Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/146 E. 2020/480 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/146 Esas
KARAR NO:2020/480

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:30/09/2015
KARAR TARİHİ:29/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın davacı hakkında …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile bonoya müstenit icra takibi yapıldığını, ancak takip konusu senetlerde müvekkiline atfen atılan imzaların müvekkile ait olmadığını, müvekkilinin böyle bir senet imzalamadığını, imzası müvekkiline ait olmayan senetlerden dolayı müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkillerinin davalıya borcu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açmak zorunda kaldıklarını, bu nedenle icra dosyasından müvekkiline ait gayrimenkuller için müvekkilinin gıyabında satış işlemleri başlatıldığını, bu nedenle davanın kabulu ile müvekkilinin icra dosyasından ve bu dosyaya konu senetlerden davalıya borcunun bulunmadığının tespitine, davalının %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkilinin ortağı olduğu …. Tic. Ltd. Şti. arasında cari hesap ilişkisi olduğun, davacının parekende olarak elektrikli ev aletleri satmakta olup, müvekkilinin ortağı ve müdürü olduğu üreti şirketten bu malları sağladığını, davacının şahıs şirketine fatura konusu malların satıldığını, davacının cari hesap ve fotura borcunu ödeyemeyince dava konusu bononun keşide edilerek verildiği, icra takibi konusu bononun davacı tarafından o tarihteki şirket çalışanına verildiğini, bononun tanzim tarihinde davalının ortağı ve müdürü olduğu şirketten pazarlama elemanı …’nin davacının frmasına tahsilata gittiğinde takip konusu bononun bu kişiye verildiği ve bu çalışan tarafından davalı müvekkiline teslim edildiğini, faturalar ve tarafların ticari defterleri incelendiğinde davacının bono bedelinin üzerinde cari hesap borcu olduğunun ortaya çıkacağını beyanla, davanın reddi ile davacı tarafın %40 kötü niyet tazminatı ödemesine hükmedilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizin 11/06/2014 tarih ve … Esas, … K. Sayılı kararında; “…Davacı davasını icra takibine konu olan bonolardaki imzaların kendisine ait olmadığı yolunda imza inkarına dayandırmış olup, mahkemece celp edilen davacınının samimi imzaları ve dava konusu senet asılları birlikte adli tıp kurumu başkanlığına gönderilmiş olup, Fizik İhtisas Dairesinin 14.04.2012 tarih ve … sayılı raporu ile 30.11.2009 vade tarihli 10.000TL meblağlı, 30.12.2009 vade tarihli 10.000TL meblağlı ve 30.01.2010 vade tarihli 10.000TL meblağlı toplam 30.000TL miktarındaki 3 adet senetteki borçlu imzalarının davacı …’in eli ürünü olmadığını tespit ettiği anlaşılmakla, senetteki imza definin mutlak defilerden olup, üçüncü kişileri bağladığı ve davacının senetlerde imza attığına dair ve senetteki imzanın davacıya ait olduğuna dair başkaca yeterli delillerde bulunmadığı, böylelikle davacının imzalamadığı ve iradesi ile kambiyo yükümlülüğü altına girmediği ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki takibe konu olan 3 adet 30.000TL meblağlı senetteki borçtan sorumlu olmayacağı, davacının imza inkarında bulunmakla ve senetlerdeki imzaların da kendisine ait olduğu hususu ispatlanamamakla kambiyo borcu altına girmediği, böylelikle borç olmayan bir şeyi ödemekle yükümlü olmadığı sonucuna varılmakla, davacının davasının kabulu ile, ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki takibe konu olan 30.10.2009 tanzim tarihli 30.11.2009, 30.12.2009, 30.01.2010 vade tarihli 10.000TLşer değerinde toplam 30.000TL miktarındaki asıl alacak ve ferilerine konu olan icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının kötü niyetinin ispat edilememiş olması nedeni ile davacının kötü niyet tazminat talebinin reddine…” karar verildiği;
Kararın, davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 11/06/2014 tarih, … Esas ve … Karar sayılı ilamında; “…Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı tarafından bonolara dayalı olarak icra takibine girişildiğini, icra takibine konu bonolardaki keşideci imzasının müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek takibe konu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine ve %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile müvekkilinin ortağı olduğu dava dışı … Ltd Şti arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davacının cari hesap borcuna karşılık olarak dava konusu bonoları verdiğini belirterek davanın reddine ve % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve alınan Adli Tıp Raporu doğrultusunda, dava ve takibe konu bonolardaki imzanın davacıya ait olmadığı, tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, icra takibine konu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bent dışındaki öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Dava, icra takibine konu bonolardaki imzanın sahteliği iddiasına dayalı olarak bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Hükme dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin raporunda incelemeye esas alınan mukayese belgelerin bir çoğunun fotokopi olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Fotokopi belgeler üzerinde yapılan imza incelemesinde sağlıklı bir sonuca ulaşılması mümkün bulunmadığından dosyada fotokopileri bulunan bonoların tanzim tarihinden önceki dönemlere ait mukayese imzalarını taşıyan belgelerin asılları getirtilmek suretiyle konusunda uzman kişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden imza incelemesi sonucunda yeniden ayrıntılı ve Yargı denetimine elverişli rapor alınıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına…” yönünde içtihadında bulunduğu,
Bozma sonrası dosyanın mahkememize gelerek, … Esas sayıya kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu,
Mahkememizin 08/05/2018 tarih ve … Esas, … K. Sayılı kararında; “…Davacı davasını icra takibine konu olan bonolardaki imzaların kendisine ait olmadığı yolunda imza inkarına dayandırmış olup, mahkemece celp edilen davacınının samimi imzaları ve dava konusu senet asılları birlikte adli tıp kurumu başkanlığına gönderilmiş olup, …14.04.2012 tarih ve … sayılı raporu ile 30.11.2009 vade tarihli 10.000TL meblağlı, 30.12.2009 vade tarihli 10.000TL meblağlı ve 30.01.2010 vade tarihli 10.000TL meblağlı toplam 30.000TL miktarındaki 3 adet senetteki borçlu imzalarının davacı …’in eli ürünü olmadığını tespit ettiği anlaşılmakla, senetteki imza definin mutlak defilerden olup, üçüncü kişileri bağladığı ve davacının senetlerde imza attığına dair ve senetteki imzanın davacıya ait olduğuna dair başkaca yeterli delillerde bulunmadığı, böylelikle davacının imzalamadığı ve iradesi ile kambiyo yükümlülüğü altına girmediği ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki takibe konu olan 3 adet 30.000TL meblağlı senetteki borçtan sorumlu olmayacağı, davacının imza inkarında bulunmakla ve senetlerdeki imzaların da kendisine ait olduğu hususu ispatlanamamakla kambiyo borcu altına girmediği, böylelikle borç olmayan bir şeyi ödemekle yükümlü olmadığı sonucuna varılmakla, davacının davasının kabulu ile, ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki takibe konu olan 30.10.2009 tanzim tarihli 30.11.2009, 30.12.2009, 30.01.2010 vade tarihli 10.000TLşer değerinde toplam 30.000TL miktarındaki asıl alacak ve ferilerine konu olan icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının kötü niyetinin ispat edilememiş olması nedeni ile davacının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verileredava ve takibe konu bonolardaki imzanın davacıya ait olmadığı,tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, icra takibine konu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. T.C.YARGITAY 19. Hukuk Dairesi … ESAS … KARAR sayılı 21/05/2015 tarihli ilamında”Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bent dışındaki öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.Dava, icra takibine konu bonolardaki imzanın sahteliği iddiasına dayalı olarak bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Hükme dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin raporunda incelemeye esas alınan mukayese belgelerin bir çoğunun fotokopi olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Fotokopi belgeler üzerinde yapılan imza incelemesinde sağlıklı bir sonuca ulaşılması mümkün bulunmadığından dosyada fotokopileri bulunan bonoların tanzim tarihinden önceki dönemlere ait mukayese imzalarını taşıyan belgelerin asılları getirtilmek suretiyle konusunda uzman kişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden imza incelemesi sonucunda yeniden ayrıntılı ve Yargı denetimine elverişli rapor alınıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Dosya mahkememize gelerek … Esas sırasına kaydı yapılmıştır.Karar bozulmuş olup Bozmaya uyulmuştur. Davaya konu 3 adet senetle ilgili icra takibi yapan davalının ….Ağır Ceza Mahkemesi … Esas … Karar sayılı dosyasından resmi belgese sahtecilik ve dolandırılıcılıkla cezalandırıldığı ve kararın kesinleştiğinden davanın kabulü gerektiği…” kararı verildiği;
Kararın, davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2019 tarih, … Esas ve … Karar sayılı ilamında; “…Davacı vekili, davacı aleyhine bonolara dayanılarak icra takibi başlatıldığını, takibe konu bonolardaki keşideci imzasının davacıya ait olmadığını ileri sürerek, takibe konu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile davalının ortağı olduğu dava dışı … Ltd Şti arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davacının cari hesap borcuna karşılık olarak dava konusu bonoları dava dışı …’ye verdiğini belirterek, davanın reddine ve davacı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre dava ve takibe konu bonolardaki imzanın davacıya ait olmadığı, tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, icra takibine konu bonolardan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin … esas ve … karar sayılı ve 21.05.2015 tarihli kararı ile; “Dava, icra takibine konu bonolardaki imzanın sahteliği iddiasına dayalı olarak bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Hükme dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin raporunda incelemeye esas alınan mukayese belgelerin bir çoğunun fotokopi olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Fotokopi belgeler üzerinde yapılan imza incelemesinde sağlıklı bir sonuca ulaşılması mümkün bulunmadığından dosyada fotokopileri bulunan bonoların tanzim tarihinden önceki dönemlere ait mukayese imzalarını taşıyan belgelerin asılları getirtilmek suretiyle konusunda uzman kişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden imza incelemesi sonucunda yeniden ayrıntılı ve yargı denetimine elverişli rapor alınıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davaya konu 3 adet bonoyla ilgili icra takibi yapan davalının, …. Ağır Ceza Mahkemesinin … esas, … karar sayılı ve 24.04.2017 tarihli kararıyla davaya konu bonolar davacı tarafından düzenlenmediğinden davalının resmi belgede sahtecilik ve dolandırılıcılık suçlarından cezalandırıldığı ve kararın kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne ve davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlayan takibe dayanak teşkil eden senetlerin sahtecilik yapılmak suretiyle oluşturulduğu görülmekle davalının takibi başlatmakta haksız ve kötüniyetli olduğu sübuta erdiğinden mahkemece davacı lehine kötüniyet tazminatı takdir edilmesi gerekirken bu talebin gerekçesiz şekilde reddi doğru olmayıp hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı lehine bozulmasına…” yönünde içtihadında bulunduğu,
Bozma sonrası dosyanın mahkememize gelerek, 2020/146 Esas sayıya kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
Dava ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibe konu olan üç adet 30.000-TL meblağlı senetlerde bulunan imzaların davacıya ait olmadığı yolunda imza inkarına ilişkin menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve Yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde,davaya konu üç adet senetle ilgili icra takibi yapan davalının ….Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 24/04/2017 tarihli, … E.-… K. sayılı kararı ile, resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından cezalandırıldığı ve istinaf kararı ile, 19/10/2017 tarihinde kararın kesinleştiği anlaşıldığından, davacının davasının kabulü ile, …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasındaki takibe konu olan 30/11/2009, 30/12/2009 ve 30/01/2010 vade tarihli 10.000-TL. değerinde toplam 30.000-TL.asıl alacak ve ferilerine konu olan icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, takip tarihinin 12/04/2010 olması nedeniyle, yargıtayın yerleşmiş içtihatları gereği, “Menfi tesbit ve istirdat davalarında 6352 sayılı Kanun ile %20’ye indirilmiş olan tazminat oranının Kanunun yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden sonra yapılan takiplerde uygulanacağını” belirtmiş olmakla, davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile kabul edilen tutarın %40’ı olan 12.000-TL.’nın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının davasının KABULÜ ile, … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasındaki takibe konu olan 30/11/2009, 30/12/2009 ve 30/01/2010 vade tarihli 10.000-TL. değerinde toplam 30.000-TL.asıl alacak ve ferilerine konu olan icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile, kabul edilen tutarın %40’ı olan 12.000-TL.’nın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 2.049,30-TL harçtan, peşin alınan 445,50-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 1.603,80-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına
4-Davacı lehine A.A.Ü.T. gereğince taktir olunan 4.500-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 21,15-TL başvurma harcı + 445,50-TL peşin harç + 420-TL tebligat-müzekkere ücreti olmak üzere toplam 886,65-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile temyiz için Yargıtay’a başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır