Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/348 E. 2021/755 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/348 Esas
KARAR NO:2021/755

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:21/07/2020
KARAR TARİHİ:17/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davanın yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili mahkememize verdiği 21/07/2020 havale tarihli dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalılara mal temin edildiğini ve bunun karşılığında faturanın düzenlendiğini, takip tarihi itibariyle 45.881,51TL. alacaklı olduğunu, cari hesap alacağının davalılar tarafından ödenmediğini, 25.12.2014 tarihli faturadan anlaşılacağı üzere davalılara malın teslim edildiği ve malların davalılar tarafından teslim alındığının ortada olduğunu, … İcra Müdürlüğü’nün …E, sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, ancak borca itiraz edildiğini ve takibin durduğunu belirimiş ve itirazın iptali ile takibin devamına ve 420’den aşağı olmamak üzere İcra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili mahkememize verdiği 07/09/2020 havale tarihli dilekçesinde özetle; takip konusu borcun tamamının davacının aracı acentesi/yetkili temsilcisi ve garantörü olan … Ltd.Şti.’ye ödendiğini, davacı ile … …. |.td. Şti. arasında akdedilen 21/12/2012 tarihli çerçeve sözleşme ile TTK m. 102 vd. kapsamında aracı acentelik ve TBK m. 128 hükmü kapsamında garantörlük ilişkisinin tesis edildiğini, davacının akaryakıt satış işlemlerinde müşteri temini ve Müşteri portföyü oluşturulması, yetkili olarak ticari faaliyetlerin yürütüterek ödeme akışının sağlanması hususlarında …” in aracı acentelik hizmeti sağlaması ve akaryakıt alımları sebebiyle doğabilecek her türlü borçtan TBK’ nın üçüncü kişinin fiilini taahhüt hükümleri çerçevesinde “Garantör” sıfarı ile sorumlu olacağı kararlaştırıldığını, gemilerde akaryakıta olan daimi ihtiyacın her geçen gün artmasına istinaden … tek başına müşteri temini ve ticari ilişkilerin devamının sağlanması hususlarında yetersiz kaldığından …”in yetkili temsilcisi/ aracı acentesi sıfatıyla bu alanda faaliyet gösteren şirketlerle anlaşarak bir nevi alt- aracılık hizmet ağı oluşturduğunu, takibe konu 25/12/2014 tarihli 32.498.09TL. Ve 13.383,42TL. bedelli faturaların (45.88/,57 TE tik fatura borçlarının) davalılar tarafından aracı acente …’e ödenmek üzere alt-aracılık hizmeti veren … … Ltd. Şti.ye ödendiğini, …’ten de …’e ödendiğini; … tarafından da Davacı …” in hesabıma virman talimatı verildiğini, ayrıca … cari hesabından yapılacak virman talimat listesinde de Davalı Müvekkiller “… VE ORTAKLARI” ibaresinin yanında 25/12/2014 tgrihli 32,498,09 TL fatura ve 13.383,42 TL fatura bedellerinin davalılarca aynen ödendiği ve virman edilmesi gerektiğinin belirtildiğini, …’in davalılarta otan ticari ilişkilerini, alacak- borç miktarlarını gösteren Muavin Defter kaydında, takip konusu 32.498,09 TI. ve 13.383.442 TL bedelli faturalar açıkça yer almakla birlikte, yıl sonunda bakiye miktarın © (sıfır) olduğunu, davalılar tarafından ödenmiş fatura bedellerine ilişkin geriye dönük borçlandırma yapılmasının hukuken kabulü mümkün olmadığını, yakıt temini faaliyetinde ödeme akışını sağlamaya yetkili temsilci …’in faaliyetterinin TBK m. 40 ve TTK m, 102 vd. hükümleri uyarınca doğrudan doğruya davacıyı bağladığını, yapılan yakıt ödemelerinin davacıya yapılmış sayılması gerektiği, …’in birçok şirket ve akaryakıt müşterisiyle yetkili temsilci sıfatıyla ticari ilişki kurduğunu,21/12/2012 tarihli sözleşmeden kaynaklanan mali yetkisine istinaden kendi üzerinden ödeme akışını sağlayacak bir hizmet ağı kurduğunu. Ârmarin’in bir sözleşmeye bağlı olarak aracılık hizmeti vermesi ve bu faaliyetinin süreklilik göstermesine istinaden TTK m. (02 vd. Uyarınca davacı ve … arasında bir acentelik ilişkisinin de olduğunu, acentenin acentelik iş ve işlemlerini müvekkilin talimatlarına ve menfaatlerine uygun olarak gerçekleştirme zorunluluğu olmakla birlikte bu kapsamda ticari ilişki içerisine girdiği üçüncü kişilerden alınan her türlü ödemeyi gecikmeden davacıya göndermek zorunda olduğunu, takip konusu borç Davacıya gönderilmek üzere … aracılığıyla araçı acente/ yetkili temsilci …’e ödendiğini, davalıların borçtu olmadığını, ödemelerin TBK m. 40 hükmü ve TTK m. 102, Vd. düzenlenen acentelik hükümleri uyarınca davacıya yapılmış sayılacağı, Sayın Mahkemece taraflar arasındaki bu ilişkinin acentelik ilişki olmadığı kanaatine varılsa bile her halde TTK m. 103/1-a hükmü uyarınca acentelik hükümlerinin uygulanacağını, acentelik hükümleri uyarınca acentelerin müvekkilleri adına ve hesabına hareket ettikleri, Sayın Mahkeme …’in davacının adına ve hesabına hareket etmediği kanaalindeyse bile TTK md. 103/1- a hükmü uyarınca “yerli veya yabancı bir tacir hesahına ve kendi adına işlem yapanların” da uygun düştüğü sürece acentelik hükümlerine tabi olacağını, işlemlerin tacir hesabına ve kendi adına sürekli olarak yapılması halinde, acentelik hükümlerinin uygulanacağını belirten açık kanun hükmü karşısında, bir an için …’in kendi adına işlem yapıldığı kanaatine varılsa dahi her halde davacı hesabına işlem yaptığından yine acentelik hükümlerine göre sorumlu tutulması gerektiği, borcun ödenmesine rağmen geriye dönük borçlandırma yapılarak 5 yıl sanra icra takibi başlatılması dürüstlük kuralına son derece aykırı bir davranış olup, hukuken bu davranışın korunması mümkün değildir. Bu borçtan Davalı müvekkillerin sorumlu tutulması hali, Davacı lehine haksız kazanç ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacaktır. Nitekim Davacı … ve aracı şirketi … arasındaki çerçeve sözleşmenin 2. Maddesine ek olarak, 5, Maddede detaylandırılan garanti yükümlülüğü, “…, işbu sözleşme konusu ifa edeceği aracılık hizmetleri kapsamında ticari ilişki tesis edilecek Müşteriler ile … arasındaki ticari ilişki nedeniyle, Müşterilerin … nezdinde doğabilecek tüm borçlarını müşterek ve müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olduğunu ve garanti ettiğini, Müşteriler tarafından kabul edilen heyan ve taahhütlerin kendisi için de geçerli olduğunu ve işbu garantörlüğün de aynı hüküm ve şartlarla geçerli olduğunu kabul ve taahhüt ettiğini” şeklinde hükme bağlandığını. TBK’da üçüncü kişinin fiilini taahhüt hakkında düzenlenen 128. madde ile yukarıda belirtilen sözleşme maddeleri birlikte değerlendirildiğinde davacının fatura bedelinin tahsili için evleviyetle sözleşmesel ilişki içerisinde olduğu …’e de başvurabileceği, davacının Fatura tanzim tarihinden itibaren $ yıl süre zarfında garantör …’e veya davalılara işbu bedelin tahsili için başvurmayıp 2019 yılında icra takibi başlatınasının kötüniyeti gösterdiğini, tüm yakıt bedellerinin ödenmiş olduğu hususu sabit olmak üzere, garantör şirket …’in çıkarılacak yakıt için verdiği teminat miktarı, davacı tarafından garantör şirkete verilen avansa bozdurulduğu, tasfiye halindeki …’e başvurma imkânı bulunmadığından bakiye bedelin tahsili için davalılar aleyhinde icra takibinin başlatıldığını, …’in … İcra Dairesi … iflas dosyası tahtında tasfiye halinde olduğunu belirtmiş ve fazlaya ilişkin her türlü hakkımız saklı kalmak ve ikrar teşkil etmemek kaydı ile davanın reddine, davacının 9620’den uşağı olmamak üzere kölüniyet tazminatına mahküm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine İİK. 67 maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır.
…İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan takibin 45.881,50 TL. faturalara dayalı ilamsız icra takibi olduğu, davalı tarafça süresinde yapılan itiraz neticesinde takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Hukukçu …, SMMM …, Sektör … bilirkişi tarafından düzenlenen 26.02.2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; Davacının davalılara mal temin ettiğini ve bunun karşılığında faturanın düzenlendiğini, takip tarihi itibariyle 45.881,51 TL. alacaklı olduğunu, davalının ise takibe konu … tarihli 32.498,09TL. ve 13.383.421. bedelli faturaların (45.881,51 TL.lik Fatura borçlarının) davalılar tarafından aracı acente …’e ödenmek (ve sonrasında davacıya gönderilmek) üzere alt-aracılık hizmeti veren … … Ltd. Şti.ye ödendiğini, …’in ise sonrasında bu bedeli …’e ödediğini, … tarafından da davacı hesahına virman talimatı verildiğini, davalıların borçlu olmadığını, ödemelerin TBK m. 40 hükmü ve TTK m. 102. vd. düzenlenen açentelik hükümleri uyarınca davacıya yapılmış sayılacağı iddia ettiği görülmekle mali bakımdan inceleme yapıldığında garantör … Ltd. Şti. sözleşmenin 5. maddesine göre garantör sıfatıyla ödemeyi kabul etmiş olmasına rağmen davalılardan, dava dışı … hesapları ve muhtelif çekler karşılığı, davalılar lehine alacak kayıt işlemi yapmak suretiyle. Davacı …’in borcunu üstlenmek sureliyle. davalılar dahil, dava dışı birçok şirketlerle birlikte davacıya vermiş olduğu 191.371,46TL.lik çek bedelinin ödendiğini ispat edemediğinden davacının, davalılar … Ortaklığı’ndan 45,881.51TL. asıl alacaklı olduğu takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizinin talep edilebileceği, icra inkâr tazminatının takdirinin münhasıran Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, borçlar hukuku bakımından değerlendirme yapıldığında Dava dışı …’in davacının yetkili temsilcisi olup olmadığı, davalıların iddia ettiği üzere davacı ile dava dışı … arasında TTK m, 102 vd. Hükümlerince acentelik ilişkisinin bulunup bulunmadığı değerlendirilemediğini, bununla birlikte davalının savunmasında belirttiği üzere davacı ile dava dışı … arasında TBK m.40 vd. hükümlerince “yetkili temsil” ilişkisinin bulunup bulunmadığı bakımından değerlendirme yapılacak olursa davalının delilleri arasınd“Çerçeve Sözleşme” başlıklı adi yazılı sözleşmenin davacı ile dava dışı … arasında kurulduğu eğer Sayın Mahkemece kabul edilirse bu halde sözleşmenin 2.maddesinde düzenlenen “sözleşmenin konusu” hükmü gereğince dava dışı …’in, uyuşmazlık konusu kapsamında TBK m. 40 hükmünce davacının yetkili temsilcisi olduğu kanaatine varılabileceği, ancak yapılan mali inceleme neticesinde geçerli olarak borcun ödenmediğinin ve davacının, davalılardan alacaklı olduğunun tespit edildiği, Davadışı …’in üçüncü kişinin Hilini üstlenen olup olmadığı ve borcun davacı tarafından dava dışı …’den talep edilmesinin zorunluluk olup olmadığı, davalılar, fatura borcundan dava dışı …’in “garantör” sıfatıyla sorumlu olduğunu ve davacının öncelikle dava dışı …’e başvurması gerektiğini beyan etmiş olmakla Çerçeve Sözleşme’nin 2. maddesinde, davacının müşterilerinin akaryakıt alımları nedeniyle doğabilecek borçların, TBK m. 128 hükmündeki üçüncü kişinin fiilini üstlenme gereğince “garantör” sıfatıyla dava dışı … tarafından ifa edileceği kararlaştırılmış olsa da hükümden de anlaşılacağı üzere alacaklı olduğunu iddia eden davacmın (üstlenilenin), asıl borçlu (davalılar) yerine öncelikle üçüncü kişinin fiilini (edimini) üstlenene (dava dışı …’e) başvurma zorunluluğunun bulunmadığı: şöyle ki üçüncü kişinin fiilini üstlenme sözleşmesinden doğan borcun. asli, bağımsız bir borç olduğu, üçüncü kişi (davalılar) edimini ifa etmezse bu edimin, borcu üstlenen (dava dışı …) tarafından ifa edileceğinin taahhüt edilmediği; borcu üstlenen kişinin hüküm gereğince edimin ifa edilmemesi yüzünden karşı tarafin uğradığı “zararı” tazmin edeceği; dolayısıyla davacı ile dava dışı …’in arasındaki sözleşme uyarınca dava dışı …’in üçüncü kişinin fiilini üstlenen olduğu kabul edilse bile davacının, davalılardan alacağın tahsilini talep edebileceği; davalının savunmasının aksine davacının, kanunen dava dişi …’e başvurma zorunluluğunun bulunmadığı, davacının bu açıdan kötüniyetli olmadığı, kaldı ki “iyiniyet/iyiniyetli olmama” irdelemesinin de TMK m. 3 hükmünce “kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda” yapılacağı, halbuki uyuşmazlıkta uygulanacak hükümler bakımından iyiniyetin aranmadığı kanaatine varılabileceğini raporlarında bildirmişlerdir.
Hukukçu … ve …, SMMM …, Sektör … bilirkişi tarafından düzenlenen 26.08.2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; Borçlar hukuku bakımından değerlendirme yapıldığında Davacı … ile dava dışı … arasında imzalanan ve davalının delilleri arasında “Çerçeve Sözleşme”nin 2. maddesinde düzenlenen “sözleşmenin konusu” hükmü gereğince dava dışı …’in, uyuşmazlık konusu kapsamında TBK m. 40 hükmünce davacının yetkili temsilcisi olduğu kanaatine varılabileceği; ancak yapılan mali inceleme neticesinde geçerli olarak borcun ödenmediğinin ve davacının, davalılardan alacaklı olduğunun tespit edildiği, Dava dışı …’in üçüncü kişinin fiilini üstlenen olup olmadığı ve borcun davacı tarafından dava dışı …’den talep edilmesinin zorunluluk olup olmadığı hususu: Davalılar, fatura borcundan dava dışı …’in “garantör” sıfatıyla sorumlu olduğunu ve davacının öncelikle dava dışı …’e başvurması gerektiğini beyan etmiş olmakla “Çerçeve Sözleşme”nin 2. maddesinde, davacının müşterilerinin akaryakıt alımları nedeniyle doğabilecek borçların, TBK m. 128 hükmündeki üçüncü kişinin fiilini üstlenme (taahhüt) gereğince “garantör” sıfatıyla dava dışı … tarafından ifa edileceği kararlaştırılmış olsa da hükümden de anlaşılacağı üzere alacaklı olduğunu iddia eden davacının (üstlenilenin), asıl borçlu (davalılar) yerine öncelikle üçüncü kişinin fiilini (edimini) üstlenene (dava dışı …’e) başvurma zorunluluğunun bulunmadığı; şöyle ki üçüncü kişinin fiilini üstlenme sözleşmesinden doğan borcun, asli, bağımsız bir borç olduğu; üçüncü kişi (davalılar) edimini ifa etmezse bu edimin, borcu üstlenen (dava dışı …) tarafından ifa edileceğinin taahhüt edilmediği; borcu üstlenen kişinin hüküm gereğince edimin ifa edilmemesi yüzünden karşı tarafın uğradığı “zararı” tazmin edeceği; dolayısıyla davacı ile dava dışı …’in arasındaki sözleşme uyarınca dava dışı …’in üçüncü kişinin fiilini üstlenen olduğu kabul edilse bile davacının, davalılardan alacağın tahsilini talep edebileceği, davalının savunmasının aksine davacının, kanunen dava dışı …’e başvurma zorunluluğunun bulunmadığı, davacının bu açıdan kötüniyetli olmadığı, Ticaret Hukuku Yönünden Değerlendirme Yapıldığında; Takip dayanağı faturaların taraflar arasındaki ÖTV’siz akaryakıt satışı sebebiyle düzenlendiği, faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, açık fatura şeklinde düzenlendikleri, fatura bedellerinin ödendiğinin davalı tarafça yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiği, dosya kapsamında takip dayanağı fatura bedellerinin davalılar ve dava dışı … veya … tarafından davacı …’e ödendiğine dair belge bulunmadığı, Davacı … ile dava dışı … Ltd Şti arasında imzalanan 21.12.2012 tarihli Çerçeve Sözleşmeye göre, bunlar arasındaki ilişkinin TBK.520 vd. hükümlerine tabi simsarlık ilişkisi olduğu, simsarın sözleşmenin tarafı olmadığı, taraflar arasında sözleşmenin kurulmasıyla ücrete hak kazanacağı, bununla birlikte aracılık ettiği sözleşme konusu borcun ifasına garantör veya kefil olmasına bir engel bulunmadığı, Davacı … ile dava dışı … arasındaki Çerçeve Sözleşmede (m.5) …’in davalıların fatura bedellerinden kaynaklanan borcu için garantör, müteselsil kefil veya birlikte borç üstlenme anlamına gelecek ifadelerin bulunduğu, ancak … Ltd. Şti. asıl borçlu olan davalılar yanında borç üstlendiğinden ve sözleşmede asıl borçlu olan davalıların borçtan kurtarıldığına dair bir açık hüküm bulunmadığından taraflar arasındaki temel ihtilaf bakımından bunlardan hangisi kabul edilirse edilsin, neticenin değişmeyeceği, fatura bedelleri davalılar veya dava dışı … veya Girit şirketleri tarafından davacı …’e ödenmedikçe, davacının 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde sıra gözetmeksizin davalılara veya … şirketine başvurabileceği, takip tarihi itibariyle fatura bedellerinin …’e ödendiği ispat edilemediğinden, davacı …’in davalılara karşı takip başlatmasında kanuna ve sözleşmeye aykırı bir yön bulunmadığı, Davacının davalılara mal temin ettiğini ve bunun karşılığında faturanın düzenlendiğini, takip tarihi itibariyle 45.881,51TL. alacaklı olduğunu, davalının ise takibe konu 25/12/2014 tarihli 32.498,09TL. ve 13.383,42TL. olmak üzere toplam 45.881,51 TL’lik fatura bedellerinin davalılar tarafından aracı acente …’e ödenmek (ve sonrasında davacıya gönderilmek) üzere alt-aracılık hizmeti veren … Ltd. Şti.ye ödendiğini, …’in ise sonrasında bu bedeli …’e ödediğini; … tarafından da davacı hesabına virman talimatı verildiğini, davalıların borçlu olmadığını, ödemelerin TBK m. 40 hükmü ve TTK m. 102. vd. düzenlenen acentelik hükümleri uyarınca davacıya yapılmış sayılacağını iddia ettiği, Mali bakımdan inceleme yapıldığında Dava dışı … Ltd. Şti’nin sözleşmenin 5. maddesine göre garantör sıfatıyla, dava dışı … hesapları ve muhtelif çekler karşılığı, davalılar lehine alacak kayıt işlemi yapmak suretiyle, davacı …’in borcunu üstlenmek suretiyle, davalılar dahil, dava dışı birçok şirketlerle birlikte davacıya vermiş olduğu 191.371.46TL.lik çek bedelinin ödendiğini ispat edemediğinden davacının, davalılardan 45.881.51TL. asıl alacaklı olduğu, … 29.icra müdürlüğünün … Esas sayılı irca dosyasında, davacı …’in takip tarihi (19/6/2019) itibariyle davalılardan 45.881.51 TL alacaklı olduğu, takip öncesi faiz talep edilmediği, alacaklının takip tarihinden itibaren değişen oranlarda TCMB avans faizi üzerinden ticari temerrüt faizi talep edilebileceği, Davacı tarafın icra inkâr tazminatı, davalı tarafın kötü niyet tazminatı ve tarafların diğer talepleri konularında takdirinin münhasıran Mahkeme’ye ait olduğu, Sonuç ve kanaatine varıldığını raporlarında bildirmişlerdir.
6102 Sayılı TTK’nın 931. maddesinde, gemi tanımına yer verilmiştir. Aynı yasanın 1352. maddesinde, deniz alacakları kavramına yer verilmiş, maddenin l bendi uyarınca; geminin işletilmesi için sağlanan yakıt dahil bu amaçlarla verilen hizmetlerden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın deniz alacağı kapsamında tanımlandığı bildirilmiştir. Dava konusu uyuşmazlıkta taraflar arasında cari hesap ilişkisi olduğu, davalılar tarafından “Aratma Bizi” adlı gemiye davacıdan motorin alındığı görülmüştür. Dava konusu alacağın deniz ticaretinden doğduğu, deniz hukukuna ilişkin uyuşmazlığın deniz ihtisas mahkemesinde görülmesi gerektiği gözetilerek davaya bakma görevinin …. Asliye Ticaret Mahkemesinde olduğu değerlendirilmiş, mahkememizin görevsizliğine dosyanın görevli … …. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE HMK 114/1-C VE 115/2 MADDESİ GEREĞİNCE DAVA ŞARTI YOKLUĞU SEBEBİ İLE DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın bu davaya bakmakla görevli … DENİZ İHTİSAS MAHKEMESİNE ( İstanbul 17. ATM ) GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/11/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza