Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/206 E. 2019/137 K. 05.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/206 Esas
KARAR NO : 2019/137
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/03/2018
KARAR TARİHİ: 05/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 02/03/2018 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
16/11/2017 tarihinde davalı şirketten “…marka ve …modelli cep telefonunu 3.149,07 TL karşılığında satın aldığını, davalı ile aralarında kurulan satım sözleşmesince; satışı yapılan cep telefonunun, iki yıl garanti kapsamında olduğunun belirtildiğini ve buna ilişkin garanti belgesinin düzenlendiğini, bunun ise 13/06/2014 tarih ve 29029 sayılı Resmi Gazetece yayımlanan ve yürürlüğe giren Garanti Belgesi Yönetmeliği ile satılması zorunlu olan ürünlerin liste halinde belirtilip “..cep telefonlarının garanti süresi iki yıldır” olarak düzenlendiğini ve garanti kapsamının kanuni zorunluluk olduğunu, iki yıllık garanti süresi içerisinde cep telefonunun ekranın kırıldığını ve onarılması için ilk olarak davalı şirkete bildirildiğini ancak taraflarınca reddedildiğini, daha sonra ise, dava dışı … Şti’ine müracaat edildiğini ve yetkili servisce yapılan incelemede “..cihazın ekranının kırık olduğu, bu durumun bir kullanım hatası olması sebebiyle cihazın garanti kapsamı dışında kaldığını ve 1100 TL karşılığında onarım teklifi verildiğini” bunun ise müvekkili tarafından onaylandığını, ancak bir süre sonra “..üreticiden malzeme tedariği yapılamaması ve kullanıcı isteği ile ürünün onarımsız şekilde iade edildiğini” şeklinde beyan edildiğini, oysa cep telefonunun kullanıcı hatası üzerine camının kırıldığı beyan edilse de; tartışılmadan belirlenen onarım ücretinin kabul edildiğini ancak görüleceği üzere gerekli yedek parçanın hiçbir surette temin edilmediğini ve onarımının gerçekleşmediğini, müvekkili tarafından cep telefonun hiç kullanılmadığını ve satın alınan maldan beklenen faydanın sağlanamadığını, davalı şirketin dürüstlük kuralına aykırı olarak onarımının gerçekleşmeyeceklerini bildikleri halde garanti taahhüdü verdiklerini ve satım sonrası onarım hizmetinden sorumlu olmadıkları belirttiklerini, bunun 13/06/2014 tarih ve 29029 sayı Resmi Gazetece yayımlanan Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği’nin Yedek Parça ve Fiyat Listesi başlıklı 12.maddesinin 1.fıkrası ile “..üretici veya ithalatçıların, tüketicilerin talebi üzerine yedek parça satışından kaçınamayacaklarını” ve aynı yönetmeliğin ilgili Üretici, İthalatçı ve Satıcının Sorumluluğu başlıklı 14.maddenin 5.fıkrasıca “..ithalatçının herhangi bir şekilde ticari faaliyetinin sona ermesi halinde mala ilişkin bakımı ve onarım hizmetlerinin sunulmasından garanti süresi boyunca satıcının, üretici ve yeni ithalatçının müteselsilen sorumlu olduğu gibi garanti süresi bittikten sonra ise kullanım ömrü süresi boyunca bakım ve onarım hizmetlerini üretici veya yeni ithalatçının sunmasının zorunlu olduğu” hükümlerinin yer aldığını, görüleceği üzere davalı şirketin malın bakım ve onarımından sorumlu olduğunun ancak dava dışı firmadan talep edilen yedek parçanın temin edilememesinin sorumluluğunun kendisinde olmadığını, yukarıda arz edilen gerekçelerle uğramış oldukları maddi zarar sebebiyle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla 3.149,07 TL’lik zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizinin tazmini gibi yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı yana bırakılmasını talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP
Davalı şirketin davaya cevap vermediği gibi duruşmaya da iştirak etmediği görülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan zararın tazmini talepli alacak isteminden ibarettir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunludur.
Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir:
“MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;
“‘ Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.
Avukatlık Kanunu 44.maddesi ise “Avukatlar, meslekî çalışmalarını aynı büroda birlikte veya avukatlık ortaklığı şeklinde de yürütebilirler.
A) Aynı büroda birlikte çalışma
Birlikte çalışma, aynı baroya kayıtlı birden çok avukatın meslekî çalışmalarını bir büroda yürütmeleridir. Bu birlikteliğin tüzel kişiliği yoktur, yapılan iş ticarî sayılmaz.
Birlikte çalışan avukatlardan biri ya da birkaçının ad ve/veya soyadının yanında (Avukatlık Bürosu) ibaresinin kullanılması zorunludur. Karşılıklı hak ve yükümlülükler, gelir ve giderlerin paylaşılması, büro yönetimi, birlikteliğin sona ermesi birlikte çalışanlarca belirlenir ve yazılı olarak kayıtlı oldukları baroya bildirilir.
B) Avukatlık ortaklığı
Avukatlık ortaklığı, aynı baroya kayıtlı birden çok avukatın bu Kanuna göre mesleklerini yürütmek için oluşturdukları tüzel kişiliktir. Avukatlık ortaklığının çalışması meslek çalışması olup, ticarî sayılmaz ve vergilendirme bakımından şahıs şirketlerine ilişkin hükümler uygulanır.” hükmünü haizdir.
Somut olayda; davacı … ortaklığının çalışmasının ticari sayılmayacağının yasa hükmü gereği olduğu, bu nedenle davaya konu telefonun avukatlık ortaklığı adına alınmasının davacı açısından ticari iş olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, davanın niteliği itibari ile mutlak ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği, tüm bunlara bağlı olarak davanın 6102 Sayılı TTK.’nun 4 ve 5 maddelerinde düzenlenen ticari davalardan olmadığı kanaatiyle, Mahkememizin görevsizliğine, Mahkememiz görevsiz olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakma görev ve yetkisinin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olması sebebiyle Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE; mahkememiz görevsiz olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nın 323 ve 331/2. maddeleri gereğince davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli ve yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına, görevsizlik kararından sonra davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmez ise talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu hususların tespitine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.