Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/586 E. 2023/722 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2020/732 Esas
KARAR NO:2023/715

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:07/05/2018
KARAR TARİHİ:17/10/2023
023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ilk olarak atıksu hatlarının ve parsel bağlantılarının temizlenmesi ve görüntülenmesi için anlaşma yapıldığını, sonra bu sözleşmenin sulhen fesih edildiğini, sulhen fesih protokolüne istinaden mevcut ticari ilişkide davalının kısmen mali yükümlülüğünü yerine getirmediğini yapılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek …… Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, itirazın iptalini icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkiye ve süreye itiraz ettiğini, davacının ilk yapılan anlaşma çerçevesinde davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacıya ihtar çekildiğini, bu şekilde sözleşmenin feshinin doğduğunu, ancak davacının malzemelerini ve personelini iş sahasından çekmeyerek müvekkillerini zorda bıraktığını ve sulh protokolü düzenlemeye mecbur bırakıldığını, protokole göre KDV dahil olması gerektiği, belirterek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile davanın reddini talep ettikleri anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE:
…6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.09.2018 tarihli, …sayılı ilamı ile, ” davacı taraf ile davalı arasında imzalanan protokol gereğince “ihtilaf durumunda İSTANBUL Mahkemeleri ve icra müdürlüklerinin yetkili olduğunu taraflar kabul etmiştir” hükmü yer almaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17.maddesine göre; ”Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmüne göre sözleşmedeki yetki şartına atfen süresinde yapılan yetki itirazı sonucu, aksi de kararlaştırılmadığından, bu davada yetkili mahkeme İstanbul mahkemeleri olmaktadır.” gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiş, kararın kesinleşmesi üzerine mahkememize tevzi edilen dosya yukarıdaki esası alarak yargılamaya devam edilmiştir.
…… Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalılar aleyhine toplam 451.854,39 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yapıldığı, davalıların itirazı üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
Davacı vekili 08.03.2021 tarihli dilekçesi ile davasını alacak davsına dönüştürdüğünü beyanla, davaya alacak davası olarak devam edilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan fesih protokolü kapsamında alacak davasıdır.
Tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
….Asliye Ticaret mahkemesinin … Talimat sayılı dosyasından Mali müşavir …’dan alınan 06/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; Davacının icra takibine konu ettiği, davalının itiraz durdurulmuş olan alacağının, tarafların sözleşmeye dayalı yaptıkları işin feshi sonrasında, tazminat ve kar mahrumiyeti karşılığı ödenmesine karar verilmiş tutardan olduğu görülmektedir. Davalı taraf anlaştıkları 530.000,00 TL’nin KDV dahil tutar olduğunu belirterek, ödemeleri karşılığından davacıdan fatura düzenlemesini talep etmiş, davacının bu talebi kabul etmemesi üzerine anlaştıkları KDV ve kurumlar vergisi oranlarını düşerek ödemede bulunduğu, bu tutarlardan toplam 16 taksitten 11’ini ödedikten sonra ödemeyi durdurduğu, Tarafların anlaştıkları ödemeye konu paranın tazminat ve kar mahrumiyeti olduğunun protokolde belirtilmiş olduğu görülmekte olup, KDV Kanunu ve Maliye Bakanlığı uygulamalarında bu tür tazminatların KDV uygulaması dışında olduğunun sirküler ve özelgelerde ifade edilmiş olduğu görüldü, Tarafların anlaşmalarında ödememe ve geç ödemelerde %2 faiz uygulanacağını kararlaştırdıkları, Davalının 11 ayrı seferde yaptığı ödemeler toplamının 246.101,68 TL olduğu, buna göre eksik taksit ödeme ve hiç ödenmeyen taksitler tutarının(davacı alacağının) 283.898,32 TL ve icra takip tarihi itibariyle hesaplanan faiz tutarının 24.782,30 TL olarak hesaplandığı, mütalaa edildiği anlaşıldı.
Mahkememizce Mali Müşavir bilirkişi …, Sözleşme Hukukçusu bilirkişi…’den alınan 26/07/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda sonuç olarak; Davacıya ait 2015 ve 2016 yılı yasal defterlerin sahibi lehine delil olma özelliğine sahip olduğunun sayın mahkemenin takdirine muntazır bulunduğu (bu konuda genel manada bkz: Prof Dr.Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2018, 24.tıpkı basım, sh.388 vd.) davacı ile davalı arasında dava konusu ile ilgili olarak aralarında 11/08/2015 tarihli Sulhen Fesih Protokolünün var olduğu, Davacı … Ltd. Şirketinin davalı … Grubundan 31/12/2015 tarihi itibariyle 159.702,56 TL alacaklı olduğu, bu alacağın nereden kaynaklandığı ile ilgili 28/05/2021 inceleme tarihinde davacı vekilinden muavin defter dökümü istendiğinde herhangi bir kaydı olmayan muavin defter dökümünün mali müşavir bilirkişiye ibraz edildiğinden, -muhasebesel manada- davacının 2015 yılı yasal kayıtlarının doğru ve gerçeği yansıtmadığının değerlendirilebileceği, Davacı … Taahhüt Ltd. Şirketin davalı … Grubuna 31/12/2016 tarihi itibariyle 53.399,12 TL borçlu olduğu, fakat davalının savunmasına göre bu bakiyenin gerçeği yansıtmadığının değerlendirilebileceği, nihai takdirin yüce mahkemeye ait olduğunu, Davacı şirketin 2015 ve 2016 yılları yasal kayıtlarının -muhasebesel manada- doğru ve gerçeği yansıtmadığından davalı şirketi inceleyecek olan bilirkişiden özellikle davalı …İnşaat A.Ş. Vekilinden ödemelerin dekontlarının dava dosyasına sunulmasının istenmesine, bu dekontlar sunuldu takdirde davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının ve faiz talebinin doğru olup olmadığının tespitinin yapılabilecek olduğu, 11/08/2015 tarihli sulhen fesih protokolü’nün 5.maddesinin ödemelerin sonunda (bu bedele KDV dahildir) ibaresindeki dahildir kelimesinin üstünün çizili olduğu ve altında dahildir kelimesinin okunur vaziyette olduğunun görüldüğü mütalaa edildiği anlaşıldı.
Mahkememizce Mali Müşavir bilirkişi …, Sözleşme Hukukçusu bilirkişi…’den alınan 13/12/2021 tarihli bilirkişi heyeti 1.ek raporunda sonuç olarak; Taraflar arasında var olan 11/08/2015 tarihli Sulhen Fesih Protokolü maddelerinin sayın mahkeme tarafından geçerli olması halinde davacı şirketin davacı şirketten Takip tarihi 03/04/2017 itibariyle 283.898,32 TL asıl alacak, 24.751,43 TL asıl alacak 24.751,43 TL temerrüt faizi olmak üzere toplamda 308.649,75 TL olarak hesaplandığı, takip talebinin ise 451.854,39 TL olduğu, aradaki fark olan 143.204,64 TL fazla talebin değerlendirilmesinin sayın mahkemeye ait olduğu, ancak bu değerlendirmenin yapılması noktasında, yukarıda arz edilen kanaatlerde yer verildiği gibi, heyetimiz dışında Vergi Hukuku alanında uzman olan bilirkişiden/bilirkişilerden rapor alınmasının yüce Mahkemenin takdiri içinde kaldığı, davalı defterlerini inceleyen 06/09/2021 tarihli bilirkişi raporundaki görüşlerinin tamamına katıldığımızı, ancak, bu katılmanın salt sunulu verilerle ve yukarıda yer bulan muhasebesel anlatımlarla mahdut bulunduğu ve nihai kanaat bildirimi yönünden aşağıda da yineleneceği gibi, Vergi Hukuku alanında uzman bilirkişiden/bilirkişilerden Rapor alınması konusunda Sayın mahkemenin münhasır takdir sahibi olduğu, davalının 06/09/2021 tarihli bilirkişi raporuna itirazında bulunduğu KDV, Kurumlar Vergisi ve fatura düzenlemesi uzmanlık alanımız dışında olması nedeniyle cevap verilmediği mütalaa edildiği anlaşıldı.
Mahkememizce Mali Müşavir bilirkişi …, Sözleşme Hukukçusu bilirkişi…, Vergi uzmanı …’dan alınan 23/05/2022 tarihli bilirkişi heyeti 2. ek raporunda sonuç olarak;Sulhen Fesih sözleşmesinin 5.Maddesine istinaden ödenmesi gereken tazminat ve kar mahrumiyeti tutarının ödenmesinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 232. Maddesine istinaden yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetinde olduklarından tazminat adı altında ödenen bedel için fatura düzenlenmesi gerektiği, mezkur sözleşmede yer alan 530.000,00 TL tazminat ve kar mahkumiyeti tutarının 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 413.maddesindeki yetkisine istinaden Gelir İdaresi Başkanlığınca çıkarılan 60 Nolu KDV Sirkülerinin “1.2.1.Tazminatlar” başlıklı bölümünde açıklandığı üzere tazminat ve benzeri ödeme kapsamında olduğu, sözleşmenin mahiyet itibariyle firmalar arasındaki iş sözleşmesinin sonlandırılmasını hüküm altına aldığından 5.Madde yer alan tazminat ve kar mahkumiyet tutarının ödenmesinin “işin devamı şartına, işin durdurulması, duraksatılması vb. durumlar” söz konusu tutarın tazminat ve benzeri ödeme olma hükmü değiştirmediği bu sebeple katma değer vergisinin konusuna girmeyen tazminat ve kar mahrumiyeti karşılığı ödenmesi kararlaştırılan 530.000,00 TL üzerinden takdiri Sayın Mahkememize ait olmak üzere KDV hesaplanamaması gerektiği sonucuna varılmıştır. Mahkemenizce ikili ayrıma gidilmesi ve kar mahrumiyeti ve tazminata konu tutarın KDV tutarının tespit edilmesi talebine istinaden yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere yapılan hesaplamada toplam 80.847,46 TL KDV’nin hesaplandığı hususunda mütalaa edildiği anlaşıldı.
Mahkememizce Mali Müşavir bilirkişi …, Sözleşme Hukukçusu bilirkişi Doç Dr. …’dan alınan 05.03.2023 tarihli bilirkişi heyeti raporunda sonuç olarak; Dava dosyasında yer alan banka dekontlarına göre davacının davalıdan tahsilatların listesi yukarıdaki gibi olup; Davalılar tarafından davacıya 11.08.2015 tarihli protokol 5. maddesi gereğince 30.12.2015-28.11.2016 tarihleri arasında 246.101,68 TL ödeme yapıldığının belirlendiği, Davacının KDV dahil alacaklı olduğunun kabulü halinde (283.898,32 TL); 11.08.2015 tarihli ‚Sulhen Fesih Protokolü‛ 5. maddede ‚… taksitleri ödemekte gecikirse bu gecikmeye aylık % 2 faiz uygulanır‛ denildiği, dolayısıyla akdi faizin yıllık % 24 oranda olduğu anlaşılmakla; protokoldeki vade tarihleri ile 08.03.2021 tarihli ıslah dilekçesi tarihine kadar (alacak davası olarak dönüştürülmesi) geçen sürede; Davacının 283.898,32 TL alacağına 256.087,62 TL işlemiş faiz alacağının olabileceği hesaplanmakla birlikte davacının işlemiş faiz talebinin takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, 2) Davacının KDV hariç alacaklı olduğunun kabulü halinde (203.050,86 TL); 11.08.2015 tarihli protokol 5. Maddede; (Bu bedellere KDV Dahildir) denildiği, ancak “dahildir” kısmında karalama mevcut olduğu, protokol metnindeki bu karalamada “tarafların kaşe ve tarafımızdan düzeltilmiştir.” gibi düzeltme şerhi olmadığı, dolayısıyla protokol metninde “Bu bedellere KDV dahildir)” ibaresinin geçerli olduğu mütalaa edildiği, dolayısıyla davacının protokolün 5. Maddesinde davalılarda alacaklı olduğu 530.000,00 TL bedel içerisinde KDV de olduğu düşünüldüğü, kesilen fatura görülememiştir. Bu nedenle davacının davalıdan KDV talep edemeyeceği mütalaa edildiği, Dolayısıyla; davacının taksitle alacaklı olduğu toplamdaki 530.000,00 TL protokol bedelinden – 80.847,46 TL % 18 KDV mahsup edilmesi ile; Buna göre 449.152,54 TL (KDV Hariç) bedel üzerinden; Davacının 449.152,54 TL olan protokol alacağından davalıların – 246.101,68 TL ödemelerinin mahsup edilmesi ile bu halde davacının davalıdan 203.050,86 TL alacaklı olabileceği hesaplanmakla birlikte nihai takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, 08.03.2021 tarihli ıslah dilekçesi7 tarihine kadar (alacak davası olarak dönüştürülmesi) geçen sürede; Davacının 203.050,86 TL alacağına 184.838,14 TL işlemiş faiz alacağının olabileceği hesaplanmakla birlikte davacının işlemiş faiz talebinin takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (“KVK”)’nun 6. maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde etmiş oldukları safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde ise 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (“GVK”)’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Öte yandan, ticari kazanç gibi hesaplanan kurum kazancının tespitinde ayrıca indirilecek giderlerin ve kabul edilmeyen indirimlerin de dikkate alınması gerektiği, KVK’nın “Kabul Edilmeyen İndirimler” başlıklı 11. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, GVK’nın 41/6. bendinde yer alan düzenlemeye paralel
olarak, sözleşmelerde cezai şart olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere, kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar ile tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilemeyeceği hükme bağlandığı, Bu nedenle davalı Kurumlar tarafından 11.08.2015 tarihli protokol de
belirtilen “tazminat ve kar mahrumiyeti” olarak belirtilen davacıya ödenen protokol bedellerinin/taksitlerinin gider olarak indirilebileceği mütalaa
edildiğinden; Yukarıda belirtilen davacının alacak tutarlarından % 20 orandaki kurumlar vergisi oranı mahsup edilmediği,
mütaala edildiği görüldü.
Mahkememizce Mali Müşavir bilirkişi …, Sözleşme Hukukçusu bilirkişi Doç Dr. …’dan alınan 13.08.2023 tarihli bilirkişi heyeti raporunda sonuç olarak; Davacının KDV hariç (davalılara fatura kesmemesi ve KDV tahakkuk etmemesi nedeni ile)
203.050,86 TL asıl alacaklı ve 04.04.2017 takip tarihi itibariyle 18.229,61 TL işlemiş faiz, Davacının KDV dahil alacaklı olduğunun kabulü halinde ise 283.898,32 TL asıl alacaklı ve
04.04.2017 takip tarihi itibariyle 26.183,94 TL işlemiş faiz alacağının olabileceği , mütaala edildiği görüldü.
Davacı ile … Orak Girişim Gubu arasında ( … ŞİRKETİ – … ANONİM ŞİRKETİ ) …, Bölgelerinin atık su hatlarının ve parsel bağlantılarının temizlenmesi ve görüntülenmesi işi için çalıştırılacak işçiler dahil Operasyonel Kiralama sözleşmesi akdedildiği, akabinde tarafların bu sözleşmeyi 11.08.2015 tarihli sulhen fesih protokolü ile sonlandırdığı, anlaşılmıştır.
Sulhen fesih protokolünde …’nın sözleşmeyi hakı nedenle fesih ettiğinin kabul edildiği, sözleşme imza tarihi itibariyle …’nın …’a 61.748,48 TL borcu olduğu, …’ın … nezdinde 91.754,51 TL nakti teminatı olduğu, fesih sonucunda …’nın …’ tazminat ve kar mahrumiyeti olarak 530.000,00 TL ödeyeceği, bu tazminatın idare tarafından işin durdurulması yada feshi halinde ödemelerin durdurulacağı belirtilerek 530.000,00 TL’nin taksitlendirilmiş ve taksitlendirmenin altında bu tutara KDV dahil yazılmış ve ”Dahil” kısmının üzerinin daha sonra karalandığı fakat tarafalrın bu karalamada imzasının olmadığı görülmüş, yine sözleşmede … ödemesinde aksama olmadığı takdirde aylık %2 gecikme faizi uygulanacağının kararlaştırıldığı, tarafların birbirinden başkaca hak ve alacağının olmadığı yazılarak imzalandığı görülmüştür.
Dosya kapsamı ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında … atıksu hatlarının ve parsel bağlantılarının temizlenmesi ve görüntülenmesi için operasyonel kiralama sözleşmesi akdediliği, akabinde tarafların 11.08.2015 tarihli sulhen fesih protokolü ile sözleşmenin sonlandırıldığı ve bu işten kaynaklı hak ve borçların belirlenerek protokol kapsamında birbirlerini ibra ettiği, davacının davasını alacak davasına dönüştürdüğü, taraflar arasındaki ihtilafın tacir olan tarafların imzasını taşıyan protokole göre sonuçlandırılması gerektiği, davacının sulhen fesih protokolü kapsamında ödenmesi gereken 530.000,00 TL tazminat ve kar mahrumiyeti alacağından dolayı alacaklı olduğunu ileri sürdüğü, davalılar ise davalının fatura kesmediğini ileri sürüdüğü, taraflar arasındaki ihtilafa göre 530.000,00 TL kar mahrumiyeti ve tazminatın KDV’ye tabi olup olmadığı, ve KDV’nin bu tutar içinde olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, taraflar arasında imzalanan sulhen fesih protokolünde 530.000,00 TL’nin KDV dahil olarak olarak yazıldığı daha sonra ”dahil” ibaresinin üzerinin karalandığı fakat tarafların parafını taşımadığı, davalının parafını taşımayan düzeltmenin davalıyı bağlamayacağı dolayısıyla 530.000,00 TL’içinde KDV’nin de olduğunun kabul edilmesi gerektiği, kar mahrumiyeti ve tazminatın KDV’ye tabi olup olmadığı, yine 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu 6. maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde etmiş oldukları safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde ise 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı, ticari kazanç gibi hesaplanan kurum kazancının tespitinde ayrıca indirilecek giderlerin ve kabul edilmeyen indirimlerin
de dikkate alınması gerektiği, KVK’nın “Kabul Edilmeyen İndirimler” başlıklı 11. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, GVK’nın 41/6. bendinde yer alan düzenlemeye paralel
olarak, sözleşmelerde cezai şart olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere, kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar ile tazminat giderlerinin kurum
kazancının tespitinde gider olarak indirilemeyeceği hükme bağlandığı, alınan 13.08.2023 tarihli bilirkişi ek raporunun hükme esas alınması gerektiği, taraflarca kararlaştırılan 530.000,00 TL’nin KDV dahil tutar olduğu, dava konusu alacağa KDV oluşmayacağından indirilmesi gereken KDV tutarının 80.847,46 TL olduğu, buna göre protokol tutarının 449.152,54 TL olacağı, davacının bakiye alacağının davalılar tarafından yapılan ödeme düşüldükten sonra 203.050,86 TL olacağı, davacı tarafından dava alacak davasına dönüştürüldüğü icra takip talebindeki alacak talebi bakımından bir ıslahın olmadığı, buna göre takipte talep edilen tutarlar bakımından ve takip tarihi dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmede gecikme halinde aylık %2 faiz (dolaysıyla yıllık %24 ) olarak kararlaştırıldığı, davacının takipte yıllık %20 faiz talep ettiği, faiz ve ödeme bakımından davalılar bakımından … tarafından ödemelerin geciktirildiğinin, yada sözleşmenin durdurulduğunun yada fesih edildiğinin ileri sürülmediği, buna buna göre ödeme tarihleri protokolle belirlenen alacak için sözleşmede kararlaştırılan faiz oranın uygulanması gerektiği, anlaşılmakla; davacının davasının kısmen kabulü ile 203.050,86 TL asıl alacak, 18.229,61 TL faiz olmak üzere toplam 221.280,47 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, asıl alacak tutarına takip tarihi olan 04.04.2017 tarihinden itibaren yıllık %20 oranında faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile 203.050,86 TL asıl alacak, 18.229,61 TL faiz olmak üzere toplam 221.280,47 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, asıl alacak tutarına 04.04.2017 tarihinden itibaren yıllık %20 oranında faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 15.115,66-TL. harçtan peşin alınan 2.042,04-TL. harç ile 3.415,51-TL. tamamlama harcının toplamı olan 5.457,55-TL.’ndan mahsubu ile geriye kalan 9.658,11-TL. harcın davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 35.192,07-TL. vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 17.900-TL. vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 35,90-TL. başvurma harcı + 2.042,04-TL. peşin harç + 3.415,51-TL. tamamlama harcının toplamı olan 5.493,45-TL.’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 8.500-TL. bilirkişi ücreti + 962,90-TL. tebligat-müzekkere masrafları olmak üzere toplam 9.462,90-TL. yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre 8.314,10.-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalanın kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … A.Ş. tarafından yapılan 51,60-TL. yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre 6,26.-TL’nin davacıdan alınarak davalı … A.Ş.’ne verilmesine, geriye kalanın kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/10/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır