Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/309 E. 2022/24 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/309 Esas
KARAR NO:2022/24

DAVA:Cezai Şart Alacağı – Fesih Tazminatı
DAVA TARİHİ :17/06/2019
KARAR TARİHİ:20/01/2022

Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize sunduğu dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 25/10/2017 tarihinde Elektrik Alım-Satım Çerçeve Anlaşması ile sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçasını teşkil eden 2 farklı protokolün imzalandığını, müvekkili şirket ile davalı arasında sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçasını teşkil etmek üzere süreli olarak 18/10/2017 tarihinde iki farklı protokol akdedildiğini, sözleşmenin süresiz olarak belirlendiğini, protokollerin ise süreli olarak belirlendiğini, her iki protokolün başlangıç tarihinin 01/01/2018 saat 00.00, bitiş tarihinin 31/12/2018 saat 23.59 olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu ikili sözleşme ve protokollere güvenerek birçok müşterisiyle elektrik satışı sözleşmesi imzalayıp taahhüt altına girdiğini, bu tip sözleşmelerin niteliği gereği haklı bir sebep olmaksızın tek taraflı fesih ihbarıyla feshedilemeyeceğini, haklı sebeple sözleşmenin feshedilmesi halinde ise feshe sebebiyet veren tarafın diğer tarafa cezai şart ödeyeceğinin düzenlendiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin de bu şekilde akdedildiğini, sözleşmenin 14.3. maddesinde sözleşmenin ve protokollerin m. 14, 17.10 ve 17.9 hükümleri dışında bir sebeple feshedilmesinin mümkün olmadığı ancak bu maddelerde düzenlenen haklı nedenle fesih sebepleri dışında protokollerde düzenlenmiş/düzenlenecek başkaca bir haklı sebebin varlığı halinde de sözleşme ve protokollerin haklı nedenle feshedilebileceğinin kararlaştırıldığını, böyle bir durumda da haklı feshe sebep olan tarafın diğer tarafa m. 15 uyarınca hesaplanacak cezai şartı ödemenin hüküm altına alındığını, davalı şirketin 27/08/2018 tarihinde noter aracılığıyla keşide ettiği ihtarnamede, döviz kurlarında öngörülemeyecek artışların meydana geldiği ve bu nedenle sözleşme fiyatından elektrik tedarikinin sürdürülme imkanının kalmadığı ve bu nedenle sözleşme ve protokollerin 31/08/2018, 23.59 itibariyle feshedildiğinin, sözleşme uyarınca fesih tazminatı ödemeye hazır olduklarını ihtar ettiğini, müvekkili şirket tarafından 31/08/2018 tarihinde noter aracılığıyla gönderilen ihtarname ile davalı şirkete, sözleşme ve protokollerin haklı sebeplerin mevcut olmaması halinde feshedilmesinin mümkün olmayacağını, sözleşme ve protokollerde taraflara serbest fesih hakkının tanınmadığını, sözleşme ve protokollerin sona ermeyip yürürlükte olduğunu, kendilerine keşide edilen ihtarnamenin hüküm ve sonuç doğurmadığını ve alım bildirimlerinin yapılmaya devam edileceğinin ihtar edildiğini ve alım bildirimlerinin yapıldığını, buna karşılık davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, satış bildirimi yükümlülüklerini de yerine getirmediğini ve bu nedenle müvekkili şirketin sözleşmenin 9.1.2. maddesi uyarınca cezai şartlara hak kazandığını ve bu kapsamda davalıya cezai şart faturaları kestiğini, davalının bu faturaları iade ettiğini, müvekkili şirket tarafından iade faturalarının bir anlam ifade etmediğinin e- posta ve noter aracılığıyla ihtar edildiğini; son olarak müvekkilinin 19/03/2019 tarihinde noter aracılığıyla davalıya keşide ettiği ihtarname ile sözleşmenin 9.1.2. maddesi uyarınca düzenlenen cezai şart faturasının temerrüt tarihinden ödeme tarihine kadar işleyecek akdi faizi ile birlikte ödenmesini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sözleşme ve protokolde serbest fesih hakkı düşünülüyor ve buna göre sözleşme ve protokollerin süresinden önce feshedildiği iddia ediliyorsa bu durumda 15. madde uyarınca fesih tazminatının ödenmesi gerektiğini, sözleşme ve protokollerin davalının yükümlülüklerini yerine getirilmemesi sebebiyle m. 14.2-d uyarınca müvekkili şirket tarafından haklı nedenle feshedildiğini ve sözleşme uyarınca hesaplanacak fesih tazminatının ödenmesi gerektiğini ihtar ettiklerini, fesih tazminatının cezai şart bedeli hakkının alınmasına engel olmadığını ve her iki tazminatın birlikte talep edilebilir olduğunu, dolayısıyla davalının sözleşmedeki bildirim yükümlülüklerini hiç yerine getirmemesi sebebiyle m. 9.1.2 uyarınca ödemek zorunda olduğu cezai şartlara ek olarak sözleşmenin feshine sebebiyet verdiği için m.15 uyarınca fesih tazminatı da ödemek zorunda olduğunu belirterek; taraflar arasındaki sözleşmenin 9.1.2. maddesi uyarınca şimdilik 3.483.714,48 TL cezai şart bedelinin temerrüt tarihlerinden itibaren aylık gecikme faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve taraflar arasındaki sözleşmenin 15. maddesi uyarınca şimdilik 10.000 TL fesih tazminatının temerrüt tarihi olan 19/03/2019 tarihinden itibaren aylık gecikme faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, bu taleplerin mümkün olmaması halinde terditli olarak, 15. madde uyarınca şimdilik 992.241 TL fesih tazminatının temerrüt tarihi olan 01/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememiz sunduğu cevap dilekçesi ile; taraflar arasındaki sözleşmenin sürekli ve çerçeve nitelikli bir anlaşma olduğunu, tarafların bu sözleşmeye bağlı alarak yapılacak elektrik satışı için belirli dönemlerde uygulanacak fiyatı belirlemek üzere e-posta ile mutabakata vardıklarını ve müvekkili şirketin bu mutabakatlara göre davacıya elektrik tedarik ettiğini, bu tip sözleşmelerde genellikle sözleşme devam ederken elektrik arzının sağlanamaması durumunda tedarikçinin cezai şart ödeyeceğinin öngörüldüğü, buna ek olarak sözleşmenin haklı kabul edilemeyecek nedenlerle feshine sebebiyet verilmesi halinde feshe sebep olan tarafın fesih tazminatı ödemesine ilişkin düzenlemelere yer verildiğini, bunların sebebinin tedarikçinin tedarik yükümlülüğünü yerine getirememesi halinde alıcının daha yüksek bir bedelle elektrik tedarik etmek zorunda olması sebebiyle uğrayacağı ilave maliyetlerden kaynaklanan zararların en aza indirmek olduğunu, tarafların genellikle belli bir formüle göre hesap edilecek cezai şartı aşan zararları talep edemeyeceklerini de kabul ettiklerini, dolayısıyla anılan düzenlemelerin götürü tazminat düzenlemesine benzediğini, davacının talepleri incelendiğinde, enerji tedarikinin yapılmadığı bir dönemde sözleşmenin 9.1 ve 15. maddelerinin birlikte uygulanmasının mantıken ve hukuken mümkün olmadığını, sözleşmenin müvekkili şirket tarafından haklı gerekçelerle sözleşmeye uygun biçimde feshedildiğini, feshin varması gerekli bir irade beyanı olduğunu ve davacının kabulüne bağlı olmadığını, bu sebeple feshin vuku bulmadığından hareketle cezai şart talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması yasağıyla da çeliştiğini, davacının haksız cezai şart talebiyle birlikte henüz muaccel olmayan fesih tazminatı alacağının da kendisine ödenmesini talep ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle hukuken sözleşmenin yürürlükte olmadığı dönemler için cezai şartın talep edilemeyeceğini, fesih sebebiyle doğan fesih tazminatını istemenin fesih öncesinde m. 9.1 uyarınca doğmuş cezai şartları istemeye engel olmadığını ancak 9.1. madde ile 15.1. maddenin konu aldığı zaman dilimlerinin hiçbir zaman örtüşmediğini ancak birbirini takip edebildiğini, ne var ki davacının taleplerinin sözleşmeyle bağdaşmadığını ve taleplerin kabul halinde aynı hukuki durum sebebiyle iki kez tazminin söz konusu olacağını, böylelikle davacının haksız ve sebepsiz zenginleşeceğini, 2018 yılında dövizde yaşanan ciddi artış sebebiyle piyasadaki sözleşmelerin pek çoğunun feshedildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin de müvekkili tarafından sözleşmeye uygun olarak feshedildiğini, zira yaşanan gelişmeler karşısında müvekkili şirketin sözleşme fiyatıyla satışa devam etmesinin hukuken ve ekonomik olarak mümkün olmadığını, sözleşme tarihinde öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenemeyen olağanüstü durumların müvekkili şirketin borcunun ifasını imkansız hale getirdiğini ve müvekkilinin sözleşmeyi m. 14 ve 15 uyarınca feshettiğini, yapılan feshin hem davacıya hem de EPİAŞ’a bildirildiğini, davacı ile yapılan mail yazışmalarında bu durumun ve sisteme satım emrinin girilmeyeceğinin defalarca dile getirildiğini, ancak davacının feshi yok sayarak sisteme alım emri girmeye devam ettiğini, sözleşmenin fesih ile birlikte 31/08/2018 tarihi itibari ile sona erdiğini, fesih hakkının şarta bağlanamayacağını ve bir kere kullanıldıktan sonra geri alınamayacağını, davacının fesih tazminatına ilişkin bir faturayı müvekkili şirkete göndermediğini, oysa sözleşmenin 15.2 maddesinde fesih tazminatının ödenmesinin ön koşullunun faturanın karşı tarafa gönderilmesinin olduğunun açıkça düzenlendiğini, kaldı ki bu hüküm mevcut olmasaydı bile ortada ticari bir satış olduğuna göre ve faturasız ödeme yapılamayacağına göre davacının tutumunun her halükarda hukuka aykırı olacağını, davacının halen fesih tazminatı için fatura kesmediğinden fesih tazminatı talebinde de haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; terditli dava olup, davacının ilk talebinin sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacağına ve fesih tazminatına, terditli ikinci talebinin ise fesih tazminatına ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış, taraflar arasındaki sözleşme, protokoller, ihtaranameler incelenmiş, bilirkişi rapor ve ek raporları alınmıştır.
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin… Talimat sayılı dosyasında bilirkişi …’in 08/10/2020 tarihli raporunda; davalı firmanın ticari defterleri incelenmesi sonucunda 07/01/2020 tarihli itibarıyla davacı firmaya borcunun bulunmadığını belirtmiştir.
Bilirkişiler Doç. Dr. …’nun Mahkememize sundukları 27/04/2021 tarihli raporlarında; tarafların sözleşmede bir cezai şart öngördükleri ve bu cezai şartın “ifaya eklenen cezai şart” niteliğinde olduğunu, Mahkemece davalı tarafından yapılan feshin geçerli olduğu kanaatine ulaşırsa, sözleşmenin ileriye etkili olarak sona ereceği, bu nedenle sözleşmeden doğan yükümlülüklerin de sona ereceği, davalının fesih tazminatı ödemekle sorumlu olacağı, buna karşılık sözleşmeye aykırılık nedeniyle cezai şartın talep edilemeyeceği, Mahkemece; davalı tarafından yapılan feshin geçerli olmadığı kanaatine ulaşırsa, sözleşme ilişkisinin sona ermediği, dolayısıyla sözleşmeden doğan yükümlülüklerin devam ettiği, bu itibarla sözleşmeden doğan yükümlülüklere aykırı davranılması halinde cezai şartın talep edilebileceği ve bu durumun sözleşmenin ihlali niteliğinde olacağı belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Doç. Dr. …’nun Mahkememize sundukları 11/11/2021 tarihli ek raporlarında; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 15. maddesinde belirtilen formüle göre yapılan fesih tazminatı hesabına göre davacının talep edebileceği fesih tazminatı miktarının 992.226 TL olduğunu belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 25/10/2017 tarihli elektrik alım ve satım çerçeve anlaşması ve 18/12/2017 tarihli 2 adet protokol bulunduğu, davacının sözleşmeyi haklı nedenle fesh ettiğini belirterek terditli dava olarak sözleşmenin 9.1.2 maddesi uyarınca 3.483.714,48 TL cezai şart alacağı ve sözleşmenin 15. maddesi gereğince 10.000 TL fesih tazminatı talep ettiği, bu talebinin yerinde görülmemesi halinde terditli olarak 992.241 TL fesih tazminatının tahsilini talep ettiği, davalının ise sözleşmenin kendileri tarafından sona erdirildiğini, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle cezai şart talep edilemeyeceğini, fesih tazminatının ise davacı tarafından fatura edilmemesi nedeniyle ödenmediğini belirterek davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davacı, taraflar arasındaki sözleşmenin 14.6 maddesinde; sözleşmenin 14. maddesinde belirtilen hükümlere uygun olarak fesh edilmemesi halinde sözleşmenin 18. maddesi gereğince sözleşmenin yürürlükte kalmaya devam edeceğinin düzenlendiğini, sözleşmenin 14. maddesinde sözleşmenin ve protokollerin süresinden önce fesh edilme durumlarının açıkça belirtildiğini, davalının göndermiş olduğu … 9. Noterliğinin 27/08/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinde; döviz kurunda öngörülmeyecek artışlar meydana geldiğini, bu nedenle sözleşme fiyatından elektrik tedarikinin sürdürülmesinin imkanı kalmadığının belirterek, sözleşmenin 31/08/2018 tarihinde fesh edildiğini bildirmiş ise de; davalı şirkete gönderilen Beyoğlu 41. Noterliğinin 31/08/2018 tarihli 30367 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin ve protokollerin haklı sebeplerin varlığı dışında başka bir sebeple fesh edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle sözleşmenin ve protokollerin yürürlükte olduğunu ve sona ermediğini bildirildiğini, davalının sözleşme uyarınca satış bildirimleri yükümlülüğünü hiç yerine getirmediği için cezai şarta hak kazandığını, davalının sözleşmeyi fesih etme hakkının bulunmadığını, davalının tutumu nedeni ile sözleşmenin 19/03/2019 tarihinde kendileri tarafından haklı nedenle fesh edildiğini belirtmiştir.
Davalı ise; fesih hakkının, sürekli sözleşme ilişkisini sona erdirmeye, sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik muhatabın hakimiyet alanına varmakla hüküm ve sonuç doğuran tek taraflı kullanabilen bozucu bir yenilik doğuran bir hak olduğunu, fesih hakkının şarta bağlanamayacağını ve bir kere kullanıldıktan sonra geri alınamayacağını, sözleşmenin gönderilen ihtarname ile 31/08/2018 tarihinde sona erdiğini, yürürlükte olmadığı dönem için cezai şart talep edilemeyeceğini belirtmiştir.
Buna göre taraflar arasındaki öncelikli sorun; davalı tarafından sözleşmenin fesh edilip, edilemeyeceği, sözleşmenin davalının gönderdiği ihtarname de belirtilen 31/08/2018 tarihinde sona erip ermediği hususudur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/02/2012 tarih ve 2011/11 – 693 Esas 2012/88 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; Genel olarak kişiler, özel hukuk alanında diğer kişilerle olan ilişkilerini hukuk düzeni içinde kalmak şartıyla diledikleri gibi düzenler, diledikleri konuda, diledikleri kişiler ile sözleşme yapabilirler. Bu olanak, Borçlar Kanununda öngörülen sözleşme özgürlüğü (akit serbestliği) ilkesinin bir sonucudur ve bu hak irade özerkliği (sözleşme hürriyeti) prensibi ile Anayasa (m.48) tarafından teminat altına alınmıştır. Bu sözleşme özgürlüğü çerçevesinde kişiler kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tiplerinden ayrı karma veya nev’i şahsına münhasır (kendine özgü) sözleşmeler yapmak ve bunların koşullarını diledikleri gibi tespit etmek, buyurucu ve yasak koyan kurallara, ahlâk ve âdaba aykırı olmamak şartıyla Kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme fizyonomisini (tipini) değiştirmek ve konusunu yasal sınırlar içinde tayin etmek hakkına haizdirler. Dolayısıyla bu özgürlük, sözleşmeyi yapma, sözleşmenin karşı tarafını seçme, sözleşmenin içeriğini düzenleme ya da değiştirme, sözleşmeyi ortadan kaldırma ve nihayet sözleşmenin tabi olacağı şekli belirlemeyi de kapsar.
Bu genel açıklamalara göre Türk-İsviçre hukukunda kural, sözleşme özgürlüğüdür. Sözleşme özgürlüğü kuralı, sözleşmeyi kurma ve değiştirme özgürlüğü kadar sözleşme ile bağlı kalmama özgürlüğünü de içerir.
Sözleşme özgürlüğü kuralı, sözleşme ile bağlı kalmama, yani sözleşmeyi sona erdirme özgürlüğünü de içerir. Varolan bir sözleşmeyi sona erdirmenin yollarından birisi de, sözleşmeden dönmenin yanı sıra sözleşmenin feshidir. Dolayısıyla sözleşme özgürlüğü, sözleşmenin tek taraflı tasfiyesine yönelik olarak sona erdirilmesini amaçlayan fesih hakkını da içermektedir.
Fesih, sürekli bir borç ilişkisini ileriye etkili bir şekilde sona erdiren, bozucu yenilik doğuran bir hak olarak kabul edilmektedir. Feshi ihbarı (feshin ihbarı, bildirilmesi ) ise, tek taraflı ve karşı tarafa ulaşması gereken bir irade beyanıyla kullanılır; şarta bağlanamaz, kullanıldıktan sonra da geri alınamaz. Fesih, hüküm ve sonuçlarını muhatabın hakimiyet alanına ulaştığı anda geleceğe etkili olarak meydana getirir.
Buna göre sözleşmenin her bir tarafı haklı bir nedenle veya haklı bir neden olmadan tek taraflı olarak sözleşmeyi feshedebileceği, feshin haksız olması halinde fesheden tarafın bunun sonuçlarına katlanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Somut olayda; davalı tarafından davacıya gönderilen … 9. Noterliğinin 27/08/2018 tarih ve … yevmiye numaralı fesih ihtarnamesinin davacıya ulaşması ile sözleşmenin sona erdiği, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin ileriye etkili olarak sona ereceği için sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin de ileriye etkili olarak sona ereceği, tarafların sözleşmede kararlaştırdıkları cezai şartın ifaya eklenen cezai şart niteliğinde olduğu, tarafların sözleşmeden doğan yükümlülükleri kalmayacağından sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan cezai şart alacağı talep edilemeyeceği anlaşıldığından davacının terditli taleplerinden cezai şart talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı terditli olarak fesih tazminatı talebinde bulunmuştur. Davalı ise fesih tazminatına ilişkin faturanın davacı tarafından düzenlenerek gönderilmediğini, sözleşmenin 15.2 maddesinde fesih tazminatı ödemesinin ön şartının faturanın karşı tarafa gönderilmesi olduğunu, davacının halen fesih tazminatı için fatura kesmediğini bu nedenle talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 15. maddesinde; fesih tazminatının düzenlendiği, nasıl hesaplanacağına ilişkin formülün yer aldığı, sözleşmenin veya protokolün süresinde evvel fesih halinde, feshe neden olan tarafın diğer tarafa fesih tazminatı ödenmesinin düzenlendiği, ayrıca 15.2 maddesinde fesih tazminatı tutarının fesih tarihi itibarı ile faturalandırılarak ödenmesi için faturanın e- posta yolu ile gönderilmesini takip eden ilk iş günü yapılacağının düzenlendiği görülmüştür.
Davalı şirketin davacı şirkete gönderdiği … 9. Noterliğinin 27/08/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinde; sözleşmenin 31/08/2018 tarihi itibariyle fesh edildiği ve ödenecek fesih tazminatı tutarının ve ödeme yönteminin tespiti amacıyla en kısa zamanda kendilerine müracaat edilmesinin ihtar edildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 15. maddesine göre sözleşmenin süresinden evvel feshi halinde feshe neden olan taraf karşı tarafa fesih tazminatı ödeyeceği düzenlendiğinden davacı şirketin fesih tazminatı talebinin yerinde olduğu ve sözleşmenin 15. maddesinde gösterilen formüle göre bilirkişi tarafından yapılan hesaba göre fesih tazminatının 992.226 TL olduğu anlaşıldığından davacının terditli taleplerinden fesih tazminatı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı her ne kadar sözleşmenin 15.2 maddesine göre fesih tazminatı için fatura düzenlenmesinin şart olduğunun ve davacının bu konuda fatura düzenlemediğini belirterek fesih tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiş ise de; davacının fesih tazminatı hakkının sözleşmenin fesh edilmesi ile doğduğu, fesih tazminatı için fatura düzenlenmesinin şart olmadığı, faturanın düzenlenmesi ve karşı tarafa tebliğ edilmesi hususunun temerrütün oluşması bakımından önemli olduğu ve vergisel bir konu olduğu anlaşıldığından davalı tarafın bu konudaki itirazlarına itibar edilmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davacının terditli taleplerinden cezai şart alacağı taleplerinin reddine, terditli taleplerinden fesih tazminatı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının terditli taleplerinden Cezai şart bedelinin tahsili davasının reddine,
2- Davacının terditli taleplerinden Fesih tazminatının tahsili davasının kısmen kabulü ile; 992.226 TL nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre alınması gereken 67.778,96 TL harçtan peşin alınan 59.663,91 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 8.115,05 TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ve 59.663,91 TL peşin harç toplamı olan 59.708,31 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 66.661,30 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davacının terditli taleplerinden fesih tazminatı talebinin reddedilen kısmına göre hesaplanan 15 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 10.979,80 TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 10.979,63 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın kabul ve red oranına göre davalı tarafından yapılan 19 TL yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13.maddesi ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereğince Adalet Bakanlığı Bütçesinden Arabulucuya ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve ret oranına göre 1.319,98 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, geriye kalan 0,02 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/01/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır