Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/229 E. 2022/136 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/229 Esas
KARAR NO:2022/136

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:13/03/2018
KARAR TARİHİ:01/03/2022

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01.07.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin anne ve babasının vefat ettiğini, kazada … isimli davalının idaresindeki … plakalı aracın, davalı … idaresindeki … plakalı kamyonun yaya olarak yürüyen şahıslara çarpması sonucunda kazanın oluştuğunu, kazaya karışan … plakalı aracın … Sigorta tarafından sigortalandığını, … plakalı diğer aracın trafik poliçesinin bulunmadığını, bu nedenle sorumluluğun … hesabında olduğunu, Davacının eşinin öldüğünü, annesinin ve babasının desteği ile yaşadığını, anne olan murisin yılda ortalama 6 ay civarında müvekkilinin yanında kaldığını, merhum … …’un kızını bakıp gözetmekte, torunlarına bakmakta, onların yemeğini yapmakta, çamaşırlarını yıkamakta ve tüm ev işleri ve çocuk yetiştirme konusunda maddi olarak müvekkiline yardım ettiğini, anne olan murisin yılın diğer altı ayında kazanın meydana geldiği Koyulhisarda yaşadığını, okulların kapanması ile birlikte müvekkilinin … annesinin yanına gittiğini, muris …’in bu üç aylık dönemde kızına ve torunlarına baktığını, Davacının babasının memur emeklisi olduğunu, davacının SGK’ya başvurarak babasının emekli maaşını aldığını, emekli maaşının Yargıtay kararları gereğince tazminat hesabından düşülmesinin mümkün olmadığı, Muris…’da kazanın meydana geldiği yerdeki tarlalarında çiftçilik yaptığını, nitekim kazada murislerin tarladan döndüğü esnada meydana geldiğini, Murisin aylık 2.500,00 TL para kazandığını, davacının babasından aldığı maddi yardımları da kaybettiğini iddia ederek; Davacının babasının ölümü nedeni ile davalıların 7.500,00 TL maddi tazminatı olay tarihi olan 01.07.2017 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline, Davacının annesinin ölümü nedeni ile davalıların 7.500,00 TL maddi tazminatı olay tarihi olan 01.07.2017 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ederek iş bu davayı açmıştır.
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 05.09.2016-2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS poliçesi sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun trafik poliçesi limitleri ve sigortalı araca atfedilecek kusur ile sınırlı olduğunu, yapılacak yargılamada tarafların kusur durumlarının tespiti gerektiğini, her halükarda davacının mütefarik kusurunun dikkate alınmasını talep ettiklerini, kabul olmamak üzere bir an için iddia edildiği üzere sigortalı aracın kusurlu olduğu dikkat edilse dahi, davacının iddia olunan zararın meydana gelmesinde ve artmasında mütefarik kusurunun dikkate alınmasını, hesaplanacak tazminattan uygun oranda indirim yapılmasını talep ettiklerini, destekten yoksun kalma tazminatı, mirastan ayrı ve bağımsız bir hak olduğunu, destek iddialarının kanıtlanması gerektiğini, müteveffanın davacılara sürekli ve düzenli bir şekilde yardım ettiğinin somut delillerle kanıtlanmamış olması karşısında davanın reddi gerektiğini, işbu davada da davacının taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, yerleşik Yargıtay içtihadı uyarınca, anne ve babanın çocuklara destek olma süresinin erkek çocuklar için 18 yaşına gelinceye kadar, kız çocuklarında ise kırsalda 18, şehirde 22 yaşına gelinceye kadar olduğunu, davacının nüfus kayıt örneklerinin celbini talep ettiklerini, destek yaşını geçmeleri halinde davanın reddinin gerekeceğini, müteveffaların gelir iddialarına ilişkin, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, müteveffanın işletmesi bağımsız bir şekilde de getiri sağlayabilen bir mal varlığı olduğunu, işletmenin halen çalışıp çalışmadığı, müteveffanın o işletmeden gelir elde edip etmediği, eğer bir işçi tayin edilmiş ise müteveffanın kendi emeğinin bu iş yerine katkısı gibi unsurların tespit edilmesi gerektiğini, dolayısıyla yalnız müteveffanın kendi çalışma ve emeği karşılığında alabileceği maaş dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, müteveffanın gelirinin, maaş bordrosu, banka kayıtları yahut vergi levhası gibi resmi kayıtlarla ispat edilmesi gerektiğini, davanın gelire ilişin iddialarının hiçbir şekilde belgeye dayalı olmayan ispattan yoksun iddialar olacağını, gelirin ispatlanamaması durumunda asgari ücret üzerinden hesap yapılması gerektiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ceza dosyasında bulunan kaza tespit tutanağı ve olay yeri inceleme raporları ve bilirkişi raporlarında sabit olduğunu, müvekkilinin aniden önünde beliren aracı görür görmez fren yapmasına rağmen, otomobile çarptığını ve çarpma sonucunda acın direksiyon kusurunun patladığını ve içindeki yağın boşalması sonucu direksiyonun kilitlendiğini, direksiyon hakimiyetinin kaybedildiğini ve yayaların girmesinin yasak olduğu emniyet şeridinde yürüyen yayalara çarptığını, 60 yaşında bir kadının, kış aylarında kızının yanında kalırken, kızının yemeğini yapması, çamaşırlarını yıkaması gibi ev hizmetlerini görmesinin yaşı gereği pek mümkün olmadığını, ayrıca kendi çocuklarına bakabilecek ve eve işlerini görebilecek yaşta ve sağlık durumu buna müsait olan bir kişinin, 60 yaşındaki annesinin, ocuklarına baktığı ve ev işlerine yardımcı olduğu , annesinin ölümü ile destekten yosun kaldığını iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, asıl olanın yaşlı olan annesine bakan davacı olduğunu, ayrıca davacının memur emeklisi olan babasının emekli maaşını almaya başladığını, davacının ölen annesinin ev hanımı olduğunu, herhangi bir maaşının olmadığını, davacının ölen babasının emekli başı ile hem kendi ihtiyaçlarını , hem eşinin ihtiyaçlarını karşılıyorken anne ve babasının ölümü ile davacı emekli maaşının tek başına almaya başladığını, böylece anne ve babasının ölümü ile herhangi bir maddi kayıp yaşamadığı gibi, kendisine maaş bağlanarak fayda elde ettiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; Trafik sigortası sigortalı aracın işleteninin üçüncü kişilere verdiği maddi zararın poliçe limitleri ve sigortalının kusuru oranı da tazmini amacı ile oluşturulmuş bir sigorta türü olduğunu, somut olayda müvekkilinin sorumluluğunun belirlenmesi için öncelikle kusur durumlarının tespiti gerektiğini, … hesabının sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacının kaza tarihinden itibaren yasal faiz talebinin haksız olduğunu, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, müvekkilinin bir temerrüdünün söz konusu olmadığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müteveffa annesinin ev hanımı olduğunu ve herhangi bir gelirinin bulunmadığını, babasının ise emekli olduğunu, emekli maaşı dışında bir gelirinin bulunmadığını, davacı ile müteveffaların ayrı ayrı evlerde ve yerlerde yaşadıklarını, maddi desteklerinin de olabileceği sanmadığını, zira ancak kendi imkanları ile geçinen insanlar olduklarını, öyle yardım edebilecek güce sahip olsalardı kazanın olduğu anda bahçelerinden evlerine geçerken kazanın oluştuğunu, müteveffaların kendi ihtiyaçlarını karşılamak için sebze ve meyve yetiştirdiklerini, ticari amaçla bir çiftçilik yapmadıklarını, davacının, müteveffaların bakım ve gözetimine muhtaç olmayan çoluk çocuk sahibi ayrı ikametgah sahibi ergen bir insan olduğunu, bu itibarla maddi tazminat taleplerinin yersiz ve samimi olmadığını, kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE

Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre dava; trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
Trafik kazalarından kaynaklanan sorumluluk davaları, 2918 sayılı KTK’nın 85 v.d. maddelerinde düzenlenen tehlike sorumluluğu ve 6098 sayılı TBK’nun 49 v.d. maddelerinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklı kusur sorumluluğu olup, işleten ile sigortalının sorumluluğu paraleldir ve işleten, sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. 2918 sayılı yasanın 86. maddesi kapsamında işleten ve sigortacı, zarara sebep kazanın ”mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri gelmiş” olduğunu ispat etmediği sürece meydana gelen zarardan sorumludurlar. TBK m.50 kapsamında meydana gelen zararın miktarını ispat külfeti zarar görenin kendisindedir.
TBK 53. Maddesi ”Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:1. Cenaze giderleri.2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.” hükmünü içerir.
TBK 55. Maddesi; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.” hükmünü içermekte olup destekten yoksun kalma zararları bu çerçevede belirlenecektir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, kazadaki tazminata esas kusur oranı ve davacının yoksun kaldığı destek tazminatı miktarı ve desteklik ilişkisinin olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Taraf beyanları ve toplanan tüm deliller kapsamında mahkememizce yapılan yargılama sırasında kusura ve tazminat miktarına ilişkin bilirkişi raporları ve ATK’dan rapor alınmış davacı tanıklarının dinlenilmiş, sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılmıştır.
Mahkememizce alınan 17.03.2020 tarihli ATK Raporuna Göre; …” A) Davalı sürücü …, sevk ve idaresindeki çekici ve çekici ile irtibatlı yarı römork ile seyir halinde iken yola gereken dikkatini vermesi, mahal şartlarını dikkate alarak seyrini aynı istikamette ön tarafında seyir halinde olan araçlarla emniyetli mesafeyi koruyarak sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, kontrolsüz şekilde seyri sırasında ön tarafında seyir halinde olan otomobile arkadan çarpmasının ardından bankete girerek bankette yürümekte olan yayalara çarpması sonucu meydana gelen kazada asli kusurludur. B) Davalı sürücü …, sevk ve idaresindeki otomobil ile seyrini hızına uygun istikamet şeridi içerisinde sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, yolu ortalar vaziyette seyir halinde iken meydana gelen kazada alt düzeyde tali kusurludur. C) Müteveffa yayalar … ve … …, olay mahallinde banket üzerinde yürümekte iken ölümleri ile neticelenen kazada atfı kabil kusurları bulunmamaktadır. SONUÇ : Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda; A) Davalı sürücü …’un %90 (yüzde doksan) oranında kusurlu olduğu, B) Davalı sürücü …’nın %10 (yüzde on) oranında kusurlu olduğu, C) Müteveffa yayalar … ve … …’un kusursuz oldukları.” şekilinde mütaalada bulunulduğu görüldü.
Mahkememizce alınan 07/01/2021 tarihinde alınan Bilirkişi Raporuna Göre;
”Delillerin ve hukuksal durumun takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; rapor içerisinde yer alan tespit ve değerlendirmeler ışığında; Kaza tarihi itibarı ile müteveffanın kızı davacı …’in 36 yaşında yetişkin olduğu, müteveffa babası … ile aynı evde yaşamadığı ve çalışmasına engel olacak bir hastalığı veya fiziksel engeli gibi özel bir durumu olmadığından, yukarıda açıklandığı üzere, davacı yönünden müteveffa babasının ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma maddi tazminatı hesaplanamadığı, Sayın Mahkemenizce davacı ile müteveffa annesinin yılın 9 ayı, eğitim-öğretim dönemi ile yaz tatillerinde aynı evde yaşadığı ve müteveffa … …’un torununa bakarak davacı kızına destek olduğunun kabulü halinde;Müteveffanın kızı davacı …’in (oğlunun bakım çağına kadar) destekten yoksun kalma sebebiyle talep edebileceği maddi tazminat miktarının 15.318,48 TL olacağı” sonuç ve kanaatinde olunduğunun mütaala edildiği görüldü
Mahkememizce alınan 01/06/2021 tarihinde alınan Bilirkişi Raporuna Göre;
”Delillerin ve hukuksal durumun takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; rapor içerisinde yer alan tespit ve değerlendirmeler ışığında; Kaza tarihi itibarı ile müteveffanın kızı davacı …’in 36 yaşında yetişkin olduğu ve çalışmadığı, müteveffa anne ve babası ile aynı evde yaşamadığı, tanık beyanlarına göre davacının herhangi bir geliri olmadığından geçimini anne ve babasının yardımcı olmak süretiyle sağladığı tespit edilmiş olup, davacının çalışmasına engel olacak bir hastalığı veya fiziksel engeli gibi özel bir durumuna ilişkin dosyaya sunulu belge bulunmadığı, Sayın Mahkemenizce davacı ile müteveffa annesinin yılın 9 ayı, eğitim-öğretim dönemi ile yaz tatillerinde aynı evde yaşadığı ve müteveffa … …’un torununa bakarak davacı kızına destek olduğunun kabulü halinde, Kök raporda belirtildiği gibi; Müteveffanın kızı davacı …’in (oğlunun bakım çağına kadar) destekten yoksun kalma sebebiyle talep edebileceği maddi tazminat miktarının 15.318,48 TL olacağı, davalıların kazaya karışan araç sürücülerinin kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre; Davalı … Sigorta A.Ş” den talep edebileceği maddi zararının; 13.786,63 TL olduğu, Davalı … Hesabın’dan talep edebileceği maddi zararının; 1.531,85 TL olduğu, Sayın Mahkemenizce müteveffa …’un kızına destek olduğunun kabulü halinde, davalıların kazaya karışan araç sürücülerinin kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre; Davalı … Sigorta A.Ş” den talep edebileceği maddi zararının; 145.968,82 TL olduğu, Davalı … Hesabın’dan talep edebileceği maddi zararının; 16.218,76 TL olduğu, diğer davalıların hesaplanan tazminattan kusuru oranında sorumluluklarının bulunduğu” şeklinde mütaala edildiği görüldü
Davacı tanığı … beyanında; ”Davacı benim amcamın kızı olur, amcam … ve eşi … 01/07/2017 tarihinde trafik kazası sonucu vefat etti, geriye davacı dahi 4 çocuğu kaldı, hepside 18 yaşından büyüktür, davacının eşide vefat etmiştir, davacı İstanbulda ikamet ederdi ancak yazları köye gelerdir, maddi olarak geçimine destek olmak için para yardımı yaptıklarını biliyorum ancak her ay düzenli bir şekilde yardım edip etmedikerini bilmiyorum, aşağı yukarı yılda 10 ay kadar davacının küçük çocuğuna davacının anne ve babası bakardı, amcam emekli memurdu ayrıca köyde tarım arazileri vardır, tarladan kazandığı aylık 2.000 TL civarı geliri vardır, eşi ise ev hanımıydı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … beyanında ”Ben davacının kız kardeşinin eşiyem, vefat eden … ve … benim kayınvalidem ve kayınpederimdir, kazayı görmedim, kayınpederim emekli, kayınvaliden ise ev hanımıyda, yanlış bilmiyorsam aylık 1.500-2.000 TL civarı köydeki tarlalardan geliri vardı, davacının herhangi bir geliri olmadığından geçimini anne ve babası yardımcı olmak suretiyle sağlardır, miktar olarak ne kadar yardım ettiklerini bilmiyorum, ayrıca davacının annesi davacının çocuğuna okul döneminde bakımını yapardı, okul kapalıyken de köyde çocuğun bakımını üstlenirdi” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Küçükçekmece Polis Merkez Amirliğince davacı …’in sosyo-ekonomik durumuna ilişkin düzenlenen 01.11.2021 tarihli tutanakta davacının ev hanımı olduğu, eşi ve alisinin vefatından dolayı 4.500- TL geliri olduğu, eşinin abisinin evinde kira ödemeden oturduğu, çalışmaya engel hastalığının olmadığının belirtildiği görüldü.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 04.05.2018 tarihli cevabı yazısında davacı …’in 1.439,39 TL dul aylığı aldığı belirtilmiştir.
Davacı vekili tarafından 20.12.2021 tarihli dilekçesi ile belirsiz alacak davasını kısmi davaya çevirdiğine dair ıslah dilekçesi sunduğu mahkememiz 01.03.2022 tarihli celse ara karı ile davacının talebinin kabulü ile davaya kısmi dava olarak devam edilmesine karar verildiği görülmüştür.
Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Eğer tazminat talep eden ile destek olduğu iddia edilen arasında bir destek ilişkisi bulunmuyor ise tazminata hak kazanmak da mümkün olmayacaktır. Destek ilişkisi hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu ifade eder. Yardımda bulunan kimsenin ölüm olayı olmasaydı gelecekte de bu yardımları yapacağına güven duyulabiliyorsa arada destek ilişkisi ortaya çıkmış kabul edilmelidir. Destek ilişkisinin varlığının temelinde destek olunanın ihtiyaçlarının sürekli ve düzenli olarak karşılanması yer almaktadır. Eğer yardım devamlı destek saiki ile değil de tek seferlik, geçici, düzensiz ya da gelişigüzel zamanlarda yapılıyor ve ileride yardımın devam edeceğine dair bir beklenti yaratmıyorsa, bu durumda desteğin sürekli ve düzenli olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır. Bakma eyleminin gerçekleşebilmesi için ise desteğin bakım gücüne sahip olması gerekmektedir. Hizmet ifasının destek olarak kabul edilmesi için hizmet yapılan kişinin bu hizmeti görmemesi durumunda bundan faydalanan kimse bu hizmetin ifası için bir başkasına ihtiyaç duyacak ve bu hizmet için bu kimseye belirli bir miktar ödeme yapmak durumunda kalacak olmasıdır. Bakma eyleminin gerçekleşebilmesi için ise desteğin bakım gücüne sahip olması gerekmektedir. Destekten faydalananın, destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanabilmesi için aynı zamanda bakım ihtiyacının da bulunması gerekir.
Toplanan tüm deliller, yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamına göre; Davacı dava dilekçesinde anne olan murisin yılda ortalama 6 ay civarında müvekkilinin yanında kaldığını, müteveffa …’un kızını bakıp gözettiğini, torunlarına baktığını onların yemeğini yaptığını, çamaşırlarını yıkadığını ve tüm ev işleri ve çocuk yetiştirme konusunda maddi olarak müvekkiline yardım ettiğini, anne olan murisin yılın diğer altı ayında kazanın meydana geldiği Koyulhisarda yaşadığını, okulların kapanması ile birlikte müvekkilinin … annesinin yanına gittiğini, muris …’in bu üç aylık dönemde kızına ve torunlarına baktığını, davacının babasının memur emeklisi olduğunu, davacının SGK’ya başvurarak babasının emekli maaşını aldığını, Muris …’da kazanın meydana geldiği yerdeki tarlalarında çiftçilik yaptığını ve bu şekilde destek olunduğunu iddia etmiş ise de; davacının vefat eden eşinden dolayı dul aylığı aldığı, kayınının evinde kira ödemeden oturduğu, vefat eden anne ve basından ayrı yaşadığı, davacı tanığı … beyanında her ay düzenli olarak yardım yapılıp yapılmadığını bilmediğini beyan ettiği, yine muris babanın tarım gelirinin kendi ihtiyaçlarını karşılamak dışında ve gelir getirecek düzeyde olduğuna dair tanık beyanları dışında resmi bir kaydının olduğunun iddia ve ispat edilemediği, davacının murisi babasının hem kendi ihtiyaçlarını karşılayıp hem de ayrı yaşayan davacı kızının ihtiyaçları bakımından düzenli olarak destek olacak düzeyde geliri olduğunun objektif olarak ispat edilemediği, zaman zaman yapılabilecek düzensiz yardımların olabileceği kabul edilse de tazminat doğurucu bir desteklik ilişkisinin olmadığı kanaatinin hasıl olduğu, davacının 1981 doğumlu ve 36 yaşında olduğu, davacının çalışmasına engel bir arazın bulunmadığı, yine davacının murisi annesinin davacıya ev hizmetleri ve çocuğunun bakımı nedeniyle destek olduğu iddiası bakımından ise tarafların farklı illerde yaşadıkları, her ne kadar davacı tanıkları bakım ilişkisinin var olduğunu belirtmişseler de dosyada mevcut nüfus kaydına göre davacının oğlu …’in 08.01.2002 doğumlu olduğu, davacının murisinin vefat tarihinin 01.07.2017 tarihi olduğu, kaza tarihi itibariyle 15 yaşında olduğu ve düzenli bir bakım ihtiyacı olacak yaşta olmadığı gibi davacının 15 yaşında olan oğlu için ve yine kendisi için murisi annesinin desteğine ihtiyaç duyabileceği bir arazında iddia ve ispat olunmadığı, hususları hep birlikte değerlendirildiğinde ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 51,24-TL harcın mahsubu ile bakiye 29,46‬-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı …, … Sigorta A.Ş ve … Hesabı kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …, … Sigorta A.Ş ve … Hesabına eşit oranda ödenmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı asil …’nın yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/03/2022

Katip …

Hakim …