Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/511 E. 2019/305 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/511 Esas
KARAR NO : 2019/305
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 16/07/2009
KARAR TARİHİ: 28/02/2019
Mahkememize açılan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili verdiği dava dilekçesi ile özetle; müvekillerinin murisi …’in dava dışı … Bankası A.Ş’den konut kredisi aldığını, bu kredi için hayat sigortası yapılmasının zorunlu tutulduğunu, davalı sigortacı ile 09.05.2007 tarihinde Yenileme Garantili Kredi Hayat Sigorta Poliçesi tanzim edildiğini, ölüm tarihine kadar sigortalı tarafından, ölümden sonrada müvekkilleri tarafından kredi taksitlerinin düzenli olarak ödendiğini, murisin kronik böbrek yetmezliği ve intraventriküler hemoraji nedeniyle öldüğünü, müvekillerinin ölüm tazminatı için davalıya başvurduklarını ancak davalının poliçe yapılırken sağlık beyan formunda kendisine sorulan sorulara uygun bildirimde bulunulmadığı gerekçesiyle tazminat ödemekten kaçındığını, sigortalının böbrek yetmezliğinin 8 aylık geçmişinin bulunduğunu, hemorajinin ise ölümünden 3 gün önce meydana geldiğini, sağlık beyan formunda yazılı soruların aslında murise sorulmadığını ileri sürerek 66.605 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile özetle; dain mürtehin sıfatıyla dava hakkının … Bankasında olduğunu, sigortalının 10 yıldır hipertansiyon, 20 yıldır şeker hastası olduğunu, bu hastalıkların komplikasyonları sonucu gelişen böbrek yetmezliği ve beyin kanaması meydana geldiğini, sigortalının sigorta başvuru ve sağlık beyan formunda herhangi bir hastalık geçirmediğini beyan ettiğini, TTK.nun 1290. maddesine göre, “sigorta ettirenin, sigortacının mukavale yapılırken hakiki vaziyetleri bildiği takdirde mukavaleyi yapmamasını veya daha ağır şartlarda yapmasını mucip olacak bütün hususları sigortacıya bildirmeye mecbur” olduğu hükmünü içerdiğini, bu durumun emsal yargı kararlarında da ifade edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açıldığı (Kapatılan)Beyoğlu… Asliye Ticaret Mahkemesinin …E-… K. Sayılı 27/09/2010 tarihli ilamı ile;
“Davacıların murisi … … Bankası AŞ’den kredi kullanmış olup almış olduğu kredi nedeniyle genel uygulama doğrultusunda davalı sigorta şirketine hayat sigortası yaptırmıştır.
… Bankası Genel Müdürlüğünün dosyamıza gönderilen 23.02.2010 tarihli yazı cevabında, ‘sigortalı muris …’in kredi kullandığı, kullanılan kredi miktarının 77.390,00.-TL olduğu, bunun 29.900,78.-TL kısmının ödendiği, kendilerine sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı, açılan davaya da muvafakat edildiği’ bildirilmiştir.
Dain mürtehin bankanın davaya muvafakatı nedeniyle davacıların aktif husumet ehliyetinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Görüşlerine başvurulan bilirkişiler Adli Tıp Uzmanı Dr…., Sigorta Hukukçusu bilirkişiler Dr…. ve …n tarafından düzenlenen raporda,
“…şahsın Garanti Hayat Sigortası’nın başlangıç tarihinin 09.06.2007 olduğu, bu tarih öncesinde insilüne bağımlı diyabetes mellitus + hypertansiyon rahatsızlıkları bulunduğu, bu hastalıkların vücuttaki tüm damarlarda tahribat yapması nedeniyle göz, böbrek ve dolaşım sistemi arızasına yol açtığı, ölümün sigortalıda mevcut bu rahatsızlıkların komplikasyonu olan böbrek yetmezliği ve intraventriküler hemoraji nedeniyle meydana gelmiş olduğu kanaatine varıldığı, önceki hastalıklar ile ölüm sebebi arasında illiyet bağının bulunduğu, sigortalının 17.04.2007 tarihinde T.C. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’ne yattığı, bu tarihte hipertansiyon, anemi, kronik böbrek hastalığı, insülün bağımlı diyabetes mellitus, periferik dolaşım komplikasyonu rahatsızlıkları tanısı konulduğu, hastaya 18.04.2007 tarihinde diyabetik ayak nedeniyle sol diz üstü seviyeden amputasyon yapıldığı, poliçenin bu tarihten sonra (09.06.2007 tarihinde) düzenlendiği, poliçe düzenlendiği tarihte hastanın mevcut hastalıklarının tanısının konmuş olduğu, sonuç olarak sigortalının akit teşekkül etmeden önce ölüm sebebi olan rahatsızlıkla illiyet bağı bulunan ve hastalığın oluşmasında etken olan rahatsızlıkların mevcut olduğu bu rahatsızlıkların sigortalı tarafından bilindiği, buna rağmen rahatsızlığın kasten bildirilmeyerek davalı sigorta şirketinden gizlenmesi sebebiyle davalı sigorta şirketinin tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı…” bildirilmiştir.
Dosya kapsamından anlaşıldığı ve bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi sigortalı murisin poliçenin tanzimi öncesinde diyabet ve hipertansiyon hastalıklarının bulunduğu, bu hastalıkların tüm damarlarda tahribat yaptığı, göz ve böbrekleri etkilediği, kronik böbrek hastalığı oluştuğu, dolaşım sisteminin bozulduğu, mevcut hastalıklar nedeniyle 18.04.2007 tarihi itibariyle sol dizin diz üstü seviyesinden kesildiği sabittir.
Dosyada örneği bulunan 09.05.2007 tarihli sağlık beyan formunda hiçbir sağlık sorununun olmadığını ortaya koyar şekilde tüm hastalıkların karşısında “hayır” ibarelerinin yazılı olduğu, sigortalının da bunu imzaladığı görülmüştür. Bu formda daha sonra meydana gelen ölümle illiyet bağını oluşturan hipertansiyon, diyabet, böbrek yetmezliği hastalıklarının da yer aldığı, diğer sorularda olduğu gibi bunların karşısında da “hayır” ibaresinin yazılı olduğu görülmüştür. Bu beyanların gerçeğe aykırı olduğu hastane kayıtları ve alınan bilirkişi raporu ile sabit olmuştur.
TTK.nun 1290. maddesine göre, ”….sigorta ettiren kimse sigortacının mukavale yapılırken hakiki vaziyetleri bildiği takdirde mukavaleyi yapmamasını veya daha ağır şartlarda yapmasını mucip olacak bütün hususları sigortacıya bildirmeye mecburdur. Sigorta ettiren kimse sorulduğu halde susmuş veya noksan yahut hakikate muhalif beyanlarda bulunmuş ise hakikata vakıf olmayan sigortacı mukavaleden cayabilir…”
TTK.nun 1290. maddesinde düzenlenen ‘hakikate vakıf olan sigortacının cayma hakkı’ somut olayda rizikonun yani ölümün gerçekleşmesiyle doğmuştur. O halde sigortacının tazminatı ödemekten kaçınma hakkı mevcuttur. Bu durum dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Bu kararın davacılar tarafından temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay … Hukuk Dairesinin 06/12/2012 tarih ve … Esas-… Karar sayılı ile kararın onandığı, davacıların karar düzeltme yoluna başvurduğu, karar düzeltme talebini inceleyen Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11/06/2013 tarih ve 2013/4894 E-2013/12133 K. Sayılı ilamı ile; karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiş ve hüküm 11/06/2013 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacıların başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesinin … Başvuru numarası ve 26/10/2017 tarihli kararı ile “…Adil yargılama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddinın kabul edilebilir olduğuna, Anayasanın 36. Maddesinde güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının İhlal Edildiğine, Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine…” karar verilmiş, İstanbul (Kapatılan)…Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyaları Mahkememize devredildiğinden ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosya Mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydedilerek, her ne kadar davacılardan sadece … Anayasa Mahkemesine başvurmuş ise de, Anayasa Mahkemesi tarafından davacılar bakımından herhangi bir ayrım yapmaksızın Beyoğlu …Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.06.2013 kesinleşme tarihli, 27.09.2010 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının hak ihlali oluşturduğunu tespit etmesi nedeniyle 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 50.maddesi gereğince her iki davacı yönünden yeniden yargılama yapılmıştır.
Dava hayat sigortasından kaynaklanan tazminat davasıdır.
Davacıların murisi …’in dava dışı … Bankası A.Ş’den konut kredisi kullandığı, bu kredinin kullandırılabilmesi için dava dışı banka tarafından hayat sigortası yapılmasının zorunlu tutulduğu, bunun üzerine davalı sigortacı ile davacıların murisi arasında 09/05/2007 tarihinde Yenileme Garantili Kredi Hayat Sigorta Poliçesi tanzim edildiği, murisin 20.02.2009 ölüm tarihine kadar sigortalı muris tarafından, ölümden sonra ise davacılar tarafından kredi taksitlerinin düzenli olarak ödendiği bu hususun taraflar arasında çekişme dışı olduğu, murisin ölümünden sonra davacıların hayat sigortası kapsamında ölüm tazminatı için davalıya başvurdukları ancak davalının poliçe yapılırken sağlık beyan formunda kendisine sorulan sorulara uygun bildirimde bulunulmadığı gerekçesiyle tazminat ödemekten kaçındığı dosya kapsamına göre sabittir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; (Kapatılan)Beyoğlu … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas-…Karar Sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama esnasında alınan sağlık raporlarına göre muris …’in davalı sigortacı ile imzaladıkları Yenileme Garantili Kredi Hayat Sigorta Poliçesi tanzim tarihi öncesinde ayağının kesilmiş halde olduğu, sigortalı bu durumda iken taraflarca poliçenin imzalandığı, sigortalının ayağının kesilmiş durumda olduğunun sigortacı tarafından görülmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, sigortalı …’in mevcut durumunun hileli hareketlerle gizlediği konusunda bir davalı iddiası bulunmadığı gibi dosyada bu yönde delilin de olmadığı, sigortacı davalı yetkililerin sırf sigorta sözleşmesi yapabilmek amacıyla davalının delil olarak dayandığı 09/05/2007 tarihli “Sigortalı Adayının Sağlık Beyan Formu”nda “eksik ya da işlevini yapamayan bir uzvunuz var mı?” sorusuna “Hayır” cevabının işaretlediğinin anlaşıldığı, böylece davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığı bu nedenle davalının kaçınma hakkını kullanmasının TMK 2.maddede düzenlenen “dürüstlük kuralı”na da aykırılık teşkil ettiği ve davranışının hukuk düzeni tarafından korunamayacağı bununla birlikte dosya arasında bulunan davacıların murisi …’in ölümüne dair “ölüm belgesi”nde kronik böbrek yetmezliği ve intraventriküler hemolojinin ölüm nedeni olarak belirtildiği, aynı belgede kronik böbrek yetmezliğinin ölümden 8 ay önce, intraventriküler hemolojinin ise 3 gün önce geliştiğinin tespit edildiği, hayat sigortası poliçesinin ise ölüme neden olan bu hastalıkların gelişiminden çok önce imzalandığı, bu haliyle de davalının poliçe tazminatını ödemekten kaçınmasının sözleşmeye ve yasaya aykırılık teşkil ettiği kanaatiyle sonuç olarak öncelikle Anayasa Mahkemesinin 26.10.2017 tarih ve… Başvuru nolu kararı ile hak ihlaline neden olduğu tespit edilen (eski) Beyoğlu … Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.06.2013 kesinleşme tarihli, 27.09.2010 tarih ve… Esas, …Karar sayılı kararının kaldırılmasına, muris poliçenin imzalanmasından itibaren 2 yıllık süre içerinde olmak üzere 20.02.2009 tarihinde vefat ettiğinden ve poliçeye göre bu durumda 66.605 TL ödeme yapılması kararlaştırıldığından 66.605 TL’nin, dava dilekçesinde faiz talep edilmediğinden faizsiz olarak davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş ve sonuç olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Anayasa Mahkemesinin 26.10.2017 tarih ve … Başvuru nolu kararı ile; gerekçeli karar hakkının ihlali sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması kararı verilen, Mahkememize devredilen (eski) Beyoğlu … Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.06.2013 kesinleşme tarihli, 27.09.2010 tarih ve … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yapılan yargılama sonucunda; DAVANIN KABULÜ İLE; 66.605 TL nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
3-Karardan bir suretin Anayasa Mahkemesine gönderilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 4.549,79 TL harçtan peşin alınan 899,20 TL’nin mahsubuna, eksik olan 3.650,59 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 7.676,55 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan; 899,20 TL peşin harç, 15,60 TL başvuru harcı, 254,00 TL Tebligat-Müzekkere gideri ve 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.368,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalının yapmış olduğu yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davacıların yatırdığı gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
Davacı … ve taraf vekillerinin yüzlerine karşı; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır
¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.