Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/426 E. 2020/747 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/426 Esas
KARAR NO : 2020/747

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/05/2018
KARAR TARİHİ : 17/11/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı… Şirketinden mal almak için anlaştığını ve bul malların karşılığı olarak da toplam miktarı 59.941-TL olan iki adet çek teslim ettiğini, ancak davalının malları teslim etmediğini, çekleri de kullandığını ve iade etmediğini, bu çeklerle ilgili olarak Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinde… Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin… K. sayılı kararıyla müvekkilinin bu çeklerden dolayı borçlu olmadığına karar verildiğini ve bu kararın kesinleşmediğini, çeklerin hamili olan davalı bankanın, İstanbul … İcra Müdr. … E. sayılı dosyasıyla bu çeklere dayanarak, kambiyo takibi başlattığını, müvekkilinin de haciz baskası altında davalı bankaya 89.634,55-TL ödemek zorunda kaldığını, çek asıllarının halen davalı… A.Ş.’de olduğunu, davalı… Temizlik ile ve çalıştığı…Bağcılar … Şubesi ile çek asıllarının taraflarına iadesi için Eylül 2017 tarihinden beri yaptıkları görüşmelerde, söz konusu çeklerin üçüncü şahsa ciro edilmediğini, davalı bankaya da tahsil amacıyla ciro edilmediğini, davalı …Temizlik şirketinin söz konusu çekleri, davalı bankada kullandığı kredinin teminatı olarak kredi teminat hesabına rehin olarak verdiğini, dolayısıyla Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı kararıyla müvekkilinin bu çeklerden dolayı borçlu olmadığına karar verilmiş olmasına rağmen davalı bankanın gerçekte diğer davalının haksız alacağının tahsil ettiğinin öğrendiklerini, çeki icra takibine koyan, rehin cirosuyla devir almış olan davalı banka olduğunu, rehin cirosuyla devir alanın yetkili hamil olamayacağı yasa ve Yargıtay kararları ile sabit olduğunu, müvekkili, çek borcunun sebepten mücerret olması nedeniyle, borçlu olmadığı bir ödemeyi çekin yetkili-yasal hamil elinde bulunduğunu düşünerek ödemek zorunda kaldığını, bu nedenle davalıların malvarlığında haksız ve sebepsiz bir zenginleşme olduğunu, yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle, borçlu olunduğu düşüncesiyle ödenmiş olan 89.634,55-TL’nin avans faiziyle birlikte davalılardan tahsilini ve yargılama giderlerinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı … A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından verilen menfi tespit ilamının müvekkili banka açısından sonuç doğurur nitelikte olmadığını, anılan ilamın tarafları olan davacı… ile kredi borçlusu… Ltd. Şti.’nin anlaşarak ürettiği bir ilam olduğunu, davacı tarafın aynı iddialarını İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin… Esas sayılı dosyası ile açtığı borca itiraz davası ile ileri sürdüğünü, anılan dava İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin …Esas, … karar sayılı 01/06/2017 tarihli kararı ile reddedildiğini, zikredilen çeklerin tahsil amacıyla ciro edilmediğini, kullanılan kredinin teminatı olarak rehin olarak verildiğini, dolayısıyla Bakırköy … ATM’nin … Esas sayılı kararıyla müvekkilinin bu çeklerden dolayı borçlu olmadığına karar verildiği yönündeki beyanlara karşı cevaplarının olduğunu, söz konusu çeklerin lehtarı … Ltd. Şti. tarafından müvekkili bankaya teslim edildiği tarih 30/10/2014 tarihi olduğunu, kredi borçlusu şirket ile müvekkili banka arasında en son kredi sözleşmesi 10/10/2013 tarihinde imzalandığını, yukarıda açıklanan nedenlerle, haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddini, davacı tarafın haksız ve kötü niyetli davası sebebiyle talep edilen tutarın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
Davalı …Ltd. Şti.’ne usulüne uygun tebligat yapıldığı, ancak davaya cevap vermediği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… E.sayılı icra takip dosyası, İstanbul …İcra Hukuk Mah….E. sayılı dosyası,Bakırköy…Asliye Ticaret Mah… E. sayılı dosyası, çek fotokopileri, ticaret sicil kayıtları ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasından, iki adet çekten kaynaklı olarak yapılan takipte, ödenen, 89.634,55-TL.’nın sebepsiz zenginleşme nedeniyle davalılardan tahsiline ilişkindir.
Davaya konu çeklerin incelenmesinde; … şubesine ait, … çek nolu, 11/04/2015 keşide tarihli,30.000-TL bedelli ve …çek nolu, 25/04/2015 vade tarihli, 29.941-TL. bedelli her iki çekte davacının keşideci durumunda bulunduğu, davalı…Ltd.Şti.’nin lehdar olarak ciro yolu ile dava konusu çekleri, 16/10/2014 ve 30/10/2014 tarihli çek tevdi bordroları ile kredi borçlarının ödenmesini teminen davalı … Bankası A.Ş.’ne teslim ettiği görülmüştür.
Bakırköy …Asliye Ticaret Mah…. E. sayılı dosyası celp edilip incelendiğinde, davacısının…, davalısının … olduğu ve mahkememiz dosyası davacısı tarafından, 11/03/2015 tarihinde, davaya konu çeklerden dolayı, davalı…’a menfi tespit davası açıldığı ve davalı …’ın davayı kabulü ile 19/02/2016 tarihinde, davacı…’ın davalı…’a dava konusu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verildiği görülmüş, Bakırköy …Asliye Ticaret Mah. … E. Sayılı dosyasında, mahkememiz davalıları, …Ltd.Şti. ve … A.Ş.’nin taraf sıfatlarının olmadığı anlaşılmıştır.
İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibi dosyası celp edilip incelendiğinde, davaya konu iki adet çeke istinaden davalı alacaklı …A.Ş. tarafından, 25/07/2016 tarihinde, davacı borçlu … aleyhine, asıl alacak işlemiş faiz ve fer’ileri dahil olmak üzere toplam 74.227,06-TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, davacının 12/08/2016 tarihinde ödeme toplam 89.233,29-TL. üzerinden ödeme taahhüdünde bulunduğu, dosyanın, 13/03/2017 tarihinde haricen tahsil beyanı ile işlemden kaldırıldığı anlaşılmıştır.
İstanbul…İcra Hukuk Mah. …E. sayılı icra takibine itiraz dosyası celp edilip incelendiğinde, davacı …’ın, davalı … A.Ş.’ne, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından, takibin dayanağı çeklerin Bakırköy…Asliye Ticaret Mah…. E. sayılı dosyasından, borçlu olmadığı tespit edildiğinden, takibin iptalini talep ettiği, 01/06/2017 tarihinde, “..Bakırköy …Asliye Ticaret Mah…. E. sayılı dosyasından davalı bankanın taraf olmadığı, keşidecinin lehdara karşı olan def’ilerini iyi niyetli olan hamile karşı ileri sürülemeyeceği..” nedeniyle, davanın reddine karar verildiği görüldü.
…Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye, 12/07/2019 tarihinde verilen cevabi yazı ile, davalı ..Ltd.Şti.’nin, şirketin tasfiyesinin sona erdiği, 05/01/2018 tarihinde tescil edildiğinden, sicil kaydının terkin edildiği, bildirilmiştir.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231).
Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder ( Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s.288).
Mahkememizin, 24/12/2019 tarihli 3 nolu celsesinin, 2 nolu ara kararı ile, davacı şirket vekiline, davalı şirketin ihyası için bir aylık kesin süre ve yetki verilmiş ve davacı vekiline iş bu ara karar tebliğ edilmiş, süresi içerisinde şirketin ihyasına ilişkin bir belge dosyaya sunulmamış, davacı vekilince, 17/11/2020 tarihli,4 nolu celsede, Davalı …Ltd.Şti. kapanmıştır. Tahsil kabiliyeti yoktur. Bu nedenle ihya talebi yerine getirilememiştir.” şeklinde beyanda bulunulmuş, davalı …Ltd.Şti.’nin taraf sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 687/1. maddesinde ” Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Davacı, davalı …Ltd.Şti. arasındaki hukuki ilişkiden doğan şahsi def’ilerini, iyiniyetli üçüncü kişi durumunda bulunan davalı… A.Ş.’ne ileri süremeyecektir, çeki elinde bulunduran yeni hamilin, çekleri iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş bulunduğunu ispat etmesi gereklidir. Bu durum karşısında davada ispat yükü çekin istirdatına karar verilmesini talep eden davacıya ait olup aksinin kabulü kıymetli evrakın mücerretlik ilkesini ortadan kaldırır ki, davacı borçlu, davalı …’nın bilerek davacı/borçlunun zararına hareket ettiğini ispat edememiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde ve yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, incelenen takibe ve davaya konu çeklerin, davalı lehdar … Tic.Ltd.Şti.’nce, kredi borçlarının ödenmesini teminen, diğer davalı takip alacaklısı …A.Ş.’ne, 16/10/2014 ve 30/10/2014 tarihli çek tevdi bordroları ile teslim edildiği, davacı keşidecinin, TTK’nın 687/1. Maddesi gereğince, davalı lehdara karşı olan şahsi def’ilerini iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceği, bu kere davacı keşidecinin, davalı …’nın bilerek davacı/borçlunun zararına hareket ettiğini de ispat edemediğinden, davacının davasının, davalı … A.Ş. yönünden reddine; davalı …Ltd.Şti.’nin tüzel kişiliğinin, 05/01/2018 tarihinde tasfiye sonucu, Ticaret Sicil Müdürlüğünce yapılan terkin işlemi ile sona erdiği, taraf ve dava ehliyetinin bulunmadığı ve bu anlamda pasif husumet ehliyetinin de bulunmadığı anlaşıldığından, davacının davasının, davalı …Ltd.Şti. yönünden pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının davalı … A.Ş. yönünden reddine;
2-Davacının davasının davalı … Ltd.Şti. yönünden pasif husumet yokluğundan reddine;
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 54,40-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 265-TL harçtan fazla alınan 210,60-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 12.452,49-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …A.Ş.’ye verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve Davalı … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/11/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Kanun Kapsamında Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.