Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/427 E. 2019/1538 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/427 Esas
KARAR NO : 2019/1538

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/03/2015
KARAR TARİHİ : 04/12/2019

İstanbul …Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi … Esas … Karar sayılı ilamı 08/05/2018 tarihli görevsizlik kararı ile mahkememize esas sırasına kaydı yapıldığı görülmüştür.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı -karşı davalı vekili dava ve beyan dilekçesinde; Davacının…ve … Ajansının sahibi olduğunu ve manken ve fotomodellere ajanslık hizmeti verdiğini, müvekkili ile davalı … arasında 14.08.2007 tarihli sözleşme akdedildiğini, davalının bu sözleşme ile müvekkiline ait ajansa bağlı olarak çalışmaya başladığını, davalının işbu sözleşme tarihinde reşit olmadığından sözleşmenin davalının velisi annesi … tarafından imzalandığını, sözleşme süresinin 5 yıl olup süre sonunda kendiliğinden yenilenerek 5 yıl süre ile uzadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 2-3-5 ve 8.madde hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalının mesleki faaliyetlerini müvekkilinin ajansı aracılığı ile sürdüreceği, 3.şahıslar ile yapacağı mesleki anlaşmalar ile ilgili olarak müvekkilinin yazılı onayını alması gerektiği, müvekkilinin ajanslık hizmeti karşılığında davalının kazandığı net gelirin belli bir oranını müvekkile ödemekle yükümlü olduğunu, davacının sözleşme kapsamında reklam filmi, tanıtım ve diğer işlerde davalıya organizatörlük/ajans hizmeti verdiğini, davalının fotoğraflarının çekilerek ajans kayıtlarına alındığını, davalının davacı vasıtasıyla 3.şahısların tanıtım, fotoğraf çekimi, kokteyl gibi organizasyonlarında yer aldığını, yine davalının …güzellik yarışmasına müvekkili ajansın aracılığı ile katıldığını, yarışma organizatörleri ile müvekkilinin iletişim kurduğunu ve davalının gerekli belgeleri düzenleyerek yarışmaya başvurusunun sağlandığını, davalının Çek Cumhuriyeti/Ostrava’da yapılan yarışmaya bizzat davacı tarafından gönderildiğini ve yarışmada jüri özel ödülünü aldığını, müvekkilinin ajansta çalışan diğer mankenler ile birlikte davalının çekimlere katılması için …Film yetkilisi … ile iletişime geçtiğini ve davalının “…” isimli sinema filminde oynamasına aracılık ettiğini, davacının sözleşme ile yükümlendiği tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, ayrıca davalının Türkiye’de tanınan bir manken ve oyuncu olmasına çok ciddi emek ve katkı sunduğunu, ancak davalının “…a” sinema filminin çekiminden sonra mesleki faaliyetlerine davacının yazılı muvafakatini almaksızın devam ettiğini, davalının müvekkilinin yazılı onayını almaksızın …Şti.’nin yapımcılığını yaptığı … televizyonunda yayınlanan “…” adlı dizide ve… reklam filminde oynaması üzerine davacı tarafından davalıya …Noterliği’nin 18.06.2008 tarih ve … Yev.No’lu ihtarnamesi gönderildiğini, ihtarnamede 14.08.2007 tarihli sözleşmeye aykırılığın giderilerek, sözleşme ile hüküm altına alman alacakların ödenmesinin ihtar edildiğini, yine …Şti.’ne de ihtar gönderildiğini, davalıya en son … Noterliği’nin 16.01.2015 tarih ve …Yevmiye No’lu ihtarnamesi gönderildiğini, ihtarnamede “Müvekkil ajansın “yazılı onayı alınmaksızın” yer aldığı dizi ve reklam çalışmaları nedeniyle muhatap ile yapım, reklam ve televizyon şirketleri arasında akdedilen sözleşmelerin birer örneği ile bu sözleşmeler kapsamında alman ücretler ile ilgili serbest meslek makbuzu fotokopilerinin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 1 ay içinde ibraz edilmesi, ihtarname konusu yazılı izin alınmadan yapılan işler ile ilgili olarak Sözleşmenin 3. maddesi doğrultusunda net ücretin % 20’sinin üç mislinin hesaplanarak, belirlenecek miktarın 1 ay içinde ödenmesi”nin ihtar edildiğini,davalının sözleşmeden kaynaklanan borçlarını ifa etmediği gibi sözleşmenin feshi talebinde veya geçersizliği iddiasında da bulunmadığını, davalının yer aldığı dizi film, sinema filmi, yarışma ve her türlü mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak sözleşmenin 3. ve 5. maddeleri kapsamında davacının doğan alacağının tespiti ile şimdilik 1.000 TL’sinin ve sözleşmenin 8. maddesinde hüküm altına alınan 2.500 TL cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini asıl davada talep ve dava etmiş, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA; Davalı vekili cevap ve KARŞI DAVA dilekçesinde özetle; davacının Çekoslovakya’da düzenlenen yarışmaya katılması için yarışma evraklarını imzalaması gerektiğini söylemesi üzerine müvekkilinin dava dilekçesi ekinde bulunan 28.07.2007 tarihli güzellik yarışması formlarını, evraklarını imzalamış olup dava konusu sözleşmeyi ise müvekkili ve annesinin görmediğini ve imzalamadığını, müvekkili tarafından yarışma formlarını boş olarak imzalandığını, sonradan davacı tarafından tarih atılarak doldurulduğunu, bu formların arasına başka belgeler konulmak suretiyle müvekkili ve annesine fark ettirmeden rızası dışında imzalatıldığını, güzellik yarışmasına ait belgeler incelendiğinde bazı sayfalarda tarih bulunmadığı, bazı sayfalarda imza bulunmadığı, bazı sayfaların ise çift ama farklı tarihler taşıdığının görüldüğünü, davacının müvekkiline boş evrakları imzalattırdığını, müvekkili ve annesinin söz konusu güzellik yarışmasına katılma düşüncesinin heyecanı ile söz konusu evrakları okumadan imzaladıklarını, 14.08.2007 tarihli ve iki sayfadan oluşan ve 1. sayfada imza ve paraf bulunmayan, içerisinde ağır koşullar ve cezai şartlar ile adeta köleliği andıran maddeler bulunan sözleşmeyi müvekkili ve annesi görmüş olsalardı imzalamayacaklarından sözleşmenin hukuken geçerli olmadığını, davacının delil olarak fotokopisini sunduğu 13.08.2007 tarihli otel tanıtımında yer alan modellerin her türlü yayın kuruluşunda kullanılmasına izin verildiği belirtilen belgeden müvekkilinin 14.08.2007 tarihli dava konusu sözleşmeden önce sözlü anlaşmaya dayanarak çalışmaya başladığının anlaşıldığını, müvekkilinin ve annesinin imzaladığı iddia edilen fakat müvekkili ve annesi tarafından okunmayan, imzalanmayan ve dava konusu sözleşme tarihinde henüz 15 yaşında bir çocuk olan müvekkilinin ilk sayfasında imza bulunmayan adeta bir kölelik sözleşmesi olan sözleşme ile sorumlu tutulmaya çalışılmasının insan haklarına açıkça aykırı olduğunu, böyle bir sözleşmenin hukuken geçerli sayılamayacağını, Kasım ayının sonlarında davacıya müvekkilinin artık davacı ile çalışmayacağının ve arada bir iş ilişkisi kalmadığının ve müvekkili temsil yetkisinin bulunmadığının bildirildiğini ve davacıya fesih bildiriminde bulunulduğunu, 2007 Kasım ayının son haftası itibariyle ortada müvekkili ile davacı arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığını, davacının müvekkilinin 2008 Mart ayında …’de yayınlanan ‘…’ adlı dizide oynadığını bilmesine rağmen herhangi bir yasal işlemde bulunmamasının nedeninin müvekkili ile iş ilişkisinin bitmesinden kaynaklandığını, davacının 7 yıl beklemesinin devam eden bir sözleşme olmadığını gösterdiğini, fiilen uygulanmayan bir sözleşmenin fiilen fesih edilmiş sayılması gerektiğini, ilk sayfasında imza olmayan sözleşmenin çok ağır şartlar içerdiğini, çalışma özgürlüğünü kısıtladığını, davacı lehine olduğunu ve geçerli bulunmadığını, davacının müvekkiline iş bağlaması gerekirken 2007 Kasım ayının ikinci haftasından itibaren yaklaşık 7,5 sene boyunca herhangi bir iş bağlamaması, 7,5 yıllık süre boyunca müvekkili ile hiçbir ilişkisi ve bağlantısı kalmamasına rağmen ajans komisyonu talebinde bulunmasının hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı bulunduğunu, müvekkilinin kendi imkânları ile 2008 Mart ayında …film ile çalışmaya başladığını, dizinin sona ermesinden sonra ‘Adanalı’ adlı dizide rol aldığını, 2010 yılında …Ajansında çalışmaya başladığını, bu sırada Türkiye Güzellik Yarışmasına katıldığını ve Türkiye 2. Güzeli olduğunu, 2012 yılında … dizisinde rol aldığını, güzellik yarışması sonrasında rol aldığı dizi ile popüler olduğunu ve tanınmaya başladığını, müvekkilinin 7 sene boyunca kendi imkânları ile bağlantılar kurarak, başka ajanslar sayesinde dizilerde oynadığı ve gelir elde ettiği göz önüne alındığında, davacının 7 yıl boyunca hiçbir iş bağlamaması, edimlerini yerine getirmemesinin müvekkilinin davacı ile hiçbir iş ilişkisi kalmadığını düşünmesine neden olduğunu, davacının 7,5 sene sonra dava açarak ajans komisyonu ve cezai şart istemesinin dürüstlük kuralına aykırı bulunduğunu, kaldı ki müvekkili ve annesinin 2007 yılı Kasım ayında davacıya iş ilişkisinin sona erdirildiğini bildirdiklerini,Diğer yandan davacının müvekkilinin çalıştığı işlere ait bedellleri de müvekkiline ödemeyerek sözleşmeye aykırı davrandığını, ajans komisyonu talep etmesinin hukuki dayanağının olmadığını,sözleşmenin hukuken geçersiz bir sözleşme olduğunu,bu nedenle asıl davanın reddine, müvekkilinin 2007 yılı kasım ayının 3 haftasında annesinin onayı alanmadan işlerde çalıştırılması nedeniyle şimdilik 1000 TL nin karşı taraftan tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu ASIL DAVADA; Davacı ve davalı arasında imzalanan 14.08.2007 tarihli sözleşmenin hukuki mahiyetinin ve bu sözleşmenin hukuken geçerli olup olmadığının, geçerli ise tarafların edimlerini yerine getirip getirmediğinin, sözleşmesel ilişki kapsamında mankenlik ajansının şimdilik davalının edimlerini yerine getirmeme iddiasısıyla 1.000 TL maddi ve sözleşmenin 8. maddesine göre 2.500 TL cezai şartın davalıdan tahsiline ilişkin olduğu, KARŞI DAVANIN ise; …’nın 2007 yılı kasım ayının 3 haftasında annesinin onayı alınmadan ajans işlerinde çalıştırılması nedeniyle şimdilik 1.000 TL nin tahsiline ilişkin olarak açıldığı anlaşılmıştır.
İstanbul …Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi … Esas… Karar sayılı ilamı 08/05/2018 tarihli kararında “Görev husususun res’en mahkemece dikkate alınacak olması hususu gözetilerek mahkememizin görevsizliğine, asıl dava ve karşı davada sunulan dava dilekçelerinin usulden reddine, HMK 20. madde uyarınca Dosyanın süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleşme tarihinden, kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize müracaat edilmesi halinde dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Ticraret Mahkemesine gönderilmesine,” kararı verildiği, Davalı-karşı davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesi ile dosyanın gönderildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi … Esas … Karar sayılı 08/07/2019 tarihli ilamında “Taraflar arasındaki organizatörlük/ ajans hizmet sözleşmesinin FSEK 1-a maddesinde düzenlenen kanun kapsamında kalan sözleşmelerden olmadığı gibi, ileri sürülen taleplerin de 5846 sayılı yasada düzenlenen mali ya da manevi haklardan bulunmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın genel hükümlerine göre çözümleneceği, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının yerinde olduğu ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin benzer uyuşmazlıklardaki içtihatları ile de (emsal 19/06/2017 tarihli 2016/852 Esas-2017/3865 Karar sayılı kararı) uyumlu olduğu kanaatiyle, davalı- karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı-karşı davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,” karar verilerek dosya mahkememiz … Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
İstanbul …Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde alınan 16/03/2018 tarihli telif hakları uzmanı, smm ve reklam ve halkla ilişkiler uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan raporda; davalının mankenlik eğitiminden geçtiğine dair bir bilgiye rastlanmadığı, kendisinin hiçbir bilgisi olmadan bu ticari hayatın içine sokulduğu, davacı ajansın 2008 yılından sonra davalı için iş anlaşması yapmadığı, düzenlenen sözleşmede ödeme ve cezai şartları belirleyen maddelerde oranların boş bırakılarak elle doldurulmasına imkan verildiği, davalı karşı davacının özellikle 2014-2015 yıllarında gösterdiği gelir beyanının ve ödediği verginin oldukça yüksek olduğu, buna karşın davacı firmanın 2011 yılı ve sonrasında çok düşük gelir hatta zarar beyan ettiği, davalının 2007 yılında girdiği güzellik yarışmasında davalı tarafından gönderildiği ancak 2010 yılında düzenlenen güzellik yarışması ile ilgili herhangi bir destekleyici evrağın görülmediği, davalının 2011 yılından itibaren elde ettiği gelirin davacının iddia ettiği gibi yaptıkları tanıtıl çalışması sonucu mu yoksa davalının kendi çabaları ile mi olduğunun tespit edilemediğini, davalının 2007 yılında toplamlad 3 nlaşmalı firma çalışması, 2008 yılında bir anlaşmalı iş yaptığı ancak bu çalışmalar karşılığında bir ücret alıp almadığı, ücreti kimden alacağı konularında dosyada bir bilgi bulunmadığı tespit edilmiştir.
Taraflar arasında 14/08/2017 tarihli Mukavelename başlıklı yazılı sözleşme yapılmıştır. Davalı … sözleşme tarihinde 15 yaşında olup fiil ehliyeti sınırlıdır, bu nedenle sözleşmeyi annesi … imzalamıştır. Sözleşme hukuki mahiyeti itibariyle atipik iş görme sözleşmelerinden olup; sözleşmede davacı ajansı borç altına sokacak bir yükümlülük bulunmamaktadır. Davacının temel yükümlülüğü ise; davalıya gelir getiren iş bağlantıları temin etmektir. Ancak bu yönde sözleşmede bir hüküm yoktur. Bu nedenle davacı iş bağlantısı yaparsa bundan elde edilecek gelirden pay alacak, ancak iş bağlantısı yapmaz ise bundan bir sorumluluğu olmayacaktır. Davalının temel edimleri ise ceza ve müeyyideleri ile birlikte sözleşmede açıkça gösterilmiştir. Sözleşmenin 1/a, 1/b, 3,5,6,7, ve 8. Maddelerinde davalı aleyhine düzenlenen cezai şart hükümleri bulunmaktadır. 7. Maddede sözleşmenin süresi 5 yıl olarak kabul edilmiş, süre sonunda 30 günlük yenilememe süresi öngörülmüş, bu sürede yenilememe bildirimi yapılmaması halinde ise cezalar davacı tarafından en az 3 kat olarak artırılmak kaydıyla 5 yıl daha uzayacağı öngörülmüştür. Davacı bu düzenlemeye dayanarak sözleşmenin bitiminden itibaren 5 yıl daha yani 14.08.2017 tarihine kadar uzadığını iddia etmektedir. Tüm sözleşme, cezai şart hükümleri ve sözleşmenin uzamasına ilişkin hüküm dikkate alındığında sözleşmede taraflar açısından yükümlülük dengesinin tamamen bozulduğu, davalıya ağır yükümlülükler yüklediği görülmektedir. Bu haliyle taraflar arasındaki sözleşme içeriği davacı tarafından oluşturulmuş, tamamen davacı tarafın genel işlem koşullarından oluşmaktadır. Bu yönüyle tüm hükümleri davacı ajansın menfaatlerini koruyan sözleşmenin dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı açıktır. 6098 sayılı TBK nun 21. Maddesinde; “Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.” Sözleşmenin ilk sayfasının imzasız olması, en azından ilk sayfadaki hükümlerin içeriğinin davalı tarafından öğrenilme imkanı sağlamadığının göstergesidir. Yine TBK 23. Maddesinde “Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine yorumlanır.” 25. Maddeye göre ise; “Genel işlem koşullarına dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz”. 27. Maddeye göre ise; “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür”. Her ne kadar sözleşmenin tarihi 14/08/2007 ise de; 6098 sayılı TBK nun emredici ve kamu düzenine ilişkin maddeleri dava konusu sözleşmeye de uygulanacaktır. Bu nedenle; sözleşmenin tümünün yukarıda açıklandığı üzere genel işlem koşullarından oluştuğu, hükümlerin tamamının davacının menfaatlerini koruyup, davalının lehine hiçbir hüküm içermediği, bu yönüyle sözleşmenin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davalının Anayasa’da teminat altına alınan çalışma özgürlüğünü kısıtladığı anlaşıldığından TBK 25 hükmüne göre TBK 27. Maddesi gereğince geçersiz, batıl olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu sözleşmenin 1/a, 1/b, 3,5,6,7, ve 8. Maddeleri davalı aleyhine ancak davacı lehine çok ağır hükümler içerdiğinden, sözleşme serbest irade ile yapılmış olsa idi davalının bu taahhütler altına girmeyeceği açıktır. Dolayısıyla Türk Borçlar Kanunun belirtilen amir hükümleri gereğince yok hükmünde olan sözleşme maddelerine dayanılarak istenilen alacak ve cezai şart taleplerinin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Kuşkusuz karşılıklı taahhütler içeren sözleşmelerde ifayı güvence altına almak için cezai şart öngörülmesi mümkündür ve geçerlidir. Ancak böyle bir düzenlemenin geçerliliği bunun sözleşmede taraf dengesi gözetilerek her iki tarafa adil yükümlülükler getirilmesi ve yine her iki taraf lehine cezai şart düzenlemesi ile mümkündür. Davanın dayanağını oluşturan sözleşme hükümleri davalının çalışma özgürlüğünü ve sözleşme serbestisi hakkını kısıtladığı için kişilik haklarını ihlal edici olduğu gibi; taraflar arası sözleşme dengesi gözetilmediğinden kamu düzenine de aykırı olduğundan sözleşmede dayanılan maddeler TBK uyarınca hükümsüzdür.
Davalı ile yapılan sözleşme tarihinde davalı 15 yaşında olup, sözleşmeyi davalıyı temsilen annesi imzalamıştır. Bir an için sözleşme hükümlerinin geçerli olduğu düşünülse dahi; davalı 18 yaşını doldurduğunda sözleşme hükümsüz hale gelmiş olup, davalı ile yeniden bir sözleşme yapılarak canlandırılması gerekir idi. Buna karşın davacı taraf sözleşmenin 5 senede bir kendiliğinden uzadığı iddiasına dayanmakta olup, esasen sözleşme davalının tam ehliyetli olduğu tarihten itibaren hükümsüzdür.
Tüm dosya kapsamı ve yukarıda açıklanan gerekçelerle; davanın dayanağı olan sözleşme hükümlerinin geçersizliği nedeniyle bu hükümlere dayanılarak davalıdan talepte bulunulamayacağından davacının davasının reddine, davalı karşı davacının ispatlanamayan davasının reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Karşı davanın REDDİNE,
ESAS DAVA YÖNÜNDEN;
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL. harcın peşin alınan 59,78 TL. harçtan mahsubu ile fazla alınan 15,38 TL. harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacı-karşı davalı tarafa iadesine,
4-Davalı-karşı davacı yararına tayin ve takdir edilen 2.725,00TL. maktu vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsiline, davalı-karşı davacıya verilmesine,
5-Davacı-karşı davalının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL. harcın peşin alınan 35,00 TL. harçtan eksik alınan 9,40 TL. harcın davalı-karşı davacıdan mahsubu ile hazineye irad kaydına,
8-Davacı-karşı davalı davasını vekille takip ettiğinden, Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca vekalet ücreti asıl alacağı geçemeyeceğinden 1.000,00 TL. vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
9-Tarafların yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
10- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.