Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/390 E. 2022/159 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2019/390 Esas
KARAR NO:2022/159

DAVA:Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ:16/03/2015
KARAR TARİHİ:08/03/2022

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı …’ndan olan alacağı sebebiyle …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını ve takibin kesinleştiğini, yapılan takip neticesinde borçlunun bilinen adresine haciz için gidildiğinde mal olarak sadece 4.980 TL değerinde menkul mal bulunduğunu, aynı adrese 20/03/2012 günü gidildiğini ve borçlunun adresten taşındığını, icra dosyasından ilgili tapu sicil müdürlüklerine müzekkere yazıldığını ve müzekkere cevaplarında …’na kayıtlı İstanbul İli, … İlçesi, … Mh., 135 ada, 10 parselde kayıtlı 1,2,3,4 nolu gayrimenkullerinin tamamının 07/01/2010 tarihinde …’ya satıldığının anlaşıldığını, devre konu bir diğer gayrimenkul ise İstanbul İli, … İlçesi, 135 ada, 34 parselde kain 2 bodrum zemin asma 5 normal katlı kargir işyeri nitelikli taşınmazın 1/2 payını …’na 07/01/2010 tarihinde …’ya sattığını, …’nın iptale konu gayrimenkullerden … Mh., 135 ada, 10 parsel sayılı 1,2,3,4 numaralı bağımsız bölümleri 03/06/2010 gün ve 4714 yevmiye ile dava dışı 4.şahıs …’e satarak devrettiğini, yine davalı …’nın iptale konu diğer gayrimenkul olan 135 ada, 34 parsel sayılı taşınmazın 1/5 hissesini 28/01/2010 gün ve 625 yevmiye ile dava dışı 4.şahıs…’a satarak devrettiğini, davalı tarafından diğer davalıya yapılmış bulunan satış işlemlerinin iptalini talep ettiklerini, yapılan haciz neticesinde tutulan haciz zaptında sadece 4.980 TL değerinde menkul haczedildiğini, alacaklarının 202.522,76 TL olduğunu, davalı borçlarını ödemekten kaçınmak ve gayrimenkullerin üzerine haciz konulmasını engellenmek amacıyla gayrimenkullerini satış yolu ile devrettiğini, diğer davalının bunu bilmekte olduğunu ve iyi niyetli olmadığını belirterek İstanbul İli, … İlçesi, … Mh., 135 ada, 10 parselde kayıtlı, 1,2,3,4 bağımsız bölümler ve İstanbul İli, … İlçesi, 135 ada, 34 parselde, kain 2 bodrum zemin asma 5 normal katlı kargir işyeri taşınmaz nitelikli taşınmazın 1/2 hissesinin devrine ilişkin işlemin İİK 280 ve İİK 278 hükmü gereğince iptalini, gayrimenkuller dava dışı dördüncü şahıslara devredildiğinden İİK 283/2 gereğince satış tarihindeki piyasa rayicine göre gerçek satış bedelinin icra dosya borcu ile sınırlı olmakla birlikte …’dan tazminini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın dava dilekçesinde her ne kadar … Elektronik San ve Tic Ltd Şti 20/03/2012 tarihli haciz tutanağının muvakkat aciz vesikası hükmünde olduğunu ileri sürse de bu iddianın kabul edilmesinin mümkün olmadığını, borç ödemeden aciz vesikasının İcra İflas Kanununun 143 üncü maddesinde düzenlendiğini, somut olayda ilgili kanun hükmü uyarınca alınmış bir aciz vesikasının olmadığını, diğer davalı …’nun başkaca menkul ve gayrimenkullerinin olduğunu ayrıca …’nun ikametgah adresinde yapılmış bir haciz bulunmadığını, davacının diğer davalı …’ üzerine kayıtlı … İli, … İlçesi, … Mh. … Ada 12 parselde kayıtlı 60/700 arsa paylı 2.kat 11 nolu meskeni … 10. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında icraen satmak kaydıyla alacağının bir kısmını tahsil ettiğini, diğer davalı adına kayıtlı tüm gayrimenkul ve menkuller ile davalının ikametgah adresi bilinmesine rağmen borcun tahsiline ilişkin hiçbir işlem yapılmaksızın davanın açıldığını, davacının kötü niyetli olarak hareket ettiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde diğer davalı borçlunun borçlarını ödemekten kaçınmak ve gayrimenkullerinin üzerine haciz konulmasını engellenmek için devrettiğini ve müvekkilinin de tüm bu hususları bildiğini ve iyi niyetli olmadığını iddiasının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin dava konusu taşınmazların satış işleminin öncesinde veya sonrasında hiçbir şekilde diğer davalının borçlarını veya bu borçları ödemekten kaçınmak için taşınmazları sattığını bilmediğini, diğer davalının müvekkilinin borçlarını bilebilecek durumda olmadığını, dava konusu tasarrufların tarihlerinin 07/01/2010 tarihli olduğunu, tasarruf tarihi itibariyle borcun olmadığını, kabul etmemek kaydıyla borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olsa idi müvekkilinin taşınmazları satın alırken diğer davalı borçlunun maddi durumunu bilmek gibi bir durumunun olmadığını belirterek davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile cevap verdikleri anlaşıldı.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafından müvekkili aleyhine açılmış bulunan icra dosyaları nedeniyle yapılan hacizlerin devam ettiğini ve satışlardan elde edilen tahsilatlar borç miktarından düşülmeden davanın açıldığını, tasarrufun iptali davasın için dava şartı olan aciz vesikası belgesinin davacı tarafından ibraz edilmediğini, davacı tarafından iptali talep edilen taşınmazın satışlarının 07/01/2010 tarihinde yapıldığını, müvekkilinin piyasaya ve bankalara olan borçlarını tasfiye etmek amacıyla elinde bulunan maddi değerleri paraya çevirdiğini, elde ettiği gelirin tamamını da borçlarını kapatmak amacıyla kullandığını, satış bedeli ile … ve … Ticarete olan borçlar ile yine bankalara ve alacaklı şirketlere olan borçların bir kısımını ödediğini, dürüst ve güvenilir yapısıyla uzun yıllardır ticari yaşamını başarıyla sürdürdürmüş müvekkilini aynı sektörün başarılı ve tanınmış simaları ile arkadaşı olması ve ticari ilişki içerisinde olması kadar doğal bir durumu alacaklı kötüniyetli bir olgu olarak mahkeme önünde kullanmak istemektedir. Alıcı … ve şirketi ile uzun zaman süregelen ticari ilişkisi bulunan müvekkilin adına kayıtlı olan gayrimenkulünü bu kişiye satmasının altında bir senaryo oluşturmak ancak kötüniyet içeren bir senaryonun sonucudur.”… İptale konu taşınmazların satışının yapıldığı esnada müvekkili tarafından … olan kredi borç taksitlerini düzenli olarak ödediğini, alacaklının müvekkili adına açtığı krediler de teminat anlamında gerekli güvenceleri almış ve gayrimenkuller üzerine ipotek tesis etmek suretiyle alacağını garanti altına almış bulunduğunu, bankaya olan kredi geri ödemeleri de düzenli olarak uzunca bir dönem banka hesaplarına yapıldığını belirterek davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile cevap dilekçesi verdikleri anlaşıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, İİK.nın 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali davasıdır.
… 34. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/… Esas, 2012/… Karar ve 12/12/2012 tarihli kararı ile; ”Tarafların dayanak belgeleri dosyamız kapsamına sağlanıp dava şartı yönünden yapılan inceleme sonucunda, İİK m.278 uarınca açılacak iptal davalarında öngörülen geriye doğru 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi tespit olunmalıdır. Bu yönde yapılan inceleme sonucunda; iptali istenilen taşınmazların satış tarihleri … Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 08/05/2012 tarihli cevap yazısı ekinde gönderilen tapu kaydı örneklerine göre 19/11/2009, 20/11/2009 tarihli olup … İcra Müd. … sayılı takip dosyasında ise; 31/12/2010 tarihli ihtarname ile Genel Kredi Sözleşmesine dayanıldığı anlaşılmakla; İİK 278 koşulları oluşmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine” şeklinde karar verdiği görüldü.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/7995 Esas, 2014/18202 Karar ve 11/12/2014 tarihli kararı ile alacağın tasarruf tarihinden önce doğduğundan bahisle … 34. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar ve 12/12/2012 tarihli kararının bozulmasına karar verdiği görüldü.
Dosyanın bozulduktan sonra …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/…. Esas sıra numarasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu görüldü.
Mahkememizin 2015/… Esas, 2017/… Karar ve 08/03/2017 tarihli kararı ile “HMK’nun 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartı olduğundan ve HMK’nun 115.maddesine göre dava şartlarının mevcut olup olmadığı mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılabileceğinden HMK’nun 137/1 maddesi gereğince duruşma yapılmaksızın tarafların yokluğunda karar verilebilecek haller bulunduğunda bu yönde karar verilebileceği, mahkemenin görevinin kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemenin görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında re’sen nazara alması gerektiği, davada zaman kaybının önlenmesi için görev konusunun ön sorunlar gibi incelenip karara bağlanabileceğinden dosya ele alındı; Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz yada “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedneiyle alacakıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu, bu niteliği itibariyle de ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalarda olmadığı, bu nedenle davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşıldığından davalı tarafın görevsizlik itirazının kabulü ile yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu” şeklinde karar verdiği görüldü.
Dosyanın …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sıra numarasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu görüldü.
…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, 2019/… Karar ve 26/02/2019 tarihli kararı ile “Mahkememizce yapılan yargılama Eski Türk Ticaret Kanunu (TTK) döneminde açılan davada Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasında görev değil iş bölümü ayrımı olduğu, taraflarca ileri sürülen herhangi bir iş bölümü itirazının dosyada bulunmadığı, davanın esası hakkında verilen red kararının Yargıtay 17 HD tarafından temyizen dosyanın incelenmesi sonucunda verilen bozma yönünde kararında görev konusunda herhangi bir karar vermeyerek Ticaret Mahkemesince dosyanın yeniden incelenmek ve deliller toplandıktan sonra karar verilmek üzere İStanbul Ticaret Mahkemesine dosyayı gönderdiği, …. Asliye Ticaret Mahkemesi 27/11/2015 tarihli 1 nolu ara kararı ile Yargıtay 17 HD’nin 11/12/2014 tarih, 2013/7995 E., 2014/18202 K.sayılı ilamı incelendiğinde göreve ilişkin herhangi bir bozmanın olmadığı dikkate alınarak mahkememizin görevli olduğuna karar vererek yargılamaya 08/03/2017 tarihine kadar devam edildiği ve sonra görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, yeni TTK yürürlükte olmadığı bir dönemde açılan ve görev hususu açıklandığı üzere kesinleşen dosyada görevli mahkemenin …. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu.” şeklinde karar verildiği görüldü.
Yargıtay 20. HD 2019/2782 Esas, 2019/4643 Karar ve 01/07/2019 tarihli kararı ile …. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlendiği görüldü.
Dosya mahkememize gelerek 2019/390 Esas sıra numarasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu görüldü.
Dosyada mevcut tapu kayıtlarına göre; … İli, … İlçesi, … Mah. 135 ada, 10 parselde kain 1,2, 3 ve 4 nolu bağımsız bölümlerden 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin 102.000 TL’ye, 1 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin 135.500 TL’ye davalı … tarafından 07.01.2010 tarihinde satıldığı, akabinde 03.06.2010 tarihinde … satıldığı akabinde 14.11.2012 tarihinde … isimli şahsa satıldığı görülmüştür.
Dosyada mevcut tapu kayıtlarına göre; … İli, … İlçesi, … Mah. 135 ada, 34 parselde kain taşınmazın davalı … tarafından davalı … 07.01.2010 tarihinde 390.000 TL bedelle satıldığı, akabinde 28.01.2010 tarihinde…’a satıldığı görülmüştür. Son kayda göre 07/03/2011 tarihinde Kanuni Şufa hakkının kullanımı ile taşınmazın 1/2 sahibi davalı … eski eşi … adına hükmen tescil edildiği anlaşılmıştır.
….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde; Temlik eden … A.Ş tarafından dava dışı asıl kredi borçlusu … Elektronik San ve Tic Ltd Şti ile davalı … hakkında 202.522,76 TL üzerinden 08.02.2011 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı,
09. 03.2012 tarihli dava dışı 3.şahıs vekilinin anlaşmalı boşanma kararını ve tedbir kararını sunarak haciz konulan … Köyü .. parsel N Blok 6 numaralı taşınmazdaki haczin kaldırılmasını istediği görülmüştür.
Haciz konulan … İli … İlçesi … Köyü 6437 parsel N Blok 6 numaralı taşınmazdaki davacının haczinin 4.sırada olduğu ve aynı zamanda … 96.000 TL ipotekli olduğu, … 10.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi takibinin yapıldığı ve taşınmazın son kaydına göre (satış+birleştirme) … adlı 3.şahıs adına kayıtlı olduğu görülmüştür.
Haciz konulan … hisseler için … tarafından 21.548,00 TL’nin icra dosyasına gönderildiği görülmüştür.
… 3.İcra Müdürlüğünün … talimat sayılı dosyasından 07.02.2011 tarihinde haciz tutanağı incelendiğinde; borçlunun taşındığı ve haczi kabil mal olmadığına ilişkin tutanak tutulduğu görülmüştür.
… 4.İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyasından 10.02.2011 tarihli haciz tutanağı incelendiğinde dava dışı borçlu şirket adresinde 4.900,00 TL tutarında menkul haczi yapıldığı görülmüştür.
20.03.2012 tarihli haciz tutanağında borçlunun adresten taşındığı ve haczi kabil mal bulunamadığının yazıldığı görüldü.
….İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından ….Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına alacaklı vekilinin talebi üzerine gönderilen derkenar yazıda; dosyada yalnızca …/… … Mah.708 Ada 1 Parsel 2 nolu bağımsız bölümde davalı … 1/128 hissesi üzerinde 3.sıradan haciz olduğu başkaca bir menkul gayrimenkul haczinin olmadığı, borçlu adresinde haczi kabil mal bulunamadığının bildirildiği görülmüştür.
… Bankasının 7.06.2021 tarihli müzekkere cevabında; 07.01.2010 tarihinden sonra 25.05.2010 tarihinde 250.000,00 TL ödeme yapıldığı ve İstanbul İli, … İlçesi, … Mah. 135 ada, 10 parselde kain 1,2, 3 ve 4 nolu bağımsız bölümler üzerindeki ipoteğin 26.05.2010 tarihinde kaldırıldığı bildirilmiştir.
İş Bankasının 15.06.2021 tarihli müzekkere cevabında ipotekler nedeniyle 337.796,74 TL ödeme yapıldığını bildirmiştir.
Dava konusu taşınmazların değerlerinin tespiti bakımından bilirkişi raporları alşınmıştır.
… Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından alınan Bilirkişi raporunda sonuç olarak; 09/03/2018 tarihinde, … İlçesi, … mahallesi, 135 ada, 10 ve 34 parsellerdeki dava konusu taşınmazlarda yapılan keşifte,
1-135 ada 34 parseldeki 98 m2 lik arsa üzerinde inşa edilmiş olan 2 bodrum zemin asma 5 normal katlı kargir işyeri vasıflı ana ana taşınmazın … Cadde no:27 … İş merkezi olan yapı olduğu, arsasının önden çekmesi bulunan yaklaşık 90 m2 üzerine inşa edilmiş bulunan iş merkezinde iki bodrum kat zemin ve asma kat ile 5 normal kat, ilave olarak ruhsat dışı çekme kat yapıldığı, ortak yerler bodrum ve merdiven kovası dahil 90 m2 üzerine inşa edilmiş bulunan iş merkezinde iki bodrum kat zemin ve asma kat ile 5 normal kat, ilave olarak ruhsat dışı çekme kat yapıldığı, yapının ortak yerler bodrum ve merdiven kovası dahil 90 m2 x 10 = 900 m2 inşaat alanlı caddedeye cephesinin 5 metre olduğu, zemin katta cafe işletmesi olan betonarme karkas tarzında inşa edilmiş yapının üst katlarının büro olarak kullanıldığı, … Sahildeki Meclisi Mebusan Caddesine 120 mt uzaklıkta olduğu.,
2-… Mah. -135 ada 10 parselde 134 m2 lik arsanın üzerinde 1998 yılında betonarme karkas tarzda inşa edilen ve … Caddesi 8 kapı nolu zemin kat (1) nolu Dükkan, 1.kat (2) nolu Büro, 2.kat (3) nolu Büro, 3.kat (4) nolu büro vasıflı bağımsız bölümlerin bulunduğu kat irtifaklı, fiili olarak zemin kat + asma kat ile 3 normal katın üzerinde çekme kat ve çatı kat ilavelerin de olduğu … otelcilik tarafından işletildiği, toplam 850 m2 olduğu, taşınmazlar kapalı olduklarından içeriye girilemediği, yapının bakımlı olduğu,
Dava konusu taşınmazların emsal karşılaştırmaları, bulunduğu semt, mevkii rağbet derecesi, ana trafik arterlerine olan mecafesi, Belediye ve altyapı hizmetlerinden yararlanma durumu, inşaat maliyetleri, yıllık getirebileceği kira geliri, yüz ölçümü, binanın inşaatında kullanılan malzeme ve işçilik kalitesi, yıpranma payı, değerine tesir eden bilumum faktörler göz önüne alınarak yapılan değerlendirme neticesinde;
135 ada 34 parseldeki taşınmazın tümünün keşif tarihindeki değerinin : 8000 TL/m2 X 900 m2 = 7.200.000,-TL olabileceği, TUİK Yİ-ÜFE artış oranları dikkate alınmak sureti ile dava tarihi (09/04/2012) deki payına düşen değerinin 7.200.000,-TL X (203.81/328.17) x 1/2 = 2.235.780,-TL kadar olabileceği, … adına kayıtlı olan 1/2 payın 07/01/2010 tarihinde …’ya, satış işleminde; rayiç değerinin; 7.200.000,-TL X (164,94/328.17)x 1/2 = 1.809.379.-TL, …’dan 28/01/2010 tarihinde…’a satış işleminde ; rayiç değerinin 7.200.000,-TL X (164,94/328.17)x 1/2 = 1.809.379,- TL olabileceği,
2-… Mah. -… cad. No:8 -135 ada 10 parselde 134 m2 lik arsanın üzerinde inşa edilen taşınmazların keşif tarihi itibariyle1 nolu Dükkanın : (850 m2 x 6.000)x 3/10 = 1.530.000,-TL, 2 nolu Büronun değeri : (850 m2 x 6.000)x 2/10 = 1.020.000,-TL 3 nolu Büronun değeri : (850 m2 x 6.000)x 2/10 = 1.020.000,-TL, 4 nolu Büronun değeri : (850 m2 x 6.000)x 3/10 = 1.530.000,-TL Toplam: 5.100.000,-TL olabileceği, TUİK Yİ-ÜFE artış oranları dikkate alınmak sureti ile dava tarihi (09/04/2012) deki değerinin1-nolu Dükkan 1.530.000,-TL x (203.81/328.17) = 950.207,-TL 2-nolu Büro 1.020.000,-TL x (203.81/328.17) = 633.471,-TL, 3-nolu Büro 1.020.000,-TL x (203.81/328.17) = 633.471,-TL, 4-nolu Büro 1.530.000,-TL x (203.81/328.17) = 950.207,-TL, Toplam : 3.167,356,-TL kadar olabileceği … adına kayıtlı iken tümünün 07/01/2010 tarihinde …’ya satışındaki rayiç değerlerinin; 1-nolu Dükkan 1.530.000,-TL x (164,94/328.17) = 768.986,-TL, 2-nolu Büro 1.020.000,-TL x (164,94/328.17) = 512.657,-TL, 3 nolu Büro 1.020.000,-TL x (164,94/328.17) = 512.657,-TL, 4 nolu Büro 1.530.000,-TL x (164,94/328.17) = 768.986,-TL, Toplam : 2.563.286,-TL kadar olabileceği, 600.000 TL ve 700.000 TL ipoteklerin arsa paylarına göre bağımsız bölümlere dağıtılarak tapu satış bedellerine eklendiğinde 1 nolu bağımsız bölümün 525.500 TL, 2 nolu bağımısz bölümün 362.000 TL, 3 nolu bağımsız bölümün 362.000 TL, 4 nolu bağımsız bölümün 525.500 TL olacağı yönünde mütalaa edildiği görüldü.
Mahkememizce alınan bilirkişi heyeti ek raporunda sonuç olarak; kök raporda dava konusu taşınmazın bulunduğu semt, mevkii rağbet derecesi, ana trafik arterlerine olan mesafesi, Belediye ve altyapı hizmetlerinden yararlanma durumu, inşaat maliyetleri, yıllık getirebileceği kira geliri, yüz ölçümü, binanın inşaatında kullanılan malzeme ve işçilik kalitesi, yıpranma payı, değerine tesir eden bilumum faktörler ve raporda sunulan emsaller göz önüne alınarak değerlendirildiğinde ve davacı vekilinin değer düşüklüğü ile ilgili somut bir veri sunulmaması nedeni ile kök rapordaki kanaatte bir değişiklik olmadığı, Bankalardan gelen yazılara göre 1.300.000TL ipotek bedelinin 337.796,74TL+250.000TL = 587.796,74TL’sinin ödenmesi nedeni ile ipoteğe konu borcun 1.300.000TL- 587.796,74TL = 712.204TL olduğu, bu tutarın bağımsız bölümlere paylaştırıldığında 1 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin her birisi için 213.661TL, 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin her birisi için 142.441TL ipotek bedeli satış bedeline eklenerek 07.01.2010 devir tarihinde tapudaki 1 nolu ve 4 bağımsız bölümün her birisinin değerinin 349.161TL, 1 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin her birisinin değeri 244.441TL olarak hesap edildiği, davalılardan … vekilinin 25.04.2018 tarihli dilekçesinde, 135 ada 34 parseldeki taşınmazın değerinin hatalı tespit edildiği ve emsal taşınmaza yer verilmediği ifade edilmiş ise de; kök raporda emsaller mevcut olup 10 ve 34 parseller birbirine 10 metre mesafede olduğundan, davalı vekilinin 10 parseldeki değeri kabul ederken 34 parselle itirazda bulunması ve somut bir veri sunulmaması nedeni ile kök rapordaki kanaatte bir değişiklik olmadığının mütaala edildiği görüldü.
Bilirkişi kök ve ek raporunun taşınmazların emsal karşılaştırmaları, bulunduğu semt, mevkii rağbet derecesi, ana arterlerine olan mesafe, Belediye ve altyapı hizmetlerinden yararlanma durumu, inşaat maliyetleri, yıllık getirebileceği kira geliri, yüz ölçümü, binanın inşaatında kullanılan malzeme ve işçilik kalitesi, yıpranma payı, gibi değere tesir edecek kriterler değerlendirilmiş olduğundan tarafların rayiç değer tespiti itirazları yerinde görülmemiştir.
İİK.nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
İİK.nın 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nın 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nın 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nın 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nın 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. (Yargıtay 17. HD.nin 13/10/2020 tarih ve 2018/4046 E. 2020/5502 K. sayılı içtihatı.)
Tasarrufun iptali davasının şartlarından biri aciz vesikası ibrazıdır. Davaya konu olayda icra takip dosyasından 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi için gönderilen ihbarnamelere göre 21.548,00 TL tahsilat sağlandığı, yine 4.900 TL’lik menkul haczi yapıldığı, sonraki hacizlerde borçluların adresinden taşındığı, haciz konulan gayrimenkullerden yalnızca 1/128 hisseli taşınmaz kaldığı ve davacı haczinden önce 2 haciz olduğu önceki haciz miktarları ve hisse miktarına göre davacıya buradan pay gelmeyeceğinin anlaşıldığı, diğer hacizli malların satıldığı ve dosyaya pay aktarılmadığının anlaşıldığı, İcra dosyası ve İcra Müdürlüğünün ….Asliye Hukuk Mahkemesine gönderdiği derkenar içeriğinden de başkaca haczi kabil mal bulunmadığı bu nedenle de herhangi bir tahsilat sağlanmasının mümkün gözükmediği, buna göre aciz belgesi ön şartının sağlandığı sonucuna varılmıştır.
Tasarrufun iptali davasının diğer bir şartı, icra takibinin kesinleşmiş olmasıdır. Davaya konu icra takibinin kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından bu dava şartının da yerine geldiği kabul edilmiştir.
Tasarrufun iptali davasının diğer bir şartı, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olmasıdır. Davacının alacağı 11.06.2007 ve 26.03.2007 tarihli genel kredi sözleşmelerine dayanmakta olup dava konusu tasarruf ise 07.01.2010 tarihli olup davacının alacağının tasarruf tarihinden önce doğmuş olması nedeniyle tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması şartının yerine geldiği anlaşılmıştır.
Tasarrufun iptali davasını, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde geçici veya kesin aciz vesikası bulunan alacaklılar açabilir. Aynı zamanda iptal konusu tasarrufun, İİK.nın 277 ve devamı maddelere göre iptal davası sonucunda iptal edilebilmesi için, davacı alacaklının alacağının doğumundan sonra yapılmış olması da gerekmektedir. Sonuç olarak, borçlunun malvarlığını azaltmak, mal kaçırmak amacıyla yaptığı muvazaalı işlemlerden zarar gören alacaklı İİK.nın 277 ve devamı maddelerine göre iptal davası açabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.11.1987 tarih ve 15-380/872 sayılı kararında belirtildiği üzere, Borçlunun aciz yada iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır. Bu nedenle davacı tarafından İİK.nın 278, 279, 280. maddelerinden herhangi birine dayanılmış olsa dahi Mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre de iptal kararı verebilir.
Dava konusu olayda, davacının davalı borçlulardan olan alacağı 11.06.2007 ve 26.03.2007 tarihli genel kredi sözleşmelerine dayanmakta olup, dava konusu taşınmazların davalı …’ya devir tarihi 07.01.2010 tarihidir. Dolayısıyla davaya konu iptali istenen tasarruflar davaya konu borcun doğumundan sonra yapılmıştır. Alacağa konu takipler kesinleşmiştir, aciz belgesi şartı yerine getirilmiştir. Dava gerçek ve devam eden bir alacağa dayanmaktadır.
İİK.nın 278/3 hükmüne göre sözleşmenin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler bağışlama gibi olup, iptali istenebilecektir. İptali istenen tasarruf işleminin konusu taşınmaz ise, tapudaki bedel ile gerçek bedel arasında fahiş fark bulunması gerekir. Borçlunun üçüncü kişiye devrettiği malın satış tarihindeki gerçek değeri ile satış bedeli arasında bir misli fark tasarrufun iptali davaları açısından fahiş fark olarak yeterli kabul edilmektedir. İİK.nın 278/3 de belirtilen hallerde, borçludan malı satın alan kişinin iyi niyetli olup olmadığına bakılmayacaktır. Borçludan mal alan kişi iyi niyetli olsa bile malın gerçek değeri ile satış bedeli arasında fahiş fark olduğu takdirde, bu satış tasarrufun iptaline konu olacaktır.
Tüm dosya kapsamında göre davacının takip tarihi itibariyle 202.522,76 TL alacağı olduğu, icra dosyasında hacizler nedeniyle 21.548,00 TL tahsilat yapıldığı, dosyada yalnızca …/… bulunan bağımsız bölüm taşınmazın 1/128 hissesi üzerine tek haciz kaldığı ve gerek hisse miktarı gerekse haciz sırası nedeniyle tahsilat yapılmasının mümkün görülmediği, düzenlenen haciz tutanaklarının geçici aciz vesikası niteliği taşıdığı ve aciz halinin bulunduğu, tasarrufların alacağın doğum tarihinden sonra yapıldığı, bilirkişi kök ve ek raporuna göre 135 ada 34 parsel bakımından satış tarihindeki gerçek değerle tapu satış bedeli arasındaki farkın 4 kattan fazla olduğu, 135 ada 10 parseldeki 1,2,3,4 nolu bağımsız bölüm taşınmazlar bakımından soyut ipotek miktarları da eklendiğinde yarıya yakın fark olduğu, ipotek alacaklısı bankaların verdiği cevaba göre ipotek borç miktarlarının 337.796,74 TL ve 250.000 TL olduğu, tapuda gözüken ipotek tutarından daha az olduğu ve bu miktarların ödenmesi ile ipoteklerin fek olduğunun anlaşıldığı, gerçek borç tutarına göre hesap yapıldığında farkın bir katı da geçtiği, satıcının aciz halinde olduğunun açık olduğu, davalı …’nun cevap dilekçesi ile diğer davalı … ile uzun yıllardır tanışıklık, arkadaşlık ve ticari ilişkisi olduğunu kabul ettiği, 5 adet taşınmazın aynı anda devredildiği ( akabinde kısa aralıklarla 4.şahıslara devredildiği), dolaysıyla davalı …’nın diğer davalının mali durumunu bilmemesinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, diğer davalının mali durumunun bildiği yada en azından bilmesi gerektiği, icra dosyası içerisinde bulunan boşanma ilamına göre davalı …’nun anlaşmalı boşanma yaptığı ve bir araç ve … bulunan taşınmaz hissesinin devrini protokolle kabul ettiği ve hüküm altına alındığı, hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, borçlunun yapılan devirlerde alacaklıyı zarara uğratma kastının var olduğu ve işlemin diğer tarafınca bilindiği yada bilinmesi gerektiği sonucuna varılarak İİK 278 ve 280 maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali şartlarının oluştuğu kabul edilerek davanın kabulü ile; Davalı … ile davalı … arasındaki İstanbul İli, … İlçesi, … Mah. 135 ada, 10 parselde kain 1,2,3, ve 4 nolu bağımsız bölümler ile İstanbul İli, … İlçesi, … Mah. 135 ada, 34 parselde kain taşınmaza ilişkin 07.01.2010 tarihli devirler için tasarrufun iptali şartları oluştuğundan, taşınmazlar 4.şahıslara devredildiğinden İİK.nın 283/2 maddesi gereğince davacının …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına konu alacak ve ferilerinin, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsili gerektiğinden ve icra takibindeki alacak miktarı, devir tarihindeki gerçek değerden daha az olduğundan, taşınmazların devir tarihindeki gerçek değer toplamı olan 4.372.665- TLyi geçmemek kaydıyla; icra dosyası alacak miktarı 202.522,76 TL. nin ferileri ile birlikte davalı …’dan’dan tahsili ile davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kabulü ile;
1-Davalı … ile davalı … arasındaki İstanbul İli, … İlçesi, … Mah. 135 ada, 10 parselde kain 1,2,3, ve 4 nolu bağımsız bölümler ile İstanbul İli, … İlçesi, … Mah. 135 ada, 34 parselde kain taşınmaza ilişkin 07.01.2010 tarihli devirler için tasarrufun iptali şartları oluştuğundan İİK.nın 283/2 maddesi gereğince davacının …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına konu alacak ve ferilerinin, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsili gerektiğinden ve icra takibindeki alacak miktarı, devir tarihindeki gerçek değerden daha az olduğundan, taşınmazların devir tarihindeki gerçek değer toplamı olan 4.372.665- TLyi geçmemek kaydıyla; icra dosyası alacak miktarı 202.522,76 TL. nin ferileri ile birlikte davalı …’dan’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Yasa gereğince alınması gereken 13.834,32-TL harçtan, peşin alınan 3.007,76-TL + 452,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 3.459,76‬-harcın mahsubu ile geriye kalan 10.374,56‬-TL harcın davalılardan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
4-Davacı taraf lehine A.A.Ü.T gereğince taktir olunan 22.626,59-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 21,15-TL başvurma harcı + 3.007,50-TL peşin harç + 452,00-TL tamamlama harcı + 253,80-TL keşif harcı + 2.460,00-TL bilirkişi ücreti + 2.547,05‬-TL tebligat-müzekkere giderleri olmak üzere toplam 8.741,5‬0-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, taraflar vekillerinin ve davalı asil Metin Şairoğlunun yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/03/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸