Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/157 E. 2020/723 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/157 Esas
KARAR NO:2020/723

DAVA:TAZMİNAT
DAVA TARİHİ:03/03/2020
KARAR TARİHİ:12/11/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; müvekkili …’nun 14.11.2011 tarihli hisse devri sözleşmesi ile ticaret unvanı … ve Ticaret Limited Şirket olan şirketin %25’lik hissesine sahip olduğunu, şirketin diğer ortaklarının …, … ve … olduğunu, müvekkilinin ilgili şirketi 2011 yılından; görevinden azil edilene kadar şirket müdürü olarak münferit imzası ile temsil ettiğini ve müvekkilinin çalışmasıyla şirketin kurulduğu 2010 yılından bu yana hedefleri doğrultusunda önemli bir büyüme kaydedildiğini, davalının ise şirketin müdürü ve aynı zamanda şirketin %33’lük paya sahip ortağı olduğunu, davalının kendi kusurlu hareketleri ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 626. maddesi hükmünü ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüğünü ve kanundan doğan özen ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek şirkete vermiş olduğu zararların tazmin edilmesine ve buna bağlı olarak yine pay sahibi müvekkilinin uğramış olduğu zararın tazmin edilmesine karar verilmesini talep ettiklerini; davalının şirkete ait malvarlığı üzerinde tek başına usulsüz işlemlerde bulunarak şirkete ait malvarlığında bulunan taşınırı piyasa değerinin çok altında bir değerde diğer şirket ortağına devrederek şirketi ve pay sahibi olan müvekkilini zarara uğrattığını, iddialarına konu olayların; davalının 2019 faaliyet yılına ilişkin müvekkili tarafından da kullanılan … plakalı şirket aracının belgelerini kaybettiklerini iddia ederek yeni ruhsat çıkararak, akabinde noter aracılığıyla 1.10.2019 tarihinde bedelinin çok altında şirketin diğer ortağı …’nın şahsı adına tescil ettirdiklerini, anahtarlarından bir tanesinin müvekkilinde bulunan şirkete ait … plakalı aracın çalındığını ihbar ederek müvekkilinin ifadesinin alınmasına sebebiyet vererek müvekkilin işinden geri kalmasına sebebiyet verdiğini, davalının söz konusu araç satışını herhangi bir Müdür Kurulu kararı alınmadan tek başına gerçekleştirip, satış sonrasında ise araç bedelini şirket hesaplarına yansıtmayarak usulsüz ve yolsuz işlemlerde bulunduğunu, ticari defterlerin usulüne uygun bir şekilde tutulması, müdürler kurulunun vazgeçilmez ve devredilemez görevlerinden olduğunu, davalının ise usulsüz işlemleri tek başına tasarrufta bulunmak sureti ile gerçekleştirdiğini, bu sebeplerle şirketin ve pay sahibi müvekkilinin uğramış olduğu zararların tespitini, şirketin ticari defterleri üzerinden yapılacak bilirkişi incelemesi ardından araç satış işleminin şirket kayıtlarında bulunmaması halinde bunun şirket kayıtlarına işlenerek tüm Şirket hesaplarının düzeltilmesini, davalının özen ve sadakat yükümlülüklerini ihlal etmesi nedeniyle şirketi uğrattığı zararların tespit edilmesini ve HMK.nın 107.maddesi uyarınca şimdilik 10.000 TL tutarındaki zararın tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; davacının her ne kadar şirket müdürlerinden olan müvekkilinin şirketi zarara uğrattığından bahisle sorumluluk davası ikame etmişse de davanın açılması için yargıtay kararlarında belirtilen Genel Kuruldan karar alınması şartını yerine getirmediğini, ayrıca davacının asılsız ve soyut iddialarının aksine şirketin müvekkilinden kaynaklı bir zararının bulunmadığını, şirketin davacı tarafın sebep olduğu zararlardan korunmaya çalışıldığını, davaya konu edilen … plakalı aracın, şirket tarafından dava dışı … adına tahsis edilmiş olup zilyetliğinin …’da bulunan aracın davacı tarafından suç teşkil eden eylemlerle alınması üzerine müvekkilinin, şirketin mal varlığını davacıdan koruyabilmek adına aracın zilyedine satışını yaptığını, tehlikenin ortadan kalkmasının ardından aracın tekrar şirkete devredildiğini, aracın halihazırda şirket üzerine kayıtlı olup şirketin bu hususta bir zararının söz konusu olmadığını, Müdür …’nın zilyetliğinde olan … plakalı aracın, davacı tarafça zilyedinin bilgisi ve rızası olmaksızın bulunduğu otoparktan haksız şekilde alındığını, davacının zilyedinin rızası bulunmaksızın aracı hukuka aykırı şekilde alınarak 9 gün boyunca alıkoyduğunu, kamera kayıtları izlendiğinde, dava dışı zilyede ait aracın bulunduğu otoparka babası ile birlikte araçla giriş yaptığını, kendi aracını otoparkta bıraktığını ve müvekkiline tahsis edilmiş olan … plakalı aracı alarak TCK m. 141 hükmünde düzenlenen hırsızlık suçunun nitelikli halini gerçekleştirdiğinin görüleceğini, dava dilekçesindeki iddiaların aksine esasen davacı tarafın, şirket ortaklarından … ile boşanmasının ardından duyduğu kin ve nefret ile her fırsatta aracı satacağını, şirketi zarara uğratacağını dile getirdiğini, bunlar üzerine 28.09.2019 tarihinde aracın, davacı tarafından haksız şekilde alıkonulduğunu, şirket mal varlığının güvenceye alınması ve davacının şirkete daha fazla zarar vermesinin engellenmesi adına aracın 01.10.2019 tarihinde zilyetliği elinde bulunduran … adına tescil ettirildiğini, tehlikenin geçmesinin ardından 14.01.2020 tarihinde yeniden şirkete devir işlemleri gerçekleştirilmiş olup araç davanın açıldığı tarihte şirket üzerine tescilli durumda olduğunu, davacının dava konusu şirket hissedarlarından dava dışı … ile evliyken, aile şirketinin tüm imkânlarını kişisel ihtiyaçları için kullanarak evlilik birliğinin sona ermesinden sonra bu durumun yalnızca şirkete ilişkin harcamalarla sınırlı kalması için kendisinin defaten uyarıldığını, bütün bu uyarılara rağmen müvekkilinin eylemleri ile şirketin zararının oluştuğunu iddia eden davacı tarafın, bizzat şirketin zarara uğraması için uğraş verdiğini, bu hususta şirket tarafından kendisine verilmiş olan kredi kartından özel ihtiyaçları için 30.000 TLden fazla harcama yaptığını, şirket müşterilerine kişisel hayatına yönelik profesyonelliği uygun olmayan mailler gönderdiğini, yukarıda bahsi geçtiği üzere şirket müdürlerinden … zilyetliğinde bulunan aracı zilyedinin rızası olmaksızın aldığının yazılı ve görsel delillerle sabit olduğunu, bu sebeplerle şirkete asıl zarar verenin davacı taraf olduğunu belirterek; davanın öncelikle şirket müdürü aleyhine sorumluluk davası açılması yönünde genel kurul kararı alınmadığından usulden reddine, esas yönden ise, şirkete asıl zarar verenin davacı olması, iddialarını ispat edememiş olması ve kanuna aykırı şekilde pay sahibi olarak tazminat talep etmiş olması nedeniyle açılan davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Limited şirket müdürünün sorumluluğu ile ilgili tazminat davasıdır.
Davalı şirket müdürü yönünden sorumluluk davası açılabilmesi için 6102 sayılı TTK.nın 618/3.c maddesi uyarınca yasada öngörülen nisapla alınmış bir genel kurul kararının bulunması gerekmekte olup bu husus dava şartıdır. Davacı tarafından ortaklar kurulunca bu yönde alınmış bir karar sunulmadığından dava açma koşulu oluşmamış ise de; bu husus yargılama aşamasında da tamamlanabilir. ( Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 26/11/2019 tarih ve 2018/2242 E. – 2019/7531 K., 19.01.2015 tarih ve 2014/15609 E., 2015/615 K. )
Mahkememizin 01.10.2020 tarihli celsesinde; davacı vekiline sorumluluk davası açılması yönünde genel kurul kararı aldırıp sunması için kesin süre verilmiş ve kesin süre içerisinde genel kurul kararı sunulmadığı takdirde dava açma koşulu oluşmadığından davanın reddine karar verileceği ihtar edilmiştir. Davacı taraf verilen kesin süre içerisinde buna ilişkin bir Genel Kurul kararı sunmadığından; davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava şartı bulunmadığından davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 116,38 TL nin karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13.maddesi ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereğince Adalet Bakanlığı Bütçesinden Arabulucuya ödenen 1.320 TL ücretin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/11/2020

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır