı, takibe konu faturalardaki malların, davacı tarafından davalı yana teslim edildiğine dair dosya kapsamında somut belge ve bilgilerin bulunmadığı, takibe dayanak faturalara, davalının süresinde ve usulüne uygun itiraz ettiği, takibe dayanak faturalara davalı tarafından yapılan itiraza ilişkin ihtarnamenin, davacıya tebliğ edildiğinin kabulü gerektiği, takibe dayanak faturalardan kaynaklı davacının davalıdan alacağının bulunmadığı görüşünü belirtmişlerdir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda inceleme yapılması suretiyle bilirkişilerden rapor alınmıştır. Bilirkişiler Prof. Dr. …, Doç. Dr. … Mahkememize sundukları 19/09/2022 tarihli raporlarında; davalı tarafından hastanelere kesilmiş olan faturaların raporda belirtildiğini, bu faturaların tek tek çıkartılarak davacı vekilinin sunduğu 14/04/2015 tarihli dilekçe ekindeki faturalar ile karşılaştırıldığını, sözleşme dönemi içerisinde yer alan 02/01/2012 lie 28/03/2013 tarihleri arasında davalının muhtelif hastanelere kesmiş olduğu faturaların toplam tutarının 666.700,27 TL olduğunun tespit edildiğini, bunların dışında 26/11/2014 tarihinde … tarafından sunulan yazıda, … Ltd. Şti.’den alınan malzemelerin listesini bildirdiğini, bu listede belirtilen malzemeler dışında kalan malzemelerin … menşeli … Trading firmasına ait olduğunun beyan edildiğini, davacı şirketin Hollanda menşeli … … şirketinden ithal ettiği tıbbi malzemelerin GMDN ve TİTUBB kayıtlarının çıkartılarak CD içerisinde gönderildiğinin belirtildiğini, bu doğrultuda davalı şirket tarafından hastanelere faturalandırılmış tıbbi malzemelerin UBD kayıtlarının CD içeriği olan Excell listesi ile karşılaştırılarak ürün kaydının davacı firma üzerinde olan tıbbi malzemelerin tablo halinde gösterildiğini, bu malzemelerin hastanelere satışının ancak davacı firmanın sözleşme yaptığı şirketler aracılığı ile satılmasının mümkün bulunduğunu, yapılan incelemeye göre davacı şirket adına kayıtlı olup davalı şirket tarafından muhtelif hastanelere faturalandırılan tıbbi malzeme bedellerinin listede belirtildiği şekilde 157.989,47 TL olduğunu, davacının dava dilekçesinde konsinye olarak davalıya bırakıldığını iddia ettiği ve davalının kendi adına sattığını iddia ettiği, dava konusu 6 adet fatura bedeli olan (aynı zamanda davacının ticari defterlerinde de yer alan) 1.031.754,01 TL tutarındaki alacak talebi ile ilgili olarak, heyette yer alan teknik üye tarafından yapılan incelemeler sonucunda; 28.03.2013 tarihinde davacı tarafından davalıya kesilen faturalardaki ürünlere ait … kodu olmadan bu konuda bir değerlendirme yapılamamakta olduğunu, dolayısıyla işbu faturalardan kaynaklı davacının davalıdan alacağının bulunmadığını, davalı tarafından davacıya düzenlenen tüm komisyon (iskonto) faturalarının her iki tarafın ticari defterlerinde yer aldığını, dosya kapsamında hastaneler tarafından sunulan tüm yazılar ve tarafların beyanlarının ekinde yer alan faturalar incelendiğini, davalının dava dışı hastanelere söz konusu sözleşme dönemi içerisinde kesmiş olduğu faturaların toplam tutarının 666.700,27 TL olarak hesaplandığını, heyette yer alan teknik bilirkişi marifetiyle yapılan incelemeler sonucunda; davalı tarafından hastanelere kesilen 666.700,27 TL tutarındaki faturaların tek tek incelendiğini ve işbu faturalardaki ürünlerin hangilerinin davacıya ait olup olmadığı hususlarında ayrıntılı tespitler yapıldığını, davalı tarafından kesilen faturalardan … kodları olan ve davacı …’ya kayıtlı olduğu anlaşılan tıbbi malzemelerin bedellerinin toplamı tabloda da yer aldığı üzere 157.989,47 TL olarak tespit edildiğini, işbu tutarın davacıya geri ödenmesi gerektiğini, geriye kalan 508.710,80 TL tutarındaki faturalarda ise … kodları bulunmadığından, işbu ürünlerin davacıya ait olup olmadığının ispat edilemediğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof. Dr. …, Doç. Dr. … Mahkememize sundukları 17/02/2022 tarihli ek raporlarında; dosya kapsamında yapılmış olunan ek incelemeler sonucunda; TİTC Kurumu tarafından gönderilen müzekkere CD’sinde ilgili firma üzerinde kayıtlı olan … kodları doğrultusunda kök raporun düzenlendiğini, … kaydı olmayan ürünlerin satışının mümkün bulunmadığını, … numarası tıbbi malzemelerin kimlik numarası şeklinde tanımlanabiliceğini, dolayısıyla bu kodlar olmaksızın ürünlerin ilgili firmaya ait olduğunu iddia etmenin mümkün bulunmadığını, kök rapordan sonra dosyaya herhangi bir somut bilgi veya belge sunulmadığını, kök rapordaki tespit ve kanaatlerinin değişmediğini belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket davalı şirket ile konsinye usulü satış yapılması konusunda anlaşma yaptıklarını, buna göre davacının “Tek Satıcılık Sözleşmesi” ne dayanarak Hollanda menşeli … …. şirketinden ithal ettiği tıbbi malzemeleri konsinye usulü ve komisyon karşılığında davalı tarafa teslim edeceğini ve bu ürünleri hastanelere satmasını sağlayacağını, anılan ticari ilişkide davacının söz konusu malların mülkiyetini kendisinde tutacağını, ancak zilyetliğini ve tasarruf hakkını davalı tarafa geçireceğini, davaya konu hukuki uyuşmazlığın temelinde davalı ile davacı arasında 2010 yılı itibariyle başlayan ve sonrasında devam eden ticari ilişki süresince tarafların depo sayımları (konsinye ürünlerin sayımı) sonrasında ortaya çıkan sayısal tutarsızlıkları gidermek amacıyla 2012 yılının Mayıs ayında yaptıkları ortak stok sayımının olduğunu, bu sayımda tarafların satılan konsinye ürünlerin miktarı konusunda mutabık kaldıklarını, 28.12.2012 tarihinde tekrar sayım yapılmasına karar verildiğini, sayımda davacı şirketin davalı yana teslim etmiş olduğu konsinye setler ile davalı yanın hastanelere satmış olduğu ürünler arasında tutarsızlık olduğunun ortaya çıktığını, davalı yanın davacı şirketten almış olduğu konsinye setleri ameliyatlarda kullanmak üzere hastanelere teslim ettiği ancak ameliyatlarda setlerin içinden ne kadar ürün kullanıldığını davacı şirkete bildirmediğini ve dolayısıyla davacı şirketin fatura kesemediğini, daha sonra davalının davacı şirkete ait olan konsinye setlere ilişkin ürünlerle ilgili hastanelere kendi adına fatura kestiğini tüm ödemeyi kendi aldığının ortaya çıktığını, davacı şirketin …-28 numaralı 28.03.2013 tarihli 68.695,81 TL tutarında, …-31 numaralı 28.03.2013 tarihli 97.453,79 TL tutarında, …-33 numaralı 28.03.2013 tarihli 114.828,87 TL tutarında, … numaralı 28.03.2013 tarihli 250.589,12 TL tutarında, 207037-41 numaralı 28.03.2013 tarihli 279.872,82 TL tutarında ve 207042-45 numaralı 28.03.2013 tarihli 220.313,60 TL tutarında faturalar nedeniyle davalı şirketten 1.036.912,78-TL alacaklı olduğunu iddia ettiği, davalının ise, davaya konu faturalarda belirtilen ürünlerin/malzemelerin kendisine teslim edilmediğini, taraflar arasındaki ticari ilişkide tüm ürünlerin sevk irsaliyesi ile teslim edilip alındığını, davacının gönderdiği ihtarnameye karşı gönderilen cevabi ihtarname ile davaya konu ürünlerin kendisine teslim edilmediğini belirterek faturaların iade edildiğini, davacıya herhangi bir borcun bulunmadığını iddia ettiği anlaşılmıştır.
Davacı şirketin davalı şirkete karşı; 28/03/2013 tarihli 250.589,12 TL bedelli, 28/03/2013 tarihli 279.872,82 TL bedelli, 28/03/2013 tarihli 114.828,87 TL bedelli, 28/03/2013 tarihli 220.313,60 TL bedelli, 28/03/2013 tarihli 97.453,79 TL bedelli ve 28/03/213 tarihli 68.695,81 TL bedelli faturalara istinaden icra takibi yaptığı, yapılan bu takibe itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğu, bilirkişi heyeti tarafından yapılan tespitlere göre; davalı tarafından hastanelere kesilen faturalar ve davacı vekilinin sunduğu faturaların karşılaştırıldığı, sözleşme dönemi içerisinde yer alan 02/01/2012 ile 28/03/2013 tarihleri arasında davalının muhtelif hastanelere kesmiş olduğu faturaların toplam tutarının 666.700,27 TL olduğunun tespit edildiği, bunların dışında 26/11/2014 tarihinde … tarafından sunulan yazıda; … Ltd. Şti.’den alınan malzemelerin listesini bildirdiği, bu listede belirtilen malzemeler dışında kalan malzemelerin … menşeli … … firmasına ait olduğunun beyan edildiği, davacı şirketin … menşeli … …. şirketinden ithal ettiği tıbbi malzemelerin … ve … kayıtlarının çıkartılarak CD içerisinde gönderildiğinin belirtildiği, bu doğrultuda davalı şirket tarafından hastanelere faturalandırılmış tıbbi malzemelerin … kayıtlarının CD içeriği olan Excell listesi ile karşılaştırılarak ürün kaydının davacı firma üzerinde olan tıbbi malzemelerin tablo halinde gösterildiği, bu malzemelerin hastanelere satışının ancak davacı firmanın sözleşme yaptığı şirketler aracılığı ile satılmasının mümkün bulunduğu, yapılan incelemeye göre davacı şirket adına kayıtlı olup davalı şirket tarafından muhtelif hastanelere faturalandırılan tıbbi malzeme bedellerinin 157.989,47 TL olduğu, bunlara ilişkin listenin yapıldığı, davacının dava dilekçesinde konsinye olarak davalıya bırakıldığını iddia ettiği ve davalının kendi adına sattığını iddia ettiği, dava konusu 6 adet fatura bedeli olan 1.031.754,01 TL tutarındaki alacak talebi ile ilgili olarak, yapılan incelemeler sonucunda; 28.03.2013 tarihinde davacı tarafından davalıya kesilen faturalardaki ürünlere ait … kodu olmadan bu konuda bir değerlendirme yapılamamakta olduğunun ve dolayısıyla işbu faturalardan kaynaklı davacının davalıdan alacağının bulunmadığı, SGK Sağlık Uygulamaları Tebliği SUT doğrultusunda SGK geri ödemelerinin … (…) sistemi üzerinden gerçekleştiği, sistemde kayıtlı olmayan ürünlerin geri ödeme işlemlerinin yapılamadığı, … kaydı olmayan ürünlerin satışının mümkün bulunmadığı, … numarasının tıbbi malzemelerin kimlik numarası şeklinde tanımlanabileceği, dolayısıyla bu kodlar olmaksızın ürünlerin ilgili firmaya ait olduğunu iddia etmenin mümkün bulunmadığı, tüm bu sebeplerle … kaydı bulunmayan faturalardaki ürünlerden dolayı davacının davalıdan alacaklı olduğunu ispat edemediği anlaşılmıştır.
Her ne kadar bilirkişiler tarafından davalının dava dışı hastanelere söz konusu sözleşme dönemi içerisinde kesmiş olduğu faturaların toplam tutarının 666.700,27 TL olduğu ve … kodları olan ve davacı şirket adına kayıtlı olduğu anlaşılan tıbbi malzemelerden dolayı davacının davalıdan 157.989,47 TL alacaklı olduğu belirtilmiş ise de; Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre; itirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya tabi davalar olduğu, itirazın iptali davasında yapılacak incelemenin takip talebindeki taleple sınırlı olduğu, icra takip talebinde dayanak olarak gösterilen fatura veya diğer belgelerden dolayı davacının alacaklı olup olmadığının incelenmesi gerektiği, buna göre icra takip talebinde gösterilmeyen başka faturalardan dolayı itirazın iptaline karar verilemeyeceğinden ve davacının icra takibine konu ettiği 6 adet faturaya ilişkin ürünlere ilişkin iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı her ne kadar kötü niyet tazminat talep etmiş ise de; davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 12.523,40 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 12.343,50 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 130.953,02 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 150 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/05/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır