Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/508 E. 2022/108 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:…Esas
KARAR NO :2022/108

DAVA:Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/01/2015
KARAR TARİHİ:22/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili firma aleyhine 05/05/2013 tanzim, 25/08/2014 vade tarihli, 117.000-TL bedelli senedi konu ettiği … 2. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile kambiyo takibi yaptığını, ancak taraflar arasında herhangi bir ticari ve borç ilişkisi olmadığını, müvekkili firmanın senetten ancak takibe girişildikten sonra ödeme emrinin tebliği ile haberdar olduğunu, müvekkili firma yetkilisi …’nin icra dosyasını incelendiğinde senet üzerindeki imzanın eski ortağı … …’ün imzasına benzediğini gördüğünü, bunun üzerine müvekkili firmanın davalı alacaklı … ve dava dışı eski ortak … … hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, şüpheliler hakkında soruşturmanın … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sor. dosyasında yürütüldüğünü, davalı alacaklı …’ın 27/11/2014 tarihinde emniyette verdiği ifadesinde, müvekkili firma yetkilisi …’yi tanımadığını, senedi müvekkil firmanın eski ortağı … …’den aldığını, kendisini ve ailesini uzun yıllardır tanıdığını, 2011 yılından itibaren … …’e peyderpey nakit ödemede bulunduğunu, kendisinden ödemiş olduğu paraların iadesini talep ettiğinde, 05/05/2013 tarihinde şikayete konu otan senedi şirket kaşesi altında imzaladığını, senedi kendisinin doldurduğunu, senetten ötürü alacağının olması sebebi ile müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını beyan ettiğini, davalının iddiasına göre müvekkilinin eski ortağı … …’ün davalı alacaklıdan borç para aldığını, tarafların bu borca karşılık şirket kaşesini kullanarak ve takibe konu senedi tanzim ederek haksız olarak takibe koyduğunu, görüleceği üzere senetteki temel ilişkinin davalı alacaklı ile müvekkili firmanın eski ortağı … … arasında olduğunu, müvekkili firmanın eski ortağı … …’ün 28/11/2014 tarihinde emniyette vermiş olduğu ifadesinde, “şirkette ortak olduğunu, 2009 yılından 21/06/2013 tarihine kadar müvekkili firma yetkilisi …’nin şahsi hesabına bir kısım ödemeler yaptığını, Türkiye’ye döndükten sonra gelirinin olmaması sebebi ile, davalı alacaklı …’tan peyderpey borç para aldığını, almış olduğu paraları …’ye havale ettiğini, ancak 2013 yılında işlerinin iyi gitmemesi sebebi ile davalı alacaklı …’a ödeme yapamadığını, bu sebeple davaya konu olan bonoyu şirket adına imzalayıp davalı alacaklıya verdiğini, davalının bonoyu kendi el yazısı ile doldurduğunu, müvekkili firma yetkilisi Mustafa Ketekçi’nin davalı alacaklı …’ı ismen tanıdığını, borcun şirketin borcu olduğunu beyan ettiğini, hem davalı alacaklı hem de müvekkilinin eski ortağının ifadelerinde, doğrudan senet borçlusu olarak görünmekte olan … Paz. Arş. Dan. Hiz. Ltd. Şti.’ne borç para verilmediğini kabul ettiklerini, savcılık soruşturma dosyasında alınan ifadelere göre icra takibine konu olan senedin bedelsiz bir senet olduğunu, alacaklının ve eski ortağının uydurma ve gerçeğe aykırı olan bir kurgu yaratarak, davalı alacaklı … tarafından firmanın eski ortağı …’e borç para verildiğini, … tarafından da bu paranın firmanın yetkilisi … üzerinden müvekkili firmaya aktarıldığını, dolayısı ile bononun yasal bir mesnedinin olduğunu göstermeye çalıştığını, davalı alacaklı ve eski ortak tarafından çizilmiş olan senaryo ile şirketi borçlu hale getirmenin mümkün olmadığını, zira müvekkili fırmaya takibe konu senet bedelinin ödenmediğini, bu hususun müvekkilinin hesap hareketleri ile ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde subuta ereceğini, öte yandan davalı alacaklı ve müvekkili firmanın eski ortağının savcılık soruşturma dosyasındaki beyanlarının tamamının soyut olduğunu, sonradan masa başında uydurulan gerçeğe aykırı beyanlar olduğunu, davalı alacaklı …’ın müvekkilinin eski ortağı …’e paraları elden verdiğini beyan ettiğini, paranın miktarını, verildiği tarihin gerçek olduğunu gösteren, banka dekontu v.b. hiçbir belge bulunmadığını, paranın hangi tarihte ve kaç lira olarak verildiği, 117.000-TL’ye nasıl ulaşıldığına ilişkin bir açtklama, bu konuda detay olmadığını, müvekkilinin eski ortağı …’ün, davalı alacaklıdan aldığı paraları müvekkili firma yetkilisi hesabına gönderdiğini iddia ettiğini. … ile firma yetkilisi arasında zaman zaman para transferleri olsa da gönderilen paralardan ötürü müvekkili firmanın eski ortağına borcu bulunmadığını, gönderildiği iddia edilen paraların davalı alacaklı …’tan alındığının malum olmadığını, bu beyanların tamamının gerçek dışı olduğunu, müvekkili firmanın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğunu, her türlü borç ve alacakların bu defterlerde mevcut olduğunu, hal böyle iken, şirket ortağı olan …’ün şirket için aldığı borç paraları şirket kayıtlarına İşletmemesi, bu konuda bir beyanda bulunmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, …’ün şirkete ortak olduğu sürede katıldığı yaklaşık 20’ye yakın finans toplantısı yapıldığını, bu toplantıların hiçbirinde şirket adına birilerinden borç aldığını beyan etmediğini, bu toplantılarda, müvekkili çalışanı … ve malimüşaviri …’un da bulunduğunu, bu hususlarda … ve…’un tanık olarak dinlenilmesini talep ettiklerini, davalı alacaklı …’ın aldığı senette sadece müvekkili şirketi borçlu gösterdiğini, parayı verdiği …’ü de borçlandıracak şekilde senede imzasını atmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının müvekkili firmanın ne iş yaptığı, mali durumunu bilebilecek ve bunu denetleyebilecek durumda olmadığını, bütün alacağını şirkete bağlamasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı alacaklının eski ortak …’ü tanıdığını, parayı ona verdiğini, ancak ne hikmetse senedi sadece müvekkilinden aldığının anlaşılmaz olduğunu, … …’ün aynı zamanda ”…’ adlı şirketin de ortağı olduğunu, davaya konu olan bonoyu imzalamadan yaklaşık iki ay evvel bu şirketteki hissesini sattığını, buradan kendi deyimi ile 1.000.000-TL (Birmilyorı) gelir elde ettiğini, eski ortağı ve ailesini yakın tanıdığını ifade eden davalının bu satıştan haberdar olmamasının düşünülemez olduğunu, alacaklı eski ortağa borç para verdi ise, bu satış sonrasında alacağını tahsil etmiş olması gerektiğini, müvekkili firmanın ticari hayatı boyunca ticari ilişkisinde senet kullanmadığını, bankalarda kredibilitesi olan bir firma olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin nakde ihtiyacı olması halinde bankalardan kredi kullanabildiğini, bunun yerine elden peyderpey borç para almasının ve senet tanzim etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, eski ortak … …’ün müvekkili firmadaki ortaklığının sona erdirilmesini sindiremediğini, düşmanca bir tutum ile müvekkilini yok etmeye, haksız menfaat elde etmeye çalıştığını, davalı alacaklının da, menfaat tenimi için olsa gerek bu oyuna ortak olduğunu, davalının müvekkilinin aleyhine haksız başlattığı kambiyo takip dosyasından müvekkili adresine gelindiğini, haczi kabil olan olmayan, tüm menkullerin haczedip muhafaza altına alındığını, şirketin çalışamaz hale geldiğini, davalının ve eski ortağın soruşturma dosyalarına verdiği ifadelerden de takibe konu borcun müvekkil firmanın borcu olmadığı sabit olduğundan müvekkilinin daha fazla zararına sebebiyet verilmemesi için Sayın Mahkemeden teminatsız olarak takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, açıklananlara göre, davalı alacaklı ile müvekkili arasında temel ilişki bulunmadığını, takibe konu senedin hile ile dolandırıcılık suçunu oluşturan hareketlerle sonradan tanzim edildiğini, bu hususta soruşturmanın devam ettiğini, davalı alacaklının müvekkilin eski ortağına iddia ettiği gibi borç para verilmişse bile müvekkili firmanın eski ortağının borcundan dolayı müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davalı alacaklı müvekkili firmaya karşı haksız ve kötü niyetli olarak takibe giriştiğinden müvekkilinin davalı alacaklıya borcu olmadığının tespiti ile davalı alacaklının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine karar verilmesi için Sayın Mahkemeye müracaat etme zarureti hasıl olduğunu beyanla, öncelikle müvekkili firma aleyhine başlatılan takip dosyasının ihtiyaten durdurulmasına, müvekkil firmanın davalı alacaklıya borcu olmadığının tespitine, davalı alacaklının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; icra Mahkemesindeki dosya ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki dosya arasında derdestlik ilişkisi bulunmasının mümkün olmadığını zira, İcra Mahkemesi huzurunda yapılan itirazın dava niteliğinde olmadığını, … İcra Hukuk Mahkemesi’ndeki dosyanın konusunun “imzaya itiraz” iken, huzurdaki davanın sebebinin “senedin bedelsiz kalması” olduğunu, şirket eski ortağı ve yetkilisi olan … Yenigün ile davalı alacaklının ortak hareket ederek müvekkili şirketten haksız olarak tahsilat yapmaya çalıştıklarını, müvekkilinin her ikisi hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde şikayette bulunduğunu, davalının suç ortağı olan …’ün ifadelerine delil olarak dayanmasının mümkün olmadığını, …’ün müvekkili şirkete ya da diğer ortağa para göndermesinin dava konusu olan senet bedeli kadar müvekkiline ödeme yapıldığı anlamına gelmediğini, davalının savcılık ifadesinde …’e borç para verdiğini, bu paranın belli bir yekûn tutması sebebi ile, kendisinin “…’tan senet istediğini, onun da şirket senedini verdiğini” ifade ettiğini, yani davalı tarafından verildiği iddia edilen tüm paraların, senedin tanzim tarihinden evvel, …’e verilmiş olan paralar olduğunun savcılıkta verilmiş olan ifade ile belirtildiğini, bu kere davalı şirkete borç para verdiğini ifade ettiğini, müvekkilinin davalıdan herhangi bir para almadığını, durumun şirket ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde ortaya çıkacağını, davalının müvekkili şirkete para verdiğini ispat edemediğini, ortaya koyduğu iddiaların hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu sebeplerle davalarının kabulüne karar verilmesini talep ettiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizin 25/01/2017 tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamında; “…Mahkememizce toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya münderecatı doğrultusunda; Dava dosyası içeriği ile raporumuzun mali kısmında yapılmış tespitler incelendiğinde, dava konusu senedin lehtarı durumundaki davalı ile davacı şirket arasında, herhangi bir akdi ilişkinin olmadığı ve dolayısıyla da dava konusu senedin davacı şirketin davalıya olan herhangi bir borcunun ödenmesi için düzenlenmediği, bu durum nedeniyle, dava konusu senedin, senedin düzenlendiği tarihte davacı şirketin ortağı durumunda olan davadışı/… tarafından, bu kişinin davalıdan kendi şahsi ihtiyaçları için almış olduğu borçların ödenmesi için düzenlendiği kanaatine varılmaktadır Zira davalı, davacı şirket adına ve hesabına davalıdan alınmış olan borçların ödenmesi için bu senedin düzenlendiğini ispat edemediği, Ne var ki. senedin düzenlendiği tarihte davacı şirketin ortağı durumunda olan davadışı/…’ün, şahsi ihtiyaçlarının karşılanması için almış olduğu bir borcun ödenmesi için şirket adına ve hesabına böyle bir senedi düzenleyebilmesi için, o tarihte şirketin diğer ortağı durumunda olduğu anlaşılan davadışı/… nin de onayını atmış olması (ve böylelikle şirket ortaklar genel kurulunun onayını-iznini almış olması) gerekmekte olduğu, bu sonuç, yeni TTK.md.395 hükmünün kıyasen uygulanmasından çıkmaktadır, dava dosyası içeriğinden ise, böyle bir onayın alındığı hususu anlaşılmamakta olduğu, bu durum nedeniyle, işbu senedin geçersiz olduğu, dolayısıyla davacı şirketi bağlamadığı, davacı şirketin bu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığı, davacının bu senetten dolayı icra dairesine ödemiş olduğu tutarların istirdadını talebe hak kazandığı, Davacının davasının kabulü ile davacının 05/05/2013 tanzim, 25/08/2014 vade tarihli 117.000 TL bedelli senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasından tahsil edilen 43.100 TL’nin davacıya iadesine…” karar verildiği;
Kararın, davalı vekili tarafından temyiz edildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 16/10/2019 tarihli, 2017/2264 Esas, 2019/2155 Karar sayılı ilamında; “…Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, dava konusu senedin şirket borçları için düzenlenmediğini, davalı ile davacı arasında da ticari ilişki bulunmadığını, senedin davacı şirketin önceki ortağı tarafından düzenlendiğini iddia ederek borçlu bulunmadığının tespitini istemiştir. Davalı taraf ise davacının iddialarının doğru olmadığını, verilen paraların davacı şirketin finansmanında kullanıldığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Dosya içerisinde bulunan … C. Başsavcılığı’nca düzenlenen 13/08/2015 tarihli fezleke içeriğinden; davacı şirketin temsilcisi …’nin davalı ile davacı şirketin önceki ortağı olan … … hakkında şikayette bulunduğu, davacı şirketin defterlerinde borca ve bonoya dair bir kayıt bulunmadığı, şüpheli … …’ın ortaklık payını müştekiye devrettikten sonra davacı şirketin borçlu davalının ise alacaklı gözüktüğü senedin hisse devrinden önceki bir tarihe tekabül edecek şekilde şüphelilerin bono düzenledikleri ve şüpheli … eliyle icra takibi başlatıldığı, senedin sahte olarak oluşturulduğu, sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının işlendiğinin iddia edildiği, bu fezleke üzerine İstanbul C. Başsavcılığı’nca 02/09/2015 tarih ve … esas sayılı iddianame ile ….Ağır Ceza Mahkemesi’ne kamu davası açıldığı ve yargılamanın devam ettiği, en son olarak duruşmanın 16/01/2020 tarihine bırakıldığı görülmüştür.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK’nun 74.maddesi uyarınca, ceza mahkemesince maddi vakıanın tespitine ilişkin kararlar hukuk hakimini bağlayacağından, anılan ceza dosyasının sonucu beklenerek tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup açıklanan bu yön itibariyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile… ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2017 tarih, … esas, … karar sayılı kararının kaldırılmasına…” karar verildiği, kaldırma kararı sonrası mahkememize gelen dosyanın, …Esas sayıya kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
… 2.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyası, ….Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası, davaya konu senet fotokopisi, ödeme dekontu, ticari defter ve belgeler ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu bilirkişi raporu alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve davadan sonra yapılan ödeme nedeniyle kısmi istirdat davasıdır.
İhtilaf, davacının davalıya borçlu olup olmadığı ve davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup, alacak miktarının tespiti için takip dayanağı belgelerin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkündür.
İstinaf kaldırma kararından önce, tüm deliller toplandığında, bilirkişiler SMMM Prof.Dr.S. … ve Sözleşme Uzmanı Öğretim Üyesi Prof Dr…. tarafından rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi raporunda; “…
1)Dava dosyası içeriği ile raporumuzun mali kısmında yapılmış tespitler incelendiğinde, dava konusu senedin lehtarı durumundaki davalı ile davacı şirket arasında, herhangi bir akdi ilişkinin olmadığı ve dolayısıyla da dava konusu senedin davacı şirketin davalıya olan herhangi bir borcunun ödenmesi için düzenlenmediği anlaşılmaktadır.
2)Bu durum nedeniyle, dava konusu senedin, senedin düzenlendiği tarihte davacı şirketin ortağı durumunda olan davadışı / … tarafından, bu kişinin davalıdan kendi şahsi ihtiyaçları için almış olduğu borçların ödenmesi için düzenlendiği kanaatine varılmaktadır. Zira davalı, davacı şirket adına ve hesabına davalıdan alınmış olan borçların ödenmesi için bu senedin düzenlendiğini ispat edememiştir.
3)Ne var ki, senedin düzenlendiği tarihte davacı şirketin ortağı durumunda olan davadışı / …’ün, şahsi ihtiyaçlarının karşılanması için almış olduğu bir borcun ödenmesi için şirket adına ve hesabına böyle bir senedi düzenleyebilmesi için, o tarihte şirketin diğer ortağı durumunda olduğu anlaşılan davadışı / …’nin de onayını almış olması (ve böylelikle şirket ortaklar genel kurulunun onayını – iznini almış olması) gerekmektedir. Bu sonuç, yeni TTK.md.395 hükmünün kıyasen uygulanmasından çıkmaktadır. Dava dosyası içeriğinden ise, böyle bir onayın alındığı hususu anlaşılmamaktadır.
Bu durum nedeniyle, işbu senedin geçersiz olduğu, dolayısıyla davacı şirketi bağlamadığı, davacı şirketin bu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığı, davacının bu senetten dolayı icra dairesine ödemiş olduğu tutarların istirdadını talebe hak kazandığı…” sonuç ve mütalaa edildiği görüldü.
… 2.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyası celp edilip incelendiğinde, 25/04/2014 ödeme tarihli, borçlusu … Paz.Arş.ve Dan. Hiz. Ltd.Şti., lehdarı … olan, 117.000-TL. bedelli senet üzerinden, takip alacaklısı/davalı … tarafından, borçlu/davacı … Paz. Arş. ve Dan. Hiz. Ltd.Şti. aleyhine, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği, icra dosyasından 14/07/2015 tarihinde, 41.300-TL. tahsilat yapıldığı, ve davalı/alacaklı tarafından 18/08/2015 tarihinde iş bu tahsilatın icra veznesinden çekildiği görüldü.
….Ağır Ceza Mahkemesi’nin 08/04/2021 tarihli, … K. sayılı dosyası celp edilip incelendiğinde, Müşteki’nin …, sanıkların, … … ve … olduğu ve “….sanık …’ın şirketle herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığının sabit olduğu, şirket ihtiyacı için borç para alma işlemlerinin ortaklar kurulu kararına bağlı olması ve şirket kayıtlarında gösterilmesi gerektiği halde sanık … …’ın sanık …’dan borç almasına dair herhangi bir kayıt bulunmadığı, sanıkların beyanlarının kendilerini cezadan kurtarmaya matuf olduğu, böylelikle sanıkların … …’ın ortaklık payını müştekiye devrettikten sonra, müştekinin hakim ortağı olduğu … Paz. Araştırma ve Danışmanlık Hizmetleri Limited Şirketi’ni borçlu, sanık …’ı alacaklı gösteren, kanuni unsurları tam olan bu nedenle resmi evrak kabul edilen, keşide tarihi hisse devrinden önceki bir tarihe tekabül edecek şekilde düzenledikleri bonoya dayanarak sanık … eliyle icra takibi başlattıkları, sahte oluşturulmuş senedi tahsile çalışmalarıyla sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunu beraberce işledikleri anlaşılmakla ayrı ayrı cezalandırılmalarına…” karar verildiği ve kararın İstanbul BAM 22.Ceza Dairesinin, 27/09/2021 tarih, 2021/1678 E.-2021/1679 K. sayılı kararı ile kesinleştiği görüldü.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli bilirkişi raporu, ….Ağır Ceza Mahkemesi’nin 08/04/2021 tarihli, … K. sayılı kesinleşmiş kararı ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu senedin lehtarı durumundaki davalı ile davacı şirket arasında, herhangi bir akdi ilişkinin olmadığı ve dava konusu senedin davacı şirketin davalıya olan herhangi bir borcunun ödenmesi için düzenlenmediği, davalının şirketle herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığı, dava dışı … …’ün ortaklık payını davacı şirketin diğer ortağına devrettikten sonra, davacı şirketin borçlu, davalının alacaklı olduğu, davaya konu senedin, keşide tarihi hisse devrinden önceki bir tarihe tekabül edecek şekilde düzenlendiği ve dava konusu bonoya dayanarak davalı tarafından icra takibi başlatıldığı, ceza dosyasında da davaya konu senedin sahte oluşturulduğu ve sahte oluşturulmuş bu senedi tahsile çalışmalarıyla sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunu beraberce işledikleri anlaşılan davalı ve dava dışı … …’ün sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçundan ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşıldığından, davacının davasının kabulü ile, davacının, … 2.İcra Müdürlüğü’nün … E., sayılı dosyasından takibe konu, 05/05/2013 tanzim, 25/08/2014 ödeme tarihli, 117.000-TL. bedelli bono nedeniyle, davalıya 117.000-TL. borçlu olmadığının tespitine, … 2.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından tahsil edilen 41.300-TL.’nin davalıdan istirdatı ile davacıya ödenmesine, davacının kötüniyet tazminat talebinin, şartları oluştuğundan kabulü ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kabulü ile, davacının, … 2.İcra Müdürlüğü’nün … E., sayılı dosyasından takibe konu, 05/05/2013 tanzim, 25/08/2014 ödeme tarihli, 117.000-TL. bedelli bono nedeniyle, davalıya 117.000-TL. borçlu olmadığının tespitine,
2-… 2.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından tahsil edilen 41.300-TL.’nin davalıdan istirdatı ile davacıya ödenmesine,
3-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile, kabul edilen tutarın %20’si olan 23.400-TL.’nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 7.992,27-TL. harçtan, peşin alınan 1.998,07-TL. harcın mahsubu ile geriye kalan 5.994,20-TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 15.065-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 27,70-TL. başvurma harcı + 1.998,07-TL. peşin harç + 1.000-TL. bilirkişi + 259-TL tebligat-müzekkere giderleri olmak üzere toplam 3.284,77-TL. yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı asilin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır