Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/649 E. 2019/1088 K. 10.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2018/649 Esas
KARAR NO: 2019/1088

DAVA : Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/07/2018
KARAR TARİHİ: 10/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili … 09.04.2009 tarihinde dava dışı … ile …’e 15.000,00-USD tutarında borç vermiş olduğunu, bu borç karşılığında dava dışı …’ın keşideci olarak, davalı …’in ise kefil olarak imza ettiği 09.04.2009 keşide tarihli 18.05.2009 vadeli ve 15.000,00-USD bedelli bir adet bonoyu tesilm aldığını, bononun vadesinde ödenmemesi üzerine müvekkili … İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile gerek dava dışı …gerekse davalı … hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde bulunduğunu, müvekkilinin icra takibi yapması üzerine davalı … icra takibine dayanak 18.05.2009 vadeli ve 15.000,00-USD bedelli bonodaki kefil olarak bulunan imzasına İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile açtığı dava ile itiraz ettiğini, bu davada Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı olan bilirkişi … tarafından düzenlenen 15.05.2011 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği ve icra takibinin davalı … hakkında durdurulmasına ve alacak miktarının %40 oranında kötüniyet tazminatının müvekkilden alıanarak davalı …’e verilmesine karar verildiğini, müvekkilinin belirtilen mezkur kararı temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 201/16829 Esas sayılı ilamı ile kötüniyet tazminatının alacak tutarının %20’sin oranında hükmedilmesi gerekirken %40 olarak uygulanmasının ve ayrıca müvekkili aleyhine %10 tutarında para cezasına hükmedilmemesinin yasaya aykırı olduğu yönlerinden kararı bozduğunu, bozma kararına uyan yerel Mahkemece, bozma kararı doğrultusunda tekrar yapılan yargılama sonucunda 23.01.2013 tarihinde verilen karar ile davalı …’in imza itirazın kabulüne ve icra takibinin davalı … yönünden durdurulması ile müvekkili aleyhine alacak tutarının %20 oranında kötüniyet tazminatına ve %10 tutarında para cezasına hükmetmiş olduğunu, müvekkili her ne kadar, bozma doğrultusunda verilen kararı da temyiz etmiş ise de, bu karar Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2014/553 Esas sayılı kararı onanarak kesinleşmiş olduğunu, olaylar neticesinde müvekkili Burhan, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yapılan ilamlı takip nedeniyle müvekkili ödeme yapmak zorunda kaldığını, yukarıda açıklanan nedenlerle fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik, müvekkilinin davalı …’den, esasen karz akdi nedeniyle düzenlenen bonoya dayalı 15.000,00-USD alacağından şimdilik 1.000,00-USD alacağının bonodaki vade tarihi olan 18.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca yabancı para mevduatına uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasına müvekkili tarafından ödenmek zorunda kalınan tutarlardan şimdilik 1.000,00-TL’sinin icra dosyasına ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davaya dahil edilen, davalı … mirasçıları, … ve … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın 2018 yılında açıldığı anlaşılmakta olduğunu, anılan tarihte davalı …’un vefat ettiğini, alınan veraset ilamından da anlaşılacağı üzere ölüm tarihinin 08.10.2011 tarihi olduğunu, davacı ölü kişi hakkında dava açmış bulunduğunu, ölü kişinin taraf ehliyetinin bulunmadığını, davacıların basit bir araştırmayla davalının ölmüş veya hayatta olduğunu tespit etmelerinin mümkün olduğunu, davanın mirasçılara yöneltilmeksizin husumet yönünden reddine karar verilmesini, davacı 18.05.2009 tarihinde dava dışı …’a borç para verdiğini, karşılığında bono aldığını, müvekkillerinin de kefil olarak imza atmış olduğunu iddia ettiğini, bonolarda zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğunu, bononun zamanaşmına uğraması halinde davacı, 1 yıl içerisinde sebepsiz iktisap davası açarak alacağını tahsil imkanına sahip olduğunu, davacı, bu süre içinde dava açmadığından alacak zamanaşımına uğramış olduğunu, müvekkillerinin murisinin davacıya, icra takibine konu bono ile borçlu olmadığı İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile açılan dava sonucu tespit edildiğini ve verilen kararın kesinleştiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle davanın öncelikle ölü kişiye karşı dava açılmış olduğundan husumet nedeniyle reddini, aksi taktirde zamanaşımı söz konusu olduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, alacak iddiası müvekkillerinin murisi yönünden haksız ve dayanaksız olduğundan, esasen alacağa ilişkin miktar itibari ile yazılı bir belge de bulunmadığından, davanın esas yönden de reddini, masraf ve avukatlık ücretinin de alacağın tümüne ilişkin harç taraflarınca yatırılmak kaydıyla, alacağın tümü üzerinden davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.

DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, karz akdi nedeniyle bonoya dayanan alacak davası olup, davacının davalı olarak gösterdiği …’un çıkartılan nüfus kaydına göre 08/10/2011 tarihinde, davadan önce ölmüş olduğu görülmüştür.
Taraf ehliyeti, Medeni Hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Medeni Hukuktaki haklara ve borçlara sahip olma ehliyeti hak ehliyetini oluşturmakta, gerçek ve tüzel kişiler bakımından geçerli olmaktadır. Gerçek ve tüzel kişi ayrımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı ifade edilmiştir. Buna göre, hak (medeni haklardan istifade) ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi davada taraf ehliyetine de sahiptir. Tarafların, davada taraf ehliyetlerinin bulunması dava şartıdır. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Gerçek kişiler, yaşadıkları süre içerisinde taraf ehliyetine sahiptirler. Taraf ehliyeti, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar (MK. m. 8; 28/1) ve ölümle sona erer (MK m.28/1). Taraf ehliyeti ölümle sona ereceğinden, dava tarihinden önce ölmüş olan kişi adına dava açılamaz; açılmışsa reddedilir.
HMK 124/1 ”Bir davada taraf değişikliği ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür”
HMK 124/3 maddesi ” ancak maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir.”
HMK 124/4 ”Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. ” hükmü mevcut ise de, dosyanın bir bütün olarak incelenmesi sonucu davalının 08/10/2011 tarihinde ölmüş, ancak davanın 20/07/2018 tarihinde açıldığı görülmüştür.
Davacı taraf eğer gerekli dikkat ve özeni gösterse idi davalının yedi sene önce öldüğünü anlayabilirdi. Davacının yanılgısı HMK 124’de bahsedilen maddi hatadan kaynaklanmamakta olup davacı taraf gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek ölmüş bir kişi hakkında dava açtığından pasif husumet yokluğundan açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının pasif husumet yokluğundan reddine ;
2- 492 Sayılı yasa gereğince alınması gereken 44,40 TL harcın dava açılırken peşin alınan 99,45-TL harç + 1.616,31-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.715,76-TL harçtan fazla alınan 1.671,36-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davalılar kendini vekil ile temsil ettirdiğinden …Ü.T gereğince taktir olanan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine ,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına ,
5- Kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.