Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/452 E. 2019/375 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/452 Esas
KARAR NO : 2019/375
DAVA : Menfi Tespit (Devremülk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/05/2018
KARAR TARİHİ: 12/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 2018/452 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
Müvekkili ile davalı taraf arasında devremülk sözleşmesi yapıldığını ve bu sözleşmeye istinaden de müvekkili tarafından davalı tarafa 29/08/2015 tanzim, 15/09/2015 vade, 29/08/2015 tanzim, 15/10/2015 vade, 29/08/2015 tanzim 15/11/2015 vade, 29/08/2015 tanzim 15/12/2015 vade tarihli bonalar düzenlenip verildiğini, ancak müvekkilinin davalı taraftan herhangi bir devremülk hizmeti almadığını ve bundan dolayı da sözleşmeden vazgeçildiğini, bu hususta da davalı tarafa bilidirmde bulunulduğunu, düzenlenmiş olan bonoların konusuz kaldığını, bonoların konusuz kalmasından dolayı müvekkilinin davalı taraftan herhangi bir borcunun kalmadığını, izah edilen nedenlerle müvekkilinin davalı tarafa borcunun olmadığının tespitini, haksız olarak başlatılan icra takibinin durdurulmasını, netice itibari iptalini, %20 den az olmamak koşuluyla kötü niyet tazminatına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ile dava açtıkları görülmüştür.
CEVAP
Davalı vekili 17/09/2018 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
Müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşme, devre mülk hakkına ilişkin hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu, devre mülk hakkının, 634 sayılı kat mülkiyeti kanununda düzenlendiği dikkate alındığında, dava konusu sözleşmeye ilişkin uyuşmazlıkta Genel Mahkemelerin görevli olduğunu, davacı tarafça imzalanan sözleşme devre mülk hakkıda ilişkin bir hisseli gayrimenkulsatış sözleşmesi olduğunu, bu hak gayrimenkul üzerine ayni hak tesisine ilişkin olduğunu, uyuşmazlık bakımından görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, esas yönünden hukuka aykırı ve haksız davanın reddini, yarglama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ile cevap verdikleri görülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, devremülk sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Uyuşmazlıkta, davacı, taraflar arasında devremülk sözleşmesi imzalandığını ancak kendisinin bu sözleşmeden faydalanmadığını, bu nedenle sözleşme ile birlikte verilen bonolardan borçlu olmadığını iddia ile menfi tespit kararı verilmesini talep etmiştir.
28/11/2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalara, tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesi gereğince davanın ticari dava ya da mutlak ticari dava niteliğinde olmaması ve davacının tüketici davanın da devremülk sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle Mahkememizin görevsizliğine, Mahkememiz görevsiz olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakma görev ve yetkisinin İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne ait olması sebebiyle Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE; mahkememiz görevsiz olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nın 323 ve 331/2. maddeleri gereğince davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli ve yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına, görevsizlik kararından sonra davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmez ise talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu hususların tespitine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip … ¸
e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.