Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/456 E. 2021/355 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/456 Esas
KARAR NO : 2021/355

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/08/2019
KARAR TARİHİ : 27/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, davalı şirket ve ortaklarının beyan ve taahhütlerine inandığını ve güvendiğini, yapılacak ticari işbirliği konusundaki taraflar arasındaki ön mutabakat doğrultusunda sözleşme müzakere sürecinde birçok maliyete katlandığını, tüm bu müzakere sürecinde müvekkilinin, davalı ve ortaklarının beyan ve taahhütlerinin teminatı mahiyetindeki cezai şart ve bazı hususlardaki tedbirli ve makul taleplerinden vazgeçmediğinin davalı tarafından mutlak surette anlaşılması üzerine, davalı ve ortakları “Ticari Danışmanlık Sözleşmesi”ni imzalamaktan imtina ettiklerini, davalı ve ortaklarının bu tutumu, daha en baştan itibaren hiçbir zaman yerine getiremeyecekleri beyan ve taahhütlerde bulunduklarının ispatı olduğunu, aksi halde sözleşme imzasından kaçınmalarını gerektirecek hiçbir neden bulunmadığını, müvekkili, üzerine düşen yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, tüm müzakere sürecinde iyi niyetli ve müspet yaklaşımı ile “Ticari Danışmanlık Sözleşmesi”nin imzalanması için elinden gelen tüm gayreti gösterdiğini, diğer bir ifade ile müvekkili, sözleşmenin imzalanacağı inancı ile birçok yatırım ve harcama maliyetlerine katlandığını, sözleşmenin imzalanması için gösterdiği tüm iyi niyetli ve müspet yaklaşımlardan sonuç alamayarak elde edeceği kazançtan da mahrum kaldığını, işbu dava ile talep edilen, müvekkilinin, davalı ile ticari işbirliği görüşmelerine başlama tarihinden itibaren katlanmak zorunda kaldığı maliyetlere ilişkin şirket bilanço ve tablolarında görünen masraflar ile ticari danışmanlık sözleşmesi imzalanmamış olması nedeni ile mahrum kaldığı kazançlar olduğunu, bu hususta dava şartı olması sebebi ile tarafımızca ticari arabuluculuk yoluna gidilmiş olduğunu, anlaşma sağlanamadığından işbu davayı ikame etme zarureti doğduğunu, müvekkili şirketin fazlaya, işlemiş ve işleyecek faize ve ticari itibar kaybından doğmuş ve doğacak her türlü zararlarma ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile; davalının kusuru nedeni ile müvekkilinin uğradığı zararların, katlanmak zorunda kaldığı tüm maliyetlerin ve mahrum kaldığı kazançların, HMK 107. maddesi kapsamında Belirsiz Alacak Davası mahiyetinde olmak üzere şimdilik 100.000-TL’lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, dava, masraf, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; işbu davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesinin mümkün olmadığını, davacı, zararını yapmış olduğu masraflar olarak açıklandığını, davacının yaptığı masrafları bilmemesi ve tutarını belirleyememesi ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının, dava dilekçesinin 29. paragrafında 4.000.000-TL tutarında masraf yaptığını belirttiğini, davacının bu ifadesinden zararını belirleyebileceğinin ortaya çıkacağını, bu nedenle davacının 4.000.000-TL tutar üzerinden başvuru harcı yatırması gerektiğini, öte yandan huzurdaki davada ve taraflar arasındaki birçok davada müvekkili ile arasında ticari bir ilişki kurulmadığı savını tekrar eden davacının bu davada kurulacak bir ticari ilişki için yaptığı masrafları talep etmesinin taraflarınca anlaşılamadığını, davacının, kurulan ticari ilişki için yaptığı masrafları talep ediyorsa dahi bu durumda da kendi iradesi ile girdiği bu işbirliğinin sorumluluğunu müvekkiline atmaya çalışmakta olduğunu, bu ilişki sebebiyle kazandığı iş, para ve know-how dan dava dilekçesinde bahsetmeyerek sayın mahkemeyi yanıltmakta olduğunu, davacının, zararını ispat edemediğini, davacının masrafını zarar olarak tanımlayarak tazminat talep etmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının olayları eksik ve hatalı açıklayarak huzurdaki davayı kaybetme pahasına taraflar arasında devam eden diğer davalarda kullanmak üzere sayın mahkemenin ret kararında taraflar arasında ticari ilişki kurulmadığı yönünde yan bir tespit yapmasını amaçlamakta olduğunu, davacının aynı zamanda taraflar arasındaki sözleşmenin hiçbir zaman kurulamamış olması nedeniyle mahrum kaldığı zararı talep ettiğini, davacı tarafından iddia edilen sözde zararı hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının iddiasının aksine taraflar arasındaki sözleşme kurulmuş olup, müvekkili şirket tarafından yükümlülüklerin yerine getirildiğini, davacının dilekçesinin 9 numaralı paragrafında ikrar ettiği üzere müvekkili ekibinin davacı nezdinde istihdam ettirdiğini, böylelikle … kapsamında, aralarında … ve …’da bulunduğu tümü …, satış ve operasyonu alanında uzman 86 çalışan Temmuz 2017 tarihinde davacı şirket ile iş sözleşmesi imzalayarak çalışmaya başladığını ve bunu takiben aktif 1.800 müşterinin hızlıca davacı şirketin portföyüne eklendiğini, sözleşmenin davacının haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli eylemleri nedeniyle imzalanmamış olmasına rağmen taraflar tarafından ifa edilmeye başlandığını ve yine davacı şirketin haksız ve hukuka aykırı tutumu nedeniyle feshedildiğini, müvekkili şirket tarafından davacının sözleşme kapsamında yükümlülüklerini ifa etmemesi nedeniyle davacı aleyhine açılmış tazminat davasının halihazırda derdest olup, müvekkil şirketin zararının tazminine ilişkin taleplerin … 1. Anadolu Ticaret Mahkemesinin … E. numaralı dosyası kapsamında değerlendirilmekte olduğunu, ayrıca davacı tarafın müvekkili şirketin ortağı …’a gönderdiği… tarihli ihtarname ile taraflar arasında ticari ilişkinin kurulduğunu ikrar ettiğini, hal böyleyken davacının sanki bu davalar devam etmiyormuşçasına huzurdaki davayı eksik bilgi ve yanlış yönlendirmelerle açmış olmasının davacının farklı bir niyette olduğunu düşündürdüğünü, davacının işbu davayı kötü niyetle ve haksız olarak açmış olduğunun tespiti ile müvekkilinin bu dava sebebiyle yapmak zorunda kaldığı vekalet ücreti harcamasının tamamını ödemeye mahkum edilmesi ve en yüksek hadden disiplin para cezasına çarptırılması gerektiğini, huzurdaki davanın belirsiz alacak olmadığına karar verilerek, davacıya, harcın talep etmiş olduğu 4.000.000-TL üzerinden hesaplanarak tamamlaması için süre verilmesine, sayın Mahkemenin huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar olduğu kanaatinde olması halinde ise davacının asgari talep miktarını 4.000.000-TL’ye arttırması ve buna bağlı olarak eksik ödenen harcın 4.000.000-TL üzerinden hesaplanarak tamamlaması için süre verilmesine, davacının harcı tamamlamaması durumunda 492 sayılı Harçlar Kanununun 30. maddesi kapsamında işbu davanın işlemden kaldırılmasına, davanın esastan reddine, davacının HMK 329/1 maddesi uyarınca müvekkili ile vekili olarak aralarında işbu dava için akdedilmiş olan vekalet sözleşmesi tutarı olan 250.000-TL’nin tamamını ödemeye mahkum edilmesine, davacının HMK 329/2 maddesi uyarınca en yüksek hadden disiplin para cezasına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Ticari İşbirliği ve Hizmet Tedariki Sözleşme taslakları, ihtarnameler, elektronik yazışmalar, fatura, ticari defter ve belgeler, dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, taraflar arasında imzalanması planlanan sözleşmenin, imzalanmamış olması nedeniyle davacının katlanmak zorunda kaldığını iddia ettiği masraflar ve mahrum kalınan kazancın davalıdan tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
İhtilaf, taraflar arasında imzalanması planlanan sözleşmenin imzalanmaması nedeni ile davacının iddia ettiği masrafların ve mahrum kalınan bir kazanç olup olmadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti ve davalıdan talep edip edemeyeceği konularından kaynaklanmakta olup, alacak miktarının tespiti için dayanak belgelerin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkündür.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi Mali Müşavir … tarafından hazırlanan 16/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “..01.07.2017 t. sözleşme taslağının, sözleşmenin tarafları tarafından kabul edilerek nihai hale getirilmediği için sözleşmenin kurulmadığı (TBK.m.l, TBK.m.17), kurulmamış bir sözleşmeye istinaden yüklenici-davalı şirketten iş sahibi-davacı şirkete danışmanlık hizmeti vermesinin beklenemeyeceği, davacı-iş sahibi şirket tarafından davacıya herhangi bir danışmanlık hizmet satış faturası kesilmediği, taraflar arasında danışmanlık hizmetine dayalı herhangi bir borç/alacak ilişkisi bulunmadığı, kurulmamış bir sözleşmeye istinaden davacı-iş sahibinin yaptığını öne sürdüğü masraflar sebebiyle uğradığını iddia ettiği zararının ispata muhtaç olduğu gibi davalı yüklenici/danışman şirketten davacı-iş sahibinin olası zararının tazmininin talep edilebilmesi için gerekli kanuni ve akdi şartların da oluşmadığı…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Davacı vekilinin itirazları doğrultusunda, aynı bilirkişiden alınan 11/03/2021 tarihli ek raporda; “…Dosyaya sunulu 16.11.2020 t. Bilirkişi Raporu dosya münderecatına ve usulüne uygun olarak düzenlenmiş olup, yüce mahkemece çizilen görev sınırlarının dışına çıkılmadığı, davacı vekilinin 26.01.2021 t. dilekçesinde mevcut itirazlarının 16.11.2020 t. kök raporda belirli bilirkişi görüşünü değiştirici nitelikte olmadığı…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; sözleşme taslakları, ihtarnameler, elektronik yazışmalar, fatura, ticari defter ve belgeler sözleşme, ticari defter, belgeler ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, taraflar arasında Ticari İşbirliği ve Hizmet Tedariki Sözleşme’si imzalanması konusunda karşılıklı görüşmelerin ve yazışmaların yapıldığı, ancak tarafların anlaşmaya varamadığı ve sözleşmenin imzalanamadığı, davacının davalıdan imzalanmayan sözleşme kapsamında müspet zararını (yani sözleşmenin taraflar arasında uygulanmamış olması nedeniyle mahrum kalınan kazancı) talep edemeyeceği, buna ilişkin akdi ve kanuni şartların oluşmadığı, davacının yaptığını ve katlanmak zorunda kaldığını iddia ettiği masraflar sebebiyle uğradığını iddia ettiği zararın da ispata muhtaç olduğu kanaati oluştuğundan, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin alınan 1.707,75-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 1.648,45-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye gereğince taktir olunan 13.450-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin tamamının, davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
5-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Kanun Kapsamında Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.