Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/481 E. 2022/407 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/481 Esas
KARAR NO :2022/407

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:28/08/2019
KARAR TARİHİ:02/06/2022

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; Müvekkili … şirketinin, elektrik- elektronik ürünlerin alım satımı işi ile iştigal eden firma olduğunu, Çin’de bulunan “… LİMİTED” unvanlı bir firmanın sahibi olan kadının eşi olduğunu ve Türkiye’de bu firmanın ürettiği malları pazarladığının söyleyen davalı … ile “PANEL LED” ithalatı hususunda anlaştığını ve 30/03/2015 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmede … Limited kaşesi üzerinde davalının imzasının olduğunu, dava dışı Çin firmasının malları eksik olarak bir başka Çin firması üzerinden gönderdiğini, müvekkiline 28.057 USD’lik mal geldiğini, ithal gelen malların gümrükten çekilmesi öncesi davalı ile müvekkili firma arasında davalıya verilen teminatlar ve mal bedelinin ödenmesinin gecikmesi üzerine verilen bu teminatlara ilişkin doğan ihtilaflar olduğunu, müvekkili firma borucunu davalıya ödemesine rağmen davalı icra takiplerini sürdürdüğünü, gümrükten mallar teslim aldıktan sonra ve malların kalan kısmının gelmekte olduğunun beyan edilmesi üzerine 26/01/2016 tanzim tarihli, 15/04/2016 vadeli 85.000 USD tutarlı keşidecisi …, kefilinin … olan … lehine düzenlenen bir adet teminat bonusunun …’a teslim edildiğini, Mayıs 2015 tarihinde 3. şahıs … tarafından, …’de bulunan taşınmazı işbu ticari alışverişin teminatı olmak üzere davalı lehine ipotek verildiğini, bonoda davalı tahrifat yaparak, iş bu bonoda lehdar kısmındaki … ibaresinin yanına … ismini eklediğini, 09/05/2016 tarihinde …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davacılar aleyhine takip başlattığını, takip açılmasından sonra senette tahrifat yapıldığının anlaşılması üzerine davalı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/74161 soruşturma numarası ile şikayette bulunulduğunu, davacı …, tanzim edildiği esnada bono vasfında olmadığı nedenine dayalı olarak açtığı, …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında bilirkişi raporunda, bononun tahrif edildiği, lehdar kısmına … isminin sonradan ilave edildiğinin doğruladığını ancak davanın süre yönünden reddedildiğini, davalıya verilen bono üzerindeki tahrifata ilişkin ihtilaflar devam ettiğinden ve müvekkili firmanın yetkilisi olan … kardeşlerini bu riskli durumdan kurtarabilmek için firması kanalı ile ithalat yaptığı … firmasına; … bankasının … Caddesi şubesinden, … Limited firmasının … şubesi nezdindeki … numaralı hesabına 14/08/2018 tarihinde 60.000 USD ödediğini, yine … bankasının … Caddesi şubesinden, … Limited firmasının …şubesi nezdindeki … numaralı hesabına 19/07/2016 tarihinde 10.000 USD ödediğini, icra dosya borcuna karşılık ihracatı yapan takibe konu bono üzerinde lehtar olarak yazılı ancak takip talebinde alacaklı gösterilmeyen … Limited unvanlı firmaya 70.000 USD ödeme yapıldığını, ipotek içinde davacı tarafın …. İcra müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, buna bağlı …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına açtığını ve bu dosyalara karşılıkta davalıya 133.000 TL’si nakit ve 37.000 TL’lik çek verildiğini ve çekin ödediğini, davalı ipotek dosyasına mukabil 170.000 TL tahsil ettiğini ve vekili ibraname tanzim ederek davacıya verdiğini, toplam yapılan ödeme tutarı 109.000 USD olduğunu, davalı taraf müvekkili şirketten 47.000 USD’den fazla tahsilat yaptığını, buna rağmen kefil …’nun haciz koyduğu taşınmazını da satmak için takibi devam ettirmekte olduğunu, kefil …’nun kefaletinin hükümsüz olduğunu, senet üzerinde … unvanlı bir tüzel kişilik bulunmadığı tahrifat öncesi hali ile bononun kambiyo vasfında olmadığının bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, takip konusu bononun, tanzimi açısından kambiyo vasfında olmadığından …’nun kefaletinin adi kefalet olduğunu, müvekkili …’nun evli olduğunu, iptale konu belgenin tanzimi esnasında eşinin rızasının olmadığını, kefaletin mutlak butlanla batıl olduğunu belirterek, davacıların davalıya 26/01/2016 tanzim tarihli, 15/04/2016 vadeli 85.000 USD tutarlı bonodan dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının iptaline, davalının haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; davalının sunduğu 30/03/2015 tarihli sözleşmenin 5. maddesinde, sözleşme değerinin 300.000 USD olduğunun açıkça belirtildiğini, davacı tarafın, iddia ettiği gibi bugüne kadar 109.000 USD ödeme yapıldığının kabul edilse dahi hala borçlu olduğunun ortada olduğunu, davacının borcuna karşılık gönderdiğini iddia ettiği 60.000 USD tutarındaki para konusunda ise, bu paranın, müvekkilinin Türkiye’de bulunduğu sırada 3. bir kişi ile yapmış olduğu ticaret neticesinde kazandığı bir para olduğunu, bu paranın müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin yurtdışındaki banka hesabına gönderilmesi gerekince o sırada, müvekkilinin yanında bulunan davacı şirket yetkilisinin, daha önceki ticari ilişki sebebi ile … şirketinin banka hesabının kayıtlı olması nedeniyle gönderimde kolaylık sağlaması bakımından gönderdiği bir para olduğunu, müvekkilinin Türkiye’deki parasını, davalı şirket yetkilisine güvenerek onun yetkilisi olduğu şirket aracılığı ile yetkilisi olduğu şirketin yurtdışındaki banka hesabına aktardığını, bu para, madem …. İcra Müdürlüğünde davacılar aleyhine açılan icra takibindeki borca karşılık verildi ise neden doğrudan icra müdürlüğünün hesabına yatırılıp dosyayı kapatma imkanı varken böyle bir yol tercih edildiğini, davacıların borcun ödenmesini geciktirmek maksadı ile önce …. İcra Hukuk Mahkemesinde, daha sonra … 2. İcra Hukuk Mahkemesi … E sayılı dosyada ve şimdi de işbu dosyada haksız yere hukuki girişimlerde bulunduğunu, …. İcra Hukuk Mahkemesinde görülen davanın süre yönünden reddedildiğini, davacılar tarafından …. İcra Hukuk Mahkemesindeki bilirkişi raporunun işbu davada delil olarak gösterildiğini, o dosyada da borçlu ile alacaklı arasında senet tanzimi sırasında önce “… FİRMASI” yazıldığını akabinde ise lehtar kısmında ihtilafa yol açmamak adına “… …” ibaresi yazıldığını ve sonradan eklendiği sonucuna varılan ibarenin, kanunun lafzında ve bilirkişi raporunda anlaşıldığı gibi borçlunun rızasına hilafına ve senet düzenlendikten belli bir süre geçtikten sonra atılmış bir ibare olmadığını, borçlu ile senet tanzimi sırasında sonradan atılmış bir ibare olduğunu, ayrıca aynı lehtarın yine kendisini başka sıfatla lehtar yaparak borçlunun rızası hilafına senette tahrifat yaratma düşüncesi mantığa da aykırı olduğunu, çünkü senette lehtar olarak gözüken kişi, lehtar kısmında herhangi bir tahrifat yaratmadan dilediği kişiye senedi ciro edebileceğini, sonuç itibari ile davacıların, 300.000 USD tutarına varan borçlarını ödememesi sebebi ile başlatılan icra takibinin haklı olduğunu belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit davasıdır.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası, … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası celp edilmiş, dava konusu sözleşme, bono incelenmiş, tanık beyanları alınmış ve taraf delilleri toplanmış, bilirkişiden rapor alınmıştır.
30/03/2015 tarihli “sözleşmedir” başlıklı belgenin incelenmesinde; bu sözleşmenin davacı şirket ile dava dışı … Limited şirketi arasında yapıldığı, sözleşme konusu malın yaklaşık değerinin 300.000 USD olduğu, malın yüklenmeden önce alıcı firma tarafından 40.000 TL ödeme yapılacağı, kalan tutarın malın çekildikten sonra satılıp en kısa sürede satıcıya ödeneceği, tüm borçlar ödendikten sonra … Türkkan tarafından verilen teminatın geri iade edileceğinin düzenlendiği görülmüştür.
Dava konusu senedin incelenmesinde; 26/01/2016 düzenleme tarihli, 15/04/2016 vade tarihli, 85.000 USD bedelli olduğu, ödeyecek kısmında davacı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu, hemen altında diğer davacı … Bostancısoy’un isim ve imzasının bulunduğu, lehtarının … firmasına – … … olduğu görülmüştür.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … tarafından, davacı şirket ve davacı … aleyhine bonoya istinaden icra takibi yapıldığı görülmüştür.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı … tarafından, … aleyhine 120.000 TL alacak ile ilgili ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığı, …. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/238 Esas – 2019/135 Karar sayılı kararı ile bu icra takibine yapılan itirazın kesin olarak kaldırılmasına ve takibin devamına karar verildiği görülmüştür.
…. İcra Hukuk Mahkemesinin … sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … tarafından, davalı … tarafına açılan icra memuru muamelesini ilişkin şikayet davasının reddine karar verildiği görülmüştür.
… Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma dosyasının incelenmesinde; “…Yapılan soruşturma neticesinde yukarıda belirtilen uzmanlık raporu, bilirkişi raporu, müşteki beyanı ve dosya arasına celp edilen tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde şüphelinin soruşturma konusu bonoya sonradan “… …” ibaresini eklemek suretiyle icra işlemlerine konu ettiği, her ne kadar bahse konu bono üzerinde sonradan şirket isminin yanına şüphelinin kendi ismini yazmış olduğu görülmüş ise de; müştekinin daha sonra alınan beyanı ve dosyaya ibraz edilen evraklar kapsamında şüpheli ile müşteki arasında sözleşmeye dayalı bir hukuki ilişki mevcut olduğu, bu ilişkiden kaynaklı müştekinin şüpheliye soruşturma konusu bonoyu teslim ettiği, hali hazırda müştekinin şüpheliye karşı borçlu olduğu, şüphelinin sonradan kendisine ait şirket isminin yanına kendi ismini yazmasının mevcut olan aralarındaki borç ilişkisi durumunu değiştirmeyeceği, şüphelinin bu şekilde bir menfaatinin de bulunmadığı, bu itibarla yapılan eylemin yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de faydasız sahtecilik olarak nitelendirileceği, aralarındaki anlaşmazlığın borcun ödenip ödenmemesi noktasındaki ihtilaf konusunun hukuk mahkemelerinde çözülmesi gereken bir konu olduğu, netice itibariyle şikayet konusu suçun unsurları oluşmadığı anlaşıldığından…” gerekçesiyle davalı … ile ilgili isnat edilen suçtan dolayı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
… (…) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … talimat sayılı dosyasında dinlenen davalı tanığı …’ın beyanında; davalı …’ı arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını, davalı …’ın Çin’ de bulunduğu sırada oradan kendisini aradığını, kendi adına 100.000 TL lik senet verileceğini emaneten almasını istediğini, bunun üzerine davacı … isimli firmanın yetkilisi olan …’na gittiğini, 100.000 TL bedelli senedi … ile kardeşi …’ın birlikte teslim ettiklerini, senedi yanında hazırladıklarını, daha sonra davalı …’in tekrar aradığını, söz konusu davalıya ait olan … firması adına 15.000 USD nakit verileceğini söylediğinden yeniden davacı şirkete gittiğini, 15.000 USD yi aldığını, Bu ödemelerin davalının … şirketinin elektrik malzemeleri satmasından kaynaklı olduğunu, 15.000 USD yi teslim alırken daha önce aldığı 100.000 TL lik senedi iade ettiğini, 85.000 USD lik yeni hazırlanmış senedi kendisine … ve kardeşi …’ın … adına teslim ettiklerini, ancak senedin bu kez daha önce hazırladığını, senedi aldığını ve daha sonra davalıya teslim ettiğini belirtmiştir.
Bilirkişi Mustafa Kınacı Mahkememize sunduğu 01/07/2020 tarihli raporunda; davacılar ile davalı … arasında doğrudan bir alım-satım olduğu hususunda dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığını, davacı şirket ile dava dışı Çin’de mukim … firması arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, davalı …’ın … firmasının yetkilisi olduğunu beyan ettiğini, Davacı tarafın yasal defterlerinde yer alan bilgi ve belgelere göre dava dışı … firmasından 28.057.- USD ithalatın yapıldığı ve bu ithalat bedelinin de davacı şirketçe ödendiğinin görüldüğü, davacı şirketin yasal defterlerinde … firmasından başkaca ithalat yapıldığı hususunda bir kayda rastlanılmadığını, Davalı tarafça 08.01.2020 tarihli dilekçe ekinde yer alan … başlıklı belgede …” başlıklı belgenin en altında hem davacı ve hem de dava dışı Çin’de mukim … firmasının kaşe imzasının yer aldığının görüldüğü, belge üzerinde belirtilen satış bedeli tutarının 141.149,50.- USD olarak yer aldığı, belgenin üzerinde 17.09.2015 tarihinin olduğu, ancak söz konusu ürünlerin davacı firma tarafından ithal edildiğine yada dava dışı … firması tarafından davacıya satıldığına ve davacının da teslim aldığına yönelik olarak dosyada herhangi bir belgeye rastlanılmadığı, dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler ile davacı tarafça incelemeye ibraz edilen yasal defterler çerçevesinde ve davalı tarafça yasal defterlerin incelemeye ibraz edilmemesi, menfi tespit konusu borçlar yönünden davacıların dava dışı … firmasından veya davalıdan mal aldıkları hususunda birlikte değerlendirildiğinde bu aşamada davacıların davalı …’a ve … firmasına ödenmemiş borçlarının olduğu yönünde herhangi bir tespitin yapılamadığını belirtmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı şirket ile dava dışı Çin’de mukim … Limited firması arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davalı …’ın … Limited firmasının temsilcisi olduğu, 30/03/2015 tarihli sözleşmede davacı şirket ile dava dışı … Limited şirketinin imzalarının bulunduğu, bu sözleşmede, sözleşme konusu malın değerinin 300.000 USD olduğunun belirtildiği, davacılar tarafından düzenlenen 26/01/2016 düzenleme tarihli, 15/04/2016 vade tarihli, 85.000 USD bedelli 1 adet bono verildiği, davalının bu bonoya istinaden …. İcra Müdürlüğünün … Esas saylı dosyası ile davacılar hakkında icra takibi başlattığı, davalının ayrıca …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 120.000 TL alacak için dava dışı … aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlattığı, davacıların …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu senette davalının … ibaresinin yanına … ismini eklemek sureti ile senette tahrifat yaparak icra takibi yaptığını, bu nedenle bu bonodan dolayı borçlu olmadıklarının tespitini talep ettikleri, …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda … … ibaresinin belge üzerine sonradan eklendiği, bu nedenle senet üzerinde tahrifat yapıldığı kanaatine varıldığının bildirildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma kapsamında … ile müşteki … Türkkan arasında sözleşmeye dayalı bir hukuki ilişkinin mevcut olduğu, bu ilişkiden kaynaklı olarak kendisine bono teslim edildiği, hali hazırda müştekinin şüpheliye karşı borçlu olduğu, şüphelinin sonradan kendisine ait şirket isminin yanına kendi isminin yazmasının mevcut olan aradaki borç ilişkisini değiştirmeyeceği, şüphelinin bu şekilde bir menfaatinin bulunmadığı, yapılan eylemin faydasız sahtecilik niteliğinde olduğu gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu senet, 30/05/2015 tarihli sözleşme, icra dosyaları, savcılık soruşturma dosyası, tanık beyanı, davacılar vekilinin davalının haricen yaptığı tahsilatları icra dosyasına beyan etmediğini, davaya konu borç ile ilgili 60.000 USD ve 10.000 USD ödeme yapıldığına ilişkin beyanı ve buna ilişkin dekontlar ile tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket ile Çin’de bulunan … Limited unvanlı şirket arasında 300.000 USD bedelli bir ticari ilişki bulunduğu, Çin’de bulunan şirketin temsilcisi olan davalı …’a dava konusu 85.000 USD bedelli bononun, davacılar tarafından düzenlenerek verildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, her ne kadar davacılar bonoda … … ibaresinin belge üzerine sonradan eklendiğini ve borcun ödendiğini ileri sürerek davalıya borçlu olmadıklarını ileri sürmüşler ise de; taraflar arasında sözleşmeye dayalı bir hukuki ilişkinin bulunduğu, bu ilişkiye istinaden dava konusu bononun verildiği ve borcun ödenmemesi nedeni ile davalı tarafından bono ile ilgili icra takibi yapıldığı, her ne kadar borcun ödendiği ileri sürülmüş ise de; buna ilişkin herhangi bir yazılı delil sunulmadığı, iki adet 60.000 USD ve 10.000 USD bedelli dekont sunulmuş ise de; bu dekontlarda, yapılan ödemenin dava konusu bonoya istinaden yapıldığına dair herhangi bir ibarenin bulunmadığı, davacıların borcu kalmadığına dair yazılı kesin delil sunamadıkları, bu nedenle davalının sonradan kendisine ait şirket isminin yanına kendi isminin yazmasının taraflar arasındaki borç ilişkisinin sonlandırmayacağı, yapılan bu eylemin faydasız sahtecilik kapsamında kaldığı ve bononun geçersizliğini gerektirmediği ve bu nedenlerle davacıların iddiasının yerinde olmadığı Mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacı …’nun kefil olduğu ve kefaleti sırasında eş rızası bulunmadığı ileri sürülerek borçlu olmadığı iddia edilmiş ise de; davacı …’nun senedin ön yüzünde isim ve imzasının bulunduğu, bu nedenle bonoda kefil olarak yer almadığı, TTK’nın 701 ve 702. maddelerine göre davacı …’nun aval veren niteliğinde olduğu ve aval veren kişinin borçlu gibi bonodan dolayı sorumlu olduğu anlaşıldığından davacı …’nun kefalete ilişkin iddiası Mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Davalı her ne kadar kötüniyet tazminat talebinde bulunmuş ise de; Mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının teminatı yatırılmadığından fiilen uygulanmadığı anlaşıldığından kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığı anlaşılmakla bu talebin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 4.227,13 TL ve 1.749,99 TL tamamlama harcı toplamı olan 5.977,12 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 5.896,42 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 32.950 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacıların yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 48 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin tamamının, davacılardan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/06/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır