Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/313 E. 2018/782 K. 30.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/313 Esas
KARAR NO : 2018/782
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/04/2018
KARAR TARİHİ: 30/10/2018
Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davalılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine müvekkillerine olan borcundan dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı icra dosyasına yapmış olduğu haksız itirazında bahisle takibe ve yine müvekkillerine borcu bulunmadığından bahisle de asıl alacağa ve faize itirazda bulunduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu, davalıya icra dosyasındaki alacağın dayanağı olarak gösterilen müvekkillerinin murisi ile yapmış oldukları sözleşme ve bu sözleşmeye dayalı hesap pusulası ödeme emri ekinde tebliğ edildiğini, sözleşmedeki imza davalı şirket yetkilisine ait olduğunu, borçlu davalının takibe yapmış olduğu itirazın haksız olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulünü, takibe, asıl alacağa ve faize ilişkin haksız itirazlarının kaldırılmasını ve takibin devamını, davalı borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf 10.767 USD karşılığı 36.823,14 TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatmış ve devamında işbu davayı açmışsa da müvekkilinin şirket dayanak sözleşmeye istinaden davacı tarafa toplam 2.100 USD ödeme yaptığını, bu durum ödemelerin yapıldığı davacıya ait banka hesap kayıtlarıyla sabit olduğunu, bakiye sözleşme bedeli 9.067 USD olduğunu, dolayısıyla davacının 1.700 USD talebinin taşkın olduğunu, sözleşme gereği ödemelerin yapıldığı davacıya ait hesabın 2011 Haziran ayından itibaren dökümünün celbini talep ettiklerini, müvekkilinin temerrütünün gerçekleşmemiş olması nedeniyle icra takibiyle talep edilen işlemiş faiz talebinin dayanağının olmadığını, bu nedenlerle davanın reddini, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile cevap verdikleri anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE;
İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi 02/10/2017 tarih, … E., … K.sayılı kararında “…TTK 3. maddesi ”bu kanunda düzenlenen hususlarda bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlemlerdendir” ve TTK 5. maddesi aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlemlerine bakmakla görevlidir hükmünü düzenlemiş ve 4.maddesinde, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmasını belirlemiştir. Mahkememize açılan icra takibine itiraz davasında davalı aleyhine başlatılan icra takibinde, davalı şirketin sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesiyle itiraz etmesi nedeniyle itirazın iptaline dair dava açıldığından TTK 3. maddesi uyarınca ihtilafların çözümünde görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu anlaşıldığından davanın göreve dair dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine…” şeklinde karar verdiği görüldü.
Dosya mahkememizde 2018/313 esas sarı numarasını alarak yargılamaya devam olunduğu görüldü.
Dosyanın tümü üzerinde yapılan inceleme neticesinde; dava dışı temlik veren … Kurumunun faaliyet izni BDDK’nın 10/02/2001 tarihli 171 sayılı kararı ile kaldırıldığı ve tasfiy sürecine girdiği ortadadır. Davacı davadışı finans kurumunda USD hesabı varken, finans kurumunun tasfiye sürecine girmesinden sonra davacı şirket ile aralarında bir sözleşme akdetmişlerdir. Bu sözleşmeye göre davacı finans kurumundaki tüm hak ve alacaklarını davalıya devredecek, davacı şirket de kararlaştırılan vadelerde taksit şeklinde ödeme yapacaktır. İşte bu davanın konusu da davacının bu sözleşmeye göre davalının ödemede bulunmaması nedeniyle başlatılan icra takibidir. Yargıtay’ın bu konudaki birçok kararında da belirtildiği gibi; bu durumda hesabın niteliği gereği tasfiye işlemleri sonucunda bir alacak kalırsa davacı bir hak talebinde bulunabilecektir.
Dava dışı finans kurumu halen tasfiye halinde olup tasfiye sonuçlanıp kar ve zarar durumu belirginleşmeden davacının alacak talep etmesi mümkün değildir. Tasfiye sonuçlanmamış ve dava tarihi itibariyle alacak muaccel hale gelmemiş bulunduğundan, davanın zamansız açıldığı kabul edilmiş ve bu nedenle davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir. Dava dışı finans kurumu dosyamıza taraf değilse de takibe dayanak yapılan belge alacağın temliki başlıklı (teorik olarak borcun nakline benzeyen) belgedir. Bu nedenle tasfiye süreci bitmeden davacının davalıdan hak talep edemeyeceği sonucuna varılmış, tarafların takip ve takibe itirazda kötüniyetli olmadıkları kanaatiyle dava ve tazminat taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-Şartlar oluşmadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 35,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre belirlenen 6.560,84 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı tarafın yokluğunda davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır