Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/249 E. 2020/325 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/249
KARAR NO : 2020/325

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 23/08/2011
KARAR TARİHİ : 07/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “hazır giyim, nişanlık, abiye vc aksesuarları” sektöründe faaliyet gösteren davalı şirket arasında İzmir Fuarı sırasında yapılan görüşme neticesinde temel şartlarla bir Bayilik Sözleşmesi imzalanacağına ilişkin ön anlaşma oluşturulduğunu, buna göre; müvekkil şirket tarafından Ankara-Çankaya’da Filistin Sokak, Hoşder Caddesi gibi işlek bir güzergah üzerinde mağaza açılması halinde, showroom hazırlanacağı, broşür, gamboç ve benzeri malzemelerin temin edileceği, 180 saatlik satış ve 60 saatlik muhasebe eğitimi verileceği, ünlü isimlerin mağazayı ziyaretinin sağlanacağı, merkezden reklam yapılacağı, ödemelerde 10 ay vade imkanı sağlanacağı, kararlaştırıldığını, müvekkil şirketin, bu inanç ile Ankara’da ‘…” adresinde bulunan mağazayı kiralayarak davacı şirketin talepleri doğrultusunda tadilat ve diğer hazırlıklara girişerek harcamalar yaptığını, mağazanın kiralanmasını takiben, davalı şirket tarafından müvekkil şirkete elektronik posta ile bir bayilik sözleşmesi gönderildiğini, yapılan yazışma neticesinde ayrıntılar hakkında mutabakat sağlandığını, fakat müvekkili şirketin ikazlarına rağmen davalı şirketin türlü mazeretlerle bu sözleşmeyi imzadan kaçındığını, müvekkil şirketin henüz bayilik sözleşmesi imza edilmeden, davalı şirketin ısrarlı taleplerinin etkisi ve yapılan görüşmelerde gelinen aşamada, artık sözleşme imza edileceği inancı ile davalı şirkete 30.000.00TL isim bedeli, 40.000,00 TL ürün bedeli, 60.000,00 TL mağaza tadilat bedeli ödemesi yaptığını, müvekkil şirketin kiraladığı mağazanın 60.000,00.-TL ödeme karşılığında tadilatının yapımını üstlenen davacı şirketin, bu tadilatı da geciktirdiği, birçok aksaklıklar meydana geldiğini, müvekkili şirketin gerek bayilik sözleşmesi imza edilmemesi ve gerekse davalı şirketin üzerine düşen yükümlülüklerden kaçınması ve ürün göndermekten imtina etmesi üzerine ödediği isim hakkı bedelinin iadesini ve bir kısım zararının karşılanmasını talep ettiğini, davalı şirketin, bu ihtara verdiği cevapta; bayilik sözleşmesinin yazılı şekle tabi olmadığı gerekçe gösterildiğini, davalı şirketin bayilik sınırlarını belirleyecek sözleşmeyi imzadan imtina etmesi ve ürün göndermemesi üzerine müvekkili şirketin davalı şirketin unvan ve işaretlerini taşıyan tabelayı indirdiğini ve yeni bir isimle faaliyetini sürdürdüğünü, davalı şirketin de herhangi bir ihtar keşide etmeksizin yine Arjantin Caddesi üzerinde yeni bir Mağaza açılışı yaptığını, bir mağaza açılışının uzun bir hazırlık döneminden sonra gerçekleşebileceği dikkate alındığında, davalı şirketin özellikle Bayilik Sözleşmesinin 3.7 maddesindeki hükümle bağlı olmamak amacıyla kasıtlı olarak sözleşme imzasından imtina ettiğini, davalı şirketin asıl niyetinin müvekkili şirkete belirtilen şartlarda bayilik vermek olmadığının ortaya çıktığını, davalı şirketin yeterli sayı ve çeşitlilikte ürün göndermemiş olmasının, yeni açılan mağazasına gelen müşterilerin taleplerini ‘ürün yokluğu sebebiyle geri çevirmek zorunda kaldığını, müvekkil şirketi farklı markalarla çalışmak zorunda bıraktığını, tüm bu nedenlerle munzam zarar da dahil fazlaya ilişkin her türlü hak saki kalmak kaydı ile müvekkili şirketin uğradığı maddi zararın kısmen tazmini için, şimdilik 8.000.00 TL’nın müvekkil tarafından yapılan ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine, dava masrafları ve avukatlık ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, … F.nstitüsü kayıtlarında yer aldığı üzere, davacının bayisi olmak istediği marka olan … markasının, dava dışı …Şti. adına kayıtlı olduğunu, zaten davacı tarafın delil listesinde yer alan elektronik posta yazışmalarında, dava konusu ettiği ödemeleri de …Şti. hesabına yaptığını beyan ettiğini, bu çerçevede müvekkil şirketin huzurdaki davada taraf sıfatı dahi bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı şirket arasında yapılan ticaret ile davacının davasında talep ettiği hususların ilgisi olmadığını, bu durumun tüm davacı delillerinde de “…Şti. … Markası’ yazılı olmakla sabit olduğunu, bunun dışında müvekkili şirket ile davacı şirket arasındaki ticari ilişkinin ise davacının kusuru ile sona erdiğini, müvekkili şirket tarafından davacı şirkete hitaben keşide edilen 06.12.2010 gün 22497 yevmiye numaralı ihtarnamede açıkça belirtildiğini, davacının müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacak talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkili şirketin davacı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, HMK gereğince, kısmi dava ikame eden davacının dava konusu ettiği alacağın miktarının belirli olduğunu, bu nedenlerle HMK gereğince davacının davasını ıslah etmesi amacıyla davacıya kesin süre verilmesine karar verilmesini talep ettiklerini ve davacının usul ve yasaya aykırı davasının reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Kapatılan ve Mahkememize devredilen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/03/2014 tarih, …Esas… Karar sayılı kararında; “…Taraflar arasında hazır giyim, gelinlik ve abiye konusunda bir bayilik sözleşmesi yapılması hususunda sözde anlaşma olduğu, ancak hazırlanan sözleşme örneğinin taraflarca imzalanmadığı, bu anlaşmaya güvenerek davacı tarafın “…” adresindeki mağazayı kiralayarak tadilat ve harcamalar yapmasına rağmen bilirkişi raporundaki tespitlerde açık olduğu üzere, davalının bir aşamada …Noterliğnin 06.12.2010 tarih ve… nolu ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesinin yazılı sözleşmeye tabi bir sözleşme olmayıp, aralarında ticari mal hizmet alımına dönük ilişkiler dikkate alındığında, bayilik ilişkisinin tesis edildiği ve Ankara bayisi olarak davacının belirlenmiş olmasına rağmen temel unsuru mal alımına dönük faaliyetlerini piyasadan üçüncü şahıslardan temin etmesi nedeni ile davacının kusurlarına dayanmış olmakla, davacının istediği 36.572,60TL tutarlı harcamaların davacıya iadesi gerekmeyeceği davalının açık beyanları ile, aralarındaki ticari ilişkinin açıkça ikrar edildiği ve davacı şirketin 06.04.2010 tarihinde 100.000TL, 24.03.2010 tarihinde 30.000TL tutarında tadilat ve ürün bedeli ve isim bedeli açıklamalı ödemelerin davalı şirketin kardeş şirketi olduğu anlaşılan kurucuları ve müdürlerinin aynı kişiler ve ortaklar olan … Şti’ne ödediği, kaldı ki davalı şirketin bu ticari ilişki kurulduktan sonra ticaret sicilinde kurulduğu, daha önceki havalelerin bayilik sözleşmesi kurulduğu inancı ile … markasının sahibi … Şti’ne yapıldığı, davalının 30.001,50TL tutarındaki isim hakkı faturasının nakit tahsilat marifetiyle davacıdan tahsil ettiğinin açık olduğu, davacının bu yönü ile ticari ilişkinin yürüyeceğine itimat ederek harcamalar yaptığı, davalının da davacının yaptığı ödemeleri aldığına dair ikrarda bulunduğu, bu anlamda davacının tabela bedeline yönelik iddialarının ise her iki tarafın ticari defterinde olmaması ve buna yönelik herhangi bir ödeme bedelinin bulunmaması nedeni ile dikkate alınmayacağı değerlendirilmekle, davacının davasında haklı olduğu, davalının dava konusu olan sözlü bayilik sözleşmesine yönelik olarak davacıdan isim bedeli altında aldığı 30.001.50TLyi aralarındaki ticari ilişkinin son bulması ve davacının bayilik umudu ile yaptığı bu harcamaları davalının haksız olarak aynı caddede mağaza açması ve davacıya mal vermemesi nedeni ile, sözleşmenin yürümediği ve son bulduğu, bu nedenle davacının sözleşmeden umduğu faydayı elde etmek üzere ödediği bu bedelin geri almak istemesinde haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla, davacının talepleri yönünden ıslah dilekçesi de dikkate alınarak, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesine…” karar verildiği,
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/03/2014 tarih, …Esas…Karar sayılı kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 14/10/2015 Tarih, 2014/15142 Esas, 2015/12759 K. Sayılı ilamında “…(1) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. (2)11 Nisan 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmakla yürürlüğe giren 6644 sy. Kanunu’nun 4. maddesi ile 6100 sy. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109. maddesinin 2. fıkrası yürürlükten kaldırılmış olup, usule ilişkin hükümlerin aksi kararlaştırılmadıkça derhal uygulanacağı ilkesi karşısında kısmi dava açılması mümkün hale geldiğinden, kısmi davada kısmen talep edilen bölüm yönünden davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımı kesileceğinden, başka bir anlatımla ıslah veya ek dava yolu ile talep edilecek olan bakiye kısım yönünden davanın açıldığı tarihte zamanaşımının kesilmesi söz konusu olmadığından, ıslah edilen alacak kısmı yönünden davalı vekilinin süresinde 25.03.2013 tarihli dilekçe ile ileri sürdüğü zamanaşımı def’i hakkında Mahkemece bir değerlendirme yapılıp, olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmamış olması hükmün davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir. (3)Davanın reddedilen bölümü yönünden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca davalı yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken, Mahkemece reddedilen kısmın tümünün vekalet ücreti olarak belirlenip yazılı şekilde hüküm kurulması davacı yararına bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına, (3) no’lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA…” dair verilen bozma ilamı sonrası, mahkememize gelen dosyanın… Esas sayıya kaydının yapıldığı, usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
Mahkememizin 06/12/2016 tarih, … Esas …karar sayılı kararında, “…11 Nisan 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmakla yürürlüğe giren 6644 sy. Kanunu’nun 4. maddesi ile 6100 sy. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109. maddesinin 2. fıkrası yürürlükten kaldırılmış olup, usule ilişkin hükümlerin aksi kararlaştırılmadıkça derhal uygulanacağı ilkesi karşısında kısmi dava açılması mümkün hale geldiğinden, kısmi davada kısmen talep edilen bölüm yönünden davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımı kesileceğinden, başka bir anlatımla ıslah veya ek dava yolu ile talep edilecek olan bakiye kısım yönünden davanın açıldığı tarihte zamanaşımının kesilmesi söz konusu olmadığından, ıslah edilen alacak kısmı yönünden, BK.nun 66/1.nci maddesinde yazılı 1 yıllık zamanışı süresi geçtikten sonra ıslah edildiği ve harcın yatırıldığı anlaşılmakla, ıslah edilen 23.001 TL ile ilgili 6101 sayılı yasanın 1.maddesinde eski BK.nun 66/1 maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle reddi gerekmiştir. Tüm bu açıklamalar ışığında;Yargıtay 23.Hukuk Dairesi 15/07/2014 tarihli 2014/6723 Esas 2014/1363 Karar nolu ilama binaen,Yargıtay 23.Hukuk Dairesi 03/09/2014 tarihli 2014/6723 Esas 2014/5234 Karar nolu ilama binaen,Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 30/03/2010 tarihli 2009/6491 Esas 2010/3508 Karar nolu ilama binaen,Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 03/11/2006 tarihli 2006/4195 Esas 2006/10243 Karar nolu ilama binaen,7.000 TL nin 24/03/2010 ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, bakiye istemin reddine, ıslah edilen 23.001 TL ile ilgili 6101 sayılı yasanın 1.maddesinde eski BK.nun 66/1.maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi ….” kararı verildiği,
Mahkememiz kararının davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 18/04/2019 Tarih, 2017/5040 Esas, 2019/2697 K. Sayılı ilamında”…Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” karar verildiği,
Davacı vekili tarafından süresi içerisinde karar düzeltme yoluna başvurulması sonucunda, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 18/02/2020 Tarih, 2019/2571 Esas, 2020/527 K. Sayılı ilamında “…Resmi şekilde yapılmadıkça geçerli olmayan sözleşmelerde (araç satışı gibi), geçersiz sözleşme uyarınca taraflar birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri isteme hakkına sahiptirler. Ancak taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin herhangi bir şekil şartına tabi olmadığı, sözlü olarak dahi sözleşmenin kurulması mümkün olduğundan, mahkemece davanın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı yönünde yapılan hukuki değerlendirme yerinde değildir. Uyuşmazlığın taraflar arasındaki bayilik sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle mülga BK’nın 125. ve TBK’nın 146. maddesi uyarınca alacak 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Bu itibarla davacının davalıya 06.07.2010 tarihli isim hakkı açıklamasıyla ödediği, 30.001,50 TL’nin karşılıksız kaldığı anlaşıldığına göre, mahkemece isim bedeli talebinin ıslahla arttırılan kısmının zamanaşımına uğramadığı belirlenerek, bu alacağın tamamına hükmedilmesi gerekirken, bu alacak kısmının ıslahla arttırılan kısmının zamanaşımı nedeniyle reddi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulması gerekirken Dairemizce onanması doğru olmadığından davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile açıklanan nedenlerle Dairemizin onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının BOZULMASINA..” dair verilen bozma ilamı sonrası, mahkememize gelen dosyanın 2020/249 Esas sayıya kaydının yapıldığı, usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
İmzasız bayilik sözleşmesi, …Noterliğinin 29/11/2010 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi …Noterliğinin 06/12/2010 tarih … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi, faturalar, elektronik posta yazışmaları, ticaret sicil kayıtları, davalı şirkete ait imza sirküleri, ticari defter ve kayıtlar ve dayanılan diğer tüm deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, taraflar arasında sözlü olarak kurulan, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olup, taraflar arasında sözlü olarak bayilik sözleşmesi kurulduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır, ihtilaf, davacı tarafından bayilik sözleşmesi kapsamında davalıya ödendiği iddia edilen, isim hakkı ve tabela bedellerinin, davalıdan talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davacı vekili vermiş olduğu 25/02/2013 dilekçe ile davasını, isim hakkı bedeli olarak talep ettikleri 7.000,00-TL alacaklarını 23.001,50-TL arttırarak 30.001,50TL; tabela masraflarına ilişkin olarak talep edilen 1.000,00-TL.’yi, 5.572,60-TL artırarak 6.572,60-TL miktarına yükselterek ıslah ettiği ve ıslah harcını yatırdığı görülmüştür.
Davalı vekilince ıslah dilekçesi ile arttırılan tutarlara ilişkin zamanaşımı def’inde bulunulmuş ise de, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 18/02/2020 tarih, 2019/2571 E. -2020/527 K sayılı karar düzeltme incelemesi sonucu verilen bozma ilamı doğrultusunda, uyuşmazlığın taraflar arasında sözlü olarak kurulan mevcut bayilik sözleşmesinden kaynaklandığı bu nedenle mülga 818 sayılı B.K.’nun 125 ve 6098 sayılı TBK.’nın 146. Maddesine istinaden, alacağın, 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan, davalının ıslah dilekçesinde arttırılan tutarlara ilişkin zamanaşımı def’inin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından …Noterliğinin 29/11/2010 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davaya konu tutarların ödenmesi için davalıya, üç günlük süre tanınmış ise de, davalının …Noterliğinin 06/12/2010 tarih … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi ile bu tutarları ödemeyeceğini bildirdiği anlaşıldığından, davalının temerrüt tarihinin 06/12/2010 olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; İmzasız bayilik sözleşmesi, ihtarnameler, faturalar, elektronik posta yazışmaları, ticaret sicil ve TPE kayıtları, davalı şirkete ait imza sirküleri ve dayanılan diğer tüm deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, taraflar arasında hazır giyim, gelinlik ve abiye konusunda bir bayilik sözleşmesi yapılması hususunda sözde anlaşma olduğu, ancak hazırlanan sözleşme örneğinin taraflarca imzalanmadığı, bu anlaşmaya güvenerek davacı tarafın “…” adresindeki mağazayı kiralayarak tadilat ve harcamalar yapmasına rağmen bilirkişi raporundaki tespitlerde açık olduğu üzere, davalının, …Noterliği’nin 06/12/2010 tarih ve …nolu ihtarnamesi ile “…bayilik sözleşmesinin yazılı sözleşmeye tabi bir sözleşme olmayıp, aralarında ticari mal hizmet alımına dönük ilişkiler dikkate alındığında, bayilik ilişkisinin tesis edildiği ve Ankara bayisi olarak davacının belirlenmiş olmasına rağmen temel unsuru mal alımına dönük faaliyetlerini piyasadan üçüncü şahıslardan temin etmesi nedeni ile davacının kusurlarına dayanmış olmakla, davacının istediği 36.572,60-TL tutarlı harcamaların davacıya iadesi gerekmeyeceği…” davalının açık beyanları ile, aralarındaki ticari ilişkinin açıkça ikrar edildiği ve davacı şirketin 06/04/2010 tarihinde 100.000-TL, 24/03/2010 tarihinde 30.000-TL tutarında tadilat ve ürün bedeli ve isim bedeli açıklamalı ödemelerin, davalı şirketin kardeş şirketi olduğu anlaşılan kurucuları ve müdürlerinin aynı kişiler ve ortaklar olan … Şti’ne ödediği, kaldı ki davalı şirketin bu ticari ilişki kurulduktan sonra ticaret sicilinde kurulduğu, daha önceki havalelerin bayilik sözleşmesi kurulduğu inancı ile … markasının sahibi …Şti’ne yapıldığı, davalının 30.001,50-TL tutarındaki isim hakkı faturasının nakit tahsilat marifetiyle davacıdan tahsil ettiğinin açık olduğu, davacının bu yönü ile ticari ilişkinin yürüyeceğine itimat ederek harcamalar yaptığı, davalının da davacının yaptığı ödemeleri aldığına dair ikrarda bulunduğu, davacının tabela bedeline yönelik iddialarının ise her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olmaması ve buna yönelik herhangi bir ödeme bedelinin bulunmaması nedeni ile dikkate alınmayacağı değerlendirilmekle, davalının dava konusu olan sözlü bayilik sözleşmesine yönelik olarak davacıdan isim bedeli altında 30.001.50-TL.’nı aldığı, aralarındaki ticari ilişkinin son bulması ve davacının bayilik umudu ile yaptığı bu harcamaları davalının haksız olarak aynı caddede mağaza açması ve davacıya mal vermemesi nedeni ile, sözleşmenin yürümediği ve son bulduğu, bu nedenle davacının sözleşmeden umduğu faydayı elde etmek üzere ödediği bu bedelin geri almak istemesinde haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla, davacının talepleri yönünden ıslah dilekçesi de dikkate alınarak, davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile, 30.001,50-TL tazminatın 06/12/2010 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile, 30.001,50-TL tazminatın 06/12/2010 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 2.049,40-TL harçtan peşin alınan 118,80-TL + 488,00-TL ıslah harcı toplamı olan 606,80-TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 1.442,60-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.500,23- TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 18,40-TL başvurma harcı + 118,80-TL peşin + 488,00-TL ıslah harç + 2,90-TL vekalet harcı toplamı olan 628,10-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.200,00-TL bilirkişi ücreti + 310,15-TL tebligat-müzekkere masrafları olmak üzere toplam 1.510,15-TL yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre 1.238,62-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 69,25-TL tebligat-müzekkere giderlerinin kabul ve ret oranına göre 12,45-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geriye kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile temyiz için Yargıtay’a başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.