Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/839 E. 2019/786 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/839 Esas
KARAR NO : 2019/786
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/09/2018
KARAR TARİHİ: 22/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 25/09/2018 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
Müvekkili şirketin 2008 yılından beri faaliyetlerine devam eden %100 Türk sermayeli bir şirket olduğunu, merkezinin …’da bulunduğunu, faaliyetlerine havacılık araçları alım-satımı, havacılık araçları ekipmanları tedariki, fuar-şirket-eğitim ve görsel amaçlı hava araçlarının birebir kopyalarının yaratılması, hava taşıtlarının kullanımı amaçlı pilot ve diğer personel eğitimleri için kullanılmak üzere materyallar-hava aracı simülatörleri üretilmesi dava konusu da olan uçak kabin servis eğitimi simülatörü üretimi, hava araçlarının ekipmanlarından mobilya ve aksesuar yapımı başta olmak üzere havacılık ile ilgili çalışmalarını sürdüren sektörünün Türkiye’de ilk ve tek lider firması olup işbu faaliyetlerini İstanbul’daki şubesinden yürüttüğünü, müvekkili şirketin davalı firmanın “http://www…..com” alan adlı internet sitesinde tesadüfen bir takım haksız rekabet teşkil edici nitelikte kullanımlar olduğunu tespit ettiğini, şöyle davalıya ait müvekkilimiz tarafından daha önceki tarihlerde üretilmiş ve satışı yapılmış “eğitim amaçlı uçak yolcu kabini” …nin görsellerinin davalı şirket tarafından müvekkilin faaliyet alanındaki hizmetler kapsamında ve sanki kendi ürünü gibi kullandığını tespit ettiğini, Türk Ticaret Kanunu madde 55/a bendine göre “..kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stoklan, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek” , “..Başkasının mallan, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” yukarıda bahsi geçen fillerin haksız rekabet ve teşkil ettiğinin kabul edildiğini, Kabin Mock-up Eğitim Seti başlıklı ve davalının ticaret ünvanın ilk üç harfini filigranla yerleştirdiği fotoğrafı kullanarak müvekkilin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan doğan telif haklarına tecavüz ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine aykırı olarak haksız rekabet yaratmakta olduğunu, ayrıca kendisi tarafından üretilmeyen bir ürünün fotoğrafını telif hakkı sahibi müvekkili şirketten de izinsiz olarak kullanırken diğer yandan da son derece kısıtlı bir müşteri portföyü ve iş çevresine hitap eden müvekkilin işleri ile doğrudan ilintili olarak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı SHY-147 kapsamında okulların ihtiyacı olan eğitim setlerini yerli olarak üretmekte olduğunu iddia ederek haksız rekabet yarattığı kanaati ile davalı aleyhine İstanbul …Sulh Hukuk Mahkemesinde …D.İş … K.sayılı tespit davasında alınan bilirkişi raporunda “..Müvekkil şirkete ait olan fotoğraf üzerine davalının şirket unvanının ilk kısmı olan “ADF” ibaresinin filigran ile yerleştirildiğinin görüldüğünün kayıt altına alındığını” belirttiğini, bu kapsamda tespit edilen haksız kullanımların mahkeme ilamı ile dahi sona erdirilmemesi nedeniyle, haksız eyleme son verilmesi amacıyla …Noterliği’nce 08/05/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ancak davalının söz konusu haksız rekabet teşkil edici nitelikteki ve müvekkilin telif haklarına da tecavüze neden olan kullanımlarını durdurmadığını, bunun üzerine “son bir uyan” anlamında davalı şirkete e-posta yolu ile ihtarnamenin de ileterek konunun çözümü ve ihlallere son verilmesini talep ettiklerini, bu e-postanın üzerine davalı şirketin tek pay sahibi ve Genel Müdürü olan …’nın telefonla taraflarına ulaştığını, işbu telefon görüşmesinde bu “kullanımlara son vereceklerini, ihtarnamede belirtilen taahhütnameyi de imzalayacaklarını, bu nedenle herhangi bir hukuki işlem yapılmamasını” talep ederek davalı şirketin Genel Müdürü’ne bu konuda kendilerinden taahhütnamenin imzalanarak iletilmesini ve görsellerin de derhal kullanımdan kaldırılmasının beklenildiğinin iletildiğini, kendilerinin ise, “taahhütnamenin tarafımızca hazırlanması durumunda imzalayarak iletileceğini, bu bakımdan taahhütname metninin tarafımızca hazırlanıp kendisine iletilmesini bekleyeceğini” beyan edip görüşmeyi sonlandırdığını, tarafımızca davalı şirket Genel Müdürünün talep ettiği taahhütnameyi 25/05/2018 tarihinde saat 15:14’te e-posta yolu ile davalı şirketin Genel Müdürü …’nın yanıtladığı “info@….com” mail hesabına iletildiğini, ancak davalı şirket bilahare 26/05/2018 Cumartesi tarihinde saat 21:13’te ilettikleri e-posta ile mezkur taahhütnameyi imzalamayı kabul etmediklerini, bu metnin müvekkilin bir reklamı olduğu iddiası ile ve hatta bir taahhütname imzalama gereği de olmadığını ifade ettiğini ve görüleceği üzere uyuşmazlığın sulhen çözümününün de olanaksız hale getirdiklerini, aynı sektörde faaliyette olan davalı şirketin “basiretli tacir olarak hareket edip” rakiplerine ait ürünlerin görsellerini kullanmamaları en temel beklenti olup, mezkur görselin müvekkil şirkete ait olduğunu bilmeden kopyalayıp kullanmasının mümkün olmadığını, ayrıca yine davalı şirket müvekkilin ürünlerinin fotoğrafların kullanması sebebiyle henüz üretmediği bir ürünü sanki üretiyor gibi pazarlama yaparak bir satış gerçekleştirdiğini, şöyle ki müvekkil şirketin … Üniversite’sinin “Ulaştırma Hizmetleri” bölümünde yer alan kabin hizmetleri ve Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği programının eğitimlerinin verildiği programlar kapsamında Beykent Üniversitesi ile 2 yıla yakın süre uçak kabini mock-up seti satışı için görüşmelerde bulunduğunu, Üniversite’nin ihtiyacı olan ürün ne olduğu bu görüşmelerde belirlendiğini, ancak davalı şirketin yine henüz ürettiği bir uçak kabini mock-up seti yokken müvekkilin ürününü internet sitesinde sergilemek yolu ile sanki üretim gerçekleştirmiş izlenimi vererek aynı Üniversite ile görüşmelerde bulunarak ilgili Beykent Üniversitesi ile bir uçak kabini mock-up seti satışına dair sözleşme imzaladığını, bu durumun dahi haksız rekabet teşkil eden eylemin net bir sonucu olduğunu ve müvekkilin bu haksız rekabet teşkil eden durumlar nedeniyle gelir ve kar kaybına uğradığını, ayrıca davalı firmanın gerçekleştirdiği haksız rekabet teşkil eden eylemi ardından halen bir üçüncü taraf firmanın ürününü de yine aynı şekilde kullanarak haksız rekabet teşkil eden eylemde bulunmaya devam ettiğini, davalı şirket hem müvekkilin ticari faaliyetlerine konu ana faaliyetleri üzerinde bir haksız kullanım gerçekleştirmiş hem de mezkur ürünü kendisi üretmemiş olmasına karşın müvekkilin ürününün görselini izinsiz şekilde kullanarak haksız kazanç sağladığını, ayrıca bu durum tüketici pozisyonunda olan Uçak Kabini Mock-up’ı satın alan müşterilerin de açıkça yanıltılmasına sebep olduğunu, sonuçta davalı müşterileri nezdinde müvekkile ait ürünü davalı şirket üretmiş gibi hareket ederek müvekkilin müşterilerine sağladığını, bu durumun açıkça müvekkilin itibar, pazar ve müşteri kaybetmesine yol açmış olacağını, davalının bu eylemleri nedeniyle müvekkiline “manevi tazminat” ödemesinin gerektiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle davalının müvekkile ait ürünün görselini yetkisiz ve izinsiz şekilde kullandığının, bu açıdan haksız rekabet eyleminin gerçekleştiğinin ve bu durumun haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalının eylemleri nedeniyle müvekkilin uğradığı manevi zararın tazmini anlamında 5.000,00 TL tutarında manevi tazminatın davanın açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan tahsiline ve yine davalının özellikle müvekkil şirket ile birlikte iştirak ettiği …Üniversitesi tarafından düzenlenen uçak kabini Mock-up alımı işine katılarak Haksız Rekabet teşkil eden eylemleri devam ederken kazandığı ihalenin müvekkil şirkette kalmaması nedeniyle müvekkilin yoksun kaldığı karın tespiti ile davalıdan tazmin edilmesine, bu konuda şimdilik 2.500,00 TL tutarında maddi tazminat tutarının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile müvekkil şirkete ödenmesine, davalıya ihtaren gönderilen bildirim nedeniyle 2702/2018′ de dava açılışı esnasında ödenen toplam 275,80 TL, 14/03/2018’de bilirkişi raporu alınması için ödenen 900,00 TL ek gider avansı, yine, müvekkil tarafından keşide edilen ihtarnamenin masrafı olarak toplam 452,48 TL olmak üzere müvekkil’in sarf etmek zorunda kaldığı resmi giderlerin toplamı olan 1.628,28 TL’nin dava tarihinden itibaren işlemiş-işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı’dan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili 08/11/2018 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
Gerek müvekkil şirketin gerekse de davacı firmanın ticari merkez adresinin İstanbul Anadolu Adliyesi sınırları içerisinde yer alması sebebiyle işbu davaya bakmaya mahkememizin yetkili olmayıp yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu nedenle yetki itirazlarının olduğunu, davacı tarafın bizzat ihaleye katılarak fiyat verdiği söz konusu … Üniversitesi “Uçak Kabin Servis Eğitim Simülatörü” alım işi ile ilgili olarak müvekkil şirketin hiçbir fikri yada bilgisinin mevcut olmadığını, ilgili ihalenin ne zaman, nasıl yapıldığı dahi müvekkil şirketin bilgisinde dahilinde bulunmadığını, müvekkil şirketin davacı tarafın iddia ettiği bu iş ile ilgili söz konusu üniversiteye herhangi bir başvurusunun bugüne kadar hiç olmadığını, davacının işbu ihaleyi kazanamamasından dolayı yoksun kaldığı karın ne kadar olduğunu yine en iyi davacının kendisinin bilebileceğini, bu nedenle davacı tarafın iddiasının gerçeğe aykırı olmakla, davanın da haksızlığının orta olup, maddi tazminat ve bu talebe ilişkin faiz talebinin de açıkça hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle reddinin gerektiğini, davacı tarafın işbu davayı zarara uğradığı için değil ticari rakibi olan müvekkil şirkete olur da belki zarar verebilirim saikiyle açmış olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde sanki zararı varmış gibi asılsız ve mesnetsiz iddialarda bulunarak müvekkile sanki sektörde yeni olan ve davacı tarafın ürünlerini pazarlayarak kazanç elde etmekte olan vasıfsız bir firma gibi gösterme çabasında olduğunu ancak bunun doğru olmadığını, öyle ki davacı tarafın davasını ispat etmekle mükellef olduğunu, müvekkil şirketin internet sayfasında belirtmiş olduğu bilgilerin haksız rekabet içermeyip hepsinin doğru olduğunu, her ne kadar davacı firma bundan rahatsız olsa da bu sektörde sadece davacı firmanın faaliyet göstermediğini, ayrıca müvekkili şirketin Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün hava araçlarının teknik bakımında ve kabin içi hizmetlerde görev almak üzere yetiştirilecek personelin eğitim için yetki verdiği bütün okul, üniversite ya da başkaca eğitim kuruluşlarına uçaklarda yer alan her türlü teknik ekipmanın ya da her hangi bir markanın uçak kokpit maketlerini yapmaya yeterli bilgi ve deneyimi mevcut olduğunu, müvekkil şirketin davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği kabin içi görüntüyü içerir resmi kendi internet sayfasına 29/01/2018 tarihinde ekleyip bu tarihten çok önceleri de kabin içi mock-up/maket işlemlerini pek çok kereler yaptığını, müvekkili firma yapmakta olduğu işler arasında kabin hizmet eğitimlerinde kullanılan mock-up/maketler olduğu halde bununla ilgili internet sayfalarında bir ibare bulunmadığını çok sonraları fark ettiğini ve bunun davacı tarafından belirtilmesi ile müvekkil şirket internet sitesini düzenleyen bilişim teknisyenine talimat verdiğini, siteyi düzenleyen bilişim teknisyeni, 29/01/2018 tarihinde hiçbir şekilde bir firmanın marka veya patent korumasında olmayan ve başkasına ait olduğuna dair bir ibare içermeyen, internet ortamında alelade olarak yer almakta olan, davacı firmaya aidiyeti belli olmayan, anonim nitelikte bir uçak kokpitinin içini gösteren resmi müvekkil firma internet sayfasına koyduğunu ve bu resmin davacı tarafça kendilerine ait olduğunun belirtilmesinin hemen ardından müvekkilce davacıya ait olup olmadığı araştırılmadan tamamen nezaketten ve iyi niyetten 24/05/2018 tarihinde internet sayfasından kaldırıldığını, davacı firmanın söz konusu resim üzerinde kendisine ait telif hakkı olduğunu ispatlayamadığı gibi mock-up resminin orjinal-aslına uygun kabin görüntüsü olması nedeniyle üzerinde telif hakkı tesisi sağlanmasının mümkün olmadığını, davacının yine dava dilekçesinde yer alan ve Pegasus Havayolları için ürettiğini iddia ettiği ve yapım sürecinin resimlerini sunduğu kabin maketleri ile müvekkilin kısa bir süreliğine internet sayfasına koyduğu resim ile aynı olmamakla birlikte yapılmakta olan söz konusu mock-up/maketler gerçek uçak kokpitlerinin birebir kopyası olduğunu, davacı tarafın kendi tasarrufu ile yeni bir uçak kokpiti dizayn etme imkanının bulunmadığını ve bu anlamda davacıya ait tescilli, telif hakkı alınmış, özel olarak dizayn edilerek patenti alınmış, nevi şahsına münhasır bir uçak kokpit görselinin mevcut olmadığını, kaldı ki böyle olursa bu sefer Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün havacılık personellerinin eğitiminde kullanılmak üzere zorunlu kıldığı, orjinalleri ile birebir aynı olan uçak kokpitlerinin kullanılması şartı davacı firma tarafından hiçbir zaman sağlanamayacağını, hatta bu nedenle Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü gerçek uçak parçalarının ya da gerçeği ile birebir aynı olan uçak setlerinin kullanılması suretiyle eğitim maketlerinin yapılmasını özendirdiğini, bahsi geçen maket/replika/mock-up yapılması faaliyetinde her hangi bir “know-how” ihtiyacı olmadığı gibi her yapılan mock-up parçanın patentinin alınmasının da söz konusu olmadığını, lakin yapılan parçaların zaten aslına bire bir aynı şekilde yapılmak zorunda olunan belirli bir uçak markasının parçaları olduğunu, davacı tarafın uçak maketlerinin yapılması konusunda sektörde kendisinden başka firmaların varlığından pek hoşnut olmayıp bu sektörde tek el olmayı amaçladığını, bu yönden aslen davacı firmanın haksız rekabet içinde olduğunun aşikar olduğunu, öyle ki, davacının uçak parçaları tedarik eden firmalarla sadece kendilerine parça vermeleri için anlaşmalar yapma çabasında olduğunu ve bu sektörde yer alan diğer az sayıdaki firmanın da bunun bilgisinde olduğunu, bunun yanında söz konusu değişik iş dosyasından müvekkile davacının ne delil tespit talebini içerir dilekçesi ne de alınan bilirkişi raporunun tebliğ edilmediğini, İstanbul …Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası incelendiğinde davacının aslında kötü niyetli olarak aslında hiç var olmayan bir adres belirtmek suretiyle müvekkile bilirkişi raporunun tebliğini engellemeye çalıştığını, bunun dikkatlerden kaçmadığını, aynı dosyadan davacı firma bilirkişi raporunu 26/04/2018 tarihinde tebliğ alıp 08/05/2018 tarihinde müvekkile konu ile ilgili noter aracılığıyla bir ihtarname gönderdiğini, fakat her nasıl olduysa davacı taraf müvekkilin merkez adresini bu sefer doğru yazmak suretiyle ihtarnameyi düzenlediğini, bütün bu kötü niyetli ince stratejiler, davacı firmanın Türk Medeni Kanunu’nun md-2 kapsamında yer alan dürüstlük kurallarından ne kadar uzak olduğunun, aslında davacının herhangi bir zararının olmadığının ama müvekkili zarara sokmak umudu ve kastıyla hareket ettiğinin açık kanıtı olduğunun, mevcut iş alanında ve sektörde asıl haksız rekabet edenin davacı firmanın olduğunu, davacı firmanın malzeme tedarikçilerine sadece kendilerine satış yapmaları, diğer rakip firmalara malzeme satışı yapmamaları yönünde ısrar ettiğini, bu saldırgan tutumunun iş bu davada da kendini gösterdiğini, yine kötü niyetli bir tutumla, asılsız ve mesnetsiz iddialarla müvekkil şirketin itibarını zedelemeye çalıştığını, davacı firmanın dava dışı 3. bir kişiye ait bir ürünün müvekkili internet sayfasında kullanıldığı iddiasının asılsız olup bu hususun davacının açmış olduğu davayla da alakasının bulunmadığını, davacı tarafın müvekkili internet sayfasında Amerikan bir firmaya ait ürünün yer aldığı iddiasının davacının davasındaki diğer mesnetsiz iddialardan başka birisinin olduğunu, nitekim müvekkilin internet sayfasında iddia edildiği gibi başka firmaya/şahsa ait bir resim paylaşımının hiçbir zaman söz konusu olmadığını, davacı firmanın dava öncesinde müvekkile gerçek dışı bildirimlerde bulunarak ve güven tesis ettirmek suretiyle müvekkili sektörden tamamen silmeyi hedefleyen bir taahhütname imzalatmaya çalıştığını, davacı tarafın delil listesi ekinde Ek-6 olarak sunmuş olduğu 25/05/2018 tarihinde saat 15:14 de davacı taraf vekilleri aracılığıyla müvekkil şirket yetkilisine gönderilen e-postanın eki nedense davacı tarafça sunulmadığını, bütün bu dava öncesi süreçte müvekkil firma hiçbir şekilde ne davacı firma ile ne de davacı şirket vekilleri ile iletişime geçmediğini, her defasında gerek telefonla gerekse de e-posta yoluyla davacı tarafın müvekkille bağlantı kurmak istediğini, ayrıca yine bu süreçte müvekkilin davacı firma ile uzlaşma yapmak gibi bir yaklaşımının hiçbir zaman olmadığını, buna rağmen davacı firmanın “Uzlaşma” adı altında, sanki müvekkille belirli hususlarda anlaşılmış gibi müvekkili yanıltmaya yönelik gönderdiği ilgili e-postayı kınadığını, delil listelerinin ekinde bu e-posta ekinde yer alan “… .pdf” isimli dosya içeriğini mahkemeye sunduklarını, ilgili belge okunduğunda davacı tarafın müvekkil firmanın ağzından hazırlanmış bir taahhütname düzenlendiğini ve içeriğinde uçak ekipmanlarının veya kabinlerinin maketlerinin eğitim veya diğer birçok kullanıma uygun olarak üretimi ve satışı hususunda sektörde davacı firmanın tek başına faaliyet gösteriyormuş gibi bunun gibi bir çok asılsız beyanı müvekkilinin kabul ettiğine yönelik bir içerik hazır olduğunu ve müvekkil firma tarafından imzalanması istenerek yanlışa sevk edilmeye çalışıldığını, müvekkilin bu e-postaya cevap olarak ilgili belgeyi kesinlikle imzalamayacaklarını, zaten kendilerinin davacıya ait bir ürünü kullanmalarının söz konusu olmadığını, olamayacağını, kendilerinin de bu sektörde yer almakta olduğunu, taahhütnamede belirtilen ve haksız rekabet içerir beyanlarının gerçeği yansıtmadığını belirttiğini, yukarıda arz edilen nedenlerle öncelikle yetki itirazlarının değerlendirilerek dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, davacının haksız ve hukuka aykırı şekilde açmış olduğu ve hiçbir yasal dayanağı bulunmayan ve T.M.K’nun m.2 dürüstlük kuralına aykırı davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat isteminden ibarettir.
Taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, davalının süresinde ve usulüne uygun olarak Mahkememizin yetkisine itiraz etmesi nedeniyle Mahkememizin yetkili olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 6.maddesine göre genel yetkili mahkeme davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Uyap sisteminden yapılan incelemede davalı tüzel kişinin adresinin Ataşehir/İstanbul olduğu, bu hususta taraflar arasında bir uyuşmazlık da bulunmadığı, dava dilekçesinin de bu adrese usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalının ikamet adresi itibariyle yetkili Mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın haksız fiil hukuksal nedenine dayandığı anlaşılmakla 6100 sayılı HMK’nın 16.maddesi açısından Mahkememizin yetkili olup olmadığı hususunun da değerlendirilmesi gerekmiştir. Anılan maddeye göre haksız fiillerden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili kılınmıştır. Davacı kendisine ait görsellerin davalı tarafça kendi web sitesinde kullandığından bahisle eldeki davayı açtığından, davalının haksız fiili işlediği yer dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre davalı yerleşim yeri, zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ise davacı yerleşim yeridir. Aksine bir tespit için dosyada herhangi bir delil yoktur. Davacı web sitesinin yayın yaptığı her yerde haksız fiilin sonuçlarının gerçekleştiğini iddia ederek Mahkememizin yetkili olduğu savunmuş ise de, yasanın ilgili maddesinin bu şekilde yorumlanamayacağı kanaatiyle, 6100 sayılı HMK’nın 16.maddesi itibariyle de yetkili Mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu Mahkememizce takdir ve kabul edilmiştir.
Açılanan sebeplerle davaya bakma görev ve yetkisinin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait olması sebebiyle Mahkememizin yetkisizliğine; Mahkememiz yetkisiz olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakma görev ve yetkisinin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait olması sebebiyle Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE; Mahkememiz yetkisiz olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nın 323 ve 331/2. maddeleri gereğince davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli ve yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına, görevsizlik kararından sonra davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmez ise talep üzerine Mahkememizce dosya üzerinden bu hususların tespitine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.