Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/446 E. 2020/372 K. 07.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/446 Esas
KARAR NO:2020/372

DAVA:Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ:03/09/2020
KARAR TARİHİ:07/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekilinin davalı …’in annesi, davalı şirketin eski ortağı olan dava dışı …’in eski eşi olduğunu, müvekkilinin eski eşi davalı …’in babası dava dışı …’den …. Aile Mah. … Esas … Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı protokol gereğince boşandığını, boşanma ilamına göre eski eşi dava dışı …’in ödemesi gereken tazminat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkilinin boşanma ilamından kaynaklı nafaka ve boşanma tazminat alacağının ödenmemesi nedeniyle borçlu dava dışı … aleyhine …. İcra Müd. … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, boşanma ilamı kesinleşikten sonra borçlunun icra takip konusu boşanma ilamından kaynaklanan borcunu ödememek, alacaklı eski eşinin boşanma tazminat alacağını tahsil etmesini engellemek ve zarara uğratmak kastıyla, mallarını, parasını ortağı olduğu şirkete ve oğlu davalı …’in adına açılan baka hesaplarına geçirmek suretiyle borçtan kurtulmaya yönelik işlemler yaptığını, alacağının doğum tarihinden sonra adına kayıtlı olan çok kıymetli gayrimenkulü ortağı olduğu davalı …. Ltd. Şti. adına geçirdiğini, davalı şirket ile davalı gerçek kişi ve borçlu arasındaki organik bağın tespiti ve tüzel kişilik perdesinin aralanarak davalı şirket ile bu şirketin yönetici ve ortağı olan davalı şahısın borcun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının sağlanmasına, …. İcra Müd. … Esas sayılı icra dosya alacağının icra dosyasında talep edilen faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, dava dışı borçlunun, davacı alacaklıyı zarara uğratmak ve mal kaçırmak kastıyla yaptığı bazı tasarrufların alacaklı tarafından iptali amacıyla açılan tasarrufun iptali davasıdır.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Somut olayda, dava konusu edilen dava dışı borçlunun, davacı alacaklıyı zarara uğratmak ve mal kaçırmak kastıyla yaptığı bazı tasarrufların, alacaklı tarafından iptali amacıyla, malı dava dışı borçludan devralan üçüncü kişilere karşı açmış olduğu tasarrufun iptali davası olup, İcra İflas Kanunumuzun 277 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Davacı konumunda, borçludan alacağını alamayıp icra takibinde bulunan alacaklı yer alırken; davalı konumunda ise alacaklılardan mal kaçırma kastıyla hareket eden tasarrufun diğer tarafındaki üçüncü kişiler yer almakta olup, talep tasarrufun iptali ile icra dosya alacağının davalılardan tahsiline ilişkindir.
Dava konusu ve sunulan deliller kapsamında uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir. Tasarrufun iptali davalarında İİK.’nın 281. Maddesince genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.
HMK 114. Maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın bu davaya bakmakla görevli … NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
4-Süresi içinde gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır