Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/361 E. 2023/140 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/361 Esas
KARAR NO :2023/140

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/10/2018
KARAR TARİHİ:28/02/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin gayrimenkul aracılık hizmeti veren ve satışa hazır gayrimenkullerin pazarlanması, satışı vs gibi konularda hizmet verdiğini, bu kapsamda nihai tüketiciye satılması için inşaat ve projeler yapan davalı şirket ile 05.01.2017 tarihli “Gayrimenkul ve Danışmanlık ve Aracılık Sözleşmesi” yapıldığını, sözleşme gereği müvekkilinin portföyünde bulunan müşteri (tüketici) bilgileri, yapılan projelerden gayrimenkul satılabilmesi için davalı ile paylaşıldığını, işbu sözleşme gereği müvekkilini portföyünde yer alan müşterilerden … ve … … numaralı dairenin satışından dolayı hizmet bedelinin fatura karşılığı ödendiğini, söz konusu satışın gerçekleştiğine ve hizmet bedelinin davalı tarafından ödendiğine ilişkin olarak davalı şirket çalışanı durumu e-mail ile müvekkiline iletildiğini, müvekkilinin portföyünde yer alan ve yukarıda bahsi geçen aynı tüketicilere bu kez … Rezidans A Blok 10 numaralı bağımsız bölümün satışının gerçekleştirildiğini, satış yapılan tüketicilerin haberdar etmeleri üzerine haricen öğrenildiğini, ancak işbu satışa ilişkin olarak davalı tarafından taraflar arasındaki sözleşme gereği müvekkiline ödenmesi gereken satış bedelinin % 3+KDV’ si olan tutarın ödenmediğini, söz konusu bedelin ödenmemesi üzerine, davalıya … 34.Noterliğinin 06.08.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilmişse de davalı tarafından … 43.Noterliği’nin 13.08.2018 tarihli … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi keşide edildiğini ve herhangi bir hizmet bedeli ödenmediğini belirterek davanın kabulünü, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; arabuluculuk kanun yoluna başvurulmadığını, dava şartı eksikliği sonucunu doğurmaktan bu nedenle davanın 6100 sayılı kanun 114 ve davamı maddelerince usulden reddinin gerekmekte olduğunu, davacı şirketin dosyaya ibraz ettiği “gayrimenkul danışmanlık ve aracılık sözleşmesi” üzerindeki imzanın müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını, bu sözleşmeyi kabul etmediklerini, 6098 sayılı TBK madde 520, simsarlık sözleşmelerinin yazılı şekle tabi olduğunu aksi halde geçerli olamayacağını hükme bağlanmış olduğunu, bu hüküm uyarınca müvekkili şirket bakımından yazılı bir sözleşmeden bahsedilemeyeceğinden davacının alacak talebini kabul etmediklerini, 05/01/2017 tarihli sözleşmeye göre davacı şirketin portföyündeki müşterileri yönlendirecek ve satışa ilişkin gerekli sair hizmetleri verecek neticesinde gerçekleşirse taşınmaz satışından komisyon alacağını, bahse konu sözleşmenin 6098 sayılı kanunun 520 ve devamı maddeleri uyarınca bir simsarlık sözleşmesi olduğunu, sözleşme tarihinden evvel 2016 yılında davacı portföyündeki … isimli müşteriyi müvekkili şirkete yönlendirdiğini ve daire alması hususunda hizmet verdiğini, satış yapılmasını müteakip de davacıya hizmetinin bedelinin ödendiğini, 6098 sayılı kanunun 521. madde hükmü de “…., ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır…” demek suretiyle simsarın hizmetinin ancak satışın gerçekleşmesi halinde ücretlendirilebileceğinin belirtildiğini, satışın ardından bahse konu müşterilerin müvekkili şirketin portföyüne girdiğini ve davacının bu müşterilere yönelik hizmetinin son bulduğunu, 2018 yılına gelindiğinde ise bu kez müvekkili şirketin elinde bulunan bağımsız bölümlerden biri davalının hiçbir hizmeti olmaksızın doğrudan müvekkili şirketin satış departmanının kendisi ile iletişime geçmesi ve gerekli şartları sağlaması neticesinde …’na satış suretiyle devredildiğini, yaklaşık iki yıl sonra …’na yapılan satışta davacının 6098 sayılı kanun madde 521’de belirtilen bir hizmeti bulunmadığından davacının ücret hakkının doğmadığını ve davacıya bir ödeme yapılmadığını, taraflar arasında imzalanmış bir simsarlık sözleşmesinin bulunmamakta olduğunu, geçerli olabilmesi için yazılılık koşuluna bağlı olan simsarlık sözleşmesi bulunmadığından davanın sadece bu yönüyle reddinin gerektiğini, davacının sözleşme imzalanmadan evvel müvekkili şirket ile öncelikli olarak paylaştığı ve satış yapılması hususunda aracılık ettiği tüm satışlardan kaynaklı hizmet bedelinin de ödendiğini, davacının hiçbir hizmet sunmadığı …’na yapılan satıştan ücrete hak kazanmadığı için bu yöndeki talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, diğer müşteri Morteza ile ilgili olarak da sözleşme koşulları sağlanmadığından, bir diğer ifadeyle söz konusu kişinin müvekkili şirketin evvelden müşterisi olduğundan, davacının bu kişiyle imzalanacak sözleşmeler dolayısıyla yapılacak satışlardan bir ücret hakkı bulunmayacağından talebin reddinin gerektiğini belirterek, dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulmamış olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davanın öncelikle geçerli bir simsarlık sözleşmesi bulunmaması nedeniyle reddine, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacının üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettikleri anlaşıldı.
Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır.
Dosyada mevcut gayrimenkul aracılık ve danışmanlık sözleşmesi incelendiğinde; davacının porföyünde olan müşteri bilgilerini davalı ile paylaşacağı ve bu müşterilere yada yakınlarına satış yapılması yada satış vaadi sözleşmesi yapılması halinde bedelin %3+KDV’si oranında komisyonun davacıya ödenmesinin kararlaştırıldığı görülmüştür.
Davalı tarafından sözleşmedeki imzaya itiraz edilmiş ise de evrakın İnternet ortamında imzalandığı ve aslının olmadığı davacı tarafça beyan edildiğinden imza incelemesi yapılmamıştır.
Tüm deliller toplandıktan sonra tarafların iddiaları ve dosya kapsamında göre davacı tarafından dava konusu hizmetin verilip verilmediği, verildi ise alacağın miktarı konusunda taraf kayıt ve belgelerinin incelenmesi suretiyle mali müşavir ve bilgisayar mühendisi bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak; davacı vekilinin …@… mail adresine 07.12.2022 tarihinde inceleme için gerekecek evraklar konulu mail gönderildiği, cevap gelmemesi üzerine 20.12.2022 tarihinde mail tekrar edildiği halde her hangi bir dönüş olmadığı, aynı şekilde diğer bilirkişi …’da davacı vekiline ulaşmak istediyse de ona da herhangi bir cevap verilmediğinden davacıya ait defterlerin, belgelerin ve bilgisayar sisteminin incelenemediği, Davalı’ya ait 2017 yılı yasal defterlerin sahibi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, Davalı … İnşaat A.Ş.’ne ait 2017 yılı yevmiye defterinde davacı … Bilgi Telnolojileri A.Ş. 320 06 05 cari hesap koduyla kayıtlı olduğu, bu cari kodla yevmiye defterinde yapılan işlemler kayıt altına alındığı, davalı şirketin davacıya 27.05.2017 tarihi itibariyle borçlu olmadığı, muavin defter dökümü ekte sunulduğu, Davacının alacaklı olarak sunduğu faturanın 19.07.2016 tarih … nolu ve 32.851,20 TL tutarlı olduğunun görüldüğü, önce 18.06.2016 tarihli e-postanın davalı tarafından gönderildiği, bu e postaya istinaden davacı tarafından davalıya 19.07.2016 tarih … nolu 32.851,20 TL tutarlı fatura düzenlendiği, aynı e postanın 19 Ekim 2018 saat 9:50 de …, … tarafından aynı e-posta 19 Ekim 2018 11:11 de …’e gönderildiği ve bilgi olarak …@…; “…” bildirildiği, Davalı şirket tarafından … 43.Noter 14.08.2018 tarih … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamede; her ne kadar alacaklı olduğunuzu iddia etseniz de müvekkilin tarafınıza bir borcu bulunmadığını bildirmek isteriz. Zira hizmet bedeli olarak talep ettiğiniz alacağın hangi hizmetinize istinaden olduğunu açıklamış değilsiniz. Ayrıca iddia edilen ikinci satışa ilişkin yine satış tarihini ve bedelini bildirmemişsiniz” yazılı olduğunun görüldüğü, dava dosyasında var olan Gayrimenkul Danışmanlık ve Aracılık Sözleşmesinin tarihinin 05.01.2017 olarak gözüktüğü ve altında davacı şirket kaşe ve imzası ile davalı şirket kaşe ve imzasının var olduğunun görüldüğünün, mütalaa edildiği anlaşıldı.
Dosya kapsamı ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça inceleme gününde defter ve kayıtların ibraz edilmediği, bilgisayar sisteminin incelenemeye hazır edilemediği, usulüne uygun tutulan davalı kayıtlarına göre davalının davacıya herhangi bir borcunun olmadığı, davacı tarafından sunulan 9.07.2016 tarih … nolu 32.851,20 TL tutarlı fatura ve bu fatura ilişkin 18.06.2016 tarihli mailin olduğu, buna ilişkin tarafların bir itirazının da olmadığı, davacının yönlendirdiği dava dışı müşterisi …’na yapılan satışa ilişkin fatura kesildiği ve davalının da ödemesini yaptığı, fakat davalı tarafından imzası kabul edilmeyen 05.01.2017 tarihli sözleşmeden sonra davalıya verilen hizmetle ilgili bir delilin dosyada mevcut olmadığı, imzası kabul edilmeyen sözleşmeden önceki hizmete ilişkin 18.06.2016 tarihli mailin 2018 yılında da davalı tarafa gönderildiği ve yeni bir hizmete ilişkin karşılıklı bir görüşme olmadığı, davalının yazılı sözleşmeden önce dava dışı müşteri …’na yaptığı satış nedeniyle davacıya komisyon borcu olmadığı, 2016 yılındaki satıştan sonra dava dışı …’nun davacıyı aracı kılmaksızın davalıdan 2017 yılında yeniden daire satın aldığı, davalı tarafından imzası kabul edilmeyen 2017 yılında yapılan sözleşmede, yazılı sözleşme öncesi davacıya yönlendirilen müşterilerin davalıdan yeniden daire almaları durumunda da davacının komisyona hak kazanacağına dair bir hükümde bulunmadığına göre sözleşme sonrası davacı tarafından davalıya verilen bir hizmetin varlığı davacı tarafından ispat edilemediğinden davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 85,39-TL harcın mahsubu ile bakiye 94,51-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre belirlenen 5.000-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/02/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır