Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/609 E. 2020/300 K. 01.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/609
KARAR NO : 2020/300

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2019
KARAR TARİHİ : 01/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği 11/12/2019 havale tarihli dilekçesinde özetle; 15/03/2019 tarihinde müvekkili şirket ile davalı taraf arasında bayilik sözleşmesinin akdedilip sözleşmece davalının ürettiği mamüllerin (kuruyemiş,çerez) pazarlanması hususunda ticari bir anlaşma yapıldığını, müvekkil şirketin bayilik sözleşmesi doğrultusunda tüm edimlerini yerine getirdiğini ve davalı tarafın ürettiği mamülleri bayi olarak pazarlama işine başladığını, müvekkili şirketin bu iş için gerekli olan alt yapıyı hazırladığını, mamüller için korunaklı depolar tuttuğunu, yeterli sayıda servis aracı ve saha personeli istihdamında bulunduklarını, ancak davalı tarafın müvekkil şirkete verdiği ürünlerin bozuk ve kokulu çıkması, son kullanma tarihi geçmiş ürünleri müvekkil firmaya vermiş olması, üretim esaslarına uymayacak şekilde paketlemelerin yapılması nedeniyle davalı taraf ile bu sebeple müvekkil şirket arasında ihtilaf çıktığını, bu kapsamda bayilik sözleşmesinin akdinde de imzası bulunan davalı taraf yetkilisi … ile bir araya gelindiğini ve bu durumun izah edildiğini, bozuk, kokulu ve tarihi geçen malların iade alınmasının bildirildiğini, örneğin 5.247 kg ayçekirdeği ve 670 koli apaçi 250 gr çekirdek ile ilgili olarak yapılan iki görüşme neticesinde 34.340-TL ve 25.172,23-TL iade farkının kabul edildiğini, kalan bakiye borcun toplam 17.600-TL’den 331 koli aile boyu çekirdek ile ilgili iade farkının düşüleceğinin kabul edildiğini, ancak davalı taraf yetkilisi … ile varılan uzlaşıya ragmen davalı tarafın iade farklarını kabul etmemekte direndiğini, bu kapsamda müvekkil şirkete 76.828,14-TL borcunun bulunduğuna dair ihtarname gönderdiğini ve müvekkil şirketin de haklı olarak … ile yapılan mutabakatı ihtara cevap vererek hatırlattığını, davalı tarafın iddiası olan bakiye borcun 76.828,14-TL olması hususuna karşılık müvekkil şirket bakiye borcun 17.600-TL’den 331 koli aile boyu çekirdek iade farkı düşümü ile ortaya çıkacağını bildirdiğini ancak uzlaşamadıklarını, ayrıca davalı tarafın bayilik sözleşmesi uyarınca iade alması gereken mamülleri de almadıklarını, bunun neticesinde şirket tarafından bozuk ve kokulu ürünlerin imhası için Iğdır Belediyesi’ne başvurulduğunu, davalı tarafın bayilik sözleşmesinin gereklerini yerine getirmemesi, edimlerine uymaması, bozuk ve kokulu malları da teslim almaması nedeniyle taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin müvekkil şirketin kusuru olmaksızın fiilen sona erdiğini, işbu yapılan borç mutabakatı doğrultusunda müvekkil şirketin davalı tarafa 59.512,23-TL borçlu olmadığının tespitini talep ettiklerini, müvekkil şirketin yaşanan bu durum neticesinde ticari olarak toplumda zor duruma düşüp itibar kaybettiğini, müvekkil şirketin mamüller için depo kiralaması, servis araçlarının temini, personel alımı, stant ve reklam masrafları gibi birden çok kalemde zararlarının oluştuğunu belirterek müvekkil şirketin davalı tarafa borçlu olmadığının tespitini, müvekkil şirkete hala iade gelen ürünlerin değerinin borçtan düşülerek cari hesabın belirlenmesini, artan kısmın müvekkil şirkete geri ödenmesini, davalı şirketten fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla 1.000-TL’nin davalı taraftan alınarak müvekkil şirkete verilmesine, müvekkil şirketin ticari itibarın zedelenmesi nedeniyle 20.000-TL manevi tazminata hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekilinin mahkememize verdiği 22/01/2020 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davacı tarafın müvekkili şirketin bayisi olduğundan bahisle dosyaya bayilik sözleşmesi sunduğunu, ancak davacı müvekkil şirketin bayisi olmadığını, sundukları sözleşmede müvekkil şirketin kaşesi olmadığı gibi şirket yetkililerine ait imza da bulunmadığını, ayrıca …’ın şirket yetkilisi olmayıp sözleşme tarihinde yalnızca şirket çalışanı olduğunu, bu nedenle şirket adına sözleşme yapma yetkisinin bulunmadığını, bu sebeple geçerli bir bayilik sözleşmesinin olmayacağını, ayrıca …’ın 22/05/2018 tarihinde satış müdürü olarak işe başlayıp 31/07/2019 tarihinde de işten ayrıldığını, … ile yapılan mutabakata bahisle davacı tarafın sundukları yazıların da müvekkil şirketi bağlamasının düşünülemeyeceğini, bu hususta …’a şirketçe hiç bir yetki verilmediğini, ayrıca müvekkil şirketin alanında tanınmış eski ve kurumsal firma olup (… KURUYEMİŞ) bozuk ve kokulu mal satmasının ticari teamüllere göre imkansız olduğunu, bu nedenle de müvekkilin bozuk, bayat ürün gönderdiğini kabul etmediğini, bu aşamaya kadar müvekkil şirket yetkililerine, ürünlerin bozuk veya bayat olduğuna ilişkin süresinde yapılmış hiç bir yazılı bildirim bulunmadığı gibi, iade faturalarda dahi hiç bir açıklama yazılmadığını, yalnızca “fiyat farkı” yazıldığını, ürünlerin de ayıplı olduğuna ilişkin hiç bir delillerinin olmadığını, Iğdır Belediyesi’ne imha talebinde bulunulduğunu, ancak davacının delilleri arasında belediyece yapılmış bir inceleme belgesinin dahi olmadığını, yalnızca kendi beyanları üzerine bir takım ürünlerin toplanarak imha edildiğine ilişkin zabıta tutanağının bulunduğunu, söz konusu imhanın tarımsal ürünlerde analizin İl Tarım Müdürlüğü tarafından yapılmasının gerektiğini, gümrükten teslim alınacak ürünlerde dahi İl Tarım Müdürlüğü’nün analizinin talep edildiğini, bu hususta belediyelerin hiç bir yetkisinin olmadığını, ayrıca davacı tarafın müvekkil şirkete 16/07/2019 tarihli, 34993 nolu, 25.172,23-TL bedelli ve 16/07/2019 tarihli, … nolu, 34.340-TL bedelli fiyat farkı açıklamalı 2 adet fatura gönderdiğini, faturaların müvekkil şirkete 23/07/2019 tarihinde geldiğini, müvekkil şirket ise …Noterliği’nin… yevmiye ve 25/07/2019 tarihli ihtarnamesi ile “Faturaların herhangi bir mal veya hizmet teslimatı yapılmadan düzenlendiğini, fiyat farkının her hangi bir anlaşmaya uygun olmadığını, ihtarname tarihi itibarıyla şirketlerine 76.828,14-TL borçlarının bulunduğunu, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, ayrıca müvekkil şirketin adresinin Bağcılar/İstanbul olup, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin bu davada yetkili olmayıp, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, bu nedenle yetkiye itiraz ettiklerini, açıklanan nedenlerle yetki itrazlarının da kabulü ile haksız ve yersiz açılmış davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davalı aleyhine açılan davacı tarafın uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davalı taraf yetki itirazında bulunarak Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın Yetki Sözleşmesi başlıklı 17. maddesinde “Tacirler ve kamu tüzel kişilerinin” sözleşme ile yetkili mahkemeyi belirleyebilecekleri öngörülmüştür…. Ticaret Odası Başkanlığı’nın yazısına göre; davalı …A.Ş. Şirketinin yetkililerinin münferiden …, … ve … olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında imzalanan Bayilik Sözleşmesini bayi sıfatıyla imzalayan … şirket yetkilisi değildir. İmzanın altında şirketi temsilen kaşe de bulunmamaktadır. Bu nedenle Bayilik Sözleşmesindeki İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair Yetki Sözleşmesi geçerli değildir. Bu halde genel yetki kurallarına bakmak gerekir. Yetkiye ilişkin yasal düzenlemelere bakılacak olursa; 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesinde, genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu açıklanmıştır. Eldeki davada davalı şirketin adresi “…” dur. Taraflar arasında geçerli bir yetki sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacı tarafça açılan dava yukarıda sayılan yetkili mahkemelerden hiç birinde açılmayarak yetkisiz olan Mahkememizde açılmıştır. Davalı tarafından süresinde yetki itirazında bulunularak yetkili mahkemenin ikametlerinin bulunduğu Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde yetkisiz bir mahkemede dava açılması halinde yetkili mahkemeyi seçme ve belirleme hakkı süresinde sunacağı doğru yetkili mahkemeyi belirten yetki itirazı ile davalı tarafa geçmektedir. Bu halde somut olayda mahkememizin yetkisiz olduğu açık olup, süresinde yetki itirazında bulunarak doğru yetkili mahkemeyi belirten davalı şirketin yetkiye yönelik itirazı haklı olduğundan mahkememizin yetkisizliğine ve dosyanın görevli ve yetkili mahkeme olan Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Dava dilekçesinin yetki yönünden reddi ile Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2- Karar kesinleştiğinde HMK 20/1 maddesi uyarınca kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talepte bulunulması halinde dosyanın görevli ve yetkili mahkeme olan Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, aksi halde HMK 20/1-son cümle uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3- Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususunun görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilerek karara bağlanmasına,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.