Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/879 E. 2019/558 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/879 Esas
KARAR NO : 2019/558
DAVA : İflas Erteleme
DAVA TARİHİ: 08/10/2012
KARAR TARİHİ: 11/04/2019
Mahkememize açılan İflas Erteleme davasının yapılan açık yargılaması
sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava sunduğu dava dilekçesi ile; müvekkili … Şti’nin, turizm ve servis taşımacılığı sektöründe faaliyet gösterdiğini, İstanbul ili içindeki birçok kurumsal firmanın servis taşımacılığı işini müvekkili şirketin yaptığını, 28/12/2001 tarihinde … Şti.olarak kurulduğunu ve Ticaret Sicil Müdürlüğüne tescil edildiğini ve aynı iş kolunda büyüyerek faaliyetini sürdürdüğünü, aile şirketi olarak kurulan şirketin zaman içinde ortakları değişse de yapısını korumaya devam ettiğini, halen 3 ortaklı olup,… %60 , … %20 ve…’un %20 hisseye sahip olduğunu, şirketin hali hazır sermayesi 2.275.000,00 TL olup… tek imza ile şirketi temsil ve ilzam ile yetkilendirildiğini, şirketin kendi adına 91 adet aracının olduğunu, yapılan hizmetin bizzat kendi adına kayıtlı araçlar ile verdiği gibi piyasadan taşeron kullanmak suretiyle de yapıldığını, piyasadan da yaklaşık olarak 500 adet araç taşeron olarak müvekkili şirkete hizmet verdiğini, ortalama bir hesap ile müvekkili şirketin günde 11.362 kişiyi sabah işe bırakıp akşam saatlerinde ” … Turizm” reklamı giydirilmiş araçları görmenin mümkün olduğunu, ancak müvekkili şirketin ilk olarak 2012 yılı başında ekonomik sorun yaşamaya başladığını, ekonomik sıkıntıya girmesinin en büyük sebebinin tahsil edemediği alacaklarından kaynaklandığını, sadece basına da yansıyan …, … A.Ş. Ve … Merkezleri isimli üç firmada 1.000.000,00 TL nin üzerinde olan alacağını tahsil edemediğini, … tarafından…şirketinden olan alacağının bir kısmının silindiğini, … şirketi ile … A.Ş. İse iflas erteleme ( tedbir ) kararı aldığını ve bu nedenle müvekkili şirketin alacağının ötelendiğini, bunun yanında 50.000,00 TL ile 100.000,00 TL arasında değişen alacak miktarları ile de tahsil imkanı olmayan alacaklarının bu sıkıntıyı daha da arttırdığını, personel taşımacılığı sektöründe yaşanan rekabetten dolayı, müvekkili şirketin rekabet gücünü azaltmak amacıyla rakip firmalar tarafından müvekkili şirket aleyhine yapılan karalama kampanyası sonucunda , müvekkili şirketin bazı projelerinin sona ermesine veya yenilenmemesine neden olduğunu, … , …, … , … … Deposu gibi şirketler müvekkili şirket ile projesini sona erdiren şirketlerden birkaç tanesi olduğunu, proje fesihleri veya projelerin yenilenmemesine rağmen piyasadan kısıtlı ekonomik güce sahip gerçek kişilerden tedarik edilen araçlara ait tüm giderlerin bu kişilerin mağdur olmaması için müvekkili şirket tarafından ödendiğini, bu olayların da şirketin ödeme dengesinin bozulmasına neden olduğunu, şirketin nakit akışında sorun çıkınca şirket yetkilileri bir kısım tedbirler almaya başlamış ve küçülmeye gidere borçlarını ödemeye çalışmış olduklarını, bu yöndeki gayretlerinin de devam ettiğini, ancak bu durumun piyasada yanlış anlaşılmış ve özellikle bankalar alacaklarını teminatlandırılmış olmasına rağmen kredilerini geri çağırmaya başladıklarını, yaşanan bu olaylardan dolayı müvekkili şirketin işini daha da zorlaştırdığını ve bugüne kadar hiçbir evrakı protesto olmayana ve çeki yazılmayan müvekkili şirketin ilk çeki 29/09/2012 tarihinde yazıldığını ve ilk olarak 04/10/2012 tarihinde müvekkili şirketi hacze gelindiğini, şirketin haciz ve muhafaza baskısı yaşamaya başladığını, müvekkili şirketin şirket işlerinin iyi olduğu dönemlerde 10 adet taşınmazı satın aldığını, bankaların kredileri geri çağırmasının üzerine bu taşınmazlar banka lehine ipotek tesis edildiğini, müvekkili şirketin piyasaya ve bankalara olan tüm borçları, çekle ve imza karşılığı kefaletlendirildiğini, şirketin keşide ettiği çeklerin vadelerinde karşılıklarının çıkması ve ödenmesi, mevcut bilançoya ve nakit akış dengesine göre kısa vadede mümkün gözükmediğini, diğer müvekkili şirket olan … Şti. yönünden ise, bu şirketin turizm ve inşaat sektöründe faaliyet göstermekte olup 10/01/1995 yılında kurulduğunu, diğer müvekkili şirket gibi aile şirketi olduğunu, ortaklık yapısının ise …%25 ,… %25 ve … %50 şeklinde olduğunu, ödenmiş sermayesinin 100.000,00 TL olduğunu, şirketin imza ve ilmaza her üç ortağın da münferiden yetkili olduğunu, bu şirketin de grup şirketi olduğunu inşaat sektöründe de faaliyet gösterdiğini, davacı diğer şirketi …Şti. ‘nin banka kredilerine müştereken ve müteselsilen kefil olmasından dolayı mali sıkıntıya düştüğünü, kefaletten dolayı borca batık durumda olduğunu, şirketin halen diğer müvekkili şirket lehine ipotek tesis edildiğini ve 6 adet taşınmazının olduğunu, şirketlerin mallarının haciz ve icra yoluyla talan edilmeden veya iflasına karar verilmeden önce şirketlere son olarak bir fırsat verilmesi halinde işletmenin iflas halinden kurtarılması, hayatiyetini devam ettirmesi imkanı TTK.nın 376 ve 377 ve devamı maddeleri gereğince hukuken mümkün olduğunu, böylece şirket çalışanları ve piyasadaki tedarikçiler ile birlikte yaklaşık 2.000 kişinin doğrudan fayda göreceğini, İİK.nın 179, 179/a ve devamı maddeleri uyarınca bu imkanı müvekkili şirketlere tanımasının hukuksal zemininin mevcut olduğunu ileri sürerek, müvekkili şirketin TTK.nın 376-377.maddeleri gereğince borca batıklığının tespitine, iyileştirme projesi ve şirkete sermaye konması ihtimali de dikkate alınarak şirketin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesine, erteleme kararı ile birlikte tedbir kararı ile birlikte şirketlere kayyım atanmasının yapılmasına HMK 389 vd. Maddeleri ve İİK.nın 179-179/a. Ve izleyen maddeleri gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve şirketlerin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davaya müdahil olan tüm tarafların dilekçelerinde özetle; davacı şirketlerin iflasına karar verilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Dava iflas ertelemesi talebine ilişkindir.
Mahkememizde yapılan yargılamada davacı delilleri toplanmış, bilirkişi raporları, kayyım raporları alınmış ve Mahkememizin 29/09/2017 tarihli …E. … K. sayılı ilamı ile; davanın reddine karar verilmiştir. Bu kararın istinaf edilmesi üzerine istinaf incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk dairesinin 25.10.2018 tarih ve 2018/1858 Esas-2018/1646 Karar sayılı ilamı ile; “…Bilindiği üzere iflas erteleme kurumu, bilançosu borca batık sermaye şirketleri ve kooperatifleri, borca batıklıktan kurtulma ümidinin olması halinde kanun koyucu tarafından tanınmış bir haktır. Ekonominin dinamiği olan bu kurumların yüklendikleri görev sadece bu şirketlerin kendileriyle değil toplumla da ilgilidir. Yapılan işlerin kendileriyle ilişkili bir çok şirket, kurum, işçi vb. çevreleri ilgilendirmesi nedeniyle bu durumdaki şirket ve kooperatiflere imkan tanınması halinde borca batıklıktan kurtulabilecek iseler, iflaslarının kanunda tanınan haklar çerçevesinde ertelenmesine karar verilmelidir.
Talepte bulunan şirketin veya kooperatifin borca batık olması ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı görülmesi, kayyım tarafından üç aylık dönemlerde ibraz edilen raporlara göre şirketin durumunun iyiye giderek iflas halinden kurtulmasının mümkün bulunması izleniyor ise iflas erteleme kararı verilmesi, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı görülmemesi, bekleme süresinde alınan kayyım raporlarına göre şirketin iflas halinden kurtulmasının mümkün bulunmaması ve nihayet İİK’nın 179/b-4 maddesinde belirlenen sürenin dolması halinde ise şirketin veya kooperatifin İİK’nın 179/b-5 maddesi uyarınca iflasına karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 22/03/2017 Tarih ve 2016/9664 E. 2017/888 K. Sayılı kararı bu yöndedir. Bu görüş dairemizce de benimsenmiştir.
Yargıtay içtihatlarında da işaret edildiği üzere, kaydî değerlere bağlı kalmaksızın, borca batıklığın, varlıkların rayiç değerleri dikkate alınarak güncel biçimde belirlenmesi ve projenin bu kapsamda ciddi ve inandırıcı olup olmadığının ve şirketin iflasının ertelenmesi ile mali durumun düzeltilmesinin mümkün bulunup bulunmadığının tespiti gerekmekte ise de yaklaşık 4-5 yıldır mali tabloların verilmediği, 3-4 yıldır, davacı şirketlere kayyım atanmadığı, şirketlerin halen borca batık olduğu, … Şti.nin yıllardır gayri faal olduğu, bu nedenle davanın kamusal yönü olduğu unutularak, davacı şirketlerin iflaslarına karar verilmesi hususunun değerlendirilmesinin gözardı edilerek sanki ispatlanamamış bir dava gibi düşünülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Davanın 08/10/2012 tarihinde açıldığı, 06/11/2012 tarihli kararla İİK.nun 179/b.maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verildiği, hükümle birlikte davanın reddine rağmen tedbirler konusunda hiç bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.
İflas erteleme süresi İİK.nun 179/b.maddesi gereğince iflas erteleme ve uzatma sürelerinin toplamı 5 yıl iken 15/07/2016 tarih ve 6728 sayılı yasanın 3.maddesi ile bu süre toplamda 2 yıla indirilmiştir. Dava tarihi itibariyle bahsi geçen 5 yıllık süre usuli kazanılmış hak niteliğindedir. Davacı şirket için verilen ilk tedbir kararı 06/11/2012 tarihinde verildiğinden mahkeme karar tarihi olan 29/09/2017 tarihi itibariyle 5 yıllık üst süre dolmamış ise de inceleme tarihinde dolmuş durumdadır. Kaldı ki kabul şekline göre de tedbirlerin kaldırılmasına karar vermek gerekirken bu hususa hiç değinilmemesi de doğru olmamıştır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/02/2016 Tarih ve 2014/6847 E. 2016/688 K.sayılı ve benzer içtihatları da bu yöndedir.
İlk derece mahkemesince, öncelikle davacı şirketlerin ticaret sicilindeki son kayıtlarının celbi ile ticari şirketlerin ticaret sicilinden resen terkin edilip edilmediği araştırılarak, şirketlerin ticaret siciline resen terkin edildiğinin anlaşılması halinde buna göre yargılama yapılması, aksi halde dosya kapsamı itibariyle, davacı şirketlerin iflaslarına karar vermek hususunun değerlendirilmesi veya gerek duyuluyorsa rayiç değerlere göre şirketlerin borca batıklığının yeniden tespiti hususları değerlendirilerek buna göre işlem yapılması için dosyanın mahkemesine iadesine, her ne kadar istinaf konusu yapılmasa da çoğun içinde azı da vardır ilkesi gereği ve davanın kamu düzenini ilgilendiren niteliği gereğince dosyadaki tüm tedbirlerin yukarıdaki gerekçelerle kaldırılması…” gerektiği gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılarak ilgili işlemlerin yerine getirilmesi için dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememiz kararının İstanbul Bölge Adliyesi… HD.’nin kararı ile kaldırılmasından sonra yapılan yargılamada; davacı şirketlerin ticaret sicil kaytıları celbedilmiş, incelenmesinde davacı şirketlerin ticaret sicilinde halen kayıtlı oldukları sicilden resen terkin edilmedikleri anlaşılmıştır.
Davacılar vekili duruşmada şirket yetkilileri ile görüşemediklerini, finansal durumları ile ilgili bilgilerinin bulunmadığını ve taktirin mahkemeye ait olduğunu belirtmiştir.
Duruşmada bulunan müdahil vekilleri davacıların iflasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davacı şirketler her ne kadar iflas erteleme talebinde bulunarak bu davayı açmış iseler de; davanın 08/10/2012 tarihnide açıldığı, davanın açıldığı tarihten itibaren yaklaşık 7 yıl geçtiği, kaydı değerlere bağlı kalınmaksızın borca batıklığın varlıkların rayiç değerleri dikkate alınarak güncel biçimde belirlenmesi ve projenin bu kapsamda ciddi ve inandırıcı olup olmadığının ve şirketlerin iflasının ertelenmesi ile mali durumlarının düzeltilmesinin mümkün bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiği, ancak yaklaşık 4-5 yıldır mali tabloların verilmediği, 3-4 yıldır davacı şirketlere kayyım atanmadığı, davacı şirketlerin davanın açılış tarihinden itibaren yaklaşık 7 yıl geçmesine rağmen halen borca batık oldukları, davacı … Şti.’nin yıllardır gayri faal olduğu göz önüne alınarak, borca batıklık durumları devam eden davacı şirketlerin bu iyileştirme projesi ile borçlarını ödeyerek borca bataklık durumundan çıkmasının mümkün olmadığı ve iflas erteleme koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davacı şirketlerin iflas erteleme talebinin reddine, borca batık olduğu anlaşılan davacı şirketlerin iflasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı şirketlerin iflas erteleme taleplerinin reddi ile, borca batık olduğu anlaşılan…Ticaret Sicil Müdürlüğünün …sicil numarasında kayıtlı… ŞİRKETİ’ nin ve … sicil numarasında kayıtlı …ŞİRKETİ’ nin 11.04.2019 gün ve saat 15:10 itibari ile İFLASINA,
2-İflasın açıldığının ilgili yerlere bildirilmesine, İflas avansının iflas memurluğuna aktarılmasına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 21,15 TL harçtan mahsubu ile eksik olan 23,25 TL harcın davacılardan tahsiline,
4-Davacıların yaptığı yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
Davacılar vekilinin ve Müdahil…, Müdahil … Müdahil …, Müdahil …, Müdahil …, Müdahil …Bankası, Müdahil … vekillerinin ve Müdahil …’ın yüzlerine karşı; diğer müdahillerin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır
**Bu belge 5070 sayılı Kanun Kapsamında Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*