Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/105 E. 2023/299 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/105 Esas
KARAR NO :2023/299

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:05/01/2009
KARAR TARİHİ:13/04/2023

Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Temlik eden davacı vekili verdiği dava dilekçesi ile; davacı şirketin 1961 yılından beri tarama, kurtarma, yardım, deniz altı ve üstü yapıların inşası ve buna benzer konularda faaliyet gösteren davalı şirketle 21.05.2008 tarihinde ‘‘… … Limanı Tesisleri Tarama İşleri” sözleşmesinin akdedildiğini, ilgili sözleşme ile … Limanı içerisinde yer alan deniz tabanından taş, balçık ve kumun çıkarılarak, çıkarılan malzemenin, davalı şirket tarafından alınacak dökme izni kapsamında, belirtilen yere dökülmesinin üstlenildiğini, sözleşmenin imzalanmasından sonra davacı şirketin sahaya yerleşerek gerekli çalışmalara başladığını, davalı tarafından gerekli iznin alınmaması nedeniyle bir belirsizlik ortamı oluştuğunu ve sahada verimli çalışmanın önüne geçildiğini, 21.05.2008 tarihli sözleşme tahtında taşıma işinin 1,5 metre dalga boyuna ve 4 şiddetinde rüzgar kuvvetine göre yapılabileceğinin kararlaşmadığını, bu koşullar ağırlaştığında çalışmanın yapılması mümkün olmakla birlikle bunun yapılmasının daha fazla maliyet ve ekipman gerektirdiğini, çalışmaların başlamasından sonra süresinin yalnızca % 5’inde dalga yüksekliği ve rüzgar kuvvetinin kararlaştırılan limitin altında gerçekleştiğini, bu nedenle davalı tarafından devamlı ekipman takviyesi istendiğini, davalı tarafından işlerin geciktiği gerekçesi ile ödeme yapılmadığını, ayrıca ek maliyetlerin davacı şirketin onayı olmadan, davacı şirkete fatura edildiğini, davacının deniz ve rüzgar koşullarına rağmen işin tamamlayabildiği kısmı ile ilgili olarak davalı şirkete 55.244,24 ABD doları bedelli fatura düzenlediğini, faturanın davalı şirket tarafından ödenmeyerek iade edildiğini, davalı şirketten dava konusu işin yapılması ile ilgili gerekli izinlerin alınması istenmişse de; davalı şirketin sessiz kaldığını, davalı şirket tarafından keşide edilen 21.11.2008 tarihli ihtarname ile işlerin 3 gün içerisinde tamamlanması aksi halde teminat mektubunun paraya çevrileceği ihtarında bulunulduğunu, davalı şirket tarafından 25.12.2008 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, aslında davalı şirketin bir önceki ihtarname ile sözleşme süresinin bittiğini bildirerek, sözleşmeyi hitam tarihinden 40 gün önce feshettiğini, davalı şirketin 22.12.2008 tarihinde kendilerine verilen 100.000 Amerikan Doları bedelli teminat mektubunu paraya çevirdiğini belirterek, paraya çevrilen 100.000 ABD doları teminat mektubu karşılığı ile 18.11.2008 tarihli faturaya konu 55.244,24 ABD dolarının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili verdiği cevap dilekçesi ile; taraflar arasındaki sözleşme ile davacı şirketin … … Limanı deniz dibi tarama işini üstlendiğini, sözleşmenin 4. maddesinde işin süresinin 150 takvim günü olarak belirlendiğini, taraflarca müştereken imzalanan 16.06.2008 tarihli yer teslim tutanağı ile sözleşmede belirlenen sürenin başladığını, dolayısıyla davacının en geç 13.11.2008 tarihine kadar işi teslim etmekle yükümlü olduğunu, davacıya mobilizasyon ve demobilizasyon bedeli olarak 70.725 TL+ KDV’nin nakden ve defaten ödendiğini, taraflarca imzalanan sözleşmenin eklerine bakıldığında tarama ile ilgili harita ve dokümanların davacının uhdesinde ve bilgisinde olduğunu, sözleşmenin 21. maddesi gereğince Çevre ve Orman Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlüğüne 25.12.2007 tarihinde müracaat edilerek, anılan müdürlükten 29.05.2008 tarihli yazı ile gerekli iznin alındığını, delil listesi ekinde sunulan ve davacı yanın imzasına havi belgeden de anlaşılacağı üzere davacının Liman Başkanlığı tarafından düzenlenen yazı örneğini aldığını beyan ettiğini, davacının kendisine yer teslimi ile işe başlarken bu izin belgesinde belirtilen şartlarda işe başladığını, davacının teklif mektubunda dahi koordinatların yer aldığını, davacının sözleşmede belirlenen sürenin sona ermesine rağmen işi tamamlamamış olması nedeniyle 21.11.2008 tarihinde keşide edilen ihtarname ile sözleşme süresi sona ermesine rağmen işin teslim edilmediği ve üç gün içinde teslim edilmemesi halinde sözleşmeden kaynaklanan hakların kullanılacağının bildirildiğini, davacının davalı şirketin gerekli izinleri almadığı yönündeki iddiasının mesnetsiz olduğunu, gerekli izinler alındığı için davacı şirketin işe başlayabildiğini, davacının sözleşmeye uygun şekilde düzenlenmiş bir hak ediş raporu olmadığından davacı tarafından tanzim edilen faturanın iade edildiğini, davacı tarafça işe başlandıktan sonra gözle görülür oranda bir faaliyet olmaması ve sözleşme hilafına usulsüz fatura tanzim edilmesi üzerine Aliağa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/65 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını ve yapılan tespit sonucunda düzenlenen 16.12.2008 tarihli bilirkişi raporunda, belirlenen süre dolmuş olmasına rağmen işin bitirilmediği, keşif günü itibarıyla herhangi bir çalışma olmadığı, yapılan batimetri ölçümleri sonucunda sözleşmede belirlenen derinliğe ulaşılmadığının tespit edildiğini, davacının sözleşmenin akdedilmesinden sonra 6-7 aylık bir süre geçmesine rağmen işi bitirmemesi nedeniyle davalı şirketin zarara uğradığını, 25.12.2008 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, sözleşme konusu işin yapılması için başkaca firmalarla görüşülerek teklifler alındığını, alınan tekliflerde davacı ile akdedilen sözleşmeye göre önemli fîyat farkının oluştuğunu, ayrıca limanın kısıtlı olarak kullanılabildiğini, davacının söz konusu zararlardan sorumlu olduğunu, nakde dönüştürülen teminat mektubunun bu zararları karşılamaya yetmediğinden bu konulardaki talep haklarının mahfuz tutulduğunu, davacı hava ve iklim şartlarının uygun olmadığından bahisle çalışma yapılmadığını ileri sürmekte ise de; sözleşmenin ifa edileceği zaman diliminin yaz olması, sözleşmenin ifa edileceği alanın açık deniz olmayıp kapalı bir koy olması ve bölge insanlarının tatile gittiği ege bölgesi olması göz önüne alındığında hava ve iklim şartları nedeniyle çalışılamadığını iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sözleşmenin ifa edileceği dönem ve sözleşmenin ifa edileceği bölgede yaz aylarında, fırtına, kuvvetli dalga ve olumsuz hava şartları oluşmasının mutad olmadığını, davacının işi yapmaması, savsaklaması nedeniyle sözleşme konusu taahhütlerini yerine getiremediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dava sözleşmeden kaynaklanan paraya çevrilmiş teminat mektubu nedeniyle ve yapılan iş nedeniyle alacak davasıdır.
Mahkememizin 26.12.2016 tarih ve 2014/802 E. 2016/818 K. sayılı ilamı ile “davanın kabulüne, davalı tarafından paraya çevrilmiş olan teminat mektubu karşılığı olan 100.000,00-USD’nin ve davacı şirketin yaptığı işin değeri olan 18/11/2008 tarihli faturaya konu 55.244,24 ABD Dolarının dava tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının 1 ABD dolarına uyguladığı yıllık en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanarak davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu kararın davalı tarafından istinaf edilmesi neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 31.10.2017 tarih ve 2017/475 E. 2017/736 K. sayılı ilamı ile “… dava değeri dikkate alındığında yargılamanın davanın sürecinde ve karar tarihi itibariyle kamu düzeninden olan bu emredici nitelikteki yasal düzenleme kapsamında davanın heyetçe görülüp sonuçlandırılması gerekirken tek hakim olarak karar verilmesi hatalı olup, davalı istinaf talebinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin usul yönünden kabulü ile…” gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılarak dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizde yapılan yargılamada, taraf delilleri toplanmış, taraflar arasındaki sözleşme ve ekleri incelenmiş, bilirkişi heyetlerinden rapor ve ek raporlar alınmıştır.
Mahkememizin 18.04.2019 tarih ve 2017/1051 E. 2019/604 K. sayılı ilamı ile; “… … … Limanı tesislerinde işverenin koordinatlarını tam olarak belirleyip yükleniciye teslim ettiği kısımların işverinin talepleri ile rıhtımdan 3,00 metre açıktan başlayarak, 8,50-12,50 metre deniz derinliğine kadar tarama işlerini imzalanan sözleşme şartlarına, sözleşme ekindeki teklif koşullarına, iş programına, tüm proje, resim ve dökümanlara, fen ve sanat kaidelerine uygun olarak davacı şirket tarafından yapılmasına ilişkin taraflar arasında 21/05/2008 tarihinde sözleşme yapıldığı, sözleşmenin 2.maddesinde sözleşme bedelinin 822.500 USD + KDV olduğu, sözleşmedeki asgari iş miktarının 45.000 metreküp olduğu, yapılan işin bu miktarı aşması halinde m3 fiyatı ile ilave bedel birim fiyatı üzerinden yükleniciye ödeme yapılacağı, işin miktarı 35.000 m3’ün altına düşmesi halinde 35.000 m3 üzerinden ödeme yapılacağının düzenlendiği, birim fiyatlarına ilişkin 3. maddesinde kayak kazısı ve nakliyesi: 45.000 m3 x 17 $ / m3 = 765.000 $ mobilizasyon = 26.500 $ demobilizasyon = 31.000 $ olmak üzere toplam 822.500 $ olduğu, sözleşmenin 4. maddesine göre işin süresinin yer teslimi yapıldığı tarihten başlayarak 150 takvim günü olduğu, meterolojinin yayınladığı 3 günlük deniz tahmin bülteninde 1,50 mt dahil üzerinde oluşabilecek dalga ve 4 kuvvet dahil rüzgar kuvveti hallerinde çalışma yapılmayacağı, bu nedenle çalışma yapılmayan sürenin süre uzatımı olarak iş süresine ilave edileceğinin düzenleniği, süre uzatımlarıda dahil olmak üzere her hal ve şartta sözleşmenin 31/12/2008 tarihinde sona ereceği, işin teminatı olarak yükleniciden 100.000 USD tutarında banka teminat mektubu alınacağının düzenlendiği, davalı tarafından davacıya gönderilen … 5. Noterliğinin 25/12/2008 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşme süresi sona ermesine rağmen yüklenicinin işi bitirip teslim etmemesi ve işin teslimine ilişkin gönderilen ihtar ile verilen sürede dahi işin tamamlanarak teslim edilmemesi ve Aliağa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/65 D.İş sayılı dosyası ile alınan bilirkişi raporunda işin bu hali ile tamamlanmamış olduğunun tespit edilmesine göre yüklenici sözleşme ile üstlendiği edimini yerine getirmemiş olduğu gerekçesiyle sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği anlaşılmıştır.
Sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı tarafından davalı şirkete sözleşmedeki mevcut koşullar ve fiili durum itibariyle işin belirlenen sözleşmede tamamlanmasının güç olduğu konusunda açık bildirim yaptığının tespit edilemediği, ancak davalı şirketin günlük faaliyet raporlarından anlaşılacağı üzere hangi tarihlerde hangi gerekçe ile çalışılamadığına vakıf olduğu, 08/04/2011 tarihli bilirkişi raporunda sözleşmenin 4.maddesindeki 1,5 metre dalga yüksekliği ve 4 şiddetinde rüzgar dahil olmak üzere çalışmanın yapılamayacağı ve meterolojinin yayınladığı 3 günlük deniz tahmin bülteninide 1.5 metre dahil üzerinde oluşabilecek dalga ve 4 şiddet dahil üzerinde rüzgar halinde bu nedenle çalışma yapılamayan sürenin iş süresine ilave edileceğinin düzenlendiği, yüklenicinin tarama işlemini yapmamasının temel nedeni olarak bu maddenin olduğu, yapılan sözleşmedeki en önemli eksikliğin meteorolojik raporların bütün Ege bölgesini kapsayacak şekilde alınması olduğunu, işin yapılması beklenen fakat olumsuz hava nedeniyle işin yapılmadığı tarihlerin yaz ayları olduğu, Ege Denizini kapsayan raporların olumsuz hava olarak nitelendirilen %95 lik kısmının büyük kısmında 3 ile 5 kuvvetinde dalga yüksekliği 1 ile 2 mt görüldüğü, dolayısıla buna benzer raporların alındığı günlerde çalışma yapılamadığı, meterolojik raporlar bölgesel ve günlük olarak alınsaydı bölgenin genel meteorolojik uygun olarak %95 lik çalışılmayacak gün sayısının değil çalışılabilir günlerin özellikle yaz aylarında daha fazla ortaya çıkmasını beklenebileceğini, uygun olmayan hava koşulları gerekçesiyle tarama işleminin ancak %6lık kısmının tamamlanması devamındaki çalışma günlerindeki mevsimsel koşulların daha olumsuz olacağı gerçeğinden hareketle feshedilmese idi işin mevcut yürütülme hızında yıllar alacağının hesaplanabileceğinin bildirildiği, bu aksaklığa karşın serbest iradeleri ile tarafların akdi ilişkiyi sürdürdükleri, sözleşmenin mevcut şartlarla devamı halinde işlerin yıllarca süreceği yönündeki bilirkişi tespiti çerçevesinde sözleşme konusu işin 31/12/2008 tarihine kadar tamamlanamayacağının kabulüne göre sözleşmenin 4.maddesine göre 31/12/2008 tarihine kadar işlerin tamamlanmamış olması durumunda sözleşmenin sona ereceğinin kararlaştırıldığı ve sözleşmenin sona ermesine 5 gün kala davalı şirket tarafından … 6. Noterliğinden gönderilen 25/12/2008 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmenin sona erdirildiği, sözleşmenin 31/12/2008 tarihinde sona ereceğinin kararlaştırılmış olması karşısında bu tarihe kadar davacı şirket tarafından yapılan işlerin bedelinin davalı şirketten talep edebileceği, 08/04/2011 tarihli teknik bilirkişi raporuna göre davacının yaptığı işlere karşılık 55.244,24 ABD Dolarını davalıdan talep edebileceği, davalı tarafından işe başlama tarihi olarak 16/06/2008 tarihi olarak belirtildiği, bu başlama tarihine ve sözleşme şartlarındaki hava ve deniz koşullarına göre 150 günlük sürede 47 gün iş yapılmamış olması mümkün olduğu, hava ve deniz koşullarına göre iş yapılmayacak olan bu sürenin 150 günlük toplam sürenin %31,3 karşılık geldiği, davacı şirket tarafından iznin kendilerine geç iletildiği ve işe başlama tarihinin 12/07/2008 tarihi olarak belirtildiği, bu tarihe göre hava ve deniz koşullarına göre 150 günlük sürede 39 gün iş yapılmamış olmasının mümkün olduğu, hava ve deniz koşullarına göre iş yapılmayacak olan bu serinin 150 günlük toplam sürenin %26 karşılık geldiği, davacı yüklenici şirketin işe başlamak için gerekli izni geç alması hava ve deniz koşullarına göre belirgin bir etki yaratmadığını ancak bu gecikmenin yüklenicinin performasını olumsuz etkiliyeceğini, günlük faaliyet raporları incelendiğinde faaliyet raporlarının tutulduğu 130 gün boyunca 38 gün tam çalışma yapıldığı, 28 gün arıza vb nedenlerle yarım gün çalışma yapıldığı, kalan günlerde ise arıza, soluğan, tamirat ve 5 gün bayram tatili nedeniyle çalışma yapılmadığı, günlük faaliyet raporlarına göre 37 gün soluğan ya da dalga nedeniyle yapılmayan çalışma haricinde 3 gün hava durumuna bağlı olarak deniz dalgası nedeniyle toplam 40 gün çalışma yapılmadığını, buna göre hava koşullarının davacı şirketin olumsuz olarak etkilendiğinin raporlandığı, davalı şirketin yapmış olduğu fesihte haklı bulunmadığı, taraflar arasındaki akdi ilişkinin sözleşmenin 4.maddesi gereğince tasfiyesi gerektiği, buna göre davalı şirket tarafından sözleşmeye aykırı olarak paraya çevrilmiş olan teminat mektubu karşılığı olan 100.000 USD ile davacı şirketin davalı şirkete yaptığı işin değeri olan 18.11.2008 tarihli faturaya konu 55.244,24 USD olmak üzere toplam 155.244,24 USD’nin davalı şirketten talep edebileceği sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir…” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizin bu kararın davalı tarafından istinaf edilmesi neticesinde, istinaf incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 15.01.2020 tarih ve 2019/1376 E., 2020/70 K. sayılı ilamı ile; “…Dava, deniz tabanından taş, balçık ve kumların çıkartılacak belirlenecek yere dökülmesi işi nedeniyle eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanan ve hakedişe bağlanan bakiye iş bedelinin tahsili ile paraya çevrilen teminat mektubu tutarının iadesi istemine ilişkindir. Davacı şirket yüklenici, davalı şirket ise iş sahibidir.
Taraflar arasındaki sözleşme sabit birim fiyat usulünde götürü bedel olarak imzalanmıştır. İşin süresinde teslim edilmediği sabit olup, davalı eksik olarak bırakılan işlerin dava dışı üçüncü kişilere tamamlatıldığını iddia etmiştir. Mahkemece, gecikmede davacı yüklenicinin kusuru bulunmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Sözleşmede hangi hallerde çalışılamayacağı başka bir ifade ile mücbir sebep sayılan hususlar kararlıştırılmış, işin yapılacağı limanda rüzgar şiddet ve dalga boyu için belirlenen derecelerin aşılması hali bu kapsamda belirlenmiştir. Yargılama sırasında keşfen alınan bilirkişi teknik heyet raporuna göre rüzgar şiddeti ve dalga boyu ile ilgili kararlaştırılıp sözleşmede belirtilen rakamların tüm Ege kıyısı esas alınarak belirlendiğini bu nedenle sözleşmenin süresinde ifa edilmesinin imkansız olduğunu, yıllarca sürebileceğini, oysa sadece işin yapılacağı yerin bulunduğu … limanındaki ölçülerin esas alınması ve buna göre sözleşmenin imzalanması gerektiği belirtilmiştir.
Eser sözleşmesinde yüklenici sözleşmeyi imzalamadan önce yapılacak işi, işin yapılacağı yeri tüm durum ve koşulları ile inceleyip değerlendirilerek sonucuyla ilgili iş sahibini de bilgilendirdikten sonra sözleşme şartlarını belirlenmesi gerekir. Aksi halde kusuruyla sorumlu olur. Somut olayda, yüklenici sorumluluğu gereği sadece işin yapılacağı limandaki verileri esas almak yerine tüm kıyı boyunca belirlenen ölçülere göre sözleşme süresini belirlediğini göre bunda kusurludur. O halde, sözleşmenin ifası davacı yüklenicinin kusuru nedeniyle ve subjektif olarak imkansız olduğundan geçerli değildir. Bu durumda geçersiz sözleşmeye dayanılarak istemde bulunulamaz.
Yukarıda yapılan açıklamalar nedeniyle, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, sözleşmenin geçersiz olduğu kabul edilerek taraf taleplerinin buna göre incelenip değerlendirilerek sonucu uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir…” gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
İşbu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi sonucu Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 16.07.2020 tarih ve 2020/1943 E., 2020/2296 K. sayılı ilamı ile; “…istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA…” gerekçesiyle istinaf kararı onanmıştır.
Dosyanın Mahkememize gönderilmesinden sonra bilirkişi heyetlerinden rapor ve ek raporlar alınmıştır.
Dava, deniz tabanından taş, balçık ve kumların çıkartılacak belirlenecek yere dökülmesi işi nedeniyle eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanan ve hakedişe bağlanan bakiye iş bedelinin tahsili ile paraya çevrilen teminat mektubu tutarının iadesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşmeye göre; davacı şirket yüklenici, davalı şirket ise iş sahibidir. Taraflar arasındaki sözleşme sabit birim fiyat usulünde götürü bedel olarak imzalanmıştır. Sözleşmenin konusunun … … Limanı tesislerinde işverinin koordinatlarını tam olarak belirleyip yükleniciye teslim ettiği kısımların işverinin talebi ile rıhtımdan 3,00 mt açıktan başlayarak, 8,50-12,50 mt deniz derinliğine kadar tarama işlerini, imzalanan sözleşme şartlarına, sözleşme ekindeki teklif koşullarına, iş programına, tüm proje resim ve dökümanlara, fen ve sanat kaidelerine uygun olarak davacı şirket tarafından yapılması olduğu, sözleşme bedelinin 822.500 USD + KDV olduğu, işin süresinin yer teslimi yapıldığı tarihten başlayarak 150 takvim günü olduğu, meterolojinin yayınladığı 3 günlük deniz tahmin bülteninde 1,50 mt dahil üzerinde oluşabilecek dalga ve 4 kuvvet dahil rüzgar kuvveti hallerinde çalışma yapılmayacağı, bu nedenle çalışma yapılmayan sürenin süre uzatımı olarak iş süresine ilave edileceğinin düzenlendiği, süre uzatımları da dahil olmak üzere her hal ve şartta sözleşmenin 31/12/2008 tarihinde sona ereceği, işin teminatı olarak yükleniciden 100.000 USD tutarında banka teminat mektubu alınacağının düzenlendiği görülmüştür.
… 5. Noterliğinin 25/12/2008 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği anlaşılmıştır.
Dosyanın Mahkememize gönderilmesinden sonra Mahkememizce bilirkişiler …, Prof. Dr. … ve Prof. Dr. …’dan ek rapor alınmıştır. Bilirkişiler 03/05/2021 tarihli ek raporda; davacı yüklenicinin yaptığı iş karşılığında geçersiz sözleşmeye dayanan bir talep hakkının bulunmadığı, ancak davacı yüklenicinin garanti sözlemesinden doğan ve nakde çevrilen fazla kısmın kendisine verilmesine ilişkin 19.500 USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine istinaden Kamu Bankaları tarafından USD cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalı şirketten talep hakkının bulunduğunu belirtmişlerdir.
Bilirkişiler …, Prof. Dr. … ve Prof. Dr. … Mahkememize sundukları 06/12/2021 tarihli ek raporlarında; davacının itirazlarının değerlendirilmesi bakımından; istinaf mahkemesince verilen kaldırma kararına ilk derece mahkemesince uyulması zorunlu olduğunu, İstinaf mahkemesince yapılan imkansızlık sebebiyle sözleşmenin geçersizliği ve imkansızlığın meydana gelmesinde yüklenicinin kusurlu olduğu yolundaki tespitlere aykırı düşecek şekilde ilk derece mahkemesince yeni bir hüküm vermenin mümkün olmadığını, davalı iş sahibinin tacir olmasının yüklenicinin imkansızlıktan doğan sorumluluğunun kapsamının belirlenmesinde bir etkisinin bulunup bulunmadığının tespitinin mahkemenin takdirinde olduğunu, İstinaf mahkemesince dikkate alınan imkânsızlık olgusunun sözleşmenin kuruluşu sırasındaki objektif imkansızlık olarak değerlendirildiğini, yüklenicinin ifa sırasındaki kusursuz davranışlarının sözleşmenin kuruluşundaki imkansızlık bakımından dikkate alınacak kriterler olmadığını, kusur konusunun ifa sürecine ilişkin olmadığını, sözleşmenin kurulması sırasındaki sözleşmenin süre maddesinin belirlenmesine ilişkin olduğunu, nama ifa yolundaki itirazın isabetsiz olduğunu, geçersiz sözleşmenin bulunduğu bir durumda nama ifadan bahsetmeye olanak bulunmadığını, … sorumluluğu kapsamında müspet zararın talep edilebileceğini, ancak bunun için uğranılan zararın iddia ve ispat edilmesi gerektiğini, bu konunun mahkemece usul hukuku kurallarına göre değerlendirilmesi gerektiğini, davalının itirazlarının ise sözleşmenin geçerli olduğunun varsayılarak ileri sürüldüğünün görüldüğünü, halbuki sözleşmenin geçersiz olduğunun istinaf mahkemesince hüküm altına alındığını, ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada bu tespitlere uygun incelemelerin yapılması gerekeceğini, bu noktada itirazların isabetli olmadığını belirtmişlerdir.
Bilirkişiler … ve Doç. Dr. … Mahkememize sundukları 10/08/2022 tarihli raporlarında; BAM kaldırma kararında sözleşmenin süre koşulunun imkânsız olması nedeniyle geçersiz olduğu kararından hareketle, imkânsızlık sebebiyle geçersiz olan sözleşme kapsamında her iki yanın aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri vermekle yükümlü olacağını, davalı yanca paraya çevrilen BTM’den dolayı 100.000 USD’nin davacıya iadesi gerekeceğini, davacı tarafından yapılan işin aynen iadesi mümkün olmadığından iş karşılığı 55.244,24 USD’nin davacıya iadesi gerekeceğini, davacı yanın tahsil ettiği ve iade ile yükümlü olduğu 57.500 USD’nin davacının alacağından düşülmesi gerektiğini, davacının sebepsiz zenginleşme alacağı olan (100.000 + 55.244,24=) 155.244,24 USD’den davalının sebepsiz zenginleşme alacağı olan 57.500 USD’nin indirilmesinden sonra bulunan (155.244,24 – 57.500 =) 97.744,24 USD’nin davacıya geri verilmesi gerektiğini, davacının üstlenmede kusurlu olması nedeniyle imkânsızlık nedeniyle geçersiz olan sözleşmeden dolayı davalının olumsuz zararlarını talep edebileceği, dosyada olumsuz zarar hesabına ilişkin veri bulunmadığından hesaplama yapılamadığını, davalının olumlu zararların giderilmesini isteyemeyeceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler … ve Doç. Dr. … Mahkememize sundukları 04/02/2023 tarihli ek raporlarında; kök rapordaki tespitlerden ayrılmayı gerektirir bir durumun bulunmadığını belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; … … Limanı tesislerinde işverenin koordinatlarını tam olarak belirleyip yükleniciye teslim ettiği kısımların işverinin talepleri ile rıhtımdan 3,00 metre açıktan başlayarak, 8,50-12,50 metre deniz derinliğine kadar tarama işlerini imzalanan sözleşme şartlarına, sözleşme ekindeki teklif koşullarına, iş programına, tüm proje, resim ve dökümanlara, fen ve sanat kaidelerine uygun olarak davacı şirket tarafından yapılmasına ilişkin taraflar arasında 21/05/2008 tarihinde sözleşme yapıldığı, sözleşmenin 2.maddesinde sözleşme bedelinin 822.500 USD + KDV olduğu, sözleşmedeki asgari iş miktarının 45.000 metreküp olduğu, yapılan işin bu miktarı aşması halinde m3 fiyatı ile ilave bedel birim fiyatı üzerinden yükleniciye ödeme yapılacağı, işin miktarı 35.000 m3’ün altına düşmesi halinde 35.000 m3 üzerinden ödeme yapılacağının düzenlendiği, birim fiyatlarına ilişkin 3. maddesinde kayak kazısı ve nakliyesi: 45.000 m3 x 17 $ / m3 = 765.000 $ mobilizasyon = 26.500 $ demobilizasyon = 31.000 $ olmak üzere toplam 822.500 $ olduğu, sözleşmenin 4. maddesine göre işin süresinin yer teslimi yapıldığı tarihten başlayarak 150 takvim günü olduğu, meterolojinin yayınladığı 3 günlük deniz tahmin bülteninde 1,50 mt dahil üzerinde oluşabilecek dalga ve 4 kuvvet dahil rüzgar kuvveti hallerinde çalışma yapılmayacağı, bu nedenle çalışma yapılmayan sürenin süre uzatımı olarak iş süresine ilave edileceğinin düzenleniği, süre uzatımlarıda dahil olmak üzere her hal ve şartta sözleşmenin 31/12/2008 tarihinde sona ereceği, işin teminatı olarak yükleniciden 100.000 USD tutarında banka teminat mektubu alınacağının düzenlendiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilafın deniz tabanından taş, balçık ve kumların çıkartılacak belirlenecek yere dökülmesi işi nedeniyle eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığı ve davacı şirketin yüklenici, davalı şirketin ise iş sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Sözleşmede hangi hallerde çalışılamayacağı başka bir ifade ile mücbir sebep sayılan hususlar kararlıştırılmış, işin yapılacağı limanda rüzgar şiddet ve dalga boyu için belirlenen derecelerin aşılması hali bu kapsamda belirlenmiştir. Yargılama sırasında keşfen alınan bilirkişi teknik heyet raporuna göre rüzgar şiddeti ve dalga boyu ile ilgili kararlaştırılıp sözleşmede belirtilen rakamların tüm Ege kıyısı esas alınarak belirlendiğini bu nedenle sözleşmenin süresinde ifa edilmesinin imkansız olduğu, yıllarca sürebileceği, oysa sadece işin yapılacağı yerin bulunduğu … limanındaki ölçülerin esas alınması ve buna göre sözleşmenin imzalanması gerektiği belirtilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin kararında da belirtildiği üzere; Eser sözleşmesinde yüklenici sözleşmeyi imzalamadan önce yapılacak işi, işin yapılacağı yeri tüm durum ve koşulları ile inceleyip değerlendirilerek sonucuyla ilgili iş sahibini de bilgilendirdikten sonra sözleşme şartlarını belirlenmesi gerekir. Aksi halde kusuruyla sorumlu olur. Somut olayda, yüklenici sorumluluğu gereği sadece işin yapılacağı limandaki verileri esas almak yerine tüm kıyı boyunca belirlenen ölçülere göre sözleşme süresini belirlediğini göre bunda kusurludur. O halde, sözleşmenin ifası davacı yüklenicinin kusuru nedeniyle ve subjektif olarak imkansız olduğundan geçerli değildir. Bu durumda geçersiz sözleşmeye dayanılarak istemde bulunulamaz. Sözleşmenin geçersiz olduğu kabul edilerek taraf taleplerinin buna göre incelenip değerlendirilmesi gerekir.
Sözleşmede açıkça yazıldığı üzere işveren davalı tarafından verilen verilerin davacı yüklenici tarafından incelendiği, işin yapılacağı yerin incelendiği ve bunun bilincinde olarak işin yüklenici davacı tarafından üstlenildiği, buna göre yüklenici davacının işi üstlenmede kusurlu olduğu, yüklenici davacının bu kusurunun geçersiz olan sözleşmeye dayalı olarak tarafların sözleşmesel hak iddiasında bulunamaması sonucunu doğuracağı ve tarafların sözleşmeden dolayı birbirlerinden aldıklarını geri vermekle yükümlü olacakları, yüklenici davacının üstlenme kusurundan kaynaklanan bir işveren zararı var ise bunun da karşılanması gerekeceği sonucuna varılmıştır.
Buna göre; 100.000 USD tutarlı teminat mektubunun davacıya geri verilmesi, sözleşmenin sona erme tarihine kadar yapılmış işin bedelinin davacıya ödenmesi gerekir.
Sözleşmenin geçersiz sayılması ve feshi başlıklı 27. maddesinin 6. paragrafındaki “… işin tamamlanmaması ve sözleşmenin geçersiz sayılmasından dolayı İşveren’in karşılamak zorunda kalabileceği tüm kayıp, hasar ve harcamalar da Yüklenici’ye banka teminat mektubunu aşmamak kaydı ile ödettirilecektir.” ibaresi maddenin bütünlüğü içinde ele alındığında geçerli bir sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde söz konusu olabilecektir. Sözleşme geçerli olmadığına göre bu maddeye dayalı olarak zararların banka teminat mektubundan karşılanması talep edilemeyeceği, Teminat başlıklı 5.maddesindeki “..işin sözleşme ve eklerine uygun yapılmaması,… ve her türlü nedenle Yüklenici’nin borçlu olması halinde … teminat mektubu nakde çevrilerek…” hükmünün de geçerli bir sözleşmeye bağlı olarak uygulanabileceği, hukuken geçersiz olan sözleşmeden dolayı sözleşme hükümlerinden hak elde edilemeyeceğinden dolayı sözleşmeden dolayı cezai şart hesaplanmasının da mümkün olmadığı Mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacının talep ettiği 55.244,24 USD’nin sebepsiz zenginleşme kapsamında davalının geri verme yükümlülüğü kapsamında olduğu, sözleşmede mobilizasyon ve demobilizasyon bedelleri belirlenmiş olup, davacıya verilen 26.500 USD mobilizasyon, 31.000 USD demobilizasyon bedeli toplamının 57.500 USD olduğu ve bunların karşılığı 70.725 TL ödenmiş olduğu, bu tutarlar da sözleşmeye dayalı olduğundan geçersiz sözleşme kapsamında bunların da geri verme yükümlülüğü kapsamında oldukları anlaşılmıştır.
Davacının üstlenmede kusurlu olması nedeniyle imkansızlık nedeniyle geçersiz olan sözleşmeden dolayı davalının olumsuz zararlarını talep edebileceği ancak davalının olumsuz zararına ilişkin her hangi bir delil veya belge sunulmadığı, davalının olumlu zararlarının giderilmesini talep edemeyeceği anlaşılmıştır.
Davacıya geri verilmesi gereken miktarın; teminat mektubu bedeli 100.000 USD ve yapılan iş karşılığı ödenmesi gereken 55.244,24 USD olmak üzere toplam 155.244,24 USD olduğu, davalıya iadesi gereken mobilizasyon ve demobilizasyon bedeli 57.500 USD nin mahsubundan sonra davacının davalıdan talep edebileceği tutarın 97.744,24 USD olacağı anlaşılmıştır.
Sonuç itibariyle; geçersiz olan sözleşme kapsamında sözleşmenin taraflarının aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri vermekle yükümlü olduğu, davalı işveren tarafından paraya çevrilen Banka Teminat Mektubundan dolayı 100.000 USD’nin davacıya iadesinin gerektiği, davacı tarafından yapılan işin aynen iadesi mümkün olmadığından iş karşılığı olan 55.244,24 USD’nin davacıya iadesi gerekeceği, buna göre davacıya iadesi gereken miktarın 155.244,24 USD olduğu, bu bedelden davacının tahsil ettiği ve davalıya iade ile yükümlü olduğu 57.500 USD’nin mahsubu gerektiği, böylece 155.244,24 USD – 57.500 USD = 97.744,24 USD’nin davalı tarafından davacıya geri verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 97.744,24 USD‘ nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarınca bir yıl vadeli USD mevduat hesabına uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 10.249,05 TL harçtan peşin alınan 3.227,90 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 7.021,15 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Davacı tarafından yapılan 15,60 TL başvurma harcı ve 3.227,90 TL nisbi harç toplamı 3.243,50 TL. nin davalıdan tahsili ile davacıya verilesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 23.505,61 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın ret edilen kısmına göre hesaplanan 14.122 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 12.500 TL bilirkişi ücreti, 989,50 TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 13.489,50 TL’nin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 8.493,20 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 4.000 TL bilirkişi ücreti, 1.472,15 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 5.472,15 TL’nin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.026,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısımların karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/04/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır