Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/570 E. 2020/650 K. 02.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/570 Esas
KARAR NO:2020/650

DAVA:Menfi Tespit (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:13/07/2020
KARAR TARİHİ:02/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri aleyhine 10/05/2006 tarihinde …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası kapsamında 60.000,00-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek %30 faizi ve masrafları ile birlikte tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkillerinin ödeme emirlerinin kendilerine tebliğ edilmediği için takip konusu alacağın neyden kaynaklandığını kesin olarak bilemediklerini, icra dosyasında ödeme emirlerinin tebliğ edildiğini gösteren mazbata olup olmadığından dahi şüphe duyduklarını, müvekkillerinin yıllardır dosyayı inceleyemediklerini, bu nedenle ödeme emirlerinin tebliğinin kime veya nereye yapıldığını dahi bilmediklerini, davalılar tarafından müvekkillerine ‘alacağın, davalı … tarafından müvekkillere emanet olarak bırakılan altınların, müvekkiller tarafından iade edilmemesinden’ kaynaklandığını, bu iddiayı kabul etmediklerini, zira müvekkillerinin, davalılar ile arasında iddia edildiği gibi bir hukuki ilişki olmadığını, dolayısıyla müvekkillerinin böyle bir borcu da olmadığını, bu kapsamda mezkur icra takibinin haksız, hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olduğunu, davanın kabulü ile müvekkillerinin, davalılara borçlu olmadığının tespitine ve …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ilamsız icra takibinin iptaline, davalıların alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görüldü.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Kendini asaleten Av. … şahsının bahse konu icra dosyasında alacaklı vekili olarak görev ifa ettiğini, hiçbir zaman alacaklı gibi bir sıfatının söz konusu olmadığını, Uyap kaydının ne şekilde yapıldığı bilgisi dışında olduğunu, sadece Uyap’ta alacaklı olarak görünmek bir kişiyi alacaklı yapmayacağını, dosyada alacaklı olarak herhangi bir temlikname olmadığı gibi şahsının böyle bir beyan veya işlemi de bulunmadığını, bu nedenle şahsı adındaki davanın reddini talep ettiğini, davacı tarafın Muş İlinde kuyumculuk işi ile uğraştığını, yöresel adetler gereğince kişilerin kuyumcudan altın, döviz veya sair emtia almakta ve parasını kuyumcuya ödediklerini, devamında ise alınan emtiaların fiili olarak teslim alınmamakta ve sadece kuyumcudan yazılı bir evrak alındığını, bu evraka istinaden kuyumcuya gidilerek istenildiği dönemde alınan emtiaların nakte çevrildiğini, müvekkilinin de davacıya bir kısım ödemeler yapmış olup bu ödemeler neticesinde haklar elde ettiğini, davacı tarafın 2006 senesinde bir çok kişiden bu şekilde paralar topladığını ve bir gecede şehri terk ederek İstanbul İline kaçtığını, tüm malvarlıklarının eşinin ve ailesinin sair efradının üzerine yaptığını, her ne kadar bahse konu dava Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış ise de yargılamaya konu icra takibi davacının yapmış olduğu kuyumculuk işi dolayısı ile verilen bedellerin iadesine yönelik açılmış bir takip olduğunu, söz konusu işin ticari bir iş olmakla, yargılamanın Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini talep ederek, görev yönünden davanın reddine, dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, zamanaşımı yönünden davanın reddine, husumet yönünden reddine, haksız ve hukuksuz davanın reddi ile müvekkilin davacılardan alacaklı olması nedeni ile davacıların %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davacılara tahmiline karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07/09/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı ile verilen görevsizlik kararının, 20/11/2019 tarihinde kesinleştiği ve dosyanın Mahkememizin … Esasına kaydedilerek yargılamaya devam olunduğu anlaşılmıştır.
Dava, davacıların, ….İcra Müd. … E. sayılı dosyasından, emanet sözleşmesinden kaynaklanan muhtelif alacaklara ilişkin yapılan takipten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine ilişkindir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Türk Medenî Kanununun Eşya Hukuku, sınırlı aynî haklar isimli ikinci kısmının üçüncü bölümünün üst başlığı, “taşınır rehni” olarak belirlenmiştir. Bu başlıktan sonra, taşınır rehni olarak “teslime bağlı rehin” (MK.m.939, 941-949), “hayvan rehni” (MK.m.940/I), “bir sicile tescili zorunlu olan taşınırlar üzerinde rehin” (MK.m.940/II), “hapis hakkı” (MK.m.950-953), “alacaklar ve diğer haklar üzerinde rehin” (MK.m.954- 961), “rehin karşılığı ödünç verme işi ile uğraşanlarla yapılan rehin sözleşmesi” (MK.m.962-969) ve “rehinli tahvil” (MK.m.970-972) düzenlenmiştir.
TTK 4. maddesinde; “…tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddesinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı belirtilmiş olmakla, TMK.962 “İşletme olarak taşınır rehni karşılığında ödünç verme işiyle uğraşmak isteyenler, yetkili makamdan izin almak zorundadırlar.” hükmüne istinaden, işletme olarak yetkili makamlardan izin alarak rehin verme işi ile uğraşanlardan kaynaklanan davalarda görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir.
Somut olayda, davacıların kuyumcu olduğu, TMK 962. Maddeye göre ödünç verme işi ile uğraştıklarına ilişkin belge dosyada bulunmadığı, davanın mutlak ticari dava olarak değerlendirilemeyeceği gibi, her iki tarafın tacir olduğu ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunmadığı anlaşıldığından, nisbi bir ticari davanın varlığından da bahsedilemeyecektir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevinde olduğu kanaatine varılarak, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Daha önce davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesinde de, görevsizlik kararı verilerek kesinleşen dosyanın mahkememize gönderildiği görüldüğünden mahkememizce verilen bu kararın istinaf yoluna başvurmaksızın kesinleşmesi halinde …. Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğacağından bu durumda merci tayini için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37.Hukuk Dairesi’ne gönderilmesi gerektiği kabul edilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların açtığı davada, Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla açılan davanın HMK.nun 114/1-c, 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16/10/2020 tarihinde istinaf denetiminden geçmeden kesinleşen, 07/09/2020 tarih, … Esas- … Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilmiş olmakla, mahkememizce verilen görevsizlik kararının, istinaf denetiminden geçmeden kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın yargı yerinin belirlemesi amacı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
4-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır