Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/506 E. 2020/95 K. 05.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/506 Esas
KARAR NO : 2020/95

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/09/2014
KARAR TARİHİ : 05/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin eşi ve babası olan …’nin …Banktan 22/07/2008 tarihinde konut kredisi kullandığını, murisi ile davalı şirket arasında… Sigortası yapıldığını, sigorta yapılırken murisin ameliyat olduğunu, ameliyatın ses tellerine ilişkin olduğunu ve guatr nedeni ile tefor ilacı kullandığını bildirdiğini açıklama bölümünde 1998 yılında ses tellerine ilişkin ameliyat geçirdiğinin yazdığını, 15/09/2011 tarihinde murisin vefat ettiğini, davalı şirkete hayat sigortasına ilişkin ödemenin yapılmasının talep edildiğini ancak davalı şirket tarafından talebin red edildiğini, murisin kendi bilgisi ölçüsünde yaşamış olduğu rahatsızlığı, gördüğü tedaviyi dile getirdiğini, murisin gizlediği bir durumun olmadığını, müvekkillerinin murisinin geçirdiği rahatsızlığın 1998 yılında, kredi kullandığı tarihin 2008 yılında ve öldüğü tarihin ise 2011 yılında olduğunu, murisin ameliyat tarihinden 10 yıl sonra kredi kullandığını ve 3 yıl sonra vefat ettiğini, murisin ölümü ile birlikte müvekkillerin kredi ödemekte zorluk içine girdiklerini, sigorta şirketinin poliçe gereğini yerine getirmeyerek müvekkillerinin mağdur olmasına neden olduğunu, davalının yükümlülüğünü yerine getirmesini haklı çıkaracak hiçbir sebebin bulunmadığını belirtmiş ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 66.165 TL nin davalı şirketten tahsiline karar verilmesini istemiştir.

CEVAP; Davalı vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Taraflar arasında hayat sigortası sözleşmesi akledildiğini, sigorta ettirenin akit öncesi ihbar görevine aykırı davrandığını, müteveffa da kesin tanı konulmuş tiroit bezi kanseri olduğunu, müteveffanın beyanında ses telleriyle ilgili bir ameliyat geçirdiğini söylediğini ancak müteveffada kesin tanı konulmuş tiroid bezi kanseri olduğunu, bu nedenle ameliyat olduğunu, kemo ve radyoterapi gördüğünün tespit edildiğini, Şubat 1998 tarihli raporda hastanın Tiroidektomi ameliyatı geçirdiği, akciğer metastazları olduğunun yani akciğer kanseri olduğunun tespit edildiğini, hastanın 15/09/2011 tarihinde tiroid bezi kanserinden vefat ettiğini, sigorta formunda bu hastalıktan murisin bahsetmediğini, sigorta ettirenin bu beyan yükümlülüğüne aykırılığının TTK. M.1290’da düzenlenen akit öncesi ihbar görevine aykırılık niteliğinde olduğunu, vefat sebebi ile sigorta ettiren tarafından bildirilmeyen hususlar arasında illiyet bağı tespit edilince sigorta sözleşmesinden cayıldığını ve cayma beyanının tebliğ edildiğini, açıklanan nedenlerle haksız davanın reddine karar verilmesini istenmiştir.

DELİLLER;
Kredi sözleşmesi, hayat sigortası poliçesi, sağlık beyan formu müteveffanın tedavisi ile ilgili tıbbi evraklar ATK’nın 16/07/2014 tarihli raporu, ve tüm dosya kapsamı,

GEREKÇE;
Dava hayat sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminatın ödenmesi talebine ilişkindir.
Mütefevvanın tedavi belgeleri toplantıktan sonra dosya Adli Tıp Kurumuna gönderilerek 1. İhtisas Kurulundan 16/07/2014 tarihli rapor alınmıştır.
Adli Tıp raporuna göre müteveffanın 2001-2003-2004-2005 yıllarında kanser tedavisi gördüğü, mütefevvanın 15/09/2011 de vefat ettiği ve ölümünün metestatik tiroit kanseri ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiştir.
Sağlık beyan formu doldurulurken müteveffa kanser hastalığına hayır şeklinde cevap vermiştir. Sadece guater nedeni ile ilaç kullandığını ve ses tellerinden ameliyat olduğunu beyan etmiştir. Oysa ki kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten önce 7-8 yıl boyunca davacı kanser tedavisi görmüş, 2003 yılında tiroit kanserinden ameliyat olmuştur. Adli Tıp Kurumu tarafından açıklanan tedavi durumuna göre müteveffanın kanser hastalığını bilmediği, söylenemez buna rağmen kanser hastalığının sigorta şirketine bildirmemesi nedeni ile beyan yükümlülüğüne aykırı davranmış, vefat nedeninin de bu hastalık olması nedeni ile sigorta şirketinin cayma hakkını kullanması, kanuna uygun olup davacılar davasını ispat edemediğinden mahkememiz 24/02/2015 tarihli duruşmasında ” Davacıların sabit olmayan davasının REDDİNE,” kararı verilmiştir.
Dosyamız Yargıtay’a gönderilmiştir Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2016/16311 Esas 2019/7188 Karar sayılı 10/06/2019 tarihli ilamında “Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık, poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının tiroid kanseri olup olmadığı, sigortalının önceki hastalıkları ile ölümü arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, bu hastalıkları kasten gizleyip gizlemediği, dolayısı ile ihbar yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya kapsamından dava konusu hayat sigortası sözleşmesi imzalanırken sigortalı murisin; guatr nedeni ile tefor adlı ilacı kullandığını, ses telleri ile ilgili 1998 yılında ameliyat geçirdiğini beyan ettiği, ancak kanser hastalığı bulunup bulunmadığı sorusuna hayır cevabı verdiği anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında alınan ATK raporunda; müteveffanın 2001-2003-2004-2005 yıllarında kanser tedavisi gördüğü, 15/09/2011 de vefat ettiği ve ölümünün metastatik tiroit kanseri ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği, mevcut tıbbi belgelere göre poliçe başlangıcından önce kişiye tiroid kanseri tanısı konulduğu ve bu tanı nedeniyle radyoterapi almak üzere onkoloji kliniği kayıtları bulunduğu ancak kişinin hastalığının kendisi tarafından bilinip bilinmediğinin mahkemece aydınlatılması gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu hükme dayanak yapılarak sağlık beyan formu doldurulurken sigortalının kanser hastalığına hayır şeklinde cevap verdiği, sadece guatr nedeni ile ilaç kullandığını ve ses tellerinden ameliyat olduğunu beyan ettiği, Oysa ki kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten önce 7-8 yıl boyunca kanser tedavisi gördüğü, 2003 yılında tiroit kanserinden ameliyat olduğu, buna göre kanser hastalığının sigorta şirketine bildirmemesi nedeni ile beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Dosya içinde bulunan tıbbi geçmişe ilişkin bilgilerden ve alınan bilirkişi heyeti raporundan; sigortalı murisin 2001 yılından itibaren tiroid kanseri olduğu, bu nedenle tedavi gördüğü, ameliyat geçirdiği anlaşılmaktadır. Mahkemece sigortalı murisin poliçe düzenlenirken tiroid kanseri olduğunu davalı sigorta şirketine bildirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, ancak sigortalı muris dava konusu hayat sigortası poliçesi düzenlenirken guater nedeni ile tefor adlı ilacı kullandığını, ses telleri ile ilgili 1998 yılında ameliyat geçirdiğini beyan edip sadece kanser hastalığını bildirmediğinden müterafık kusuru var ise de salt bu nedenle davanın reddedilmesi sigortalının geçirdiği ameliyatı ve kullandığı ilacı bilmesine rağmen poliçeyi yapması konusunda sigorta şirketinin de kusurunun olduğu düşünülmemesi doğru değildir. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre mahkemece karşılıklı kusurunun varlığı nedeniyle teminat miktarından indirim yapılarak tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,” kararı verildiği, dosyanın mahkememize gelerek … Esas sırasına kaydı yapıldığı görülmüştür.
Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur. AKM12008000147 nolu YTL Aylık Azalan Kapitalli MH Poliçesi her türlü vefat halinde 66.165,00YTL (TL) teminat ödemeyi öngörmüştür. Uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere karşılıklı kusurun varlığı halinde teminat miktarından indirim yapılarak tazminata hükmedilmesi öngörüldüğünden; takdiren teminat miktarından %20 indirim yapılarak; davanın kısmen kabulü ile 52.932TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açılanan nedenlerle;
1-)Davanın kısmen kabulüne; 52.932TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-)Davacı tarafça yatırılan peşin harcın alınması gereken 3.615,78-TL karar harcından mahsubu ile bakiye 2.633,18-TL karar harcının davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
3)-Davacı tarafça yargılama sırasında yatırılan 1.001,00-TL ilk harç giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-)Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan toplam 135,00 TL yargılama giderinin davanın kabul red durumuna göre 108,00-TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmının davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-)Davalı tarafça yargılama sırasında yapılan yargılama giderinin davanın kabul red durumuna göre 15-TL’sinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, bakiye kısmının davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-)Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 7.681,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-)Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.