Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/278 E. 2020/678 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/278 Esas
KARAR NO:2020/678

DAVA:Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :28/03/2018
KARAR TARİHİ:04/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili mahkememize verdiği 28/03/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ….Ltd.Şti. Nin çeşitli marka ürünlerin İstanbul genelindeki müşteri firmalara dağılımı işi ile uğraştığını, davalı …’ın müvekkili şirketin %50 payla kurucu ortaklarından olduğunu, diğer davalı …’nun ise davalı …’ın oğlu ve eşinin adına, müvekkili firma ile aynı konuda faaliyet gösteren ve müvekkili firmanın portföyünü kullanan haksız rekabet hükümlerine aykırı şekilde kurulmuş bir şirket olduğunu, 2017 yılının 3.çeyreğinde firmalarında yapmış oldukları çalışma neticesinde 4.500,000,00-TL (dörtbuçukmilyonTürkLirası) üzerinde tahsilat kayıpları ve stok açıklarının tespit edildiğini, konu ile ilgili bazı şirket çalışanları hakkında suç duyurularında bulunulduğunu ve bu kişiler ile hukuk ve ceza davalarının halen devam ettiğini, bazı tanık ifadelerine göre bu tahsilat ve kayıpların …’a elden teslim edildiğinin duyulduğunu, suçları kesinleşmemiş sanıkların işlediği suçlar nedeni ile telafisi mümkün olmayan zararlara uğramış ve buna rağmen ticari hayata devam edebilmenin gayreti içinde olduklarını, her ay kapıya dayanan kredi, maaş, sigorta, kira vb. bilumum ödemelerin şirket akçesinden karşılanamaz hale geldiği bir dönemde … … tarafından sürekli maddi destek sağlanırken davalının şirket içindeki parasını da icra yoluyla tahsil etme gayreti içine girdiğini ve bu kapsamda ….İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile 979.005,72-TL’lik ortaklar cari hesap alacağın avukat vasıtasıyla talep edildiğini, işbu icra takibine hesap mutabakatı yapılmadığı ve alacağın muaccel hale gelmediği gerekçesi ile itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, şirket ortağı olan davalının, hiçbir yazılı ve sözlü talepte bulunmadan avukat vasıtası ile direkt icra takibine başlaması ve bu bağlamda 53.110,23- TL vekalet ücreti, 39.649,73- TL tahsil harcı, 4.895,03- TL harç ve masraf yükünün üzerine bir de her gün için 241,40- TL faiz işletmesi “ortaklar şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunamazlar” hükmüne haiz 613/2 maddesine aykırılık teşkil eden davranışlar içinde bulunduğunu, davalı …’ın, müvekkili firma ile aynı faaliyet konusunu oluşturan diğer davalı “…” ünvanlı şirketini kendi oğlu ve aynı zamanda şirketin eski çalışanı olan … … ve eşi … … adına 08.12.2017 tarihinde kurdurduğunu ve haksız rekabetin temellerinin bu yolla atıldığını,“…” ünvanlı şirketin %10 ortağı olan … …’ın davalının oğlu olmakla birlikte, şirket bünyesinde 01.11.2014 – 26.10.2017 tarihleri arasında müşteri firmaları ile ilgilenen satış temsilcisi olduğunu, davalının bu şirketi kurmakla kalmayıp müvekkilinin uzun yıllardır büyük hacimle birlikte çalıştığı firmalar ile görüşmeye giderek firmalarını kötülediğini ve portföyleri yeni kurdurduğu şirkete aktardığını, ayrıca davalı …’ın müvekkili firmada depo sorumlusu olarak çalışan … isimli çalışanı yeni kurdurduğu … isimli şirkette çalıştırmaya başladığını, davalıların şirket çıkarlarını zedeleyecek ve ticari hayatın gereklerine aykırı bu tür davranışları nedeniyle müvekkili şirkette oluşan zararın tazmini için bu davayı açmak zorunda oldukları, açıklanan nedenle davanın kabulü ile; davalıların kusurlu hareketleri neticesinde müvekkil firmada oluşan zararın HMK mad. 107 uyarınca sonradan artırılmak üzere şimdilik 5.000,00- TL. maddi tazminatın ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, 6101 sayılı TTK mad. 56/1-e uyarınca; 20.000,00- TL. manevi tazminatın ticari faizi ile davalılardan tahsiline, 6101 sayılı TTK mad. 56/1-b uyarınca haksız rekabetin men’ine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … vekili mahkememize verdiği 18/05/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde; diğer davalı …’ın, davacı şirketin ortağı ve müdürler kurulu üyesi olmasına rağmen bilerek ve isteyerek şirketi zarara sokacak fiil ve eylemlerde bulunduğunu, davacı ve davalı her iki firmanın aynı alanda faaliyet gösterdiklerini, müvekkili firmanın, diğer davalı … tarafından eşi ve oğluna kurdurulduğunu ve davacı firmanın müşteri portföyünü müvekkilimiz şirkete aktardığını, müvekkili firmanın ortaklarından olan … …’ın, aynı zamanda davacı şirkettin eski satış temsilcisi olduğunu, diğer davalı …’ın, ortağını müşterilerine kötülediğini ve bu portföyleri yeni kurdurduğu müvekkili şirkete aktardığını, davalı …’ın, davacı firma depo sorumlusu …’i, davalı şirket için kullanmaya başladığını, müdür sıfatını taşıyan davalının, TTK 626. maddesi uyarınca rekabet yasağına ve bağlılık yükümlülüğüne iki şirketin faaliyetlerinin kesişmediğini, kesişmiş olsa dahi davacının bu faaliyet alanında tekel olmadığını, müvekkilinin pazarlamasını yaptığı malların davacının ticaretine hiç konu etmediği mallar olduğunu, müvekkili şirket ortağı olan …’ın davacı şirket ile arasında rekabet etmemeye ilişkin bir anlaşmanın sözkonusu olmadığını, müvekkili şirketin diğer davalı … tarafından kurdurulmuş olduğu iddialarının tamamen afaki ve önyargılı beyanlar olduğunu, davacı firma depo sorumlusundan sadece güvenilir kişi olmasından dolayı yardım amaçlı yararlanıldığını, davacının davasının tamamen soyut iddialara dayandığını ve maddi gerçeğe uygun olmadığını beyan ederek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı … vekili mahkememize verdiği 16/05/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davalı …’ın, davacı firmanın %50 hisse ile kurucu ortağı olup aynı zamanda şirket müdürü olarak görev yaptığını, davacı şirketin her iki müdürün ortak imzası ile temsil ve ilzam edildiğini, vekil olarak davayı açan avukatın her iki müdürün müşterek onayı ile vekil tayin edilmiş olsa da huzurdaki davayı açma konusunda her iki müdürün ortak iradesini gösteren yazılı veya sözlü talimatı bulunmadığını, davacı vekilinin, davalı tarafından davacı şirketle aynı konuda faaliyet göstermek ve müvekkilinin portföyünü kullanmak üzere eşi ve çocuğuna şirket kurduğu/kurdurduğu gerekçesiyle rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının bu iddialarına yasal gerekçe olarak limited şirket ortağının rekabet yasağına ilişkin TTK’nın 613. maddesini ve limited şirket müdürünün rekabet yasağına ilişkin ve 626 maddelerini gösterdiğini, davalının iddia edildiği gibi bir iş veya işlemi bulunmamakla beraber, bulunmuş olsa idi dahi, davacı şirketin ana sözleşmesi ile ve/veya ortaklar genel kurul kararı ile yasaklanmadığı için davacı şirket ortaklarının TTK md. 613 uyarınca şirketle rekabet eden işlem ve davranışlarda bulunmasında sakınca bulunmadığını, davalı …’ın, … şirketinin ortağı olmadığını, diğer davalı … unvanlı şirketin … … ve … … tarafından kurulduğunu, … şirketinin ortaklarından, davalının oğlu … …’ın, yüksek öğrenimini …’nin … eyaletinde Tarımsal İşletme Yönetimi üzerine tamamladığını, eşi … …’ın ise 9 yıl bankacılık ve 2 yıl satış dağıtım şirketi ortaklığı deneyimi bulunduğunu, diğer davalı … şirketinin her iki ortağının da kendi iradeleriyle şirket kurup yönetebilecek bilgi ve tecrübeye haiz olduğunu, serbest piyasanın gereği olarak ticaretle uğraşacak kişilerin kanunlar çerçevesinde faaliyet konusunu seçmekte özgür olduğunu, davalı …’ın, davacı şirket müşteri portföyünü bu şirkete aktarmadığını, … şirketinin çalıştığı bir kaç firma e-faturalanın zamanında kesilmediği ve istenen ürünlerin zamanında teslim edilmediği gerekçesiyle … ile çalışmayı durdurduğunu, öncelikle usuli itirazımızlarının değerlendirilerek HMK’nun 77. maddesi uyarınca davanın yetkisiz vekil tarafından açıldığı sabit olduğundan açılmamış sayılmasına, esasa ilişkin itirazlarının kabulü ile davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı tarafından davalı aleyhine 6101 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabet ve rekabet yasağı hükümlerini düzenleyen 56/1-b-d-e, 613/2 ve 626/1-2 maddelerine aykırı tutum ve davranışları sebebi ile haksız rekabetin meni ile rekabet yasağının ihlalinden doğan maddi ve manevi tazminat talebinden ibarettir.
Davacı tanığı … 06/12/2019 tarihli duruşmadaki beyanında: “2016 yılı Ocak ayından bu yana davacı firmada çalışıyorum. Davalı … halen patronumdur. Aralık 2017 tarihinde … beyin oğlu ve eşi … isimli bir şirket kurdular. … da, … da her iki şirket de sebze dağıtım işi ile uğraşır. …’yu kuran … … kurmadan önce …’da çalışıyordu. … kurmadan önce … bey yaklaşık 3 yıl …’da çalışmıştı. …’nun müşterilerini kendi şubesine çekmiş olabilir örneğin … rest., … gıda, … gıda, … organizasyon gibi firmalar bizimle çalışıyordu. … bey gittikten sonra bu firmalar da bizimle çalışmayı bıraktı ancak … ile mi çalışıyorlar bilemiyorum. Her iki firmanın birebir aynı ürünleri satıp satmadığını bilmiyorum.” şeklinde beyan ettiği görülmüştür.
Davacı tanığı … 06/12/2019 tarihli duruşmadaki beyanında: “2011 yılından bu yana davacı şirkette genel yönetim sorumlusuyum. Davalı …’yu diğer davalı … beyin oğlu veya eşi açmış olabilir. … ne sattığını bilmiyorum. Bizim firmamız sebze dağıtımcılığı yapıyor. Ben birebir davalı …’nun bizim müşterilerimizi aldığına dair bir şey duymadım görmedim sadece …’nun daha önceden çalıştığı Nar tüketim ürünleri firmasının daha sonra … ile çalışmaya başladığını duydum bildiklerim bundan ibarettir. Davalı vekilinin sorusu üzerine beyanında biz tüm sebzeleri satmıyoruz sadece … firmasının belirli ürünlerini akdeniz yeşilliği, mini patlıcan, meksika biberi gibi bazı ürünlerini satıyoruz. Firmalar ile düzenli olarak çalışırız. Arada belli periyotlarla fiyat değişikliğine gidilir. Çalıştığımız firmalar ile aramızda münhasırlık sözleşmesi yoktur.” şeklinde beyan ettiği görülmüştür.
Davacı tanığı … 06/12/2019 tarihli duruşmadaki beyanında: “Ben davacı firmanın depo sorumlusuyum. Davalı … beyin eşinin adına bir firma açtığını duydum. Etraftan duyduğuma göre firmayı … bey açmış. Ancak eşi ve oğlu işletiyor. Davacı şirket ve davalı … her ikisi de aynı sebzelerin dağıtım işini yaparlar. Davalı … bizim müşterilere mal verdiğini duydum. Bir defasında … gıdanın deposunda … teslim ettiği malı gördüm. … gıda yıllardır … ile çalışırdı. Bizimle çalışmayı bıraktı sonra kiminle çalışıyor bilmiyorum. Davalı … şirketine bir kere gittim … bey yoktu … hanım ordaydı. Oraya gitmemin sebebi … beyin bende bir eşyasını taşımamı istemesiydi.”şeklinde beyan ettiği görülmüştür.
Davalı tanığı … 06/12/2019 tarihli duruşmadaki beyanında: “… isimli restoranın işletmecisiyim. … beyi çok önceden tanırım. … beyin … çalıştığını öğrenince biz de … ile çalışmaya başladık. 1 yıla yakın … ile çalıştık. Çünkü … beyin ilgi ve çalışmasından çok memnunduk. Mal alımı için … beyi aradığımda … ayrıldığını … geçtiğini öğrendik ve … ile çalışmaya başladık. Biz hep … bey ile muhattap olduk. Firmayı babasının açtığına dair bilgi ve duyumumuz yoktur. … sadece yeşillik ürününü alıyorduk manav ürünlerini ise başka bir firmadan alıyorduk. … ile çalışmaya başladıktan sonra tüm ürünlerimizi ordan alıyoruz.” şeklinde beyan ettiği görülmüştür.
Davalı tanığı … 06/12/2019 tarihli duruşmadaki beyanında: “… mutfak şefliği yapıyorum. Daha önceden … ile çalışıyorduk. Ben orada da sadece … beyi tanırdım. Daha sonra … bey başka bir firma açtı ve benimle çalışmak istedi bir teklif verdi teklifi bize uygun geldiği için çalışmaya başladık. Bir süre çalıştık ancak şuan çalışmıyoruz. Fiyat teklifi hangi firmadan uygun olursa biz o firma ile çalışıyoruz. … bey ile çalıştığım süre boyunca babasını hiç görmedim konuşmadım ve tanımıyorum. … ile … aynı malları satmaz. … sadece yeşillik satıyordu. … yeşilliğin yanında sebze ve meyve de satıyor.” şeklinde beyan ettiği görülmüştür.
Davalı tanığı … 06/12/2019 tarihli duruşmadaki beyanında:” Ben … lokantası restaurant müdürüyüm. Yaklaşık bir buçuk iki yıl … ile çalıştık. … bey oradan ayrılınca bazı aksaklıklar yaşadık. … beyin yeni bir firma kurduğunu öğrenince ben kendim … beyi aradım. Çalışmak istediğimi söyledim teklif istedim uygun gelince çalışmaya başladık. Halen … beyin firması … ile çalışıyoruz. Ben davalı … beyi diğer ortağı … bey ile birlikte bizim şirkete yemeğe geldiklerinde gördüm. … ile bir bağlantısı yoktur. … … bey ve annesi kurdular. … ve … aynı malları satar.” beyan ettiği görülmüştür.
Davalı tanığı … 06/12/2019 tarihli duruşmadaki beyanında: “Ben … isimli restaurantın satın alma müdürüydüm. 2017 yılından 2018 yılının ocak ayına kadar davacı … mal aldık. … … bey ile muhattap oluyorduk. Daha sonra mallar bozuk gelmeye başladı. … beyi aradığımızda şirketten ayrıldığını öğrendim bir süre sonra başka bir şirket kurduğunu öğrendim. Ürünler de kötü gelmeye başlayınca onunla çalışmak istedik ve o tarihten beri … beyin kurduğu … ile çalışıyoruz. Ben davalı … beyi hiç tanımıyorum. … hiç gitmedim … da hiç gitmedim. Firmalar çalışmak için bize teklif verirler biz de uygun bulduğumuz teklifi kabul ederiz. Her iki firma aslında aynı ürünleri satıyor ancak … hal ürünlerini de satıyor. Biz fatura bölmek istemediğimiz için bu nedenle de … ile çalışmayı tercih ettik.” şeklinde beyan ettiği görülmüştür.
Mahkememizin 04/03/2020 tarihli duruşmasında bir borçlar hukuku uzmanı, bir SMM, bir gıda mühendisi bilirkişiye dosyanın tevdii ile tüm dosya kapsamında davacının davalıdan maddi manevi tazminat talebine hak kazanıp kazanmadığı konusunda rapor alınmasına, toplam 3000TL bilirkişi ücretinin iki haftalık kesin süre içerisinde davacı tarafça yatırılmasına, verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti yatırılmadığı takdirde bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına karar verilmiş, verilen kesin sürenin covid-19 salgını nedeniyle mahkemelerin işlerine ara verildiğinden 30/06/2020 tarihine kadar uzadığı anlaşılmış, bu tarihten sonraki ilk duruşma günü olan 04/11/2020 tarihinde ise halen bilirkişi ücretinin yatırılmadığı ve davacı vekilinin gerekçesiz mazeret dilekçesi sunduğu görülmüş; tüm bu nedenlerle davacının bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayıldığı anlaşılmış ve tüm dosya kapsamında davacının davasını ispatlamayamadığı, davalının haksız rekabet ve rekabet yasağı hükümlerine aykırı davrandığına ilişkin bir delilin sunulmadığı, davalı şirketin Ticaret Kanunun hükümlerine uygun olarak kurulduğu ve ticari faaliyetine devam ettiği, davalı …’ın ise davalı şirket ile ticari anlamda bir birlikteliğinin olmadığı, eşi ve oğlunun davalı …’dan ayrı olarak bu şirketi kurdukları ve ticari faaliyetlerine devam ettikleri, davacının davasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Davacı tarafça yatırılan peşin harç ve tamamlama harcından alınması gereken 54,40-TL karar harcının mahsubu ile fazla yatırılan 372,54-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-) Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı taraf maddi tazminat davasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.750-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davalı taraf manevi tazminat davasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.750-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Davalılar vekillerinin yüzüne karşı; davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/11/2020

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*