Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/590 E. 2021/265 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/590 Esas
KARAR NO:2021/265

DAVA:Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04/11/2020
KARAR TARİHİ:23/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine, davalı tarafından … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı numarasına kayıtlı takip başlatıldığını, müvekkili adresine ödeme emri gönderildiğini, yapılan takibin açıkça usule aykırı olduğunu, müvekkili hakkında açılan icra takip talebindeki eklerden anlaşıldığı üzere 21/08/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkili …’ın sürücüsü olduğu … plakalı araç ile … plakalı ticari araç arasında trafik kazası gerçekleştiğini, işbu kazadan dolayı … plakalı aracın uğramış olduğu edilen hasardan dolayı meydana gelen 13.661,63-TL meblağlı tutarın talep edildiğini, ancak istenilen meblağın neye istinaden istendiğinin belli olmadığını, davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacakların, hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, müvekkilinin borcunun bulunmadığını, müvekkilinin, kazaya karışan aracın sürücüsü olarak söz konusu takibe taraf olduğunu, müvekkilinin … Genel Müdürlüğü çalışanı olduğunu, davaya konu … plakalı araç … Genel Müdürlüğüne ait olduğunu, bu nedenle … Genel Müdürlüğünün işleten sıfatıyla, doğacak zararlardan sorumluluğunun söz konusu olduğunu, … Genel Müdürlüğünün davaya fer’i müdahil olarak katılımını teminen kendisine davanın ihbar edilmesini talep ettiklerini, yukarıda açıklanan nedenlerle, müvekkili adına başlatılmış olan … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalarının kabulü ile fazlaya dair talep, dava ve sair hukuksal haklarının saklı kalması kaydıyla, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespit edilmesini, davanın adı geçen üçüncü şahsa ihbar edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; … plakalı ticari minibüsün kasko sigorta poliçesi 16/03/2019 başlangıç tarihi ve … poliçe numarası ile müvekkili şirket tarafından yapıldığını, sigortalı araç hareket halinde iken aynı istikamette olan ve arkasından gelen … plakalı … otobüsünün arkadan çarpması sonucu hasarlandığını, davacı … arkadan çarpan … otobüsünün sürücüsü olduğunu, kaza tespit tutanağına göre davacı olayda kusurlu olduğunu, sigortalı aracın ihlal ettiği herhangi bir kanun maddesinin olmadığını, sigortalı müvekkili şirkete başvurarak aracındaki hasarın giderilmesini talep ettiği ve müvekkili şirket eksper raporu uyarınca sigortalısının hasırını giderdiğini, müvekkili şirket sigortalı aracın sahibi … 10/10/2019 tarihinde 31.852,63-TL ödeyerek zararını giderdiğini, müvekkili şirket yaptığı ödeme ile sigortalısının haklarına halef olduğunu ve alacağın karşılanmayan 13.661,53-TL’lik kısmı için hasara sebebiyet veren davacılara rücu amacıyla … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacı borçlu aleyhindeki takibin kesinleştiğini diğer borçlu aleyhindeki ise itiraz sebebiyle takibin durdurulduğunu, olayın ticari nitelikli olduğunu, davacı tarafından arabuluculuk işlemlerinin yerine getirilmediğini, usuli eksiklik sebebiyle davanın reddini talep ettiklerini, yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın reddi ile davacının yargılama gideri ve kanuni vekalet ücretine mahkumiyetine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, davalı sigorta şirketinin, dava dışı sigortalısına ödediği hasar bedelinin, davacıdan rücuuna ilişkin olarak, … İcra Müd. … E. sayılı dosyasından başlattığı takipte, davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;” Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli … Esas ve …Karar sayılı kararında “…Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde belirtilmiştir.
Somut olayda, davalı sigorta şirketi tarafından, dava dışı sigortalısına ödenen tazminat tutarının, halefiyet gereği, davacı gerçek kişiden rücuuna ilişkin olarak, … İcra Müd. … E. sayılı dosyasından takip yapıldığı, davacının davaya konu icra dosyasından borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, (Yargıtay 17. H.D. 16/10/2019 tarih, 2017/1132 E.- 2019/9502 K. sayılı kararı) dava konusu ve sunulan deliller kapsamında uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli … NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde RESEN, HMK’nun 20.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına
4-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır