Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/240 E. 2021/808 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/240 Esas
KARAR NO:2021/808

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:17/05/2019
KARAR TARİHİ:07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacının davalı bankadan 25.4.2016 başlangıç tarihli aylık 7.215,34 TL taksitle 36 ay vadeli ödenmek üzere 200.000,00TL kredi çektiğini taksitlerin ödenmesi halinde toplam 259.752,28 TL ödeyeceğini, ancak 5 taksit ödendikten sonra kredi geri ödemelerinin aksaması üzerine bankanın yeniden bir taksitlendirme yaparak 250.000 TL anapara aylık 13.100,45 TL taksitle ve 24 aylık vade ile 250.000,00TL kredi tahsis edip taksitler sonunda toplam 314.410,69 TL ödediğini, davalı bankaca davacının zor durumu sebebiyle taksit sayısı azaltılıp ödeme miktarı artırılarak mağdur edildiğini, davacıdan kredi limit tahsis ücreti adı altında 26.250,00 TL alındığını, yapılan kesintilerin taraflar arasında müzakere edilmeden tek yanlı ve keyfi olarak davacıya dayatıldığını, banka tarafından tahsil edilen 26.250 TL’nin mesnetsiz, mükerrer ve haksız olduğunu, işlem tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi üzerinden faiz talep ettiklerini, dava şartı arabuluculuk koşulunun yerine getirildiğini belirterek davanın kabulüne yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi’nin 8.1 maddesi gereğince tahsis edilen krediler üzerinden komisyon alma hak ve yetkisi bulunduğunu, TTK, Bankacılık Kanunu ve ilgili Tebliğler ile bankaların faiz ve faiz dışında sağlayacağı diğer menfaatler ile tahsil olunacak masrafların niteliklerinin ve sınırlarının serbestçe belirleneceğinin düzenlendiğini, imzalanan genel kredi sözleşmesinin TBK hükümlerine tabi bir sözleşme olup sözleşme serbestliği ve ahde vefa kurallarına tâbi olduğunu, davacının tacir olmakla imzaladığı sözleşmenin muhteviyatını bilebilen ve tartışabilen durumda olduğunu ve dava konusu sözleşmeye TBK’nm genel işlem koşulları denetimi yapılamayacağını, sözleşme tarihinden önce davacı yana sözleşme öncesi bilgi formu verildiğini okunarak teslim alındığını belirterek davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre dava; ticari kredi kullanımı nedeniyle alınan limit tahsis ücretinin iadesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşeme, kredi hesap hareketleri ve sözleşmenin ve krediye ilişkin bilgilerin CD olarak dosyaya sunulduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki ihtilaf davalı tarafından tahsil edilen kredi limit tahsis ücretinin taraflar arasındaki sözleşmeye ve bankacılık uygulamalarına uygun olup olmadığı ve yapılabilecek kesinti miktarı noktalarında toplanmaktadır.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Ticaret ve Borçlar Mevzuatı Nitelik Hesaplamalar Uzmanı bilirkişi Prof. Dr. …’dan alınan 14/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; “…1)Davalı bankanın, davacıya 24.03.2016 tarihinde %1,39 faizle 7.215,34 TL’lik 36 ay eşit taksitler halinde geri ödenmek üzere 200.000,00 TL İşletme Sermayesi Kredisi kullandırdığı, yaklaşık altı ay geçtikten sonra, önceki kredi borcunu kapatarak davacıya 09.09.2016 tarihinde bu defa %1,8 faizle aylık 13.100,45 TL’lik 24 ay eşit taksitle geri ödenmek üzere 250.000 TL İşletme Sermayesi kredisi kullandırdığı, davalı bankanın CD ortamında gönderilen kayıtlarına göre, kredi geri ödemelerinde anapara, faiz, komisyon, BSMV, KKDF adı altında tahsilatlar yaptığı fakat kredi kullandınm ücreti veya kredi limit tahsis ücreti adı altında bir kesinti veya tahsilat yapmadığı tespit edilmiştir.
2)Davacıya kullandırılan kredilerin ticari kredi niteliğinde olması sebebiyle TBK.m.88 ve m. 120’deki faiz sınırlamalarına tabi olmadığı, TTK.m.8 ve bankacılık mevzuatı gereğince faiz oranının serbestçe belirlenebileceği değerlendirilmektedir.
3) 200.000,00 TL ve 250.000,00 TL tutarlı krediler için ekte sunulan örnek hesaplama tabloları çerçevesinde, banka tarafından davacıya kullandırılan ve tahsil edilen miktarların hesaplama tekniği ve bankacılık uygulamaları ile uyumlu olduğu değerlendirilmektedir…” belirtildiği görüldü.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları sonucu aynı bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından hazırlanan 18/10/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda sonuç olarak; “…1.Davalı bankanın, davacıya 24.03.2016 tarihinde %1,39 faizle 7.215,34 TL’lik 36 ay eşit taksitler halinde geri ödenmek üzere 200.000 TL İşletme Sermayesi Kredisi kullandırdığı, yaklaşık altı ay geçtikten sonra, önceki kredi borcunu kapatarak davacıya 09.09.2016 tarihinde bu defa %1,8 faizle aylık 13.100,45 TL’lik 24 ay eşit taksitle geri ödenmek üzere 250.000 TL İşletme Sermayesi kredisi kullandırdığı, davalı bankanın CD ortamında gönderilen kayıtlarına göre, kredi geri ödemelerinde anapara, faiz, komisyon, BSMV, KKDF adı altında tahsilatlar yaptığı, ayrıca 03.03.2021 tarihli yazı ve ekinde gönderilen CD’den 09.09.2016 tarihinde davacıdan 26.250 TL kredi ve limit tahsis ücreti tahsil edildiği tespit edilmiştir.
2.Davalı bankanın davacıdan dava konusu kredi ilişkisi sebebiyle kredi tahsis ücreti ve kredi kullanım ücreti olarak toplam 3.025 TL alabileceği, bunu aşan kısmın iadesi gerektiği, buna göre davacının davalı bankadan 26.250-3.025 = 23.225 TL talep edebileceği,
3.Davalı bankanın daha önce temerrüde düşürüldüğüne dair ihtara rastlanmadığından, tarafların tacir olması ve dava konusu işin ticari iş niteliğinde olması gözetilerek dava tarihinden itibaren TCMB avans faizi istenebileceği…” belirtildiği görüldü.
Dosya kapsamı ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmesi, ile dayanılan diğer deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafından davacıya 24.03.2016 tarihinde 200.000,00 TL İşletme Sermayesi Kredisi kullandırıldığı, yaklaşık altı ay geçtikten sonra, önceki kredi borcunun kapatılarak 09.09.2016 tarihinde 250.000 TL İşletme Sermayesi kredisi kullandırdığı, davalı tarafından 26.250,00 TL kredi limit tahsis ücreti tahsil edildiği, alınan bilirkişi raporunda TCMB’nin 20.02.2020 tarihli ve 31035 sayılı RG’de yayımlanan Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Tebliğin 9. Maddesine göre bankaların kredi tahsis ücretinin tahsis edilen kredinin onbinde yirmibeşini, kredi kullandırma ücretinin ise kullandırılan kredinin yüzde birini geçemeyeceği, tahsis edilen kredi limitinin değişmesi ve limit güncelleme talebinin müşteriden gelmesi halinde yalnızca artırılan limit için yeniden kredi tahsis ücreti alınabileceği düzenlendiği, tebliğ sözleşme/kesinti tarihinden sonra yayımlanmış olmakla birlikte, tebliğdeki miktar ve oranların bankacılık uygulamasında zaten uygulanmakta olan makul oranlar olduğu, emsali krediler için diğer bankaların uygulamaları da yaklaşık bu oranlarda olduğundan dava konusu olay yönünden de uygulanma imkanın olduğu yönünde görüş bildirildiği, mahkememizce bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli denetime elverişli görülmüş her ne kadar sözleşmenin/kesintinin yapıldığı tarih itibariyle itibariyle TTK, Bankacılık Kanunu ve ilgili Tebliğler ile bankaların faiz ve faiz dışında sağlayacağı diğer menfaatler ile tahsil olunacak masrafların serbestçe belirlenebileck ise de davacının kesintiye dayanak olarak gösterdiği sözleşmenin 8/1 maddesinde kesinti oranı konusunda bir hüküm bulunmadığı, bilirkişi raporu ile sonradan yürürlüğü giren tebliğ hükümlerinin zaten bankalarca uygulanan oranlarla yaklaşık olarak aynı olduğu yönündeki tespitleri dikkate alınarak bilirkişi raporu ile tespit edilen tutar kadar davalının fazla limit tahsis ücreti aldığı yününde mahkememizde kanaat oluştuğundan davacının davasının kısmen kabulü ile 23.225,00 TL’nin dava tarihi olan 17.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile 23.225,00 TL’nin dava tarihi olan 17.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.586,50 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 448,29 TL harcın mahsubu ile eksik alınan bakiye 1.138,21 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınmasına,
3-Davacının yatırmış olduğu 448,29 TL peşin harç ve 44,40 TL başvurma harcı ve olmak üzere toplam 492,69 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 916,50 TL yargılama masrafının ret ve kabul oranına göre 810,89 TLsinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13.maddesi ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereğince Adalet Bakanlığı Bütçesinden Arabulucuya ödenen 1.320 TL ücretin davanın kabul ve ret oranına göre 1.167,89 TL’sinin davalıdan, kalan 152,11 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca (vekalet ücreti reddedilen tutarı geçemeyeceğinden) 3.025,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
9- Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır