Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/597 E. 2021/341 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/597 Esas
KARAR NO:2021/341

DAVA:Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ :09/12/2019
KARAR TARİHİ:21/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili mahkememize verdiği 09/12/2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle;Müvekkili Şirket ile davalı şirket arasında …. Noterliğinin 10.07.2014 tarih ve … yevmiye no.lu Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi imzalandığını, anılı sözleşmede tarafların … isimli projedeki … İli, … İlçesi, … … mevkiinde kain, … …. Kat, … no.lu konut niteliğindeki taşınmazın satımı konusunda anlaştığını, anılı sözleşmede belirtildiği üzere taşınmazın KDV hariç satış bedelinin 762.555,00TL.olduğunu, anılı taşınmaz teslim edilmeden evvel 7 Eylül 2016 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile 31.03.2017 (tarih 31 Ocak 2017 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile 30.09.2017 tarihine kadar uzatılmıştır.) tarihine kadar teslim edilen konutların KDV bedellerinin %18’den %8’e indirilmesine karar verildiğini, müvekkili şirket tarafından satın alınan konutun 30.10.2017 tarihinde teslim edilmiş olup bu bağlamda anılı KDV indiriminden müvekkili şirketin de faydalanacağının izahtan vareste olduğunu, müvekkili tarafından sözleşmede belirtilen satış bedeli olan 762.555,00-TL + %8 KDV 61.004,40-TL olmak üzere toplam 823.559,40-TL’nin davalı şirkete ödendiğini, davalı şirketin müvekkili şirketin ödemesi gereken bedelin 898.016,31-TL olduğunu iddia ederek taşınmazı müvekkile teslim etmediğini, konuya ilişkin davalı yana …. Noterliğinin … yevmiye no.lu, 28.02.2017 tarihli ihtarnamesi ile taşınmazın teslim edilmesi istenmiş talep edilmiş ise de davalı yanın ihtarnameye cevap dahi vermeksizin taşınmazı müvekkil şirkete teslim etmediğini, müvekkili şirket tarafından defalarca kez davalı şirket aranmış ise de davalı şirket tarafından taşınmazın teslim edilmediğini, sonunda anılı bedelin her türlü dava ve talep haklı tutulmak suretiyle müvekkil şirket tarafından ödenmek zorunda kalındığını, müvekkil şirket tarafından bu şekilde taşınmazın teslim alınabildiğini, davalı şirket tarafından düzenlenen 31.05.2017 tarihli, … no.lu faturada KDV oranının %8 olarak gösterildiğini, davalı şirket tarafından taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak taşınmaz bedelini 831.496,58-TL olarak gösterildiğini, taraflar arasındaki sözleşmede taşınmazın KDV hariç bedelinin açıkça belirtilmediğini, davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili mahkememize verdiği 20/01/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının daire için ödediği 899.815 TL toplam bedelin 1.798,69 TL’lik kısmının beyaz eşya ve onun %18’lik KDV’si olduğu, beyaz eşya bakımından %10 oranında KDV indiriminin söz konusu olmadığı, hiçbir surette kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının ödediği toplam bedelden beyaz eşya bedelleri çıkarıldıktan sonra ancak KDV iadesinin söz konusu olabileceğini, müvekkil şirket aleyhine sırf haksız kazanç elde etme saikiyle açılan işbu davanın reddinin gerektiğini, öncelikle zamanaşımı def’i dikkate alınarak müvekkil şirket aleyhine ikame edilen davanın KDV talebi yönünden, zamanaşımı nedeniyle reddine, davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmemesi halinde; emsal kararlar, bilirkişi raporları ve uzman görüşleri doğrultusunda davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi’nden kaynaklanan alacak davasıdır.
SMMM, Gayrimenkul Değerleme Uzmanı ve Muhasebe-Finans Uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 28/01/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; Davacı şirketin 2016-2017-2018-2019 yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davalı şirketin 2016-2017-2018yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacı şirketin sahibi lehine delil niteliğine haiz ticari defterlerine göre davalı şirketten borç/alacaklı bakiyesinin olmadığı, davalı şirketin sahibi lehine delil niteliğine haiz ticari defterlerine göre davalı şirketten borç/alacaklı bakiyesinin olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin ve mevzuat hükümlerinin bir arada değerlendirilmesi neticesinde nihaî takdir mahkemenize ait olmak üzere noter senedinde KDV hariç tutarın ayrıca gösterilmesinin damga vergisi tahsili için mevzuat gereği zorunlu olduğu ve bu durumun tarafların sözleşmesel iradesini tek başına ortaya koymayacağı; tüketici işlemleri bakımından getirilen düzenlemeler ve satıcının ürün tanıtımı sürecindeki reklam ve ilânları göz önüne alındığında, KDV hariç bedel üzerinden anlaşma yönünde özel bir irade taşımayacağının anlaşıldığı, tarafların gerçek ve ortak iradelerinin satım bedeli olarak 899.815 TL ödenmesi yönünde olduğu ve KDV tutarındaki artış ve eksilmelerin tüketiciyi (davacı) etkiler nitelikte olmadığı, tarafların satış bedeli tutarındaki gerçek iradeleri göz önüne alındığında, davalının davacı aleyhine sebepsiz zenginleşmediği kanaatine varıldığını raporda bildirmişlerdir.
Yapılan yargılama ve dosya kapsamından taraflar arasında 10/07/2014 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi yapıldığı bu sözleşmede gayrimenkulün kdv hariç bedelinin 762.555,00 TL, kdv dahil satış bedelinin ise 899.815,00 TL olarak gösterildiği, ayrıca bu gayrimenkule ilişkin düzenleme 31/05/2017 tarihli faturada gayrimenkulün satış bedelinin 833.020,89 TL olduğunun ve %8 oranında kdv ile birlikte genel toplamın 899.814,99 TL olduğunun belirtildiği görülmüştür. Yani dava konusu gayrimenkulle ilgili olarak davalı firmanın %18 değil %8 oranında devlete katma değer vergisi (KDV) ödediği anlaşılmıştır. Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşme 2014 yılında yapılmış ise de bu sözleşmeye ilişkin kdv indirim yürürlüğe girdikten sonra %8 olarak devlete ödenmiştir.
Yine yapılan yargılama, toplanan deliller, davalı tarafın sunmuş oldukları reklam broşürleri nazara alındığında davalı firmanın sattığı gayrimenkullere ilişkin kdv yi kendisinin üstlenmeyi kabul ettiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 2.2. Maddesinde, ”İşbu sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra, ne isim altında olursa olsun ALICI’NIN ödemekle yükümlü olduğu yeni harç ve vergiler ihdas edildiği takdirde veya sözleşmede belirtilen harç ve vergi miktarlarının arttırılması halinde, Katma Değer Vergisi hariç yeni ihdas edilen bu yeni vergiler alıcı tarafından satıcıya ayrıca ve ilaveten defaten ödenecektir.” şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Bu maddeye göre sözleşme yapıldıktan sonra yeni vergi ihdas edilmesi ya da mevcut olan vergi miktarının arttırılması halinde bu miktar verginin alıcı tarafından karşılanacağı, ancak Katma Değer Vergisinin bunun dışında tutulduğu kararlaştırılmıştır. Dolayısıyla KDV yükümlülüğünün satıcıda olduğu sözleşme ile belirlenmiş olmaktadır. Keza KDV yükümlülüğünün satıcıda olduğu Devletin oluşturduğu vergi sisteminde açıkça belirlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta vergiyi doğuran olay, taraflar arasındaki taşınmaz satımıdır. Bu satımın yapılmasıyla birlikte devlet Katma Değer Vergisi alma hakkına sahip, satıcı da bunu ödemekle yükümlü olmuştur. Taraflar, sözleşme aşamasında, satış bedeline KDV’nin dahil olduğunu kararlaştırmışlar ve KDV dahil olmak üzere tek bir satış bedeli belirlenmiş ve fatura kesilmiştir. KDV’nin mükellefi davalı firma olup, artıştan da azalmadan da etkilenecek olan taraftır, davacı yan sözleşme yapmış olmakla tek bir satış bedelini kabul etmiş olup; KDV iadesi kabul edilemeyeceğinden açıklanan nedenlerle davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Davacı tarafça yatırılan peşin harç alınması gereken 59,30-TL. karar harcının alınarak fazla alınan alınan 1.242.98 TL. harcın davacıya iadesine,
3-)Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince taktir olanan 10.713.00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,
5-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
6-)Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
7-)6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin tamamının, davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/04/2021

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*