Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/252 E. 2023/260 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/252 Esas
KARAR NO :2023/260

DAVA İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:22/05/2019
KARAR TARİHİ:30/03/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; Davalı … A.Ş. Genel Müdürlüğü İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü, …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile aleyhine başlatılan 1.016.073,04 TL tutarındaki alacak nedeniyle gönderilen ödeme emrine vekili aracılığıyla yasal süresi içerisinde itiraz ettiğini, davalı borçlunun söz konusu icra takibine ilişkin ödeme emrine itirazlarının hukuki dayanaktan yoksun, yersiz ve keyfi olup, zaman kazanmaya matuf haksız, aynı zamanda kötü niyetli olduğunu, davalı borçlunun söz konusu fatura bedellerini ödememiş olmasından dolayı müvekkili şirkette ciddi bir mağduriyet meydana geldiğini, müvekkili şirket ile davalı borçlu kuruluş arasında son olarak 18.12.2015 tarihinde, 2015/… kayıt numaralı ihaleye istinaden bir ‘‘Özel Güvenlik Personeli Hizmet Alımı Sözleşmesi’’ akdedilmiş olduğunu, müvekkili şirket işbu sözleşme gereği davalı borçlu kuruluşun güvenlik hizmetlerini yürüttüğünü, yeni ihale tarihinde ise ihaleyi başka bir firmanın almış olması hasebiyle 31.12.2018 tarihi itibariyle taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin sona erdiğini, hizmet ilişkisinin sona erdiği tarihe değin müvekkili şirket sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalının müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklanan tüm edimini eksiksiz olarak ifa etmiş olmasına rağmen, müvekkili şirketin son istihkakına istinaden gönderilen ve davalı borçlu tarafından da süresi içerisinde herhangi bir itiraza konu olmayıp kabul edilen faturaların bedellerini ödemediğini, bunun üzerine taraflarınca söz konusu fatura bedellerine ilişkin olarak …. İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, davalıya ödeme emri gönderildiğini ve davalı borçlunun hukuk ve hakkaniyetle bağdaşmayan, yersiz gerekçelerle dolu vaki itirazlarıyla karşılaştıklarını, yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğunu, davalı borçlunun vaki itirazlarının iptalinin gerektiğini, icra dosyasında mezkur borca itiraz dilekçesinde özetle, her ne kadar 4857 sayılı yasanın 2/6.maddesinden kaynaklanan müteselsil sorumluluk söz konusu olsa da, hizmet sözleşmesi ve dolayısıyla iç hukuki ilişki gereği çalışan personellerin kıdem tazminatlarına ilişkin yükümlülüğün müvekkili şirkete ait olduğunu, müvekkili şirketin çalışan personellerin kıdem tazminatlarını ödemediğini, uhdelerinde bulunan teminat mektupları ve nakit teminatın da kıdem tazminatlarını karşılamadığından bahisle müvekkili şirketin son istihkakının ödenmeyerek tutulduğunu belirttiğini, davalının itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü hususların müvekkili şirkete yapılan haksızlığa kılıf bulma çabalarından ibaret olup yasal düzenlemelere, iç hukuki ilişkiyi düzenleyen hizmet sözleşmesine ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, davalının itiraz dilekçesinde her ne kadar … nolu hizmet alım sözleşmesinin, ‘Sözleşme Süresinin Sona Ermesinde Yüklenici Sorumlulukları’ başlıklı 36.3.2. maddesinden bahsedilmiş ise de, bahse konu 2013 tarihli eski sözleşmenin hükmü olduğunu, 2013 tarihli bu sözleşme ve yukarıda belirtilen hükmü, yeni ihale döneminde akdedilen 18.12.2015 tarihli, 2015/39 nolu sözleşme ile hükümsüz kaldığını, taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin 2015 tarihli sözleşme ile yeni şartlarla yeniden düzenlenmiş olup 2013 tarihli sözleşmenin hukuken hiçbir anlam ifade etmeyen bu hükmünden bahsetmenin yersiz olduğunu, 2013 tarihli iş bu sözleşmenin edimleri taraflarca ifa edilmiş olup edimler tamamlanmış, bu sözleşmenin hukuken hiçbir geçerliliği ve hükmünün kalmadığını, yeni ihale döneminde müvekkili şirket ile davalı teşekkül bir araya gelerek 2015/39 nolu, 18.12.2015 tarihli yeni bir sözleşme akdettiğini, yeni şartlar belirlendiğini ve yukarıda bahsedilen madde hükmünü yeni sözleşmeye bilhassa koymadıklarını, davalının bahsetmiş olduğu hükmün geçerli olması taraflarca arzu edilse idi yeni bir sözleşme akdedilmez, eski sözleşme aynı şartlar ile yenilenir veyahut imza altına alınan yeni sözleşmeye bu hükmünde de eklenmesi gerektiğini, kural olarak tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri tarafları bağlayacağından; müvekkili şirket ile davalı arasındaki hizmet ilişkisinin dayanağı 18.12. 2015 tarihli son akit olup son istihkakın ödenmesine ilişkin baz alınacak hüküm de yürürlükteki sözleşmenin 36.4. maddesi olduğunu, 18.12.2015 tarihli yeni (son) hizmet sözleşmesinin ise eski sözleşme ile aynı başlıklı ‘’Sözleşme Süresinin Sona Ermesinde Yüklenici Sorumlulukları’’ başlıklı 36.4. maddesinde;‘’İş bitim tarihi itibariyle son sigortalı prim belgelerinin verilmesi, sigortalı çıkışlarının yapılması ve primlerinin ödenmesini müteakiben borç sorgulaması yapıldıktan sonra son istihkak ödenecektir’’ hükmünün yer aldığını, müvekkili şirket bordrosu altında, davalı kuruluş bünyesinde çalışan tüm personelin iş akdi halihazırda yeni yüklenici kadrosunda ve davalının aynı işyerinde devam etmekte olup ne işçiler ne de işveren tarafından herhangi bir fesih iradesi beyan edilmemiş olduğunu, kıdem tazminatı feshe bağlı alacaklardan olduğundan ancak doğduğunda ödenmesinin mümkün olduğunu, 2013 tarihli eski sözleşmede bulunan 36.3.2. madde hükmünün, 2015 tarihli yeni ve son sözleşmeye tam da bu nedenle konulmadığını, eski sözleşmede müvekkili şirketin son istihkakının ödenmesinin, henüz doğmamış ve doğup doğmayacağı dahi belli olmayan kıdem tazminatlarının ödenmesi şartına bağlanmış olması hukuk ve hakkaniyetle bağdaşmayacağından, taraflar serbest iradeleriyle bu şartı ve bu hükmü yeni tarihli sözleşmeye eklememiş olduklarını belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; İİK.nın 67. maddesi ve genel esaslara göre davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığının Mahkemece resen tetkiki ile süresinde açılmamış olması halinde davanın süre yönünden reddini talep ettiklerini, HMK 114. maddesinde sayılan dava şartlarının bulunup bulunmadığının tetkiki ile bulunmadığının tespiti halinde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın, Kuruluşları tarafından icra takibine ilişkin ödeme emrine itirazlarının haksız, yersiz ve keyfi, zaman kazanmaya matuf ve kötü niyetli olduğu yönündeki iddialarının tamamen mesnetsiz olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde 2015/… kayıt numaralı ihaleye istinaden imzalanan ve 31.12.2018 tarihi itibariyle sona eren Sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdikleri iddiasının gerçeği yansıtmadığını, Bölge Müdürlükleri güvenlik hizmetleri 2008 yılından 2018 yılının sonuna kadar muhtelif tarihlerde imzalanan sözleşmeler ile davacı … Limited Şirketi tarafından yürütülmüş olup, 01.01.2019 tarihinden itibaren başka bir firma ihaleyi kazanarak … Limited Şirketi ile güvenlik hizmetleri ihalesinin sonlandırıldığını, … Limited Şirketinin 2008 tarihinden itibaren çalıştırdığı elemanlarına kıdem tazminatı yükümlülüğünün bulunmakta olduğunu, ihale süresi 31.12.2018 tarihinde sona eren … Limited Şirketinin Bölge Müdürlüklerinde 2.040.000 TL’lik teminat mektubu, 14.093,36 TL nakit teminatı ve 1.016.073,04 TL.lik son hakedişi bulunmakta olduğunu, davacı … Limited Şirketinin 2008 yılından itibaren çalışanlarına kıdem tazminatlarını ödemediğinden ve mevcut teminatı da kıdem tazminatlarını karşılamadığından Bölge Müdürlüklerince gerek teminatı gerekse icra takibine konu son hakediş tutarının iade edilmediğini, 2008 yılından itibaren yapılan sözleşmeler gereği tazminatları her sözleşme döneminde ödemesi gerekirken ödemediğini ve işi tekrar aldığından son hakedişlerin ödendiğini ve teminatların çözüldüğünü, 2018 yılında da iş ilişkilerinin bittiğini ve sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmemiş olduğundan 2015-2018 yılı ihalesindeki son hak edişi ve teminatı tutulduğunu, Bölge Müdürlüklerinden son hakedişini talep eden … Limited Şirketine Teşekkülleri ile imzaladığı sözleşmelerdeki yükümlülükleri yerine getirmediğinden, kıdem tazminatlarını ödemeden Teşekküllerince ödeme yapılmasının söz konusu olamayacağını, … nolu Özel Güvenlik Personeli Hizmet Alımı Sözleşmesinin sözleşme süresinin sona ermesinde yüklenici sorumlulukları başlıklı 36.3.2 maddesinde “Yüklenici işin bitiminde çalıştırdığı tüm personelden, usulüne uygun olarak alınmış bir ibranemeyi ve bu ibranamede belirtilen miktarın yine banka hesabı aracılığı ile ödendiğini gösteren belgeyi Teşekküle tevdii edecektir. Aksi takdirde Yüklenicinin son istihkakı ödenmeyecektir. Usulüne uygun bir ibranamede; İbranamenin iş akdinin feshinden sonraki bir tarihi taşıması, İşçiden bu yönde alınacak ibranamede; işçiye ücret, fazla mesai, kıdem ve ihbar tazminatı, izin ücreti… vs. işçilik ücretlerine ilişkin ödeme yapılmış ise bu ödemelerin açıkça ve ayrıca kalem kalem gösterilmesi, Ödenen işçilik hakları açısından İşverenin ibra edilmiş olması, şartlarını içermesi gerekmektedir.” hükmü ve yine önceki sözleşmelerin benzer hükümleri gereği çalıştırdığı işçilerin kıdem tazminatlarının ödendiğine ilişkin ibranameleri sunmadığını, Teşekkülleri ile … Ltd.Şti. arasında imzalanan 2015/39 nolu sözleşmesinin sona ermesi üzerine ihaleyi başka bir firmanın kazandığını ve Teşekkülleri ile … Ltd.Şti.’nin iş ilişkisinin sona erdiğini, sözleşme ilişkisinden kaynaklı kıdem tazminatı borçları sorumluluğu nedeni ile … Ltd.Şti.’nin icra takibine konu son istihkakının ödenmediğini, davacı yüklenici ile Kuruluşları arasında 2008-2018 yılları arasında konuya ilişkin olarak muhtelif sözleşmeler yapıldığını, bunlardan son sözleşmeden önceki dönemlere ilişkin sözleşmelerin örneği niteliğindeki … nolu sözleşmenin ve 2015/39 nolu son sözleşmenin, 36.2.8. maddelerindeki kıdem tazminatı yükümlülüklerinin yükleniciye ait olduğunu, 11.4.1 maddeleri’ndeki Taahhüdün sözleşme ve ihale dökümanları hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve Yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra teminatların tamamının iade edileceğini, … nolu sözleşmenin 36.3.2. maddesindeki Yüklenicinin işin bitiminde çalıştırdığı tüm personelden usulüne uygun olarak alınmış bir ibranameyi ve bu ibranamede belirtilen miktarın yine banka hesabına ödendiğini gösterir belgeyi Teşekküle tevdii etmesi geretiği aksi takdirde Yüklenicinin son istihkakının ödenmeyeceğini, işçiden bu yönde alınacak ibranamede kıdem tazminatına ilişkin ödeme yapılmışsa gösterilmesi şartının da yer alması ve işverenin ibra edilmiş olması, 2015/39 nolu sözleşmenin 36.4. maddesindeki iş bitim tarihi itibariyle son sigortalı prim belgelerinin verilmesini, sigortalı çıkışlarının yapılması ve primlerinin ödenmesini müteakiben borç sorgulaması yapıldıktan sonra son istihkakın ödeneceği hükümleri gereği davacı Yüklenicinin son istihkakının ödenmediğini, açıklanan sözleşme maddeleri gereği davacı tarafın çalıştırdığı işçilerine kıdem tazminatı yükümlülüğü bulunduğundan Kuruluşlarınca davacıya son hakediş ödemesinin yapılmamasının yerinde olduğunu, aksi yöndeki davacının iddialarını kabul etmediklerini, davacı vekilinin, 4857 sayılı Yasanın 2/6. maddesinde belirtilen müteselsil sorumluluk ilkesi gereği kıdem tazminatlarından dolayı Kuruluşlarının hiçbir riskinin mevcut olmadığını, zira istihdam edilen tüm işçilerin ilerde doğabilecek kıdem tazminatlarının karşılıklarını garanti etmek adına teminat mektupları verdikleri ve bu teminat bedellerinin şirketlerinin sorumluluğunda olan kıdem tazminatlarını karşıladığı şeklindeki iddiasının da maddi ve hukuki temelinin bulunmadığını, icra takibine ilişkin ödeme emrindeki faiz ve faiz oranının da haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini ve 17/06/2019 tarihli ek cevap dilekçesiyle %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava İİK’nın 67.maddesi gereğince açılmış İtirazın İptali davasıdır.
Mahkememizde yapılan yargılamada taraf delilleri toplanmış, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, sözleşmeler celp edilmiş ve bilirkişi raporları alınmıştır.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 1.016.073,04 TL alacak için ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı tarafından süresinde itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğu ve bu davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişiler Prof.Dr…. ve Dr…. mahkememize sundukları 08/07/2020 tarihli raporlarında; davalının iddiasının, taraflar arasında yapılan sözleşmenin daha önce yapılan ilk sözleşme hükümlerini ortadan kaldırmadığını, sözleşmelerin bir bütün olduğunu, sözleşme hükümleri uyarınca verilen teminatların yanı sıra son hakedişten kaynaklanan alacağın da işçi alacaklarına karşılık teminat olarak tutulabileceği yönünde olduğunu, davalının süresi sona eren ve yeni yapılan sözleşmede hükümleri saklı tutulmayan 12/12/2013 tarihli sözleşme hükümlerine dayanamayacağı, bir başka deyişle, taraflar arasındaki ihtilafın en son yapılan 18/12/2015 tarihli sözleşme hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerektiğini, taraflar arasında en son yapılan 18/12/2015 tarihli sözleşme incelendiğinde; sözleşmenin “Sözleşme Süresinin Sona Ermesinde Yüklenici Sorumlulukları” başlıklı 36.4.maddesi uyarınca sözleşme süresinin sona ermesi halinde son istihkakın ödenmesi için aranan şartların sigorta prim belgelerinin verilmesi, sigortalı çıkışlarının yapılması ve primlerin ödenmesi şeklinde öngörüldüğünü, davacının bu yükümlülüklerini yerine getirmediğine ilişkin davalı tarafından ileri sürülmüş herhangi bir iddia ve delil bulunmadığını, tam aksine dosyadaki deliller dikkate alındığında bu yükümlülüklerin davacı tarafından yerine getirildiğinin görüldüğünü, bu durumda sözleşmenin anılan hükmü uyarınca, dava konusu bedelin davacıya verilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof.Dr…., Prof.Dr…. ve … Mahkememize sundukları 05/03/2021 tarihli raporlarında; taraflar arasında 23/01/2018 tarihi ve 20/11/2015 tarihleri arasında 9 adet sözleşme akdedildiğini, akdedilen sözleşme kapsamında davalı şirkete 2.054.093,36 TL tutarında teminat verildiğini, (teminat mektubu+ nakit teminat) davacı şirketin son 2 faturadan kaynaklanan cari hesap alacağına ilişkin …. İcra dairesinin … E. sayılı dosya ile 1.016.073,04 TL tutarında takip başlattığını, davalı şirketin cari hesap bakiyesini takip ettiği 336 diğer ticari borçlar hesabında 973.122,55 TL davacı şirkete borç bakiyesinin mevcut olduğunu, davalı şirketin davacıya borçlu olduğu 973.122,55 TL’yi bloke ederek ödememesine gerekçe gösterdiği hususların taraflar arasındaki 18/12/2015 tarihli 2015/… kayıt numaralı ihaleye istinaden yapılan “Özel Güvenlik Personeli Hizmet Alımı Sözleşmesi”ne uygun olmadığını, dolayısıyla davalının davacıya ödemesi gereken 973.122,55 TL borcu bulunduğunu, davalıda mevcut teminatların ileride ortaya çıkabilecek ve davacının sorumluluğunda bulunacak ilgili kıdem tazminatlarını karşılayıp karşılamayacağının dosya kapsamında belirlenemeyeceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ve … Mahkememize sundukları 27/12/2021 tarihli ek raporlarında; davalı şirketin cari hesap bakiyesini takip ettiği 336 diğer ticari borçlar hesabında 973.122,55 TL davacı şirkete borç bakiyesinin mevcut olduğunu, davalı şirketin davacıya borçlu olduğu 973.122,55 TL’yi bloke ederek ödememesine gerekçe gösterdiği hususların taraflar arasındaki 18/12/2015 tarihli 2015/… kayıt numaralı ihaleye istinaden yapılan “Özel Güvenlik Personeli Hizmet Alımı Sözleşmesi”ne uygun olmadığını, dolayısıyla davalının davacıya ödemesi gereken 973.122,55 TL borcu bulunduğunu, davalının 1.016.073,04 TL borcundan 42.950,49 TL’yi haklı gerekçelerle mahsup etmiş olduğunu, 03/03/2020 tarihinde 33.667,21 TL’lik bir tutarın davacı şirket çalışanı …’e ödenen tazminat olduğunu ve 9.283,28 TL tutarının ise 2018 Kasım-Aralık dönemlerinde davacı şirkete yansıtılan kira giderlerinden kaynaklandığının tespit edilmiş olduğunu, davalıda mevcut teminatların ileride ortaya çıkabilecek ve davacının sorumluluğunda bulunacak ilgili kıdem tazminatların karşılayıp karşılamayacağının dosya kapsamında belirlenemediğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Dr.Öğr.Üyesi …, …, Doç.Dr…. Mahkememize sundukları 21/06/2022 tarihli raporlarında; 22/05/2019 dava tarihi itibarıyla davacı alacağının gerek davacı şirket gerekse davalı şirket ticari defterlerinde 1.016.073,04 TL olarak göründüğünü, dava tarihinden sonra davalı şirket ticari defterlerine yapılan 03/03/2020 tarihli ve “… kıdem tazminatı” açıklamalı 33.667,21 TL, 16/09/2021 tarihli “Tarkan Gence kıdem tazminatı” açıklamalı 39.442,47 TL olmak üzere toplam 73.109,68 TL’nin davacı alacağından mahsup edildiğini, ancak söz konusu ödemelerin takip tarihinden sonraki bir tarihte gerçekleştirilmiş olduğu ve dolayısıyla mahsuba konu edilemeyeceğini, taraflar arasındaki ticari ilişki sırasında daha önce de davalı tarafından ödenen başkaca kıdem tazminatı tutarlarının, davacı alacağından mahsup edildiğini, bu mahsuplaşmaya ilişkin kayıtların davacı şirket ticari defterlerinde de yer aldığını ve takip tarihinden önce gerçekleştirilen işçilik alacaklarına yönelik ödemelerin düşülmesi neticesinde 1.016.073,04 TL alacağın ödenmemiş olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre son hak edişin (istihkak) ödenmesinin blokesini gerektirir bir zarar durumunun söz konusu olmadığı gibi belirli olmayan bir tarihe kadar blokenin sürdürülmesinin sözleşme hukukuna uygun düşmeyeceğini, takip tarihi itibariyle muaccel hale gelmemiş alacaklar yönünden mahsup işleminin gerçekleştirilmesinin mevcut dosya kapsamına göre mümkün olmayacağını belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Dr.Öğr.Üyesi … Mahkememize sundukları 15/02/2023 tarihli ek raporlarında; kök raporda yer alan hesaplama ve değerlendirmelerden dönmeyi gerektirir bir husus bulunmadığını belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı şirket ile davalı şirket arasında 23/01/2008 – 20/11/2015 tarihleri arasında toplam 9 adet Özel Güvenlik Personeli Hizmet Alımı Sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasında imzalanan en son sözleşmenin 20/11/2015 tarihli 2015/39 sözleşme numaralı Özel Güvenlik Personeli Alımı Sözleşmesi olduğu, son akdedilen sözleşmenin süresinin sona ermesiyle taraflar arasındaki ticari ilişkinin son bulduğu, dava konusu hizmet bedeline ilişkin faturaların düzenlenerek davalıya tebliğ edildiği, davalının faturalara süresi içinde itiraz etmeyerek ticari defterlerine işlediği, tarafların ticari defterlerinin birbirini teyit ettiği, dava konusu hizmet bedelinin tutarında mutabakat bulunduğu, davacının davalıda 2.040.000 TL’lik teminat mektubu, 14.093,36 TTL nakit teminatı bulunduğu hususunda ve dava konusu 1.016.073,04 TL’lik son hak edişten kaynaklanan cari hesap alacağının bulunduğu hususlarında taraflar arasında herhangi bir ihtilafın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı taraf; taraflar arasında yapılan sözleşmenin daha önce yapılan ilk sözleşme hükümlerini ortadan kaldırmadığını, sözleşmelerin bir bütün olduğunu, sözleşme hükümleri uyarınca verilen teminatların yanı sıra son hak edişten kaynaklanan alacağın da işçi alacaklarına karşılık teminat olarak tutulabileceğini iddia etmektedir. Taraflar arasında akdedilen 12.12.2013 tarihli güvenlik hizmeti alım sözleşmesinin süresinin sona ermesi üzerine taraflar arasında 18.12.2015 tarihli bir sözleşme yapıldığı hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Daha önce yapılan 12.12.2013 tarihli sözleşmenin belirli bir süreyle akdedildiği bu sürenin sona ermesi üzerine taraflar arasında son olarak vapılan 18.12.2015 tarihli sözleşmenin yapıldığı, son yapılan bu sözleşmenin tarafların hak ve yükümlülüklerini gösteren ve hizmet sözleşmesinin tüm unsurlarını içeren yeni bir sözleşme olduğu, bu sözleşmede yeni bir süre öngörüldüğü, 12.12.2013 tarihli sözleşmenin hükümlerinin de geçerli olacağına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği, buna göre davalının süresi sona eren ve yeni yapılan sözleşmede hükümleri saklı tutulmayan 12.12.2013 tarihli sözleşme hükümlerine dayanamayacağı ve ihtilafın en son yapılan 18.12.2015 tarihli sözleşme hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerektiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında en son yapılan 18.12.2015 tarihli sözleşme incelendiğinde; sözleşmenin “Sözleşme Süresinin Sona Ermesinde Yüklenici Sorumlulukları” başlıklı 36.4. Maddesinde; “İş bitim tarihi itibariyle son sigortalı prim belgelerinin verilmesi, sigortalı çıkışlarının yapılması ve primlerinin ödenmesini müteakiben borç sorgulaması yapıldıktan sonra son istihkak ödenecektir” hükmü bulunmaktadır. Sözleşmenin bu hükmünde, sözleşmenin sona ermesi halinde son istihkakın ödenmesi için aranan şartların sigorta prim belgelerinin verilmesi, sigortalı çıkışlarının yapılması ve primlerin ödenmesi olduğunun düzenlendiği, davacının bu yükümlülüklerini yerine getirmediğine dair herhangi bir iddianın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Kesin Teminat ve Ek Kesin Teminatın Geri Verilmesi başlıklı Sözleşmenin 11.4.1 maddesinde; “Taahhüdün, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve Yüklenicisinin bu işten dolayı İdareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra, Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan ilişiksiz Belgesinin İdareye verilmesinin ardından kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlarının tamamı, Yükleniciye iade edilecektir” hükmü mevcuttur. Bu madde hükmünde son hakedişin ödenmesine ilişkin şartları belirlemeye yönelik olmayıp, verilen kesin ve ek teminatların iadesine ilişkin şartları düzenlemektedir. Davacının talebi teminatlara ilişkin olmayıp son hakedişe ilişkin olduğundan ve davacının davalıda 2.040.000 TL’lik teminat mektubu ve 14,093,36 TL nakit teminatı bulunduğundan, davalının bu hükme dayanarak teminatlar dışında ayrıca son hakedişi ödemekten kaçınmasının sözleşmesel ve yasal davanağı bulunmamaktadır.
Davacı şirket tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibinin tarihi 27.03.2019 dur. Davalının takip dosyasına karşı ileri sürdüğü itiraz, davacı şirketin ihale kapsamında çalışan işçilerin kıdem tazminatlarını ödememiş olmaları ve TEİAŞ’ın da bir kısım işçilere kıdem tazminatı ödemesi yapmalarından ileri geldiği şeklindedir. TBK’nın 139. (Eski Borçlar Kanunu 118. maddesi uyarınca) iki kişi karşılıklı olarak bir miktar parayı veya konuları itibari ile aynı türden malı birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise iki tarafın her biri borcunu alacağı ile takas edebilir. Sonuçta her iki borç da az olanı oranında sona erer. Takas borcu sona erdiren nedenlerden biridir. Takastan bahsedilmek için, her şeyden önce iki ayrı kimsenin karşılıklı olarak birbirlerinden alacaklı olmaları gerekir. Henüz doğmamış veya takas anında sona ermiş alacaklar takas edilemez. Takas için gerekli olan bir diğer şart da alacağın muaccel olmasıdır. Alacaklı tarafından zaman itibarıyla ifası istenebilir bir borç olması gerekir. Takas edilecek alacağın muaccel olması, buna karşılık asıl alacağın sadece ifa edilebilir bulunması yeterlidir. Davalı tarafından dosyaya sunulan bir kısım dava dosyası bilgilerinde büyük bir çoğunluğunun dava tarihinin, takip tarihinden sonrasına ait olduğu anlaşılmıştır. Takip tarihinden sonra muaccel hale gelmiş veya gelecek alacakların mahsubu söz konusu olamaz. Taraflar arasındaki ticari ilişki sırasında daha önceden de davalı tarafından başka kıdem tazminatı tutarlarının davacı alacağından mahsup edildiğini, bu mahsuplaşmaya ilişkin kayıtların davacı şirket ticari defterlerinde yer aldığı ve takip tarihi itibari ile takip tarihinden önce gerçekleştirilen işçilik alacaklarına ilişkin ödemelerin düşülmesinden sonra davacı bakiye alacağının 1.016.073,04 TL olduğu Mahkememizce anlaşılmıştır.
Sonuç itibariyle; taraflar arasında son olarak vapılan 18.12.2015 tarihli sözleşmenin yapıldığı ve bu sözleşmede 12.12.2013 tarihli sözleşmenin hükümlerinin de geçerli olacağına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği, buna göre süresi sona eren ve yeni yapılan sözleşmede hükümleri saklı tutulmayan 12.12.2013 tarihli sözleşme hükümlerine dayanılamayacağı ve ihtilafın en son yapılan 18.12.2015 tarihli sözleşme hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerektiği, Taraflar arasında en son yapılan 18.12.2015 tarihli sözleşmede; sözleşmenin “Sözleşme Süresinin Sona Ermesinde Yüklenici Sorumlulukları” başlıklı 36.4. Maddesinde sözleşmenin sona ermesi halinde son istihkakın ödenmesi için işçi alacaklarına ilişkin kıdem tazminatı ödemeleri yapılması koşulunun bulunmadığı, sözleşmenin 11.4.1 maddesinin hükmünün kesin teminat ve ek kesin teminatların yükleniciye iadesi ile ilgili hükümler içerdiği, bu maddede son hakediş ile ilgili hüküm bulunmadığı, davacı tarafından davalıya verilen ve halen davalıda bulunan 2.040.000 TL’lik teminat mektubu ve 14.093,36 TL’lik nakit teminatın bulunduğu göz önüne alındığında taraflar arasındaki 18/12/2015 tarihli sözleşme hükümlerine göre taraflar arasındaki sözleşmenin 31/12/2018 tarihinde sona erdiği ve icra takip tarihi itibari ile çalışanların henüz kesinleşmiş tazminat alacaklarının da bulunmadığı, bu tazminatlar için teminatların zaten davalıda bulunduğu, gelecekte ortaya çıkması varsayımına göre ve verilen teminatlardan daha fazla olacağı varsayımına göre son hakediş ödemesinin yapılmamasının yerinde olmadığı anlaşıldığından davalı tarafından icra takibine yapılan itirazda haksız olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne, icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın faturaya dayalı likit alacak olması nedeniyle %20 icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 1.016.073,04 TL asıl alacak için davalının yaptığı itirazın iptaline, bu alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına,
2-Alacağın % 20′ si olan 203.214,61 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 69.407,95 TL harçtan, peşin alınan 12.271,63 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 57.136,32 TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 129.285,84 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 12.271,63 TL peşin harç, 3.000 TL bilirkişi ücreti ve 288,10 TL tebligat-müzekkere gideri olmak üzere toplam 15.604,13‬ TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6–6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13.maddesi ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereğince Adalet Bakanlığı Bütçesinden Arabulucuya ödenen 1.320 TL ücretin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/03/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır