Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/145 E. 2020/448 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/145 Esas
KARAR NO:2020/448

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:03/08/2012
KARAR TARİHİ:23/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili mahkememize verdiği 03/08/2012 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili şirket aleyhine …. İcra Müdürlüünün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlatıldığını, takibe konu senedin tamamen sahte olduğunu, senet üzerindeki imzaların da sahte olduğunu, müvekkili şirketin davalıya böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin merkez adresinin … Mah. … cad. NO…. … olduğunu, müvekkili fimanın ofisinin mesai saatlerinde bu adreste sürekli açık bulunduğunu, ödeme emrinin işyeri kapalı sayılarak 26/06/2012 tarihinde muhtara bırakılmak suretiyle usulsüz tebliğ edildiğini ,davalının kendisini piyasada ve müvekkili şirket yetkililerine avukat imiş gibi tanıtmakta, vekaletname almakta, sahte avukatlık yapmakta olan bir kişi olduğunu, müvekkili aleyhine düzenlemiş olduğu sahte senetle icra takibi yaparak posta tevzi memurlarını da ayarlayarak usul ve kanuna aykırı olarak muhtara yapılan tebligat ile takibin kesinleştiğini, davalı aleyhine sahte avukatlık yaptığı nedeniyle ceza davaların açıldığını, söz konusu takibi 01/08/2012 tarihinde … A.Ş. nin müvekkiline haber vermesi ile öğrendiklerini, bilirkişi incelemesi neticesinde imzanın ve senedin sahte olduğunun kesinlik kazanacağını, davalının icraya devam etmesi halinde müvekkili şirketin uğrayacağı zararın büyük ve telafisinin imkansız olacağının ortada oldugunu, zira davalının bu parayı icra marifeti ile tahsil etmesi halinde davalar neticesinde davalıdan bunları geri tahsil etme imkanının mümkün olmayacağını, bu sebeple öncelikle İİK’nun 72. maddesi gereğince tedbiren icranın durdurulmasını, icra dosyasına yatacak paraların alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili mahkememize verdiği 28/08/2012 havale tarihli dilekçesinde özetle; müvekkilinin finans piyasalarında yeri olduğunu, danışmanlık hizmeti verdiğini, davacıya 01/08/2010 tarihinden bu yana sözleşmeli danışmanlık yaptığını, davacı şirket yetkilisi …’ın davalıdan borç olarak aldığı 100.000,00 TL karşılığı takip konusu senedi düzenleyerek müvekkiline verdiğini, yapılan takip ve tebligatın usulüne uygun olduğunu, davacı ile müvekkili arasında imzalanan danışmanlık sözleşmesine huzurda imza atılmış olduğu halde davacının inkar cihetine gittiğini, …. Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas sayılı dosya ile açılan davanın derdest olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesine, davacının %40 dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava İİK72.maddesi kapsamında açılan menfi tespit davasıdır.
….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı … tarafından davacı şirket aleyhine 16/10/2010 tanzim 03/01/2011 ödeme tarihli 100.000,00TL bedelli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 30/07/2013 tarihli raporda; icra takibine konu senette davacı şirket adına atılan imzanın şirket yetkilisi … eli ürünü olmadığı bildirilmiştir.
Mali Müşavir Bilirkişi … tarafından düzenlenen 26/12/2013 tarihli raporda; davacı şirket kayıtlarında takip konusu senede rastlanmadığı bildirilmiştir.
….Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ilamını incelenmesinde; davalı … hakkında, resmi ve özel belgede sahtecilik kamu kurum ve kuruluşları araç olarak kullanılmak suretiyle dolandırıcılık suçundan dolayı açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda mahkememizce alınan Adli Tıp Kurumu raporuna dayanılarak sanık hakkında mahkememizde dava konusu edilen 100.000,00 TL bedelli senetle ilgili olarak sahtecilik suçundan dolayı TCK 210/1 maddesi uyarınca 31/10/2014 tarihinde cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında icra takibine konu borcun davacı tarafından 20/09/2012 tarihinde … Bankası aracılığı ile 144.846,23TL olarak takip dosyasına ödenmiş olduğu, tedbire rağmen 01/10/2012 tarihinde davalı tarafından tahsilatın yapıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan deliller yapılan yargılama, bilrikişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre davalı tarafından davacı şirket aleyhine bir adet bonoya dayalı olarak …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapılmış olup yargılama sırasında davacı tarafından takip konusu borç ödenmek suretiyle dava İİK 72/6 maddesi uyarınca dava istirdat davasına dönüşmüştür.
Mahkememiz 18/12/2014 tarihli duruşmasında “Davacının davasının KABULÜNE, davacının ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu 16/10/2010 tanzim 03/01/2011 vade tarihli 100.000,00TL bedelli bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, yargılama aşamasında borç davalıya ödenmiş olmakla dava İİK 72/6 maddesi uyarınca istirdat davasına dönüştüğünden 144.846,23 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının tazminat talebinin reddine,” karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının taraflarca temyiz edildiği anlaşıldı.Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2015/6895 esas ve 2016/15451 karar sayılı ve 05.12.2016 tarihli kararı ile “Dava, İİK’nun 72. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. Senetten dolayı icra takibi başlatan davalı, senet üzerindeki imzanın şirket yetkilisine ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bu nedenle, davacı şirket aleyhine icra takibi başlatılmasında davalının kötüniyetli olduğunun kabulü ile, İİK.’nun 72/5. maddesi uyarınca kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan İİK’nun 72/6. maddesine göre tazminat isteminin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır . Hükmün davacı şirket yararına BOZULMASINA,” karar verilerek dosya mahkememiz 2017/153 Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememiz 02/05/2017 tarihli duruşmasında “Mahkememizin bozulan 18/12/2014 tarih 2012/193 E. 2014/513 Karar sayılı ilamıyla verilen davacının borçlu olmadığının tespitine ve istirdata dönüşen 144.846,23 TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine , ilişkin bölümü Yargıtay bozma ilamı dışında tutalarak kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına,” kararı verildiği görülmüştür. Davalının kararı temyizi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2017/4169 esas ve 2019/4385 karar sayılı ve 17.09.2019 tarihli kararı ile “Mahkemece verilen 18.12.2014 tarihli karar, Dairemizin 2015/6895 esas ve 2016/15451 karar sayılı ve 05.12.2016 tarihli kararı ile bozulmuştur. Bozma kararı ile yerel mahkemenin bu kararı tamamen şekli anlamda ortadan kalktığı halde bozmaya uyulduktan sonra verilen temyiz incelemesine konu kararda bozma kapsamı dışında kalan hususların kesinleştiğinden bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına ve bozmada işaret edilen kötüniyet tazminatına yönelik talebin kabulü yönünde karar vermekle yetinilmiştir. Dairemizce yerel mahkeme kararının herhangi bir bölümü onanmış olmadığından kazanılmış haklar saklı kalmak ve bunlara dikkat etmek koşuluyla mahkemece HMK’nın 297/2 maddesine uygun yeni bir hüküm kurulması gerekir. Mahkemece bu hususa riayet edilmemiş olduğundan verilen kararın bozulması gerekmiştir. Hükmün BOZULMASINA,” kararı verilerek dosya mahkememiz 2020/145 Esas sırasına kaydı yapılmış, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2017/4169 esas ve 2019/4385 karar sayılı BOZMA ilamına uyulmasına karar verilerek bozma ilamı doğrultusunda davanın, davacının istirdat ve kötüniyet tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE; davacının ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine konu 16/10/2010 tanzim 03/01/2011 vade tarihli 100.000TL bedelli bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-)Davacının istirdat talebinin kabulü ile; 144.846,23TL’nin 26.09.2012 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)İcra takibine konu 123.200TL alacağın takip tarihi itibariyle yürürlükte olan yasa gereğince %40’ı olan 49.280TL kötüniyet tazminatının İİK 72/5 maddesi gereğince davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-)Alınması gereken 9.894,00TL. karar ve ilam harcından peşin alınan 1.829,55 TL harcın mahsubu ile eksik alınan bakiye 8.064,45 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınmasına,
5-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 17.710,39 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan 588,50TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı tarafından yatırılan 1.860,95 TL başvurma ve peşin harç toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- )Davalı tarafından yapılan yargılama masrafının üzerinde bırakılmasına,
9-)Taraflarca yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Taraf vekillerinin ve davalı asilin yüzüne karşı ; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/09/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza*