Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/475 E. 2020/628 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/475 Esas
KARAR NO:2020/628

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:30/06/2016
KARAR TARİHİ:27/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile dava dışı … İnşaat Taah. San. Ve Tic. A.Ş arasında 10/11/2012 tarihinde … İnşaat’ın yapımını üstlendiği “… İli, … İlçesi, … Mah., C blok K:… bulunan … Ada, 2 ve 3 hadselde kain 1 nolu bağımsız bölümün satışı ile ilgili ” … Prestij Satış vaadi Sözleşmesi” imzalandığını, müvekkil ile dava dışı … arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesi gereğince taraflar arasında bir ödeme planı oluşturulduğunu, ödeme planı gereğince müvekkil tarafından her bir taksit için toplamda 46 adet tüketici senedi düzenlenerek dava dışı …’a verildiğini, müvekkili ile … arasındaki sözleşme gereğince … tarafından hiçbir sözleşmesel sorumluluk yerine getirilmediğinden, inşaat yapım işlerine süresinde ve hatta sonrasında da başlanmadığından, dava dışı … aleyhine …. Tüketici Mahkemesinin … esas sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası açıldığını, müvekkili tarafından yapılan yetki itirazı üzerine …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi devam ettirildiğini, ve müvekkili dosyayı ele alan …. İcra Hukuk Mahkemesince … esas ve … sayılı karar üzerinden müvekkilinin şikayeti gerekçesiz ve hukuka aykırı bir şekilde şikayetin reddediğildiğini, müvekkilinin aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden devam eden haksız icra takibinin durdurulmasını, takibe konu senetlerin ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararının verilmesini, müvekkilinin davalıya karşı hiçbir borçunun bulunmadığının tespiti ile davanın kabulünü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ile dava açtığı görüldü.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile dava dışı şirketler arasında yapılan sözleşmede de müvekkil şirket taraf olmadığını, müvekkilinin taraf olmadığı bir sözleşme müvekkili açısından hukuki bir sonuç doğmayacağını, müvekil şirket yasal hamili olduğundan davacının lehtara karşı ileri sürebileceği defileri müvekkil şirkete karşı ileri süremeyeceğini, müvekkilinin dava konusu senetleri yasal ciro silsilesi içerisinde dava dışı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alacaklarına karşı iyiniyetli olduğunu, ortaya çıkacak hususlar karşısında takibin durdurulmasına ilişkin kararın kaldırılarak takiben devamı ile davacının davasının reddini, davacının alacağının %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahküm edilmesini, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin davacı üzerine yükletilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE
Mahkememizin 04/04/2018 tarih ve 2016/725 Esas, 2018/241 K. Sayılı ilamında “…6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 2014/229 E., 2014/13972 K. Sayılı ilamında ilk derece mahkemesinin görevine yapılan itirazın reddine karşı kararı görev yönünden değil başka gerekçelerle bozulmasına karar verdiği görülmektedir.
6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.
Dava konusu olayda davacının tacir olduğuna dair bir emare bulunmadığı gibi tüketici vasfını taşıdığı anlaşılmaktadır. Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Dava konusu olayda, davacı tüketici
olarak hareket etmektedir. Davacı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu nedenlerle uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır…” karar verildiği,
Kararın davacı … vekili tarafından İstinaf edildiği, İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesinin 16/07/2019 Tarih, 2018/3299 Esas, 2019/1547 K. Sayılı ilamında”…Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Mahkemece, davacının tüketici olduğundan ve davanın tüketici mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş, gerekçe olarak da Yargıtay 13.HD’nin kararının görev yönünden değil, başka hususlardan bozulduğunu göstermiştir. Her ne kadar davacının tüketici sıfatı bulunmakta ise de, davacı ile davalı arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Davalı, dava konusu senetleri ciro yoluyla devralmıştır. Temel ilişki davacı ile dava dışı … İnşaat … A.Ş arasındadır. Öte yandan mahkemenin gerekçe yaptığı Yargıtay 13. HD’nin bahse konu ilamının incelenmesinde; davacı tüketicinin arasında temel ilişki bulunan şirkete karşı da dava açtığı görülmüştür. Dolayısıyla mahkemenin gerekçesi yerinde değildir. Takibin dayanağı bonolardır. Gerek takibin dayanağının bonolar olması, gerekse davacının doğrudan arasında ilişki bulunduğu şirketin bu davada davalı sıfatının bulunmaması ve de davalının takip konusu bonoları ciro yoluyla devralması gözetildiğinde, 6102 Sayılı TTK’nun 4/1-a maddesi uyarınca davaya bakma görevi asliye ticaret mahkemesine aittir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılması üzerine, mahkememize gelen dosyanın 2019/475 Esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
….İcra Müd…. E. sayılı dosyası, ….Tüketici Mah…. E. sayılı dosyası, ….İcra Müd. … E. sayılı dosyası, ….İcra Hukuk Mah. … E. sayılı dosyası, ….Ağır Ceza Mah…. E. sayılı dosyası, satım vaadi sözleşmesi, icra takibine konu senet fotokopileri, dayanılan diğer tüm deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, tüketici işlemi kapsamında verildiği iddia olunan davaya konu senetlerin, davalı tarafından yetkili hamil olarak icra takibine konu edildiğinden bahisle İİK 72/3.maddesinde düzenlenmiş olan, icra takibinden sonra açılmış bulunan menfi tespit davasıdır.
….İcra Müd…. E. (Yetkisizlik ….İcra Müd. … E.) sayılı dosyası celp edilip incelenmiş, dosyamız davalısı tarafından dosyamız davacısı ile birlikte dava dışı … İnşaat TAah.San. ve Tic. A.Ş. ve dava dışı … İnşaat San. ve Tic. Ltd.Şti. aleyhine, kambiyo senedine dayalı olarak takip başlatıldığı, takip konusu kambiyo senetlerinde, davacının borçlu dava dışı … İnşaat Taah.San. ve Tic. A.Ş.’nin lehdar, dava dışı … İnşaat San. ve Tic. Ltd.Şti. ‘nin ciranta, davalının hamil olduğu anlaşılmıştır.
…Tüketici Mah.17/12/2015 tarih, … E. -… K. sayılı kararı ile, sayılı dosyası celp edilip incelenmiş, mahkememiz dosyası davacısı senet borçlusu tarafından, senet lehtarı dava dışı … İnşaat Taah.San. ve Tic. A.Ş. aleyhine açılan menfi tespit davası olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, mahkememiz davasına konu senetlerin de bulunduğu senetlerin, “…. taksitli satış nedeni ile verilen senetlerin açık ve net şekilde nama, nama yazılı düzenlenmediği , bu nedenle de kambiyo senedi niteliğinde olmadığı , yani geçersiz olduğu anlaşılmaktadır. Böyle bir geçersizlik herkese karşı ileri sürülebilir. Bu senetleri elinde bulunduran senet alacaklısı veya senedi devralan iyi niyetli 3. Şahıslar bu senetlere dayanarak hak iktisap edemez. Senedi ciro yolu ile devralan 3. Şahısların iyi niyetli olması bu sonucu değiştirmez. Bu nedenle sözleşme nedeniyle verilmiş olan senetlerin iade edilmesi gerektiği ayrıca tarafları ellerindekini haksız zenginleşme kuralları çerçevesinde iade etmeleri gerektiği anlaşılmakla, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin feshi talebinin kabulüne ve davamıza konu icra takibine dayanak senetler de dahil olmak sözleşme nedeniyle verilen senetlerin iptaline, davacının davalıya ödemiş olduğu bir kısım bedelin de davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine….” karar verildiği, kararın kesinleştiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK.nun 778.maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 687/1.maddesi gereğince, “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünü içermektedir.
Bununla birlikte, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Yasanın 4/5.maddesi gereğince, “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” hükmünü düzenlemektedir. Aynı husus, 4077 Sayılı TKHK.nun 6/A maddesinde,” Satıcı veya sağlayıcı, bu bilgilerin sözleşmede yer almasını sağlamak ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin bir nüshasını tüketiciye vermekle yükümlüdür. Sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir.”şeklinde düzenlenmiştir.
Gerek 4077 sayılı yasada gerekse 6502 sayılı yasada, nama yazılı olmayan senetlerin tüketici yönünden geçersiz olduğu kesin olarak ifade edilmiştir. Bu hükümlerde, iyiniyetli hamil ayrımı yapılmaksızın senetlerin tüketici yönünden geçersiz olacağı kabul edilmiştir. Şayet yasa koyucu, TTK hükümlerini saklı tutmak istese idi, TTK hükümlerinin saklı olduğuna dair istisna hükmü düzenlerdi, oysa TTK’dan sonra yürürlüğe giren Tüketici Yasası’nda da bu hususa hiçbir istisna belirtilmeksizin senetlerin tüketici yönünden geçersizliği esası kabul edilmiştir. Yasada açıkça senetler geçersizdir denilmiş olup kimin yönünden geçersiz olduğu hususunda (6762 sayılı TTK’nun 690.maddesinin yollamasıyla bonolarda da uygulama yeri olan 6762 sayılı TTK’nun 599.maddesine ve 6102 sayılı TTK.nun 778.maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 687/1.maddesi rağmen) hiçbir ayrım gözetilmemiştir. Yasanın düzenleme biçimi ve amacı birlikte değerlendirildiğinde de senetlerin herkese karşı geçersiz olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, sözleşme kapsamında, her taksit için ayrı ayrı, 10/11/2012 tarihinde düzenlenen bonolarda alacaklı olarak “…. AŞ veyahut emrühavalesine” ibaresi bulunduğu, senetlerin nama yazılı olmadığı, senetlerin düzenleme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan , 4077 Sayılı TKHK.nun 6/A maddesi gereği geçersiz olduğu anlaşılmış, bu husus ….Tüketici Mah.17/12/2015 tarih, … E. -… K. sayılı kararı ile de açıkça hüküm altına alınmış ve karar kesinleşmiştir.
Yargıtay 13.H. D. 01/03/2017 tarih, 2015/37676 E. ve 2017/2716 K., Yargıtay 13.H.D. 29/01/2018 tarih, 2015/32581 E. ve 2018/860 K. sayılı kararları ile benzer mahiyetteki uyuşmazlıklarda Yüksek Mahkeme ciro ile devralan lehtarın da keşideci tüketiciye karşı takip yapamayacağı yönünde karar vermiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında, toplanan delillere göre; mahkememizde de, gerek senetlerin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Yasanın, gerek dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Yasa’nın, 6762 ve 6102 sayılı yasaların açık hükmüne rağmen, senetlerin tüketici yönünden geçersiz olduğunu düzenlemesi, 4077 ve 6502 sayılı yasaların, amacı ve düzenleniş biçimi kapsamında, davaya konu senetlerin davacı yönünden geçersiz olduğu, bu senetlerin sözleşme kapsamında tanzim edildiğinin, sözleşmenin feshedildiği ve senetlerin iptal edildiği Tüketici mahkemesi kararı ile de hüküm altına alındığı ve bu kararın kesinleştiği, davaya konu senetlerin incelenmesinde, no kısmında 13/54,15/54,16/54 vd. sayılarının bulunduğu, söz konusu bonoların lehdara seri olarak verildiği ve yine bono metninin yan tarafında “…”-“…” yazılarının yer aldığı, bu durumda söz konusu bonoların düzenleme tarihi itibariyle 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 6/A maddesinde öngörülen tüketici tarafından verilen senetler olduğunun anlaşıldığı, bu durumda davalının söz konusu senetleri Tüketici Kanunu kapsamında düzenlendiğini bildiği, iyiniyet iddiasında bulunamayacağı (Yargıtay 19. H.D. 08/04/2019 Tarihli 2018/4096 E.-2019/2338 K. sayılı kararı ) devralan hamile karşı da bu hususun ileri sürülebileceği kanaati oluştuğundan, davacının davasının kabulü ile, davacının ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından takibe konu senetler nedeniyle, davalıya 31.504,25-TL. borçlu olmadığının tespitine, davacının, şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ ile, davacının ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından takibe konu senetler nedeniyle, davalıya 31.504,25-TL. borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 2.152,05-TL harçtan, peşin alınan 538,02-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 1.614,03-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.725,64-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvurma harcı + 538,02-TL peşin harç + 157,50-TL tebligat-müzekkere giderleri olmak üzere toplam 724,72-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır