Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/210 E. 2022/969 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :2020/210 Esas
KARAR NO:2022/969

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:25/03/2020
KARAR TARİHİ:30/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … ve Tic A.Ş. ile davalı şirket … Kablo Sanayii Anonim Şirketi arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, müvekkili şirketçe davalı şirkete ve dava dışı … Dağıtım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne çeşitli hizmetler verildiğini, müvekkili şirketin davalının talimatı doğrultusunda …’dan olan alacağını davalının carisine virman yaptığını, müvekkili şirketin vermiş olduğu hizmetlerden dolayı virman işlemi de dahil olan cari hesap bakiyesini davalı şirkete bildirildiğini, söz konusu borcun davalı şirket yetkilisi… tarafından da kabul edildiğini ve davalının mevcut borcu kabul ettiğini kanıtlar taraflar arasında e-mail yazışmalarının mevcut olduğunu, müvekkili şirketin, cari ekstresinde yazılı bakiye 9.533,74-GBP’nin ödenmemesi üzerine, davalı şirket aleyhine 15.01.2020 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirkete gönderilen örnek no 7 ödeme emrinin tebliğ edilmesi üzerine davalı şirketçe itiraz edildiğini ve bu itiraza istinaden takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalı şirketçe iş bu takibe yapılan itirazın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, iptalinin gerektiğini belirterek, davamızın kabulüne, haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazın iptali ile …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile yapılan takibin kaldığı yerden devamına, haksız ve yasal dayanaktan yoksun olarak takibe itiraz edilmesi nedeniyle, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı yana hiçbir borcunun bulunmadığını, borcun müvekkili şirketçe kabulünün söz konusu olmadığını, davacı tarafın, takibe konu edilen borç tutarı konusunda mutabakata varıldığını ve davacı taraf borcun müvekkili şirket yetkilisi… tarafından kabul edildiğini ileri sürmüşse de bu iddianın doğru olmadığını, müvekkili şirketin davacı yana herhangi bir borcunun olmadığını ve borcun kabul edilmesinin söz konusu olmadığını, Ani Göçer’in müvekkili şirketi tek başına temsil ve ilzam yetkisi bulunmadığını, bu bakımdan borcun kabul edildiği iddialarının gerçek dışı olduğunu, alacağı dayanağı olduğu iddia edilen belgelerin müvekkile tebliğ edilmediğini, alacağın kaynağı olduğu ileri sürülen faturalar ve diğer belgeler gerek ödeme emriyle gerekse dava dilekçesiyle müvekkiline gönderilmediğini belirterek davacının haksız ve dayanaksız davasının reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini taleple cevap vermiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Eldeki dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 21/01/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin sunmuş olduğu ticari defterler Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre sahibi lehine kesin delil olma vasfına haiz olduğunu, davacının davalıdan ….İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından yaptığı icra takip tarihi itibari 9.533,74 GBP Türk Lirası karşılığı 73.156,20 TL talep etmekte haklı olduğunu, icra takibine konu alacak likit olduğundan ve itiraz edilmesi nedeni ile %20 inkar tazminatı şartlarının oluştuğu fakat bu yöndeki ve faiz konusundaki nihai takdir ve kararın münhasıran mahkemeye ait olduğunu belirtmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 01/11/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin incelenen 2018-2019 ve 2020 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğunun Mahkemenin değerlendirmesine muntazır bulunduğunu, davacının yasal defterlerinde davalıdan, 9.533,74 GBP döviz karşılığı olan 73.156,20 TL’sı 128 nolu Şüpheli Alacaklar Hesabında, 2.941,10 TL’sı kısmı 120. Alıcılar hesabında olmak üzere toplam 76.097,30 TL alacaklı olarak göründüğünü, ancak davacının takip talebinde 9.533,74 GBP döviz karşılığı olan 73.156,20 TL talep ettiğini, taleple bağlılık ilkesi gereği davacının 9.533,74 GBP döviz karşılığı 73.156,20 TL talep edebileceğini, bu noktada TBK md. 99 hükmü gözetilerek, icra takibindeki durum kapsamında, davacı istemi yönünden istemin mahiyetine göre takdirin Mahkemeye ait olduğunu, davalı şirket incelemeye iştirak etmediği ve ticari defter kayıt ve belgelerini sunmadığını, bu yönün Mahkemece HMK md. 119/1-g ve md. 145 hükümleri gözetilerek tahlil olunabileceğini; buna karşılık davacının davalı davacı ile dava dışı firma arasında, huzurdaki davadaki ilişkinin değerlendirilmesi manasında bir “alacağın temliki” ilişkisi olduğu Mahkemece kabul edilecek olursa, davacının yazılı temlik sözleşmesini Mahkemenin huzuruna getirmesi kaydı ile, bu tasarrufi işlemle davacının “alacaklı olma” statüsünü kazandığının kabul edilebileceğini, borcun naklinden farklı olarak, alacağın temlikinde kaideten borçlunun onayına ihtiyaç olmadığının düşünülebileceğini, davacı yan anlatımından anlaşılabildiğine göre, somut durumda davacı biri davalı ve diğeri davalı iki firmadan olan alacağını konsolide etmek ve bu yolla, tüm alacağı huzurdaki davalıdan almak yönünde bir kurgu geliştirip o çerçevede huzurdaki davalıya karşı takibe giriştiğini, bu durumda, mesele, bir “borcun nakli” olarak algılanmak mevkiinde olacağını, davacı bu anlamda ilgili firmadan “virman yönünde onay” aldığını bildirmekte, davalı yan ise virman onayı verenin bu konuda müstakilen yetkili olmadığını savunmakta olduğunu, mutad işlem akışının yanlar arasındaki tatbik biçimi ve dürüstlük kuralının tatbikine göre davacı yanın savlarının bu alan yönünden yeterli olduğu kabul edilecek olursa mahkeme tarafından, o takdirde, davacının andığı “virman işleminin” geçerli olarak yapılmış olduğu soncuna ulaşmanın mümkün olabileceğini, davacının bu statüsünün mahkemece benimsenecek oldukta, o seçenekte, davacının alacaklılık durumu ve davacının kayıt düzeni ile ilgili olarak mali müşavir bilirkişi tarafından muhasebesel tahlil ve saptama yapıldığını, “netice-i talep ile bağlılık ilkesi” hüküm anında gözetilmek kaydı ile, takdirin bu alanda da yargı makamına ait bulunduğunu, tarafların inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin mahkemenin içinde kaldığını belirtmişlerdir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 20/04/2022 tarihli bilirkişi ek raporuna göre; davacının yasal defterlerinde davalıdan, 9.533,74 GBP döviz karşılığı olan 73.156,20 TL’sı 128 nolu Şüpheli Alacaklar Hesabı” nda, 2.941,10 TL’sı kısmı 120. Alıcılar hesabında olmak üzere toplam 76.097,30 TL alacaklı olarak göründüğünü, ancak davacının takip talebinde 9.533,74 GBP döviz karşılığı olan bakiyeyi talep ettiğini, taleple bağlılık ilkesi gereği davacının 9.533,74 GBP döviz karşılığı talep edebileceğini, bu noktada TBK md. 99 hükmü gözetilerek, icra takibindeki durum kapsamında, davacı istemi yönünden istemin mahiyetine göre takdirin Mahkemeye ait olduğunu; davalı şirketin muhasebesel incelemeye iştirak etmediği ve ticari defter kayıt ve belgelerini sunmadığını, bu yönün Mahkemece HMK md. 119/1-g ve md. 145 hükümleri gözetilerek tahlil olunabileceğini; buna karşılık davacının davalı davacı ile dava dışı firma arasında, huzurdaki davadaki ilişkinin değerlendirilmesi manasında bir “alacağın temliki” ilişkisi olduğu Mahkemece kabul edilecek olursa, davacının yazılı temlik sözleşmesini Mahkemenin huzuruna getirmesi kaydı ile, bu tasarrufi işlemle davacının “alacaklı olma” statüsünü kazandığının kabul edilebileceğini, borcun naklinden farklı olarak, alacağın temlikinde kaideten borçlunun onayına ihtiyaç olmadığının düşünülebileceğini, ama, davacı yan anlatımından anlaşılabildiğine göre, somut durumda davacı biri davalı ve diğeri davalı iki firmadan olan alacağını konsolide etmek ve bu yolla, tüm alacağı huzurdaki davalıdan almak yönünde bir kurgu geliştirip o çerçevede huzurdaki davalıya karşı takibe giriştiğini, bu durumda, mesele, bir “borcun nakli” olarak algılanmak mevkiinde olacağının, davacı bu anlamda ilgili firmadan “virman yönünde onay” aldığını bildirmekte, davalı yan ise virman onayı verenin bu konuda müstakilen yetkili olmadığını savunmakta olduğunu, mutad işlem akışının yanlar arasındaki tatbik biçimi ve dürüstlük kuralının tatbikine göre davacı yanın savlarının bu alan yönünden yeterli olduğu Mahkeme tarafından yapılacak hukuki tahlil neticesi kabul edilecek olursa, o takdirde/seçenekte, davacının andığı “virman işleminin” geçerli olarak yapılmış olduğu sonucuna uluşmanın mümkün olabileceğini, davacının bu statüsü Mahkemece benimsenecek oldukta, o seçenekte, davacının alacaklılık durumu ve davacının kayıt düzeni ile ilgili olarak rapor bünyesinde mali müşavir bilirkişi tarafından muhasebesel tahlil ve saptama yapıldığını, “Netice-i Talep İle Bağlılık İlkesi” hüküm anında gözetilmek kaydı ile, takdirin bu alanda da mahkemeye ait bulunduğunu, davacı tarafından kesilen faturaların teslim alındığının davalı tarafından verilen Bs formlarından tespit edildiğini, muhasebesel incelemeden anlaşıldığı kadarıyla, davalının bu faturalara bir itirazının olmadığını, meselenin ve virman ile ilgili anlatımın/savların ve savunmaların hukuki tahlil ve takdirinin tamamen Mahkemeye ait olduğunu, Mahkemenin davalı istemleri yönünde başka bir bilirkişiden veya başka bir bilirkişi kurulundan rapor almakta da şüphesiz muhtar bulunduğunu; tarafların inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin de mahkemenin değerlendirmesi içinde kaldığı sonuç ve kanaatine de varıldığını belirtmişlerdir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 09/11/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; yardımcı muavin defter dökümlerinde cari hesapta belli meblağdan sonra faturadan kalan davacı alacağı olmadığı halde; davalının alacağa geçtiği ve davacıya cari hesaba mahsuben çek vermeye devam ettiğini, davalı tarafından verilen çeklerin … virmanlarına istinaden verildiğinin analiz edildiğini, dava konusu cari hesapta kalan tutarında verilen çeklerin kısmi mahsuplaştırılması yapıldıktan sonra kaldığını, davacının davalıdan ….icra müdürlüğü … Esas Sayılı dosyasından yaptığı icra takip tarihi itibari 9.533,74 GBP Türk lirası karşılığı 73.156,20 TL talep etmekte haklı olduğunu, icra takibine konu alacak likit olduğundan ve itiraz edilmesi nedeni ile %20 inkar tazminatı şartlarının oluştuğu fakat bu yöndeki ve faiz konusundaki nihai takdir ve kararın mahkemeye ait olduğunu belirtmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından davalı aleyhine cari hesaptan kaynaklı alacağın tahsili için icra takibi yapıldığı, takibe itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı, davacının alacaklı olup olmadığının araştırılması için tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına karar verildiği, bu kapsamda bilirkişilerden raporlar alındığı, davacı tarafça dava dışı …’dan olan alacağın davalının talimatı ile davalının carisine virman yapıldığının iddia edilmesine rağmen davalı tarafça bu durumun kabul edilmediği, mali müşavir bilirkişiden alınan 09/11/2022 tarihli rapor ile davalının cari hesapta alacağa geçmesine rağmen davacıya cari hesaba mahsuben çek vermeye devam ettiğinin anlaşıldığı, davalı şirketin satın alma müdürü… tarafından gönderilen 02/01/2019 tarihli virman mutabakat maili ve davalının cari hesaba göre davacıya borçlu olmamasına rağmen çek vermeye devam etmesinin yapılan virman işleminin davalı şirket tarafından kabul edildiğini ispat ettiği gözetilerek davacının davalıdan alacaklı olduğu kanaati ile açılan davanın kabulüne karar verilmiş, alacağın likit olduğu gözetilerek davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile davalının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Kabul edilen alacağın takip tarihindeki TL karşılığı 73.156,20-TL’nin %20’si olan 14.631,24-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 4.983,10 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 3.734,71 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ve 1.248,39 TL peşin harç toplamı olan ‭1.302,79‬‭ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 11.671,74 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ‭4.350,5‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin tamamının davalıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
8-Artan avansın ilgilisine iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
30/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır