Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/468 E. 2021/264 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/468 Esas
KARAR NO:2021/264

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:11/09/2020
KARAR TARİHİ:23/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalıya ait … plakalı araç, … numaralı KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile müvekkili tarafından sigortalandığını, müvekkili şirkete nezdinde sigortalı olan bu araç, 08/05/2009 tarihinde, dava dışı …’ın kullanmakta olduğu esnada, üç araç ve bir yayanın karıştığı bir trafik kazasının meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, davaya konu ihtilaf ticari bir ihtilaf olduğunu, işbu davada görevli Mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, kazada …’ın kusurlu olduğunu, kazada yer alan …’in gerçekleşen kaza neticesinde %10 oranında tüm vücut fonksiyon kaybı meydana geldiğini, 03/03/2017 tarihinde müvekkili tarafından …’e 44.768,82-TL tazminat ödendiğini, söz konusu kaza nedeniyle meydana gelen zararı sigortacı sıfatıyla tazmin eden müvekkilin, rücu hakkı ve alacağın temliki hükümlerine göre ödediği bedeli davalıdan tahsil etme hakkının bulunduğunu, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından, müvekkili tarafından ödenen tazminatın trafik kazasında kusurlu bulunan …’dan rucüen ve alacağın temliki hükümlerine göre tahsili için 12/05/2017 tarihinde açılan icra takibi olduğunu, borçlu … ile yapılan görüşmeler neticesinde taraflarına ödenen 24.285,22-TL ile 6.714,78-TL vekalet ücreti toplam 31.000-TL icra dosyasına bildirildiğini ve borçlu tarafından masrafların ödenmesi üzerine dosya infaz edilmiş olacağını, dosyanın kapatılmasını talep ettiğini, …. İcra Müdürlüğünün 2019/32794 Esas sayılı dosyasında müvekkili tarafından ödenen tazminatın rücuen tahsili için davalı sigortalı aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla icra takibi başlatıldığını, ancak haksız ve dayanaksız itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle, fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla, ihtiyati tedbir-ihtiyati haciz taleplerinin kabulünü, davalının icra takibine haksız ve dayanaksız itirazın iptalini ve icra takibinin 36.400,76TL üzerinden devamını, davalı borçlunun kötü niyetli olması nedeniyle müvekkili lehine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı asile usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak davaya cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, davacı sigortacı tarafından haksız fiilden kaynaklı ödenen, hasar bedelinin rücuuna ilişkin olarak….İcra Müd. … E. sayılı dosyasından başlatılan takibe, davalının yaptığı itirazın iptaline ilişkindir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;” Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli … Esas ve … Karar sayılı kararında “…Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından dava dışı gerçek kişiye ödenen haksız fiilden kaynaklı hasar bedelinin rücuuna ilişkin olarak….İcra Müd. … E.dosyasından davalı gerçek kişi aleyhine yapılan takipte, davalının yaptığı itirazın iptaline ilişkin olup, (Yargıtay 17. H.D. 16/10/2019 tarih, 2017/1132 E.- 2019/9502 K. sayılı kararı) dava konusu ve sunulan deliller kapsamında uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli … NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde RESEN, HMK’nun 20.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına
4-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır