Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/785 E. 2021/492 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/785 Esas
KARAR NO :2021/492

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:11/09/2018

BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
… ESAS-… KARAR SAYILI DOSYASI

DAVA:İstirdat
DAVA TARİHİ:31/10/2019
KARAR TARİHİ:24/06/2021

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; … A.Ş. nin … Şube ile dava dışı … San. ve Tic. A.Ş. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerinde müvekkili şirketin müteselsil kefil sıfatıyla ile imzası bulunduğundan bahisle müvekkili şirketin kefalet riskinin 1.934.989,69 TL olduğunun bildirildiğini, müvekkili şirketin davalı bankaya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kefalet sözleşmelerinin geçersizliği ve ayrıca davalı bankaya kefil sıfatıyla borcunun bulunmadığını tespiti için mahkemeye başvurmak zorunluluğunun hasıl olduğunu, 09/06/2016 tarihli 10.000.000 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi içeriğinde yer alan Kefalet Sözleşmesinin TBK.nın 583.maddesinde belirtilen şartlara uyulmadığından geçersiz olduğunu, geçersiz Kefalet Sözleşmesine dayanılarak müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, 09/06/2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesindeki kefil bölümündeki tarih satırındaki 09.06.2016 yazısı ile işbu tarihteki düzeltmeye dair atılan imzanın, müvekkili şirket yetkilisine (imza yetkilisi …) ait olmadığını, dava dışı şirket … San. ve Tic. A.Ş. ile … A.Ş. … Şubesi arasında 09/06/2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi (GKS) düzenlendiğini, işbu kredi sözleşmesine müvekkili şirket … San. ve Tic. A.Ş.nin kefil olduğunun bildirilmesi üzerine, müvekkili şirketin 09/06/2016 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalamamış olması sebebi ile şüpheye düşüldüğünü ve duyulan şüphe üzerine özel mütalaa talebinde bulunulduğunu, Emniyet Genel Müdürlüğü Grafoloji ve Sahtecilik Em. Uzmanı …’ın verdiği 17/07/2018 tarihli mütalaada “…Mukayese esas alınan rakamlar ile (tarih rakamlarından 5 adedini oluşturan) “0” ve “6” rakamlarının yapılandırılma tarzı itibariyle aralarında fark saptandığından tarih satırında üzeri çizilen tarihin alt tarafına yazılmış “09.06.2016” tarihi oluşturan rakamların kuvvetle muhtemel …’in eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı, mukayese esas alınan imzaları ile aralarında karşılaştırmalı incelemelerde esas alınan ve fotokopilerden tespit edilebilen kriterlerden mevcut olanların bazıları itibariyle fark saptığından inceleme konusu GKS’nin tarih satırında yapılmış düzeltmeye ilişkin imzanın kuvvetle muhtemel …’in eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığını… ” belirtildiğini, buna ilişkin şüphelerin haklı çıktığının görüldüğünü belirterek, dava dışı şirket … San. ve Tic. A.Ş. ile … A.Ş. … Şubesi arasında imzalanan 09/06/2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesindeki kefalet sözleşmesinin ve müvekkilinin kefaletinin geçersizliğine, müvekkili şirketin davalı bankaya kefil sıfatıyla borcunun bulunmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; müvekkili banka ile dava dışı … San. ve Tic. A.Ş. arasında 5 adet Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, Davacı şirketin belirtilen sözleşmelerini kefaleten imzaladığını ve bu sözleşmelerden doğmuş ve doğacak her nevi kredi borcuna müteselsil kefil olduğunu, Genel Kredi Sözleşmeleri kapsamında halihazırda, dava dışı şirkete 21/07/2017 tarihinde kullandırılmış bulunan 2.500.000 TL tutarlı Taksitli Ticari Kredi Sözleşmesinden doğmuş borca, davacı şirketin müteselsil kefilliğinin mevcut olduğunu, davacı tarafın 09/06/2016 tarihli 10.000.000 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesindeki müteselsil kefil bölümünde tarihte yapılan düzeltmedeki el yazısının davacı şirket yetkilisine ait olmadığını, keza bu düzeltme yanındaki imzanın da davacı şirket yetkilisine ait olmadığını bu sebeple bu genel kredi sözleşmesindeki müteselsil kefaletin geçerli olmadığı iddialarında bulunduğunu, bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını, Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını talep ettiklerini, davacı şirketin kaşesi altındaki diğer el yazısı ve imzalara herhangi bir iddiasının bulunmadığını, bu konu dahi iddialarının doğruluğu hakkında soru işareti doğurduğunu, davacının iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için mezkur Genel Kredi sözleşmesindeki düzeltme el yazsı ile yanındaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı düşünülse bile diğer Genel Kredi Sözleşmeleri kapsamında davacı şirketin müteselsil kefaleti ve borçtan kefaleten sorumluluğunun devam ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada, Davacı vekili verdiği dava dilekçesi ile, davalı banka tarafından, müvekkili hakkında…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, tebligatın yanlış adrese gönderilmesi nedeniyle kesinleşmeyen takip alacağı için bu kez Mahkememizin … D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alınmak suretiyle infaz edildiğini, müvekkilinin hakkındaki takipten, araçlarının kaydına konulan ihtiyati haciz şerhleri ile haberdar olduğunu ve akabinde…. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde … D.İş. sayılı dosya ile 04/07/2019 tarihinde icra takibinin ihtiyaten durdurulmasının talep edildiğini, Mahkemece, tedbir isteminin mürafaalı olarak değerlendirilmesine karar verilerek talep tarihinden 8 gün sonrasına 12/07/2019 tarihine mürafaa günü verildiğini, mezkur takipte araçların kaydına haciz-yakalama şerhi konulması, bankalara haciz ihbarnamesi gönderilmesi ve haciz-muhafaza işlemleri için talimat alınması nedeni ile haciz tehditi altında; Sektöründe bilenen bir firma olan müvekkilinin borcu olmamasına rağmen hacze maruz kalması, bankalar nezdinde kredibilitesinin sarsılması ile kredilerinin geri çağrılması gibi mahva sebebiyet verecek riskler doğduğunu, talep edilen asıl alacak miktarı, ihtiyati haciz vekalet ücreti,yargılama gideri ve tahsil harcı olmak üzere ihtirazi kayıtla 08/07/2019 tarihinde 1.394.406,98 TL dosyaya yatırılmak zorunda kalındığını, 12/07/2019 tarihli mürafaa gününde Mahkemece; “…İİK 72/3 son cümle gereğince….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki icra dosyasına girmiş veya girecek olanın paranın %20 teminat karşılığında alacaklıya ödenmesenin ihtiyati tedbiren durdurulmasına, … takibin durdurulmasına yönelik tedbir talebinin İİK 72/3 birinci çümle gereğince yasal engel nedeniyle reddine …” karar verildiğini, bu arada müvekkilinin hakkındaki icra takibinin kesinleştiğini, bakiye alacak için alacaklının yasal olarak haciz tatbik etme hakkı doğduğunu, Mahkemece verilen tedbir kararında öngörülen %20 teminatın bakiye ile birlikte yatırılması, zaten borcu olmayan bir parayı ödemek zorunda kalan müvekkili için ekonomik olarak müşkil teşkil ettiğinden bu kerre 18/07/2019 tarihinde müvekkilinin ihtirazi kayıtla bakiye borcunun 151.229,31 TL olarak ödenmek zorunda kaldığını, müvekkilinin davalıya takibe konu senetten veya herhangi bir nedenden ötürü de borcu olmadığını, dava dışı şirket … San ve Tic. A.Ş. ile … A.Ş. … Şubesi arasında 09/06/2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi düzenlendiğini, iş bu kredi sözleşmesine müvekkili şirketin kefil olduğunun bildirilmesi üzerine, müvekkili şirketin 09/06/2016 tarihinde böyle bir Genel Kredi Sözleşmesi imzalamamış olması hasebi ile şüpheye düştüğünü ve duyulan şüphe üzerine özel mütalaa talebinde bulunulduğunu, mütalaada da şüphelerin haklı olduğunun görüldüğünü ve neticeten; Müvekkili şirketin davalı bankaya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığından 09/06/2016 tarihli 10.000.000 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesindeki kefaletle sözleşmesinin ve müvekkili şirketin kefaletinin geçersizliği, ayrıca müvekkilin bankaya kefil sıfatıyla borcunun bulunmadığını tespitine karar verilmesi için Mahkememizin 2018/785 esas sayılı dosyası ile menfi tesbit davası açıldığını, davalı bankanın aleyhlerine açılan davanın kayıp edileceği düşüncesinden olsa gerek; teminat olarak alınan ancak sonrasında müvekkilinin kefil olmaktan vazgeçmesi nedeni ile bankanın elinde kaldığını düşündükleri senedi doldurmak sureti ile icra takibine konu ettiğini, yargılama aşamasına gelinene kadar yapılan ihtari yazışmaların, dava dosyası içerisindeki beyanların ve hatta davalı banka tarafından son olarak gönderilen 12/06/2019 tarih ve 17334 yevmiye numaralı ihtarnamenin hiç birinde, davaya konu edilen senetten bahis edilmediğini, müvekkilinin senetten ötürü borcunun bulunduğunun bildirilmediğini, borcu kabul etmek anlamına gelmemek ile birlikte alacaklı tarafından icra takibine konu edilen senedin teminat senedi olduğunu ve bu senedin mücerret borç ikrarını içermediğinin sabit olduğunu, davalı tarafından gönderilen ihtarnamede, müvekkilinin sözde borcunun krediye kefaletten ötürü kendi ifadeleri ile 1.392.843,48 TL olduğu noter huzurunda beyan edildiğini, aynı bankanın bu kez müvekkili hakkında giriştiği kambiyo takibinde takip müstenidatının 09.06.2016 tanzim 14.06.2019 ödeme tarihli 10.000.000 TL bedelli senetten ötürü müvekkili hakkında 1.392.843,48 TL asıl alacak miktarı üzerinden icra takibine girişildiğini, görüleceği üzere talep edilen asıl alacağın ihtarnamede de icra takibinde de kuruşu kuruşuna aynı olan ” 1.392.843,48-TL.” tutarının olduğunu, bu durumda bankanın açıkça senedin teminat senedi olduğunu ikrar ettiğini, takibe konu senedin tanzim tarihinin 09 Haziran 2016, ödeme tarihinin de tam 3 yıl sonra 14 Haziran 2019 yılı olarak net tarih belirlenmesi hali hayatın olağan akışına ve bankacılık uygulamalarına açıkça aykırı olduğunu, bankanın hesap kat ihtar tarihinin 12 Haziran 2019 olması, bu ihtarda ödeme için 1 gün süre verilmiş olması ve senetteki ödeme tarihinin ise 14 Haziran olarak yazılmış olması hali dahi senedin ödeme tarihinin gerçekte boş olduğunun da bir göstergesi olduğunu, tüm bu olgular ve sunulan sözleşme ve ihtarname içerikleri ile takibe konu senedin, kayıtsız şartsız ödeme vaadi unsurunu içermediğinin ve Genel Kredi Sözleşmesi teminatı olduğunun açıkça bir göstergesi olduğunu belirterek, müvekkilinin cebri icra tehdidi altında borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı 1.545.636,29 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte istirdadına ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada, davalı vekili verdiği cevap dilekçesi ile, müvekkili bankanın dava dışı …Dağ. Paz. ve Tic. A.Ş. ile girmiş olduğu alacak ilişkisi sonucu bu şirket tarafından 09/06/2016 düzenleme 14/06/2019 vade tarihli, 10.000.000 TL bedelli, kayıtsız ve şartsız borç ikrarını içeren bir bono düzenleyerek müvekkiline verdiğini, davacı şirketin bu bonoyu müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, davacının müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı işbu bono yönünden dava dışı borçlular ve davacı aleyhine ihtiyati haciz kararı alınarak…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo takibine girişildiği ve 08/07/2019 ile 23/07/2019 tarihli ödemeler ile konu dosya borcunun tamamının ödenmesi üzerine icra dosyasının infazen kapatıldığını, ancak bu ödemelerin öncesinde davacı tarafça …. İcra Hukuk Mahkemesinin… Esas sayılı dosyasıyla 04/07/2019 tarihinde dava açıldığını, huzurdaki davaya benzer şekilde itirazında da davacı; takip konusu bononun teminat senedi olduğundan bahisle takibin iptalini istediğini, davacının huzurda görülen bu davada da takip konusu bononun teminat senedi olduğunu iddia ettiğini, fakat bonoların sebepten soyut, kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren kıymetli evraklar olduğunu, davacının, takip konusu bonodaki imzaya herhangi bir itirazda bulunmadığına göre her ne kadar kefillikten vazgeçtiğini ve senedin sonradan doldurulduğunu iddia etse de müvekkili bankaya karşı kayıtsız ve şartsız bir borç ikrarında bulunduğunu, bononun bir şeyin teminatı olarak verildiği hallerde ise bunun senet üzerine “teminat senedidir” şeklinde bir ibareyle belirtilmesi ve neyin teminatı olduğunun da açıkça yazılması gerektiğini, bunun yanında kambiyo senetlerine dayalı icra takiplerinde takip dayanağının yasada belirlenen şartları taşıyıp taşımadığını icra müdürününde re’sen incelenmesi gerektiğini, bu husustaki hukuka aykırı işlemin şikayet merciinin İcra Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacının icra takibinin açılmasının ardından 04/07/2019 tarihinde açtığı … İcra Hukuk Mahkemesinin… esas sayılı dosyasında da aynı gerekçelere dayanarak takibin iptalini istediğini, bu davanın halen derdest olduğunu, söz konusu bonoya dayalı kefalette yasal olarak davacının kefaletten vazgeçme hakkının da bulunmadığını, ayrıca kefaleti sona erdiren bir durumunda söz konusu olmadığına göre davacının kefillikten vazgeçtiği iddiasının da hukuken dinlenemeyeceğini, davacı tarafça …. İcra Hukuk Mahkemesinin… esas sayılı dosyasıyla şikayet, bu dosya ile menfi tespit davası ikame edildiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, iş bu davada talep edilen paranın iadesi talebinin ise İcra Mahkemesindeki şikayetin karara bağlanmasından sonra gündeme gelebileceğini belirterek öncelikle usulden ve bu talep yerinde görülmez ise esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava Menfi Tespit, Birleşen dava İstirdat davasıdır.
Asıl davada Davacı; 09/06/2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesindeki kefalet sözleşmesinin ve kefaletinin geçersizliğine, davalı bankaya kefil sıfatıyla borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini, birleşen davada ise; …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile bu dosya borcu için ödenen 1.545.636,29 TL nin istirdadına karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf ise asıl davada Adli Tıp Kurumundan yazı ve imza inkarı ile ilgili rapor alınmasını ve davanın reddine karar verilmesini, birleşen dava da ise; takip konusu bononun teminat senedi olduğuna dair iddiayı kabul etmediklerini, bonoda teminat senedi olduğuna dair hiç bir ibarenin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve…. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası incelenmiş, taraf delilleri toplanmış ve Adli Tıp Kurumu raporu ile bilirkişi raporları alınmıştır.
Asıl davada Genel Kredi sözleşmesindeki yazı ve imza inkarı ile ilgili Adli Tıp Kurumundan ve bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Adli Tıp Kurumunun 04/11/2019 tarihli raporunda; ” İnceleme konusu sözleşmede tarih bölümünün yanında yer alan basit tersimli düzeltme imzası ile …’in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’in eli ürünü olmadığı, İnceleme konusu sözleşmede Tarih bölümünde yer alan sınırlı sayıda rakamdan oluşan “09.06.2016” tarihi ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazının mevcut mukayese yazılarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’in eli ürünü olmadığı” belirtilmiştir.
Adli Tıp Kurumu raporuna davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine bilirkişiler …, … ve …’tan bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişiler Mahkememize sundukları 29/06/2020 tarihli raporlarında, Genel Kredi sözleşmesinin 41. sayfasının 1. Müteselsil bölümünde tarih hanesindeki “09.06.2016” ibareli tarih rakamlarının … isimli şahsın elinden çıkmadığı, bu rakamların yan kısmında bulunan düzeltme imzasının kuvvetle muhtemel … isimli şahsın elinden çıkmadığı kanaatine varıldığını belirtmişlerdir.
Bilirkişi … Mahkememize sunduğu 25.04.2021 tarihli raporunda; ihtilafa konu senet üzerindeki davacıya ait imzanın aval hükmünde olması, yani davacının avalist olması halinde; ihtilafa konu senet bono olduğunu, TTK. md. 776 ve devamında kambiyo senetleri arasında düzenlendiği, Bononun da aralarında bulundukları kambiyo senetlerinin temel borç ilişkisinden soyut senetler olduğunu, senetlerinin bu özelliğinin, kambiyo senedi üzerindeki aval işlemi içinde geçerli olduğu, soyutluk ilkesi, ispat yükününde yer değiştirmesine yol açacağı, yani senede dayanarak ödeme talep eden kişi kambiyo senedinin düzenlenmesine sebep olan temel borç ilişkisini ve bu ilişkiye göre alacaklı olduğunu ispat etmekle yükümlü olmadığını, sadece senede dayanarak senet metninde mündemiç alacak hakkını talep edebileceği, karşı tarafın borçlu olmadığını ispat etmesi gerekeceğini, dava konusu olayda senedin teminat için verildiği, aslında dava konusu senet nedeniyle borçlu olunmadığı iddia ediliyorsa, bu hususun aval veren tarafından ispat edilmesi gerekeceğini belirmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, Asıl davada davacının, dava dışı … San. ve Tic. A.Ş. ile … A.Ş. … Şubesi arasında imzalanan 09/06/2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesindeki kefalet sözleşmesinin ve kefaletinin geçersizliğine, davalı bankaya kefil sıfatıyla borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, 09.06.2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin 41.sayfasının 1. Müteselsil bölümünde tarih hanesindeki “09.06.2016” ibareli tarih rakamlarının ve bu rakamların yan kısmında bulunan düzeltme imzasının davacı şirket yetkilisi …’ e ait olmadığının Adli Tıp Kurumu raporu ve bilirkişi raporu ile anlaşıldığından TBK.nın 583/1. maddesi gereğince davacının kefaletinin geçerli olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak asıl davanın kabulüne, davacının 09.06.2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinden dolayı davacının kefil sıfatıyla davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Birleşen davada; davacı takip konusu bononun teminat senedi olduğunu belirterek takip dosyasına ödenen 1.545.636,29 TL nin istirdadına karar verilmesini talep etmiştir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davacı ve diğer borçlular hakkında 09.06.2016 düzenleme tarihli, 14.06.2019 vade tarihli 10.000.000 TL bedelli bonodan dolayı 1.402.230,86 TL alacak için icra takibi yapıldığı, bonoda ödeyecek kişinin …… Paz. San. ve Tic. A.Ş. olduğu, davacı şirketin ve diğer 3 şirketin bononun ön yüzünde imzasının bulunduğu görülmüştür.
TTK.nın 778/2-3 maddesinin yollaması ile bonolarda da uygulanacak TTK.nın 701/3 maddesi gereğince bononun ön yüzüne, düzenleyenin imzası dışında atılan imzalar aval hükmündedir. TTK.nın 702.maddesine göre aval veren kişi kimin için taahhüt altına girmiş ise aynen onun gibi sorumlu olur.
Dava konusu bonoda davacının bononun ön yüzünde imzası bulunması nedeniyle aval veren konumunda olduğu ve bu bonodan dolayı düzenleyen gibi sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
HGK’nun 14.3.2001 tarih ve 2001/12-… sayılı ve yine 20.6.2001 tarih ve 2001/112-… sayılı kararlarında da benimsendiği üzere dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. İİK.nın 169/a maddesi uyarınca belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir. Davacı, senedin teminat senedi olarak verildiğini iddia etmiş ise de; bu iddianın yazılı belge ile ispatı zorunludur. Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre senedin banka kredi sözleşmesi kapsamında teminat için verildiğinin iddia edilmesi halinde, kredi sözleşmesinde takibe konu bonoya açıkça atıf yapılması zorunludur. (Yargıtay ….HD.nin 21.01.2020 tarih ve 2019/… E.,2020/… K. sayılı ilamı.)
Davacı bononun Genel Kredi Sözleşmesine istinaden teminat olarak verildiğini bu nedenle geçerli olmadığını iddia etmiş ise de; bonoda teminat senedi olduğuna dair hiç bir ibarenin yer almadığı, Genel kredi sözleşmesinde senede hiçbir atıf olmadığı, davacının teminat senedi olduğuna dair kesin yazılı delil sunmadığı ve yine davalının da senedin teminat senedi olarak verildiğine dair kabulünün bulunmadığı anlaşılmakla, davacının birleşen davasının reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl Davada;
a)Davacının Menfi Tespit Davasının kabulü ile; 09.06.2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinden dolayı davacının kefil sıfatıyla davalıya borçlu olmadığının tespitine,
b) Davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Birleşen davanın reddine,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN:
1-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 132.179,15 TL harçtan peşin alınan 33.044,97 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 99.134,18 TL harcın davalıdan tahsiline,
1-b)Davacı tarafından yatırılan başvurma ve peşin harç toplamı 33.080,87 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
1-c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 98.654,81 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
1-d)Davacı tarafından yapılan 1.456,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
1-e)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
1-f)Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN:
2-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 26.395,62 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 26.336,32 TL nin karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davacıya iadesine,
2-b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 86.897,27 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2-c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Taraf vekillerinin ve davacı şirket yetkilisinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/06/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır