Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/17 E. 2020/10 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/17 Esas
KARAR NO : 2020/10

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/02/2017
KARAR TARİHİ : 14/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle: Davacı vekili özetle ; müvekkili ile davalı arasında satış sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin ilk taksitini ödediğini, daha sonra müvekkilinin sözleşmeden dönmek için davalıya mail attığını , bugüne kadar olumlu yada olumsuz bir dönüş olmadığını , müvekkilinin cayma hakkını kullandığını , bu nedenle davanın kabulüne , ödenen bedelin iadesi ile sözleşme nedeniyle imzalanan 101 adet bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle: Davalı taraf davacının tüketici olmadığını, Asliye Ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, bu nedenle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.

DELİLLER VE GEREKÇE
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre “Tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi” ifade eder.
6502 sayılı Kanunun 73. maddesi bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukukî işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Tüketici sayılabilecek kişinin mal ya da hizmeti ticari faaliyeti dışında özel kullanım ya da tüketimi için talep etmesi gerekir. Mal ya da hizmetin bizzat kendi kullanımı ya da yararlanmasının talep edilmesi “nihai yararlanmak” olarak anlaşılmalıdır. Tariflerde yazılı özel kullanım ya da ticari olmayan amaçtan kastedilen; kişinin ticareti veya mesleği ile ilgili olmayan amaç olarak yorumlanmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacının tacir olmadığı tüm dosya kapsamı ile sabit olup, taraflar arasında imzalanan sözleşme incelendiğinde, davalı şirket ile arasındaki hukuki ilişkide davacının tüketici konumunda bulunduğu ve taraflar arasındaki işlemin tüketici işlemi olduğu, davaya konu bonoların da iş bu tüketici işlemi nedeni ile düzenlendiği anlaşılmakla,Mahkememizin bu davada görevsiz olduğu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. Maddesi ve aynı kanunun 73.maddesi gereğince, olayda Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından (İstanbul BAM …HD. 23/10/2019 tarih, … E.-…K. sayılı kararı) , HMK 114. Maddesinde; Mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceğinin açıklandığı, iş bu davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp, Tüketici Mahkemesinin görevinde olduğu kanaatine varılarak, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Daha önce davanın açıldığı Tüketici Mahkemesi’nce de, görevsizlik kararı verilerek kesinleşen dosyanın mahkememize gönderildiği görüldüğünden mahkememizce verilen bu kararın istinaf yoluna başvurmaksızın kesinleşmesi halinde İstanbul … Tüketici Mahkemesi ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğacağından bu durumda merci tayini için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi’ne gönderilmesi gerektiği kabul edilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla açılan davanın HMK.nun 114/1-c, 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğuna,
3-İstanbul … Tüketici Mahkemesi’nin 30/12/2019 tarihinde istinaf denetiminden geçmeden kesinleşen, 05/11/2019 tarih,… Esas- … Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilmiş olmakla, mahkememiz nezdinde verilen görevsizlik kararının, istinaf denetiminden geçmeden kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın yargı yerinin belirlemesi amacı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
4-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.