Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/253 E. 2023/123 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:2020/253 Esas
KARAR NO :2023/123

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:29/12/2016
KARAR TARİHİ:22/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilin aleyhine davalı tarafından…. İcra Müdürlüğü’nün … E. numaralı dosyasıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, takibe ilişkin ödeme emri müvekkilime 22.12..2016 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin davalının yanında 01.02.2012 ve 11.05.2015 tarihleri arasında pazarlama elemanı olarak çalıştığını, müvekkillinin davalı şirketin …/ … bölgesinde işe başladığı dönemde işe başlamasının koşulu olarak davalıya teminat senedi vermek zorunda bırakıldığını, iş akdinin sonlanmasım müteakip de senedin kaybolduğu bahanesiyle iade edilmediğini, davalının kötüniyetli olarak teminat niteliğindeki seneti icra takibine konu ederek, tahsil etmek istediğini, takibe konu 30/09/2015 tanzim tarihli, tanzim yeri istanbul olan bonoya dayalı borçlu olmadığının tespiti ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacının davayı görevsiz mahkemede açıldığını, taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi sona ermiş olup, iptali istenen icra takibi konusunun işçilik hak ve alacaklarından değil, borç ilişkisinden kaynaklandığını, bu sebeple bu davanın mahkemenizde değil, Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması gerektiğini, ayrıca davacının müvekkil şirkette satış sorumlusu olarak çalışmış olup bu süre zarfı boyunca davacının şirketi uğrattığı zararların tahsil edilebilmesi amacıyla…. İcra Müdürlüğü’nün … E. numaralı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe gidildiğini, dosya alacağının davacının müvekkil şirkete olan borcunun tahsiline yönelik olduğunu, bu sebeple takip dayanağı kambiyo senedi icra takibine konulmuş ve davacının borcu kadar kısmı takibe konu edildiğini, takip dayanağı kambiyo senedinin “kayboldu” bahanesiyle kendilerine teslim edilmediğini, takibe dayanak senedin üzerinde teminat olarak verildiğine dair herhangi bir ibare bulunmadığını, bir senedin teminat senedi olabilmesi için üzerinde açıkça teminat olduğu ibaresinin bulunması gerektiği, hangi hukuki ilişkiyi teminat altına aldığının belirtilmesi ve ayrıca bir sözleşme ile bu teminat ilişkisinin belirlenmesinin gerekmekte olduğunu, karşı tarafça bu hususlar kanıtlanamadığı gibi senet metninden de bu hususlar anlaşılmadığını, 6100 sayılı HMK’da senede karşı tanıkla ispat yasağı düzenlenmiş olduğunu, imza ve bedel hususlarında ihtilaf olmayan bonoya karşı, karşı tarafın muvafakati olmadan tanıkla ispat yoluna gitmek mümkün olmadığını, davacının senede karşı iddiasını tanıkla ispat etmesine muvafakat etmediklerini, davacının gösterdiği tanıklara itiraz ettiklerini, tanıklarında davacı gibi müvekkili şirketle husumeti bulunduğunu, HMK m.255 uyarınca tanıklar hakkındaki itirazlarınnı değerlendirilmesini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 26/12/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; huzurdaki davaya konu bonoda bedel kaydı “nakden” olarak yazılı olmakla birlikte, davalı şirket vekilinin cevap dilekçesinde işbu bononun; davacının, müvekkili şirkette çalıştığı süre boyunca şirketi uğrattığı zararların tahsil edilebilmesi amacıyla takibe girişildiğini, belirtildiği; dolayısıyla, işbu bononun davacının açtığı zararların tahsil edilmesi için tanzim edildiği göz önüne alındığında, dosya mevcudu belgeler itibariyle 06/05/2015 tarihli tutanakta “davacının tahsil edip de davalı şirkete teslim etmediği toplam 989,68 TL tutarındaki zarar” haricinde davacının herhangi bir zararının tespit edilemediğini; ancak 06/05/2015 tutanak tarihinden sonra yani 22/05/2015 tarihinde davacıya gönderilen ihtarnamede iş akdinin feshedildiği ve davacının zimmetinde olan malzemelerin iade edilmesi hususları ihtar edilmekle birlikte, davacının şirkete verdiği zarara yönelik herhangi bir bedelin şirkete ödenmesinin ihtar edilmediğini, bu haliyle de işbu 989,68 TL tutarındaki bu zararın davacı tarafından nakden ödenerek veya davacının ücret alacağından kesinti yapılmak suretiyle giderilmiş olabileceğinin ihtimal dahilinde olduğunu; davalı tarafından cevap dilekçesinde de davacının vermiş olduğu zarara ilişkin olarak somut bir bilgi-belge sunulmadığını, dolayısıyla dosya mevcudu itibariyle, davacı tarafından giderilmemiş olan bir zararın mevcut olduğu hususunda açık bir tespit yapılamadığını mütalaa etmiştir.
İstanbul Bam 50.Hukuk Dairesinin 2021/1440 E.,2022/1019 K. Sayılı ilamında “Dosya içeriğine göre; dava konusu senette alacaklı gözüken davalı şirketin işveren olduğu, davacının daha önce davalı şirketin işçisi olduğu, senedin düzenleme tarihi ve davacının işten çıkış tarihi, tanık anlatımı dikkate alındığında senedin işe girerken teminat senedi olarak alındığının anlaşıldığı, istinaf incelemesinden geçen emsal dosyalardan da davalı şirketin imal ettiği ürünlerin market, dükkan, büfe gibi işyerlerine satışını yapan davacı gibi pazarlama elemanlarından işe girerken boş senet alınmasına dair mutat uygulaması olduğu, ( İstanbul BAM 25. Hukuk Dairesinin 2018/ 2295 Esas, 2022/587 Karar sayılı karında da benzer yönde tespit yapılmıştır.) somut olayda, senet nedeniyle işçinin borcu bulunduğunu ispat yükü davalı işveren üzerinde olup, bu hususun da ispatlanamadığı, senet nedenli davacının borcu bulunmadığı tespitinde hata bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
İİK 72. Maddesi 5. Fıkrası; (Değişik: 9/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Şeklindedir.
Dosya kapsamı ve anılan yasa hükmü, davalı işveren aleyhine açılan diğer menfi tespit davaları da dikkate alındığında, davalının icra takibinde kötüniyetli olduğu kabulüyle, takip konusu asıl alacağın %20 si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesinde de isabetsizlik yoktur.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre davalı vekilinin tüm istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediği, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.” gerekçesi ile aynı şirkete karşı açılan benzer nitelikli menfi tespit davasında davalı şirketin işe giren işçilerden boş senet alınmasının mutat nitelikte olduğu ve senet nedeniyle işçinin borçlu olduğunun davalı işveren tarafından ispat edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının, davalı yanında pazarlama elemanı olarak çalıştığını, işe başlarken davalının kendisinden teminat senedi aldığını, bu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığını belirterek, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, üstte belirtilen İstinaf mahkemesi kararında ve emsal kararlarda davalı işverenin davacı gibi pazarlama elemanlarından işe girerken boş senet alınmasına dair mutat uygulamasının olduğunun anlaşıldığı, bu senetlerin teminat senedi olduğu, senet nedeniyle işçinin borcu bulunduğunun ispat yükünün davalı işveren üzerinde olduğu, ancak davalının senet nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunu ispat edemediği, davalı işveren aleyhine açılan diğer menfi tespit davaları da dikkate alındığında, davalının icra takibinde kötüniyetli olduğu gözetilerek açılan davanın ve kötü niyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile davacının…. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Takip tutarı olan 7.363,52-TL’nin %20’si oranında 1.472,70-TL kötü niyet tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 503 TL harçtan peşin harçların mahsubu ile bakiye 293,9‬0 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 29,20 TL başvurma harcı ve 209,1‬0 TL peşin harç toplamı olan ‭238,3‬0 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.363,52 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ‭1.391,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Artan avansın ilgilisine iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı; miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/02/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır