Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/460 E. 2020/109 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/460 Esas
KARAR NO : 2020/109

DAVA : Yönetim Kurulu Kararının ve Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 25/05/2018
KARAR TARİHİ : 06/02/2020

Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı şirketin kuruluşundan itibaren yönetim kurulu üyeliğinden çıkartıldığı 31/10/2012 tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olduğunu, ancak 2011 yılının sonlarında başlayıp halen devam eden müvekkili ile yöneten pay sahipleri arasındaki ihtilaftan dolayı müvekkilinin hem ana şirket …şirketinde hem de davalı şirket dahil olmak üzere diğer bağlı ortaklıklarda yapılan yönetim kurulu toplantılarına bilinçli olarak davet edilmediğini, dava konusu yönetim kurulu kararına konu tarihte, davalı şirketin yönetim kurulunun esas sözleşme uyarınca müvekkilinin dahil olduğu 3 kişiden oluştuğunu, dava konusu 28/09/2012 tarihli … karar numaralı yönetim kurulu kararının müvekkilinin davet edilmeksizin iki üyenin oyuyla karara bağlandığını, TTK’nın 390. ve 1527. maddelerine göre geçerli bir yönetim kurulu kararı olabilmesi için yönetim kurulu toplantısının usulüne uygun olarak yapılmasına bağlı olduğunu, buna göre tüm yönetim kurulu üyelerinin toplantıya usulüne uygun şekilde davet edilmesi gerektiğini, toplantıya katılmak yönetim kurulu üyesi açısından vazgeçilmez ve sınırlandırılamaz hak niteliğinde olduğunu, müvekkilinin tüm toplantılara davet edilmediğini ve müvekkilinin gıyabında karar alındığını, yönetim kurulu üyesinin davet edilmeden alınan yönetim kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun doktrinde ittifakla savunulan görüş olduğunu, Yargıtayın 11. Hukuk Dairesinin kararlarının da bu yönde olduğunu, davalı şirketin ana şirketi …yönetim kurulu tarafından daha önce alınan 6 ayrı yönetim kurulu kararının yargıya intikal ettiğini, İstanbul … ve … Asliye Ticaret Mahkemeleri iki ayrı yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunu tespit ettiklerini, bu nedenlerle davalı şirketin 28/09/2012 tarihli ve 2012-05 karar numaralı yönetim kurulu kararının mutlak butlanla malul olduğunun tespitine ve dava konusu yönetim kurulu kararının yoklukla malul olması nedeniyle bu karar ile toplanan 31/10/2012 tarihli genel kurulda alınan tüm kararların da yoklukla malul olduğunun tespitine, yönetici seçimine ilişkin genel kurul kararı yok hükmünde olduğundan davalı şirketin organsız kalması nedeniyle davalı şirkete kayyım tayini ile gerekli tedbirlerin alınmasına, ihtiyati tedbir mahiyetinde kararların icrasının durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; davacının müvekkili ya da müvekkili şirketin pay sahibi …A.Ş. ya da diğer grup şirketlerine açtığı 90’a yakın dava bulunduğunu, bu kadar fazla dava açılmasının amacının müvekkili şirket yönetim kurulu üyelerine kişisel husumet besleyen davacının bir şekilde şirketlere kayyım ya da denetçi atanmasını sağlayarak yönetim kurulu üyelerini yönetimden uzaklaştırmak olduğunu, davacının yönetime dava açmak ve kayyım ya da denetçi tayin ettirerek bir şekilde müdahale edebilme amacında olduklarını, davacının kanunun azınlık pay sahiplerine tanıdığı hakları kötüye kullanarak ortaklığa zarar verdiğini, doktrinde çoğunluğun azınlık pay sahiplerine zarar verebilme ihtimali yanında, azınlığın da çoğunluk pay sahipleri ve ortaklığa zarar verebileceklerinin kabul edildiğini, davacının her fırsatta yeni bir dava ile şirketi işlemez hale getirdikleri gibi şirket genel kurulundaki tüm kararlara olumsuz oy kullandıklarını, davacının pay sahipleri lehine olan kâr payı dağıtımı kararında dahi olumsuz oy kullandıklarını, davacının amacının şirketi bir şekilde işlemez hale getirmek, şirketin iş yaptığı üçüncü kişileri şirketin durumunun kötüye gittiği yönünde korkutarak yapılan işleri geri çekmelerini sağlamak olduğunu, davacının şirkete zarar verme kozunu kullanarak çoğunluk pay sahiplerinin kendi paylarını ederinin altında satmalarını sağlamayı ya da çoğunluk pay sahiplerini davacının paylarını ederinin üzerinde satın almaya zorlamayı amaçlamakta olduğunu, dava konusu 28.09.2012 tarihli ve üzerinden tam 7 yıl geçmiş olan yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğu iddiasının yersiz olduğunu, Yönetim Kurulu kararı alındıktan ve icra edildikten 7 yıl geçtikten sonra yokluğun tespiti davası açılması hakkın kötüye kullanılması olduğunu, Yönetim Kurulunu toplantıya çağrı usulü bakımından kanunda bir düzenleme bulunmadığını, çağrının herhangi bir şekle tabi olmadığını, üyelere telefon ile yapılacak bir bildirimin de geçerli olduğunu, …’ya bu bildirimin yapıldığını ancak kendisinin toplantılara katılmamayı tercih ettiğini, davacı …’nın söz konusu toplantılardan haberdar olduğu halde kendisi toplantılara katılma tercihinde bulunmadığını, husumet bulunması nedeni ile davacı …’nın toplantıya çağırılmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, husumet bulunması nedeni ile …’nın yönetim kurulu toplantılarına katılmadığını, yönetim kurulu toplantılarına çağrının yazılı olarak yapılmasının gerekli olmadığını, çağrı ve bildirimin herhangi bir şekilde yapılmasının yeterli olduğunu, davacıya çağrının sözlü olarak (telefonla) yapıldığını, sözlü yapılan yönetim kurulu çağrılarının da geçerlilik şartını sağladığının doktrinde ifade edildiğini, …’nın yönetim kurulu toplantısına kasten çağrılmadığı iddiasının bir an gerçek olduğu kabul edilse dahi davacının toplantıda bulunması veya kararlarda oy kullanmasının kararların alınmasında hiçbir etkisinin olmayacağını çünkü alınan tüm kararların yönetim kurulu tarafından oy birliği ile alındığını, bu nedenle gerek yönetim kurulu toplantılarında yapılan müzakerelerde, gerekse yönetim kurulu kararının alınmasında gerekli olan yeterli sayılarda davacının toplantıda bulunmasının bir etkisinin bulunmadığını, yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğu kabul edilse dahi söz konusu yönetim kurulu kararının doğduğunu ve yönetim kurulu kararının neticesinde genel kurul toplantısı yapıldığını, bu genel kurul toplantısına davacının da katıldığını, dolayısıyla bu yönetim kurulu kararının hüküm ifade ettiğini, yönetim kurulu kararının yokluğunun tespiti ihtimali halinde hem müvekkili şirketin hem de 3. kişilerin yapılmış olan işler bakımından mağduriyetine yol açacağını, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında bilirkişinin sunduğu raporunda; butlanı talep edilen yönetim kurulu kararının üzerinden 4 yıl geçmesinden sonra davanın açıldığını, aradan geçen zaman ve butlanın şirket yönetimiyle pay sahiplerinde, alacaklılarda ve sermaye piyasasındaki potansiyel yatırımcılarda yaratabileceği olumsuz algı ve işlem güvenliğini sarsma potansiyeli nedeniyle butlana hükmedilmemesi gerektiğinin bildirildiğini, davacının yönetim kurulu kararı ve genel kurul kararının butlanı talebinde hukuki menfaatinin bulunmadığını, bir an için toplantıya çağrı için alınan yönetim kurulu kararının geçersiz olduğu kabul edilse dahi tüm pay sahiplerinin katıldığı genel kurul kararları bu sebeple geçersiz kabul edilemeyeceğini, çünkü tüm ortakların katıldığı çağrısız genel kurul toplantısının TTK’nın 416. maddesi gereğince yapılabileceğini ve çağrının geçersiz kabul edildiği kurulda tüm ortaklar katılmış ise o genel kurulda alınan kararların geçerli kabul edildiği, dava konusu genel kurulda tüm pay sahiplerinin (%100 oranda) katıldığı, tüm pay sahiplerinin toplantıda iradelerini açıkladıklarını, hiçbir pay sahibi açısından hak kaybı yaşanmadığını, bu nedenle genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dava; davalı şirketin 28/09/2012 tarihli ve 05 karar numaralı Yönetim Kurulu kararının ile 31/10/2012 tarihli Genel Kurul kararlarının mutlak butlanla malul olduğunun tespiti talebine ilişkindir.
Davalı şirkete ait ticaret sicil dosya sureti celbedilmiş, incelenmesinde; davalı şirketin adresinin Şişli ilçesinde olduğu, bu nedenle bu davada mahkememizin görevli ve yetkili olduğu, dava konusu yönetim kurulu kararının alındığı tarihte ve genel kurul tarihinde davacının davalı şirket yönetim kurulu üyesi ve ortağı olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 11/12/2019 tarihli ara kararı ile; davacının davalı şirketin davaya konu yönetim kurulu kararı ve genel kurul kararlarının ihtiyati tedbir mahiyetinde icrasının durdurulması talebinin ve davalı şirkete kayyım tayin edilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı, davalı şirketin 28/09/2012 tarihli ve 05 karar numaralı yönetim kurulu kararının, yönetim kurulu toplantısına çağrılmadığı gerekçesiyle yok hükmünde olduğunun tespitini talep etmiştir.
Davalı şirketin 28/09/2012 tarihli 05 karar nolu yönetim kurulu kararının incelenmesinde; şirketin 2010 ve 2011 yılına ait Olağan Genel Kurulunun 31/10/2012 tarihinde saat 11.00’de … adresinde aşağıda belirtilen gündemle toplanmasına ve söz konusu toplantı için … Bakanlığından bir bakanlık temsilcisinin talep edilmesine karar verildiği ve bu kararın yönetim kurulu başkanı …, yönetim kurulu başkan vekili … tarafından imzalandığı, yönetim kurulu üyesi … isminin altında imzanın bulunmadığı görülmüştür.
TTK’nın 390. maddesine göre, esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararların toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması halinde de uygulanır. Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Onayların aynı kağıtta bulunması şart değildir ancak onay imzalarının bulunduğu kağıtların tümünün yönetim kurulu karar defterine yapıştırılması veya kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği için gereklidir. Kararların geçerliliği yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlıdır.
Davacının dava konusu yönetim kurulu kararının alındığı tarihte yönetim kurulu üyesi olduğu, davacının yönetim kurulu toplantısına çağrılmadığını iddia ettiği, davalı tarafından davacının telefonla sözlü olarak toplantıya çağrıldığının savunulduğu, ancak buna ilişkin herhangi bir delil veya belge sunulmadığı, buna göre davalı şirketin davacının yönetim kurulu toplantısına çağrıldığı hususunu ispat edemediği anlaşılmıştır.
Yönetim kurulu toplantısının çağrısız yapılması mümkün ise de; bu şekilde gerçekleşen yönetim kurulu toplantısının geçerli olabilmesi için TTK’nın 390/4. maddesi gereğince önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine iletilmesi ve katılımlarının sağlanması koşuluna bağlı olduğu, davacının dava konusu yönetim kurulu toplantısına çağrıldığı hususunun ispatlanamadığı anlaşıldığından, davalı şirketin 28/09/2012 tarihli 05 numaralı yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı davalı şirketin yönetim kurulu kararının yoklukla malul olması nedeniyle bu karar ile toplanan 31/10/2012 tarihli genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitini talep etmiştir.
TTK’nın 416. maddesine göre; bütün payların sahipleri veya temsilcileri aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın genel kurul olarak toplanabilir ve bu toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabilirler. Çağrısız toplanan genel kurulda gündeme oy birliği ile madde eklenebilir, aksine esas sözleşme hükmü geçersizdir.
Davacının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep ettiği 31/10/2012 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantı tutanağının incelenmesinde; şirketin toplam 1.200.000 TL sermayesine tekabül eden 120.000 adet hisseden 1.194.000 TL’lik sermayeye karşılık 119.400 adet hissenin asaleten, 6.000 TL’lik sermayeye karşılık 600 adet hissenin vekaleten olmak üzere toplam 120.000 adet hissenin toplantıda temsil edildiği, toplantı yapılmasına herhangi bir itiraz olmadığı ve Genel kurulda kararların alındığı görülmüştür.
Davalı şirketin yok hükmündeki yönetim kurulu kararı ile Genel Kurul toplanmış ve kararlar alınmış ise de; bu Genel Kurul toplantısına şirketin tüm pay sahiplerinin katıldığı, bu nedenle TTK’nın 416. maddesi gereğince bu Genel Kurul toplantısının geçerli olduğu anlaşıldığından davacının davalı şirketin 31/10/2012 tarihli Genel Kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti davasının reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
a)Davalı şirketin 28.09.2012 tarih ve 05 nolu Yönetim Kurulu Kararının YOK HÜKMÜNDE OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
b)Davalı şirketin 31.10.2012 tarihli Genel Kurul Kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 18,50 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Davacı tarafından yatırılan başvurma ve peşin harç toplamı 71,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.400 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 234,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre 117,25 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

**Bu belge 5070 sayılı Kanun Kapsamında Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*