Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/510 E. 2022/232 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/510 Esas
KARAR NO:2022/232

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:06/07/2012

BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
… ESAS, … KARAR SAYILI DOSYASI

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:15/04/2014
KARAR TARİHİ:31/03/2022

Mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin Japonya’da kurulmuş bulunan … tarafından nano teknoloji ile üretilen ve tüm dünyada tanınmış olan … ürünlerinin Türkiye’ye ithalatı ve ülke içinde satışı konusunda İnhisari hak sahibi olduğunu, söz konusu ürünlerin “…’”, “…”, “…”, “…” başta olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinden çok sayıda ödül aldığını, ayrıca…’ın 29.10.2002 tarih ve US 6-472-061-B2 nolu patent ile Amerika Birleşik Devletlerinde tescilli bir ürün olduğunu, müvekkili şirketin, davalı şirketin teklifi üzerine davalı şirketin bayilik sisteminin yaygın olması sebebiyle ürünlerin dağıtımı ve ülke çapında satılması ve pazarlanması amacıyla davalı şirket ile 28.07.2009 tarihinde sözleşme imzaladığını, sözleşmenin 3. maddesi ile de davalı şirketin yürürlükte olduğu her yıl için sözleşme konusu ürünlerden asgari 50.000 m² satın almayı taahhüt ettiğini, sözleşmenin 4. maddesine göre, müvekkili şirketin davalı şirketin asgari satın alma taahhüdünde bulunmasından ve bu taahhüdüne uyacağından hareketle, Sözleşmenin yürülükte olduğu süre içinde Sözleşme konusu ürünleri, Sözleşmenin kurulduğu anda mevcut bulunan ve Sözleşmenin 2 nolu ekinde belirtilmiş olan bayileri haricindeki üçüncü kişilere satmama ve bayilik vermeme yükümlülüğü altına girdiğini, sözleşmenin 3. maddesi uyarınca, davalı şirketin, yıl sonunda asgari satın alma taahhüdünü yerine getirmediği takdirde müvekkili şirketin 6 ay önceden yazılı olarak sözleşmeyi fesih ve muhatap şirketin Sözleşmenin 4. maddesinde düzenlenmiş olan inhisari hakkını iptal etme yönündeki seçimlik haklarından herhangi birini kullanmakta muhtar olacağını, müvekkili şirketin, sözleşme hükümleri ile üstlendiği tüm mükellefiyetlerini tümüyle yerine getirmiş olduğunu, sözleşme konusu ürünlerin bayiliğini alma isteğini içeren çok sayıda teklifi, davalı şirket edimlerini yerine getirmediği için müvekkili şirketin kendi taahhüdüne uyma zorunluluğu bulunmamasına ve edimini yerine getirmek zorunda olmamasına rağmen, iyi niyetle ve ahde vefa ilkesi çerçevesinde Sözleşmenin 4. maddesinde yer alan davalı şirketin İnhisari haklarına riayeten geri çevirdiğini, ancak davalı şirketin sözleşmenin 3. maddesinde bir yıl içinde asgari 50.000 m² ürün satın alma taahhüdü olmasına rağmen 8.366,22 m² ürün satın aldığını, bu ürünlerden de 4.644 m²’sini iade ettiğinden bir yıllık Sözleşme süresi içinde Sözleşmenin 3. maddesi ile taahhüt ettiği yıllık asgari alım miktarının %10’una dahi tekabül etmeyen bir miktar olan 3.772,22 m² ürünün fiili satın alımının gerçekleştirdiğini, müvekkili şirketin davalı şirkete taahhüde uyulmasını ve satın alma yükümlülüğünü yerine getirmesinin istenildiği, ancak davalının bu yükümlülüğünü çeşitli bahaneler ileri sürerek yerine getirmediğini, TTK 20/II hükmünde öngörülen mükellefiyetlere aykırılık teşkil eden bu fiilleri nedeniyle müvekkili şirket ile … ilişkilerinin de bozulduğunu, yaşanan bu olumsuzluklardan üretici şirket ile müvekkili şirketin büyük zarar gördüğünü, ürünlerin piyasa edinmesinin engellendiğini, eylemler neticesinde müvekkili şirketin, davalı şirkete … 25. Noterliğinden 24.09.2010 tarihinde … yevmiye numarası ile gönderdiği ihtarname ile Sözleşmenin 3. maddesine göre 28.07.2009 tarihli sözleşmeyi feshettiklerini bildirdiğini, sözleşmenin feshinden sonra bayilerin ve davalı şirketin elinde kalan ancak iade etmek istedikleri ürünleri iade aldıklarını, davalı şirketin, sözleşme feshi sonrasında davacı şirket ile yeni bir sözleşme yapmak istediğini, kurulacak olan yeni sözleşmede yıllık alım taahhüdünün başlangıçta 20.000 m² olarak benimsenmesini, miktarların bilahare arttırılmasını teklif ettiğini, fakat müvekkili şirketin … ile yaşadığı olumsuzlukları dikkate alarak ve davalı şirketin bu taahhütlerini de yerine getiremeyeceği anlaşıldığından bu talebi kabul etmediğini, müvekkili şirketin Sözleşmenin sona erdirilmesi üzerine davalı şirketten Sözleşmenin 3. maddesine aykırılık nedeniyle, sözleşmenin feshinden önce doğmuş bulunan haklarına istinaden yoksun kalınan karını talep etmiş olmasına rağmen davalı şirketin çeşitli bahanelerle müvekkili oyaladığını, nihayet 16.01.2012 tarihinde gönderilen e-posta yazısı ile müvekkili şirketin tazminat talebini yerine getiremeyeceklerini kesin olarak beyan etmeleri üzerine, … 25. Noterliğinden 24.01.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı şirketten şimdilik 1.188.413,39 Euro’yu 3 iş günü içinde ödemesini talep etliğini, ancak bu ihtarnameye de herhangi bir olumlu yanıt alamadıklarını, davalı şirketin 28.07.2009- 28.07.2010 tarihleri arasında sözleşmenin 3. maddesi uyarınca asgari satın alması gereken ürün miktarının 50.000 m² olmasına rağmen muhatap davalı şirketin fiilen 3.722,22 m² mal satın aldığını, almadığı miktarın 46.277,78 m² olduğunu, bunun da 1.188.413,39 Euro’ya tekabül ettiğini, müvekkilinin bu zararlarının dışında da sair maddi ve manevi zararlarının da bulunduğunu, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü yasal ve sözleşmesel hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 25.000 Euro’nun fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize verdiği 13/10/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile; 25.000 Euro tutarındaki yoksun kalınan kara ilişkin taleplerini, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 1.190.059 Euro arttırarak 1.215.059 Euro olarak ıslah etmiş ve davanın kabulü ile toplam 1.215.059 Euro tutarındaki tazminat alacaklarına, sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek yasal faizin uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin sözleşmede yer alan yıllık minimum 50.000 m² asgari miktarı satmak için tüm çabasını sarf etmesine rağmen ülke gelir düzeyine göre ürünün pahalı olması sebebiyle sözleşmede belirtilen miktarda satılamadığını, müvekkili şirketin ürünün satışını yapan tüm personeli için ürünle ilgili kapsamlı eğitimler verdiğini, müvekkili şirketin Ecocarat ürünü ile ilgili hazırlamış oldukları teşhir ünitelerini satış yapacak olan 31 bayiye sevk ettiğini, ayrıca, davacı şirket yetkililerinden 06.01.2010 ve 07.01.2010 tarihlerinde 2 ayrı tutanak ile teslim alınan toplam 153 koli ecocarat ürününün müvekkili şirketin bayilerine teşhir amaçlı olaıak dağıtıldığını, müvekkili şirket tarafından ürünün tanıtımı için lüks konut projeleri için toplu ürün alımı yapan …, gibi mimarlık firmalarına ürün tanıtımlarının yapıldığını, ayrıca yazılı ve görsel medyada ve tüm sektörel yayınlarda da ürünle ilgili halkla ilişki ve tanıtım çalışmaları yapıldığını, ürünün medyaya tanıtılması için bir basın toplantısı yapıldığını, basın toplantısından sonra sektörün önde gelen internet sitelerinde, … Gazetelerinde tanıtımlar ve haberler yapıldığını, bu tanıtım çalışmalarına ek olarak … Gazetesi ekinde dağıtılmak üzere de insert reklam çalışması hazırlandığını, müvekkili şirketin belirlediği strateji gereği müvekkil şirketin en büyük bayilerinden olan …’nın … Caddesindeki showroom açılışına davalı şirket yetkiIisi …’nin de çağrıldığını, müvekkili şirketçe sarf edilen tüm bu çabalara rağmen sözleşmede yer alan satış rakamına ulaşamadıklarını, sözleşmenin imzasından yaklaşık 14 ay sonra davacıdan gelen fesih bildirimi ile yapılan tüm yatırımların zarara dönüştüğünü, davacı şirketin distribütörlük aldığı tarihten beri hiçbir sene 50.000 m²’lik ürün satışına ulaşamamasına rağmen sözleşmeye bu yönde bir madde koydurması ve daha sonra da bu maddeden kaynaklı kâr kaybı talep etmesinin mümkün olamayacağını, sözleşmenin minimum alıma ilişkin maddesi yönünden müvekkil şirket açısından BK. 117. maddesi uyarınca ifa imkansızlığı bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin imza tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın ifa imkansızlığını düzenleyen 117. maddesinde; “Bir akdin konusu mümkün değilse o akit imkansızdır.” hükmünde söz konusu olan imkansızlığın başlangıçtaki sözleşme yapıldığı sırada mevcut olan imkansızlık olduğunu, müvekkili şirketçe ürünün tanıtımı ve satışı için tüm çalışmaların yapılmasına rağmen ürünün sözleşmede belirlenen miktarda satışının mümkün olmadığını, diğer yandan ülkemize Ecocarat ürününün ithal edildiği Japonya’dan yapılan seramik ithalatına ilişkin raporlar incelendiğinde 6907 kodlu karo, küpler vb. eşya, cilasız sırsız seramikten olan ürünlerin ithalat miktarlarının 2007-2010 yılları arasında 170.596,00 USD olduğunun tespit edilebileceğini, 2007-2010 yılları arasında Japonya’dan davacı ve diğer firmalarca ülkemize toplam 26.422 m² ithalat yapılmasına rağmen davacı firmanın 50.000 m²’lik bir satış rakamını sözleşmeye ısrarla koymak istemesi vc bu bedele ilişkin kâr kaybı talep etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ilgili gümrüklerden davacı şirketin son 5 yılda yaptığı ithalat miktarının sorulması ile davacının toplam ithalatının tespitinin mümkün olduğunu, davacı şirketin müvekkili şirketle işbirliği yapmadan önce herhangi bir şekilde tek başına 50.000 m² ürün satamadığını, uzun yıllardır piyasada olan ecocarat ürününün m² fiyatının 70-100 Euro olması sebebiyle yıllık satış miktarlarının bu rakama ulaşmasının imkansız olduğundan dolayı da sözleşmenin ilgili maddesinin başlangıçtan itibaren geçersiz olduğunu, sözleşmede belirtilen miktarda satın alınmaması ve satılması mümkün olmadığından müvekkili şirketin yetkilisi … tarafından davacı şirket yetkilisi …’ye gönderilen elektronik posta metninde yıllık 50.000 m² olan miktarın 2010 yılı için 15.000 m², 2011 yılı için 25.000 m², 2012 yılı için 45.000 m² olarak güncellenmesinin talep edildiğini, ancak davacı şirketin bu taleplerini kabul etmediğini ve bu davayı açtığını, davacı şirketin ithal edeceği ürünlerin gümrükten çekilmesi sürecinde gümrük müdürlüğüne verilecek olan teminat mektubunu dahi veremediğini, müvekkili şirketçe verilen 185.872,80 Euro bedelli 12.10.2009 düzenleme tarihli teminat senedi ile davacı şirket gümrükteki mallarını teslim alabildiğini, diğer taraftan davacı şirketin, müvekkili şirket ile olan sözleşmesini feshetmesinden sonra yine başka bir seramik şirketi ile çalışmaya başladığını, davacının talep ettiği değerin şimdilik 1.118.413,39 Euro olduğundan davacıya bu bedelin eksik harcının tamamlattırılması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesi ile; taraflar arasında 28/07/2009 tarihinde davalı şirketin Türkiye distribütörü olduğu İnax ürünleri olan Ecocarat ve birtakım bazı ürünlerin satış ve pazarlamasının yapılması için sözleşme imzaladıklarını, sözleşmenin 2010 yılında sona erdiğini, sözleşmenin sona ermesinden sonra davalı şirkete iade edilen ürünlerden kaynaklanan müvekkili şirket alacakları konusunda taraflar arasında bir uzlaşmanın sağlanamadığını, öte yandan davalı tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile sözleşmeye aykırılık iddiası ile dava açıldığını, müvekkili şirketin davalı şirketten olan 738.904,66 TL cari hesap alacağının davalıdan tahsili için işbu davayı açtıklarını, işbu davanın …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve 738.904,66 TL’nin dava tarihiden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile; …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla işbu dosyanın birleştirilmesine karar verildiğini, ancak işbu dosyanın geldiği aşama gözönüne alınarak birleştirilen dosyaların tefrik edilmesine karar verilmesini talep ettiğini, davacı şirketin müvekkili şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını, taraflar arasındaki cari hesap sözleşmesinin delil olarak sunulmadığını, davacı şirketin müvekkili şirkete iade edilen ürünlerden kaynaklanan herhangi bir alacağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesince 17/04/2014 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı ile dosyaların birleştirilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizde yapılan yargılama sonucunda; 16/11/2017 tarih ve … Esas, 2017/771 Karar sayılı kararı ile asıl davanın ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, bu kararın istinaf edilmesi neticesinde istinaf incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 18/10/2019 tarih ve 2018/1552 Esas, 2019/2191 Karar sayılı ilamı ile; “…Yapılan dosya incelemesinde Mahkemenin bilirkişi değişikliği ve yeniden bilirkişi incelemesi ara kararını kurduğu 01/12/2016 tarihli celsede , bilirkişi olarak …, …’nu atadığı, bilahare …’NÜN görevinden affını talep ettiği ve bu talebin kabulü ile yerine; … nun atandıkları, bu şekilde heyetin…, … VE … olarak üçlü bir heyet olarak oluşturulduğu, ancak raporu … VE …’nun düzenledikleri diğer bilirkişinin görev atamasına rağmen ( ki bu bilirkişi ilk heyette görev aldığından yeniden atanmasının hatalı olmasına ayrıca dikkat çekilerek) raporda yer almadığı imzasının bulunmadığı görülmektedir.
HMK MADDE 266- (1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.
HMK MADDE 276- (1) Bilirkişi, mahkemece kendisine tevdi olunan görevi bizzat yerine getirmekle yükümlü olup, görevinin icrasını kısmen yahut tamamen başka bir kimseye bırakamaz.
Bu nedenle hükme esas alınan rapor bu hali ile usulüne uygun düzenlenmiş bir rapor değildir.
Resen nazara alınması gereken bir husus olduğundan tarafların diğer istinaf incelemelerinin bu eksiklik karşısında değerlendirilmesi şu aşamada mümkün olmadığından öncelikle ara karara uygun bilirkişi raporu alınarak ( hatalı bilirkişi seçimi konusundaki vurgu da dikkate alınarak) sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden tarafların istinaf taleplerinin kabulüne ve eksik incelemenin tamamlanması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile Mahkememiz kararı kaldırılmış ve dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Asıl dava, sözleşmenin feshi nedeni ile mahrum kalınan kar alacağı, birleşen dava ise; cari hesap alacağına ilişkindir.
Mahkememizin kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından kaldırılmasından önce Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, gümrük kayıtları celp edilmiş, tanıklar dinlenmiş ve bilirkişi raporları alınmıştır.
Bilirkişiler Prof. Dr. …’nın sunmuş olduğu 25/12/2015 tarihli raporları ile, bu bilirkişiler tarafından sunulan 02/09/2016 tarihli rapor ve … ve … tarafından sunulan 28/09/2017 tarihli bilirkişi raporlarının, taraflar arasındaki ihtilafı çözmeye yeterli olmadığı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından Mahkememiz kararının kaldırılmasından sonra yeni oluşturulacak bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler Prof. Dr. …, … ve … mahkememize sundukları 08/02/2021 tarihli raporlarında; Asıl Dava bakımından; Davacının davalıdan, raporlarının mali kısmında hesaplanan 1.215.059,87 Euro’luk zararının tazminini talebe hak kazandığını, Davacının bu alacağının, talep gibi sözleşmenin feshedildiği 24.01.2012 tarihinden itibaren işletilecek döviz yasal faizi ile birlikte tahsili gerektiğini, Birleşen Dava bakımından; Davacının davalıdan aralarındaki akdi ilişkiden dolayı bakiye 738.904,66 TL cari hesap alacağı bulunduğunu, Davacının bu alacağının, talep gibi birleşen dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili gerektiğini belirtmişlerdir. Bu bilirkişi raporu da taraflar arasındaki ihtilafı çözmeye yeterli olmadığı, denetime elverişli, yargısal içtihatlara uygun ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından Mahkememizce yeni bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler Prof. Dr. …, … ve … Mahkememize sundukları 04/09/2021 tarihli raporlarında; Esas Dava yönünden: Dosya kapsamında bulunan ve raporun Mali Değerlendirmeler kısmında açıkça tablolandırılmış bulunan fatura detaylarına ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin en az miktar başlıklı 3. maddesine istinaden Davalı …’in sözleşme kapsamında 45.800.09 m2’lik eksik alım yaptığını, Davalı şirketin 28.07.2009 tarihli sözleşme ile üstlendiği yıllık 50.000 m2 asgari alım taahhüdüne, olay tarihinde yürürlükte olan ve olaya uygulanacak 6762 sayılı e TTK.m.20/2 de düzenlenen tacirin ticaretine dair işlerde basiretli bir iş adamı gibi hareket edecek olması sebebiyle uyması gerektiğini, gerek sözleşme tarihinde gerekse ifa tarihinde objektif olarak bir ifa imkansızlığı söz konusu olmadığından 818 sayılı BK.m.20 ve m.117 çerçevesinde bir imkansızlıktan söz edilemeyeceğini, tespit edilen eksik alım miktarı üzerinden davacı şirketin zararının/kazanç kaybının ve temerrüt tarihinden itibaren gecikme faizinin hesaplanması gerektiğini, esas davada, taraflar arasında 28.07.2009 tarihinde akdedilen Sözleşmenin 3. maddesi gereğince davalı şirketin üstlendiği yıllık 50.0000 m2 asgari alım taahhüdü gereğince alınan ve iade edilen ürünler dikkate alınarak nihai olarak davalının 45.800,09 m2 eksik alım yaptığını ve eksik alım yapılan ürünlere ilişkin raporun sektör (teknik) değerlendirmeler kısmında ayrıntıları ve hesaplamaları yapıldığı şekilde, taraflar arasındaki 28.07.2009 tarihli sözleşmenin 4 nolu ekinde Ecocarat ürün çeşitlerine ait fiyat listesi, dava konusu ürünlerin alış fiyatı, perakende satış fiyatı, bu ürünleri satacak olan distribütöre satış fiyatları ve dava tarihindeki USD kuru üzerinden, ayrıca ihtar, mehil ve temerrüt tarihi esas alınarak gecikme faizi hesaplanarak, dava tarihi itibariyle davacının eksik alımlar sebebiyle kazanç kaybının 580.653,79 USD, temerrüt tarihinden dava tarihine kadar TCMB avans faizi üzerinden değişen oranlarda ticari temerrüt faizinin 44.094,91 USD, dava tarihi itibariyle toplam alacağının 624.748,70 USD olarak hesaplandığını, Birleşen Dava yönünden: Davalı …Tur. ve Tic. Ltd. Şti.’nin davacı … San. A.Ş.’ye 739.162,81 TL borçlu olduğunu, dosya kapsamında bulunan Bilirkişi Raporunda davacı şirketin 695.606.16 TL davalıdan alacaklı olarak görüldüğü tespit edilse de dosya kapsamında sunulan cari hesap ekstresinde ve muavin dökümde davacının 738.904,66 TL alacaklı olduğunu, taraflar arasında bulunan cari hesap farklılığının 258,15 TL olduğu, ilgili farka istinaden Davalı şirket tarafından tanzim edilen 14.10.2009 tarih 5517 numaralı 122,28 TL’lik faturanın Davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığından kaynaklandığı, kalan farkın ise taraflar arasında yapılan Euro ödemelere ilişkin kur farklarından kaynaklandığını belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof. Dr. …, … ve … Mahkememize sundukları 31/01/2022 tarihli ek raporlarında; Esas Dava yönünden:
Dosya kapsamında bulunan ve kök rapordaki Mali Değerlendirmeler kısmında açıkça tablolandırılmış bulunan fatura detaylarına ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin En Az Miktar Başlıklı 3. maddesine istinaden Davalı … sözleşme kapsamında 45.800,09 m2’lik eksik alım yaptığını, Mahkememizin ara kararında belirtilen “b” bendi dikkate alındığında sözleşmenin maddesinin 3. paragrafındaki “Taraflar tarafından yapılan ihlal haricinde sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, mağdur tarafın son takvim yılına kayıtlı ürün satım cirosuyla sınırlı kalmak üzere zararlarını talep etmeye hak kazanacaktır” hükmü gözetilerek yapılan hesaplamada Davacı şirketin son takvim yılı (2010) kayıtlı ürün satım cirosunun ise 750.058,12 TL olduğunu, davacı şirketin davacıya baz alınan en düşük birim satış fiyatının 48 Euro olduğunu ve davacı şirketin alım yapmadığı ürün biriminin 45.800,09 olduğunu, bu satışın birim maliyetinin 21.47 Euro olduğu tespit edilmiş ve dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporları ile aynı görüşte olduklarını, ara kararın “c” bendinde Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, davacının sözleşmenin sonuna kadar yapması gereken masrafların tespiti ile, tespit edilen miktarın, davacının elde edeceği kardan mahsubunun gerektiğinden, davacının elde edeceği kardan mahsubu yapılması gereken masrafların, davacı şirketin çalışan sayısı, personel ve işletme maliyetleri, dağıtım ve büro giderleri gibi hususlar dikkate alınıp, somutlaştırılarak hesaplamasında karar verilmiş ve yapılan bu hesaplamada Net Satış karı tutarından faaliyet giderlerinin düşülmesi sonucunda 586.332,75 Euro kar kaybı talebinde bulunabileceğini, bu tutarın dava tarihi itibariyle TL karşılığının 1.321.769,92 TL olduğunu, davacı şirketin ödemenin talep edildiğini ve Davalının temerrüde düşürüldüğü … 25. Noterliği’nin 24.01.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname tarihinde 586.332,75 Euro kar kaybının TL karşılığı olarak 1.394.123,38 TL davalı şirketten alacak talebinde bulunulabileceğini, Birleşen Dava yönünden: Davalı …Tur. ve Tic. Ltd. Şti.’nin Davacı … San. A.Ş.’ye 739.162,81 TL borçlu olduğunu, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporunda davacı şirketin 695.606,16 TL davalıdan alacaklı olarak görüldüğü tespit edilse de, dosya kapsamında sunulan cari hesap ekstresinde ve muavin dökümde Davacı … San. A.Ş.’nin 738.904,66 TL alacaklı olduğunu, taraflar arasında bulunan cari hesap farklılığının 258,15 TL olduğu, ilgili farka istinaden Davalı şirket tarafından tanzim edilen 14.10.2009 tarih 5517 numaralı 122,28 TL’lik faturanın Davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığından kaynaklandığı belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 28/07/2009 tarihli, davacı şirkete Türkiye’de pazarlamak ve satmak üzere münhasır hak tanınan … ürünlerinin pazarlanması ve satılması için sözleşme akdedildiği, bu sözleşmenin 3. maddesinde davalı şirketin en az 50.000 m2 ürün almayı taahhüt ettiği, davalının sene sonuna kadar bu miktarda ürün almaz ise davacı şirketin takdiren bu sözleşmeyi feshetmeye veya davalının münhasır hakkını iptal etmeye veya 6 ay önceden yazılı bildirimde bulunarak ülke kapsamında kısıtlama yapma hakkına sahip olacağının düzenlendiği, sözleşmenin 4. maddesinde münhasır hakların düzenlendiği, 8. maddesinde imza tarihinden itibaren sözleşmenin yürürlüğe gireceği ve 3.maddesi uyarınca feshine kadar yürürlükte kalacağı, sözleşmenin otomatik olarak her takvim yılı başında erken feshedilmediyse yenileneceği, taraflar tarafından yapılan ihlal haricinde sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde mağdur tarafın son takvim yılına kayıtlı ürün satım cirosuna sınırlı kalmak üzere zararlarını talep etmeye hak kazanacağının düzenlendiği, sözleşmenin davacı şirket tarafından davalı şirkete gönderilen … 25. Noterliğinin 24/09/2010 tarih ve … yevmiye nolu fesih ihbarnamesi ile feshedildiği, ihtarnamenin davalı şirkete 24/09/2010 tarihinde tebliğ edildiği, davacı şirket tarafından davalı şirkete gönderilen … 25. Noterliğinin 24/01/2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşme ile taahhüt edilen miktardan daha az alım nedeni ile uğranılan 1.188.413,39 Euro zararın ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 3 gün içerisinde ödenmesinin talep edildiği, ihtarnamenin 27/01/2012 tarihinde davalıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Asıl davada taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3. nolu maddesinde yer alan satış taahhüdüne ilişkin hükmün hukuken geçerli olup olmadığı, davalının bu taahhüdünü ihlal edip etmediğini, davacının davalıdan söz konusu taahhüdün ihlalinden dolayı kar mahrumiyeti alacağına hak kazanıp kazanmadığı, birleşen davada ise, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, birleşen davanın davacısı şirketin birleşen davanın davalısı şirketten cari hesap alacağı olup olmadığı noktasında olduğu anlaşılmıştır.
Asıl davada davalı şirket, taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıcından itibaren akdin konusunun ifasının mümkün bulunmadığını, gerçekleştirilmesinin imkansız olduğunu, sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 20/1.maddesine göre bir akdin konusu mümkün değilse, o akdin imkansız olduğunun düzenlendiğini, yine aynı yasanın 117.maddesine göre edimin yerine getirilmesi sözleşme yapıldıktan sonra imkansız olursa ve bu imkansızlıkta borçlunun kusuru bulunmazsa borçlu borçtan kurtulur hükümleri göz önüne alındığında davacının kar mahrumiyeti talebinin yerinde olmadığını ileri sürmüştür.
Davanın her iki tarafının da tacir olmakla gerek eski TTK, gerekse 6102 sayılı TTK hükümleri çerçevesinde tacir olmanın hüküm ve sonuçlarına tabi oldukları, TTK’ya göre tacir; ticarethanesine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Davalı şirketin sözleşme konusu ürün grubu ile sektörde eskiden beri faaliyet gösteren bir şirkettir. Sözleşmelerde genel ilke ahde vefa olup, ifadan kaçınmayı veya sözleşme ile getirilen borç ve yükümlülüklerden kurtulabilmeyi öngören, işlem temelinin çökmesi, ifa imkansızlığı, aşırı ifa güçlüğü gibi kanun hükümlerinin olabildiğince dar yorumlanması esastır. Sözleşme hukukunda imkansızlık, ifanın objektif olarak imkansız olmasını ifade eder. Yoksa borçlunun kendi subjektif durumu itibariyle ifanın mümkün olmaması gerek 818 sayılı BK.nın 20. maddesi gerekse 117. maddesi anlamında imkansızlık sayılmayacaktır. Zira dava konusu ecocarat ürününün bir yılda 50.000 m2 üretimi, ithalatı ve satışı esasen mümkün olmakla birlikte davacı şirket piyasadan yeterince talep alamadığı için mümkün olmamıştır. Yoksa ürünün üretilmediği, satılmadığı veya alım taleplerinin karşılanmadığı gibi bir iddia veya savunma yoktur. Dolayısıyla gerek sözleşmenin hükümsüz sonucunu doğuracak şekilde baştaki imkansızlık gerekse, borçlunun ifa yükümlülüğünden kurtulması sonucunu doğuracak şekilde sonraki imkansızlık koşullarının somut olayda bulunmadığı Mahkememizce kabul edilmiştir.
Kar kaybı, müspet zarar olup, sözleşmede açık bir düzenleme mevcut değil ise, sözleşmenin feshi halinde ancak uğranılan menfi zararların istenebilmesi mümkündür. Sözleşmede hüküm bulunması halinde fesih sebebiyle müspet zararların da istenebileceği kuşkusuzdur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2014 tarih ve 2013/8668 Esas, 2014/15289 K., Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 23/05/2016 tarih ve 2016/2825 Esas, 2016/9158 K.)
Taraflar arasındaki 28.07.2009 tarihli sözleşmenin 8.maddesinin 3.pragrafındaki “Taraflar tarafından yapılan ihlal haricinde sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, mağdur taraf son takvim yılına kayıtlı ürün satım cirosuyla sınırlı kalmak üzere zararlarını talep etmeye hak kazanacaktır.“ hükmü göz önüne alındığında sözleşmedeki bu açık hüküm nedeniyle davacının müspet zararlar bahsinden olan kar kaybını talep edebileceği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacının sözleşmenin sonuna kadar yapması gereken masrafların tespiti ile tespit edilen miktarın, davacının elde edeceği kardan mahsubu ile sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Davacının elde edeceği kardan mahsubu yapılması gereken masrafların, davacı şirketin çalışan sayısı, personel ve işletme maliyetleri, dağıtım ve büro giderleri gibi hususlar dikkate alınıp, somutlaştırılarak hesaplama yapılması, bu mümkün olmadığı takdirde olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 42-43. maddeleri uyarınca takdir edilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 08/06/2020 tarih ve 2019/4488 Esas, 2020/2695 K.)
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8.maddesi tarafların ticari defter ve belgeleri, gümrük kayıtları ve 31/01/2022 tarihli bilirkişi ek raporu ile tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin davacı şirketten sözleşmenin 3.maddesi gereğince yıllık 50.000 m2 alım taahhüdünde bulunduğu, davalı şirketin sözleşme boyunca davacı şirketten 4.199,91 m2 alım yaptığı, buna göre 50.000 m2 – 4.199,91 m2 = 45.800,09 m2 eksik alım yaptığı, taraflar arasında akdedilen sözleşmede davalı şirketin en düşük alım yaptığı tutarın 45 Euro olduğu, davacı şirketin davalı şirkete yapmış olduğu satışlarda 21.47 Euro maliyet ve 26,53 Euro kar elde ettiğinin bilirkişi ek raporunda tespit edildiği, yine bilirkişi ek raporunda sözleşme tarihi ile fesih tarihi arasında incelenen gelir tablosuna göre hesaplanmış olan maliyetlerin bu tabloda satışların maliyeti kalemini oluşturduğu, davacı şirketin personel giderlerinin faaliyet gideri kalemini oluşturduğu ve ortalama faaliyet giderlerinin net satışlara oranının %28,60 olduğunun tespit edildiği, buna göre davalı şirketin hedeflenen ürünlerden eksik kalan ürünlerin brüt satış değerinin 2.198.404,32 Euro olduğu, maliyetinin ise 983.327,93 Euro olduğu ve faaliyet giderlerinin %28,60 brüt satışlara ortalaması sonucunda faaliyet giderlerinin 628.743,64 Euro olduğunun tespit edildiği, net kar tutarının 26,53 Euro x 45.800,09 m2 = 1.215.076,39 Euro olduğu, bu rakamdan faaliyet gideri olan 628.743,64 Euro’nun çıkartılmasından sonra kalan 586.332,75 Euro’nun kar kaybını oluşturduğu, sözleşmede kar kaybının yabancı para cinsinden talep edilebileceğine dair her hangi bir hüküm bulunmadığından, davacının kar kaybını TL olarak talep edebileceği anlaşıldığından dava tarihi itibariyle 586.332,75 Euro’nun karşılığının 1.321.769,92 TL olduğu ve bu miktarın kar kaybı olarak davacı tarafından talep edilebileceği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8. Maddesindeki; ” Taraflar tarafından yapılan ihlal haricinde sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, mağdur taraf son takvim yılına kayıtlı ürün satım cirosuyla sınırlı kalmak üzere zararlarını talep etmeye hak kazanacaktır.” hükmü göz önüne alındığında, taraflar tarafından yapılan ihlaller dışında sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde son takvim yılına kayıtlı ürün satım cirosuna sınırlı kalmak kaydı ile zararların talep edilebileceği ancak davamızda davalının eksik ürün alması nedeniyle davalının sözleşmeyi ihlalinden dolayı sözleşme feshedilmiş olduğundan davacının kar kaybının tamamını talep edebileceği, son takvim yılına kayıtlı ürün satım cirosuna sınırlı kalmak kaydının davamızda uygulanmayacağı Mahkememizce kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının kar kaybı davasının kısmen kabulü ile; 1.321.769,92 TL’nin … 25. Noterliğinin 24/01/2012 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı 31/01/2012 tarihi itibariyle temerrüte düşürülmüş olduğundan ve dava dilekçesinde yasal faiz talep edildiğinden, bu tarihten itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının haklarının bir kısmını …’e temlik etmiş olduğu anlaşıldığından, temliknamede belirlenen miktar göz önüne alınarak, davalıdan tahsiline karar verilen 1.321.769,92 TL’nin 684.777,37 TL’sinin temlik alan davacı …’e, kalan 636.992,55 TL’sinin davacı şirkete verilmesine karar verilmiştir.
Birleşen davada birleşen davanın davacısı şirket, cari hesap alacağı nedeniyle 738.904,66 TL’nin tahsilini talep etmiş, alınan bilirkişi raporları, tarafların ticari defter ve belgeleri, cari hesap ekstreleri ve tüm dosya kapsamına göre birleşen davanın davacısı şirketin birleşen davanın davalısı şirketten 738.904,66 TL cari hesap alacağı bulunduğu anlaşıldığından birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl Davanın KISMEN KABULÜ İLE; 1.321.769,92 TL.nin temerrüt tarihi olan 31.01.2012 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı … den tahsili ile, 684.777,37 TL.sinin temlik alan davacı …’e, kalan 636.992,55 TL.sinin davacı …ne verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Birleşen Davanın KABULÜ İLE; 738.904,66 TL alacağın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte, birleşen davanın davalısı … den tahsili ile birleşen davanın davacısı … ne verilmesine,
3-ASIL DAVADA;
a) Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre, alınması gereken 90.290,10 TL harçtan peşin alınan 841,30 TL harç ve 89.023,93 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 89.865,23‬ TL harcın mahsubu ile geriye kalan 424,87‬ TL harcın davalı … den tahsiline,
b) Davacı … tarafından başlangıçta yatırılan 21,15 TL başvurma harcı, 841,30 TL peşin harç ve 89.023,93 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 89.886,38‬ TL’nin davalı … den alınarak davacı … verilmesine,
c) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 79.061,95 TL vekalet ücretinin davalı … den alınarak davacı … ne ve davacı …’e alacak payları oranında verilmesine,
d) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 82.849,10 TL vekalet ücretinin davacı … den alınarak davalı … ye verilmesine,
e) Davacı … tarafından yapılan 5.132,90 TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve ret oranına göre 2.465,53 TL’sinin davalı … den alınarak davacı … ne verilmesine,
f) Davalı … tarafından yapılan 21.367,55 TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve ret oranına göre 11.103,88 TL’sinin davacı … den alınarak davalı … ne verilmesine,
g) Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
4-BİRLEŞEN DAVADA;
a) Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre, alınması gereken 50.474,58 TL harçtan peşin alınan 12.618,65 TL harcın mahsubu ile kalan 37.855,93 TL harcın davalı … den tahsiline,
b) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık asgari ücret tarifesine göre 53.995,23 TL vekalet ücretinin davalı … den alınarak davacı … ne verilmesine,
c) Davacı tarafından yapılan 25,20 TL başvurma harcı ve 12.618,65 TL peşin harç olmak üzere toplam 12.643,85‬ TL yargılama giderinin davalı davalı …Turizm ve Ticaret Ltd. Şti. den alınarak davacı … ne verilmesine,
d)Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/03/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır