Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/203 E. 2021/735 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/203 Esas
KARAR NO:2021/735

DAVA:Tespit
DAVA TARİHİ:22/02/2017
KARAR TARİHİ:11/11/2021

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı … A.Ş. ’nin %40 hissesinin genel kurul toplantısına ilişkin son Hazirun Cetvelinde, davalı …’a aitmiş gibi hatalı bir kayıt düşüldüğünü, taraflarınca yapılan araştırma sonucunda, hatalı alarak Hazirun Cetvelinde davalı … ismi yanına yazılmış %40 hissenin, gerçek sahibinin müvekkillerinin olduğunun anlaşıldığını, bir aile şirkeli olan davalı şirketin hisseleri için “nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberi” bastırılarak, hissedarlara dağıtıldığını, TTK’nun konu ile ilgili 489, 490, 494 ve 499. maddelerine göre payın devri için gerekli olan işlemlerin, “devir beyanı, ilmühaberin ciro edilerek devralana teslimi, yönetim kurulunun payın devrini onaylayan kararı, pay defterine kayıt ” şeklinde olduğunu, somut olayda bu işlemlerden hiçbirisinin mevcut olmadığını, hazirun cetveli ile pay defteri ne şirket muhasebecileri tarafından bazı kayıtlar düşülmüşse de, bunlardan hiçbirinde Yönetim Kurulunun onayı veya imzasının bulunmadığını, dava konusu olayda; yurtdışı firması … davalı şirketin % 50 hissenin sahibi iken, bu hissenin %15’ni …’a, %15’ini …’ye, kalan %20’ini başka 2 farklı hissedara devrettiğini, … Eğitim Hizmetleri A.Ş. ’nin %50 hissenin % 20′ sini …’a, %20 ‘sini …’ye, kalan %10 unu da başka 2 farklı hissedara devrettiğini, son Hazirun Cetvelinde kendilerine ait olan %70 hissenin, %40’ının davalı …’a aitmiş gibi hatalı bir kayıt düşüldüğünü, yurtdışı firması … firmasının ve … A.Ş.’nin, “nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberi’nin arkasını bu devirlere uygun olarak ciroladıkları ve hisse senetlerinin zilyetliğini de müvekkillerine verdiklerini, davalı … ile aralarında, hisse devri için herhangi bir sözleşme imzalanmadığı ve müvekkilerine herhangi bir bedel ödenmediğini, şirkete ait pay defterinde de, şirket Yönetim Kurulu tarafından onaylanmış bir kayıt bulunmadığını, “Nama yazılı pay senetleri “nin devrinde” ciro+zilyetliğin devri ve hisse bedelinin ödenmesi” şartları gerçekleşmeden, davalı yana geçerli bir hisse devir işleminin varlığından söz etmenin mümkün olmadığını, bu nedenle dava konusu hisselere ilişkin devir işleminin yoklukla malul, usulsüz ve geçersiz olduğunun aşikar olduğunu ve davaya konu hisse devrinin hükümsüzlüğü ile hisselerin müvekkillerine ait olduğunun tespitini talep ettiklerini belirterek, davalı … ve Tic. A.Ş.’nin %40 hissesinin, davalı yana devrinin yokluğunun, hükümsüzlüğünün ve hisselerin müvekkillerine aidiyetinin tespitine, Davaya konu % 40 hissenin, % 20’sinin müvekkili … adına, diğer %20’sinin ise müvekkili … adına pay defterine kaydı ile ortaklığının devamını, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde, davaya konu %40 hissenin bedellerinin tespiti ile bu bedellerin %20’sinin müvekkili … adına, diğer %20’sinin ise müvekkili … adına, devir bedeli olarak davalı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve Tic. A.Ş. vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; … Ticaret Sicil Memurluğunun … sicil numarasına kayıtlı olarak faaliyet gösteren firmalarının hisseleri için nama yazılı hisse senedi ilmühaberinin bastırılarak hissedarlara dağıtıldığını, davacıların, firmaya … 41. Noterliği’nden keşide etmiş oldukları 22.02.2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnameyle “davaya konu %40 hisseye ait hisse senedi ilmühaberlerinin ciro yoluyla kendilerine geçtiğini bildirerek, hisse senedi ilmühaberlerini ibraz ettikleri ve %40 hisse ile ilgili haklarının kullandırılmasını ihtar ettikleri; bahsi geçen ihtar üzerine diğer davalı …’a, … 41. Noterliğinden keşide edilen 28.02.2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnameyle; “üçüncü şahıs tarafından firmaya ihtarname keşide edildiğini, %40 hisse ile ilgili pay devrinin …’a nasıl yapıldığı, pay devri ile ilgili herhangi bir sözleşme yapılıp yapılmadığı, … ile …’nin hisse senedi ilmühaberlerini ciro ederek pay senedinin zilyetliğini …’a verip vermediğinin 3 gün içinde bildirilmesi, hisse senedi ilmühaberi var ise aynı süre içerisinde İlmühaber aslının da firmaya ibrazının ihtar olunduğunu, diğer davalı …’ın, firmanın ihtarına karşı, … 22. Noterliği’nden keşide etmiş olduğu 06.03.2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnameyle verdiği cevabında; “ihtarname ile açıklanan nama yazılı hisse senetleri ile dava edilen hisse senetlerinin öncelikle nama yazılı hisse senedi mi yoksa hamiline yazılı hisse senedi mi olduğunun belirlenmesinin gerektiğini ve …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… sayılı dosyasının incelenerek aradaki büyük çelişkinin şirket yönetimince bir kez daha gözden geçirilmesi ’’ gerektiğini bildirdiğini ve dava konusu %40 hisse ile ilgili herhangi bir hisse senedi ilmühaberi ibraz edemediği hususlarını beyanla, firmanın %40 hissenin kime ait olduğu konusunun yargılamayı gerektirdiğinden davacıların talepleri ile …’ın itirazlarının Mahkeme tarafından değerlendirilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; davacıların, dava dilekçesinde dava konusu olarak gösterdikleri şirket hisselerinin nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberi olduğunu ileri sürmelerine rağmen Mahkemeye sundukları hisse senedi ilmühaberlerinin hamiline yazılı olmasının dahi davanın reddini gerektirdiğini; zira, davacılarının nama yazılı hisse senetlerinin yerine tutmak üzere (bedeli tamamen ödenmiş olsa bile) hamiline yazılı ilmühaber çıkartmasının TTK gereğince olanaksız olduğunu, sunulan Hazirun Cetvelleri, Toplantı Tutanakları. Ticaret Sicil Gazetesi Tescil ve İlanları incelendiğinde, davacıların iddiasının dayanaktan yoksun olduğunun ortaya çıkacağını, anılan şirketin toplam hissesinin 638.184 adet olduğunu 23.05.2008 yılı Hazirun Cetveline göre Genel Kurul Toplantısının, toplam 638.184 hissenin temsili ile gerçekleştirildiğini, 27.07.2011 yılı Hazirun Cetveline göre Genel Kurul Toplantısı toplam 638.184 hissenin temsili ile gerçekleştirildiğini, 16.04.2013 yılı Hazirun Cetveline göre Genel Kurul Toplantının, toplam 638.1840 hissenin temsili ile gerçekleştirildiğini, Hazirun Cetveli Tutanaklarına göre, tüm Hazirun Cetvelleri’nde ortaklık ve sermaye yapısının şirket pay defterine ve kayıtlara uygun olduğunun Yönetim Kurulu üyeleri, Denetçi ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Komiseri’nin imzaları ile kayıt altına alınarak, Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan olunduğunu, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/319 Esas sayılı dosyasında sunulan bilirkişi raporunda davalı müvekkilinin %40 hissedar olduğunun ve bu pay üzerinden hisse bedelinin ödeneceğinin Şirket Merkezinde tüm kayıtların incelenmesiyle kanıtlandığını belirterek, davacıların iddialarının ispat edecek hiçbir yasal belge sunmadan açtıkları davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizde yapılan yargılama sonucunda 07/12/2017 tarih ve 2017/176 Esas – 2017/829 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, bu kararın davalı … tarafından İstinaf edilmesi neticesinde İstinaf incelemesini yapan İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesinin 21/03/2019 tarih ve 2018/848 esas – 2019/428 Karar sayılı ilamı ile ” Tüm bu değerlendirmeler ışığında, somut uyuşmazlığa ilişkin dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmediği, Anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, davanın kabulüne dair gerekçelerin karar yerinde gösterilmediği, sadece bilirkişi raporuna atıf yapılarak ve emsal olduğu ileri sürülen bir kısım yargıtay kararlarına yer verilerek hüküm kurulduğu, kararın bu haliyle HMK’nın 297. maddesindeki zorunlu unsurları içeren bir karar olmadığı kanaatine varıldığından, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, davanın esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.” gerekçesi ile Mahkememiz kararı kaldırılmış ve dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Dava; şirket hisseleri ile ilgili tespit, pay defterine kayıt veya bedelinin tahsili davasıdır. Davacılar davalı şirketteki davalı …’ın adına kayıtlı %40 hissesinin kendilerine ait olduğunu tespitini, %40 hissenin %20’sinin davacı … adına %20’sinin … adına pay defterine kaydına, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde %40 hissenin bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, davalı şirkete ait ticaret sicil dosya sureti celp edilmiş, bilirkişi rapor ve ek raporları alınmıştır.
Mahkememizin kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından kaldırılmasından önce Bilirkişiler … ve Prof. Dr. …’tan alınan 06/07/2017 tarihli raporda; Davalı şirket hisselerinin ortaklar arasındaki dağılımına ilişkin olarak, birbiriyle uyumlu olduğu anlaşılan Ortaklar Pay Defteri kayıtları ve Hazirun Cetvellerinde görünen miktarlar ile davacı tarafça iddialarına dayanak olarak gösterilen ilmühaberlerde kendilerine ait olarak görünen hisse miktarları arasındaki farkların, her şeyden önce davalı şirketçe kendi ticari defter kayıtları ve dayanak belgeleri bazında açıklanmaya muhtaç göründüğünü; dava konusu 255.274 adet hissenin tümüyle davalılardan …’ın sahibi göründüğü hisselerden oluştuğundan söz edebilmenin olanaklı bulunmadığı; Bu bağlamda en azından 23.05.2008 tarihli Hazirun Cetveli verilerine göre, davalılardan …’a ait görünen 1.018 adet hissenin davalıya ait olmadığı ve davacılara ait olduğunun ileri sürülmesinin, sunulan kayıt ve belgelerle sınırlı olarak olanaklı görünmediği; çünkü 23.05.2008 tarihinin, davacılarca dayanak olarak gösterilen ilmühaberlerdeki hisse devirlerinin gerçekleşmesinden önceki bir tarih olarak göründüğü belirtmişlerdir.
Bilirkişiler … ve Prof. Dr. … ‘ın mahkememize sundukları 21/11/2017 tarihli ek raporlarında; dava konusu uyuşmazlık çerçevesinde ilmühaber asılları olarak ibraz edilen belgelerin davacı tarafça sunulduğu, davalı tarafça bu bağlamda ibraz edilen bir belgenin ise söz konusu olmadığını belirtmişlerdir.
Mahkememizin kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından kaldırılmasından sonra Bilirkişiler Prof. Dr…. ve Prof. Dr. …’in mahkememize sundukları 19/11/2019 tarihli raporlarında; İlmühaberlerin TTK .nın 486. maddesine göre kıymetli evrak olduğunu, Şirketteki pay sahipliği haklarını temsil eden bir senet olduğunu, Kıymetli evrakta mündemiç olan hak, senedin ibrazı ile ileri sürülebileceğini, davacıların ilmühaberlere zilyet olduklarını, bu ilmühaberlerin 3. Kişilere (davalıya) devri ile ilgili ilmühaber üzerinde bir ciro ya da bunun haricinde yapılmış bir alacağın temliki belgesi bulunmadığını, bu hale göre, hak sahibi olarak davacıların gözüktüğünü, 27.11.2011, 15.04.2013, 29.04.2014, 26.04.2017 tarihlerinde yapılan genel kurullarda düzenlenen hazirun cetvellerinde söz konusu %40 hisse davacı üzerine yazıldığını, bu konuda davalıların bir itirazı görülmediğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof. Dr. … ve …’nın mahkememize sundukları 05/10/2020 tarihli raporlarında; Pay defterine yapılan kaydın en önemli hukuki sonucunun TTK m. 499/1V ve eTTK m. 416/II ve m. 417/1V’te işaret edildiği üzere, “şirketle ilişkilerde” pay defterine kayıtlı kimsenin pay sahibi “kabul edilmesi” olduğunu, pay devralınması durumunda şirkete bildirim yapılmaz ve şirket bu devri pay defterine işlemezse, devralan kişinin şirket nezdinde pay sahibi olarak kabul edilmeyeceğini, Pay defterine kaydın bildirici nitelikte olduğu; aksi ispat edilene kadar bir karine oluşturduğu; şirket yönetim kurulu karar defterinde hamiline yazılı pay basımına ilişkin bir karara dosya kapsamında rastlanmaması ve senetler üzerindeki imzalar ıslak imza olmadığından senet ihraç tarihinde imzaya yetkili başkan ve başkan yardımcısının imzası olup olmadığının tespitinin de mümkün görülmemesi karşısında davalının sunduğu senet süretlerine dayalı bir değerlendirme yapılmasının uygun görülmediğini, Davacıların dayandığı ilmühaber üzerinde nama yazılı ibaresinin kullanılmamasından hareketle bu ilmühaberlerin geçersiz olduğu sonucuna varılamayacağını; 12.05.2006 tarihli ve 2006/6 tarihli yönetim kurulu kararı ve ilmühaberde bulunan iki imza karşısında ilmühaberin geçerli şekilde ihraç olunduğunun kabulü gerektiğini, Bu sebeple ilmühaberin, pay defterinin aksini ispat noktasında önem arz ettiğini, Pay defterindeki kayıtlar ve davalı şirket genel kurul hazirun cetvelleri ile davacıların dayandığı ilmühaber arkasındaki devirlerin birbirini tutmadığını, Pay defterindeki kayıtların aksini ispat yükünün davacılar üzerinde olduğunu, ilmühaberdeki devirlerde tarih bulunmadığı ve anılan devirlerin pay defterine işlenmediği; davacıların bu devirleri Beyoğlu 41. Noterliğinin 22.02.2017 tarih ve 5251 yevmiye nolu ihtara kadar davalı şirkete bildirdiğine ilişkin dosyada bir belge yer almadığı; bu noktadan hareketle TTK m. 499/1V (eTTK m. 416/11; eTTK m. 417/1V) uyarınca davacıların ilmühaberlerde göründüğü oranda pay sahibi olduklarını şirkete karşı ileri sürebilmelerinin mümkün olmadığı; Davacıların şirketin sermaye artırımına gittiği 27.06.2006 tarihli genel kuruldan sonra dava tarihine kadar gerçekleşen 23.05.2008, 27.07.2011, 15.04.2013, 29.04.2014 tarihli genel kurullardan ilk üçüne asaleten, sonuncusuna vekaleten katılmaları ve hazirun cetveleni imzalamalarına karşılık anılan toplantılardan son üçünüde şu an dava konusu yaptıkları, davalının %40’lık 255.274 payına herhangi bir itirazda bulunmadıklarını, yine davacıların bu toplantılarda pay defteri ile uyumluluk gösteren kendi pay sayılarına ve oranlarına karşı da bir itiraz ileri sürmedikleri; hatta davacılardan …’ın, 23.05.2008 ve 27.07.2011 tarihli Hazirun Cetvellerinin altındaki “Hazirun Cetvelinde Gösterilen Ortaklık ve Sermaye Yapısı Şirket Pay Defterine ve Kayıtlarına Uygundur” beyanının altına (dava dışı … ve davalı … ile birlikte) yönetim kurulu üyesi olarak imzasını koyduğu; bu aşamadan sonra davalının devraldığı paylara ilişkin hukuki işlemlerin hükümsüzlüğünün ileri sürülmesinin TMK m. 2 uyarınca hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği ve hayatın olağan akışına aykırı olacağı; kaldı ki davacılar hangi devir işlemlerinin hükümsüzlüğünü hangi sebeple istediklerini açıklamadıklarından; her bir hukuki işlem temelinde hükümsüzlüğü ileri sürme noktasında hukuki yarara sahip olup olmadıkları ve hükümsüzlük sebeplerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin denetlenemediği; …, … Eğitim Hizmetleri A:Ş. ve davacılardan pay devri aldığına ilişkin pay defterindeki kayıtların dayanağı işlemlerin geçersizliğini ve bu sebeple davalının paylarının geçersizliğine ileri sürmenin şekil eksikliğini veya şekle aykırılığı ileri sürmek anlamına gelir ki bu durum genel kurul toplantıları ve hazirun cetvelleri süreçleri sonucu itibariyle TTK m 2’de ifadesini bulan iyi niyet ilkelerine aykırı olacağından dinlenemeyeceğini, böylece şirketin pay defterindeki kayıtlar ve sekiz yıl içinde yapılan dört farklı genel kurul hazirun cetvelindeki pay oranlarına uygun olmayan ilmühaberin, pay defterindeki kayıtların aksini ispat edici işlevi haiz olmadığı; Davacıların kendilerine ait olduklarını iddia ettikleri fazladan %30 payın, dava dışı diğer pay sahiplerine değil de davalıya ait göründüğünü ispatlayamadıkları; Davalı …’ın diğer davalı şirkette %40 oranında paya sahip bulunduğunun sabit olduğunu belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof. Dr. … ve Mali Müşavir …’nın mahkememize sundukları 06/07/2021 tarihli ek raporlarında; kök rapordaki görüş ve kanaatlerinde değişiklik meydana gelmediğini belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacılar davalı şirketteki davalı …’a ait %40 hissesinin devrinin yokluğunun tespiti ile her birine %20 oranında olmak üzere pay defterine kayıt, bu talebin yerinde görülmemesi halinde hisse bedellerinin tahsilini talep ettikleri, davalı …’ın davanın reddini talep ettiği, Mahkememizce toplanan tüm deliller, davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, pay defteri, genel kurul toplantı tutanakları, hazirun cetvelleri ve bilirkişi raporlarına göre davalı … ve Tic. A.Ş.’nin 23/05/2008, 27/01/2011, 16/04/2013 ve 29/04/2014 tarihlerinde yapılan Genel Kurullarında esas alınan hazirun cetvellerine göre davacı …’nin hisse adedinin 23/05/2008 tarihli genel kurul hazirun cetvelinde 383 adet iken daha sonraki genel kurullarda 31.909 hisse olarak yer aldığı, davacı …’ın hisse adedinin 23/05/2008 tarihli genel kurul hazirun cetvelinde 383 adet iken daha sonraki genel kurullarda 31,909 hisse olarak yer aldığı, buna göre davacıların her birinin %5 olmak üzere toplam %10 hisseye sahip oldukları, davalı …’ın hisse adedinin ise 23/05/2008 tarihli genel kurul hazirun cetvelinde 1.018 iken, 27/07/2011, 16/04/2013 ve 29/04/2014 tarihli genel kurul hazirun cetvellerinde 255.274 adet hisse olarak yer aldığı, bu hazirun cetvellerine göre …’ın davalı şirketin %40 hissesine sahip olduğunun göründüğü, davalı şirketin ortaklar pay defterine göre davacı … adına 31.909 adet, davacı … adına 31.909 adet ve davalı … adına 255.274 adet hisse olduğunun kayıtlı olduğu, davalı şirket tarafından vergi dairesine sunulan 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde bildirilen ortaklık yapısının davalı …’ın %40 oranında olduğu, davalı şirket yönetim kurulunun 05/07/2006 tarihli 2006/5 nolu yönetim kurulu kararı ile hisse senedi geçici ilmühaberi verilmesi kararı alındığı, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında sunulan bilirkişi raporunda; davacının davalı şirkette %40 oranında pay sahibi olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
TTK’nın 499/1. maddesinde “Şirket, senede bağlanmamış pay ve nama yazılı pay senedi sahipleriyle, intifa hakkı sahiplerini, ad, soyad, unvan ve adresleriyle, pay defterine kaydeder.” aynı maddenin 2.fıkrasında “Payın usulüne uygun olarak devredildiği veya üzerinde intifa hakkı kurulduğu ispat edilmediği sürece, devralan ve intifa hakkı sahibi pay defterine yazılamaz. ”; aynı maddenin 4. fıkrasında “Şirketle ilişkilerde, sadece pay defterinde kayıtlı bulunan kimse pay sahibi ve intifa hakkı sahibi olarak kabul edilir. “eTTK m. 416/2’de “Devir ciro edilmiş senedin devralana teslimi ile olur. Şu kadar ki; devir, şirkete karşı ancak pay defterine kayıtla hüküm ifade eder.”; eTTK m. 417/2’de“Hisse senedinin yukarıda ki maddeye uygun olarak devredildiği ispat edilmedikçe devralan pay defterine yazılamaz”; eTTK m. 417/4’te ise ” Şirkete karşı ancak pay defterinde kayıtlı bulunan kimse ortak sıfatını haizdir.” TTK’nın 486/2-son “pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabilir, ilmühabereler kıyas yolu ile nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanır” hükmü bulunmaktadır. Bu hükümler dikkate alındığında pay defterine kaydın bildirici nitelikte olduğu, pay defterindeki kaydın aksi ispat edilene kadar bir karine oluşturduğu, bu karinenin aksi ancak usulüne uygun delillerle ispat edilebilir.
Davalı şirketin 05/07/2006 tarih ve 2006/5 nolu yönetim kurulu kararı ile şirket hisselerini temsil eden ve çıkartılacak hisse senedi ile değiştirilmek üzere nama yazılı hisse senedi özelliğini ihtiva edecek şekilde ortaklara hisse senedi geçici ilmühaberi verilmesine karar verildiği ve davacıların sahibi bulunduğu ilmühaberin pay defterinde davalı … adına bulunan kaydın aksini ispata yarayıp yaramayacağının incelenmesi gerektiği, buna göre pay defterlerindeki kayıtların aksini ispat yükünün davacılara ait olduğu, davacıların elindeki ilmühaberlerde devirlerle ilgili tarih bulunmadığı, anılan devirlerin pay defterine işlenmediği, 22/02/2007 tarihli ihtara kadar bu durumun davalı şirkete bildirildiğine ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, buna göre TTK.nın 499/4. maddesi uyarınca davacıların ilmühaberlerde göründüğü oranda pay sahibi olduklarını, şirkete karşı ileri sürmelerinin pay defterine kayıt gerçekleştirmediklerinden mümkün bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacıların, davalı şirketin ait sermaye artırımına gittiği 27.06.2006 tarihli genel kuruldan sonra dava tarihine kadar gerçekleşen 23.05.2008, 27.07.2011, 15.04.2013, 29.04.2014 tarihli genel kurullardan ilk üçüne asaleten, sonuncusuna vekaleten katılmışlar ve hazır bulunanlar listesini imzaladıkları, anılan toplantılardan son ikisinde de, davalının %40’lık 255.274 payına herhangi bir itirazda bulunmadıkları, yine davacıların, bu toplantılarda pay defteri ile uyumluluk gösteren kendi pay sayılarına ve oranlarına karşı da bir itiraz ileri sürmedikleri, davacı …’nin, 23.05.2008 ve 27.07.2011 tarihli Hazirun Cetvellerinin altındaki “Hazirun Cetvelinde Gösterilen Ortaklık ve Sermaye Yapısı Şirket Pay Defterine ve Kayıtlarına Uygundur” beyanının altına yönetim kurulu üyesi olarak imza attığı, bu aşamadan sonra davalının devraldığı paylara ilişkin hukuki işlemlerin hükümsüzlüğünün ileri sürülmesinin TMK.nın 2.maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği gibi, hayatın olağan akışına da aykırı olduğu sonucuna varılmış ve buna göre şirketin pay defterindeki kayıtlar ve 8 yıl içinde yapılan 4 farklı genel kurul hazirun cetvelindeki pay oranına uygun olmayan ilmühaberlerin pay defterindeki kayıtların aksini ispat eder nitelikte olmadığı Mahkememizce kabul edilmiştir.
Sonuç itibariyle; davalı şirketin ortaklar pay defteri kayıtları, davalı şirket tarafından vergi dairesine sunulan 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesi, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporu, 23.05.2008, 27.07.2011, 15.04.2013, 29.04.2014 tarihli genel kurul hazirun cetvelleri, davacıların bu genel kurulda davalının paylarına ilişkin herhangi bir itirazda bulunmamaları, yine davacıların, bu toplantılarda pay defteri ile uyumluluk gösteren kendi pay sayılarına ve oranlarına karşı bir itiraz ileri sürmemeleri, davacı …’nin, 23.05.2008 ve 27.07.2011 tarihli Hazirun Cetvellerinin altındaki “Hazirun Cetvelinde Gösterilen Ortaklık ve Sermaye Yapısı Şirket Pay Defterine ve Kayıtlarına Uygundur” beyanı, davacıların elindeki ilmühaberlerde devirlerle ilgili tarih bulunmaması, anılan devirlerin pay defterine işlenmemesi, 22/02/2007 tarihli ihtara kadar davalı şirkete bildirimde bulunulduğuna ilişkin herhangi bir belge bulunmaması hususları göz önüne alındığında; pay defterlerindeki kayıtlar ile 4 farklı genel kurul hazirun cetvellerindeki pay oranlarına uygun olmayan ilmühaberlerin şirketin pay defterlerindeki kayıtların aksini ispata elverişli olmadığı, bu durumun ileri sürülmesinin TMK’nın 2.maddesindeki dürüst davranma kuralına aykırı olacağı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin ve tamamlama harç toplamı olan 6.584,40 TL’nin mahsubu ile fazla alınan 6.525,10 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 35.311,52 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalı …’nin yapmış olduğu 5.032,50 TL yargılama masraflarının davacılardan alınarak davalı …’a verilmesine,
6-Davalı … ve Tic. A.Ş. nin yapmış olduğu 150 TL yargılama masraflarının davacılardan alınarak davalı … ve Tic. A.Ş.’ye verilmesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/11/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır